ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ramazan bayramı klasikleri
-
sagdan mi soldan mi opeyim ilk kargasasinda dudak dudaga opusmek zorunda kalmaktir yasli teyzelerle. baska da bi' sey demiyorum.
hindistan usulü patates cipsi
-
abi bu hintlilerin nasıl bir mide yapısı var bilmiyorum ama, emin olduğum bişey var: demiri bile eritebilir.
ekşi itiraf
-
üzüldüm, sadece üzüldüm...
"illa yabancı hoca gelecekse benim almanya pasaportum da var."
yılmaz vural
bu söz bile üzüntümü geçiremiyor...
19 nisan 2020 taksicilerin yardım feryadı
-
şey değil mi bunlar ya ubercileri müşteri gibi çağırıp, köşede sıkıştırıp döven; havaalanı saldırısı olduğunda milleti soymaya çalışıp insanlığı ayaklar altına alan topluluk?
hmm itfaiyeli bi söz vardı hatırlayamadım şu an.
edit: bir üstteki arkadaşla hemen hemen aynı entariyi giymişiz. ben yazarken o entry yoktu. bence çok güzel olmuş, ne kadar yazılırsa o kadar hatırlamış oluruz.
uçak yolcusu çomarın yediği ibretlik dayak
-
öncesini bilmiyorum ama böyle bağıran adam %99 ihtimalle haksızdır.
the shawshank redemption'ın yerli dizi versiyonu
-
hala cekilmemis olmasi saskinlik verici. ben dizici arkadaslara yardimci olayim.
dizinin adi: mapushane gulleri
yonetmen: osman sinav
oyuncular:
andy : kivanc tatlitug
red : mansur ark
hapishane muduru: zafer ergin
rita hayworth posteri: turkan soray posteri.
muzik : grup yorum
hadi gerisini de siz halledin artik. kib. optm. bye.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"beşiktaşlı bi kıza teklif ettim haftaya netleşir dedi."
fakirliğine bakmadan çocuk yapan insan
-
benim ailem bu. yaptılar bizi saldılar ortaya. elde avucta bir şey yok. ben çocukken ayrılıp yeni hayatlar kurdular. halen yoksullar. arada bir para gönderiyorum. zengin falan da değilim hani, maaştan artan 2 3 kuruşu. evlenmek istiyorum ama nasıl olacak bilmiyorum. milletin anası babası çocuğunun dairesini, arabasını alıyor. hiç olmadı altın takıyor, bir seyler yapıyor. bizimkiler yapamaz biliyorum. bir de bana hayat dersi veriyorlar kendilerince. artık yaşın geldi evlen diyorlar. tabi aq, sizi tatmin etmek için evleneyim. düğün ve ev kurma borcunu siz ödemeyeceksiniz ne de olsa.
tanrı bana da şu fakirlerdeki boş ve temelsiz özgüvenden versin. ama ne yapacağımı biliyorum. bu dünyaya ailem gibi eniyle boyuyla düşünmeden çocuk getirmeyecegim. ben çektim o çekmesin. durumum çok iyi olursa ayrı tabi.
edit: onlarca mesaj aldım, çok teşekkür ederim. biraz düşününce onların da süper haksız olduğunu düşünmüyorum. çünkü insan nasıl büyütülür, nasıl bir çevrede yetişir ise öyle davranıyor. doğruyu öyle kabul ediyorlar. ama kendilerini değiştirip bir adım öteye geçmiyorlar. bu yüzden ebeveynlerin günahını çocukları çekiyor. ne olursa olsun büyüklerin yaptığı kötü şeyleri tekrar etmeyelim.
dünyanın en kısa mutluluk hikayesi
-
' 1 yeni mesaj alındı '
teletext
-
ilk aşk gibi bir şey lan.
bilgisayardan internetten önce bu vardı hayatımızda. gerçi tam olarak vardı diyemem kendi adıma, zira bizim televizyonun böyle über bir özelliği yoktu ve fakat akraba evlerinde denk geldiğimde saatlerimi geçirirdim başında. hava durumu desen var, fikstür desen var, güncel haberler desen var. internete ilk girdiğimde hissetiklerimi belki bir kademe düşüğüyle yıllar önce hissettirdi bu meret bana. sosyal statü belirleyicisiydi gözümde resmen. gerçi öyle hala, nerde teletext seven bir insan var, işte orada güzel bir insan vardır.
şimdilerde boşladık biraz elbet ama yeri ayrıdır kalbimizde.
unutulmadın teletext.
albert einstein
-
einstein bir gün bakkala girmiş o zamanlar einstein, kamyoncu sigarası olarak bilinen uzun marlboro içiyormuş. marlboro'nun fiyatı ise beş dolar elli centmiş. einstein, bakkalın 9 yaşındaki çırağına 10 dolar uzatmış. bakkalın çırağı ona;
- "dayı, elli centin daha var mı?" demiş...
einstein çocuğa;
-"ne elli centi yiğenim? ben sana 10 dolar verdim." demiş...
çocuk;
-" dayı elli cent daha ver de, sana 5 dolar para üstü vereyim. boşuna bozukluk taşıma sen." demiş...
einstein'ın gözleri dolmuş ve;
-"sen bir dahisin ufaklık. paranın üstü kalsın, senin olsun. "demiş ...
o çocuk kim miymiş? o çocuk yazları oxford'dan, amerika'da bulunan amcasını ziyarete gelen ve amcasının dükkanında çıraklık yapan stephen hawking'in ta kendisi...