hesabın var mı? giriş yap

  • bence duygusal degil. kisisine göre güzel ya da değil denilebilir. o mesajı alan kişiye bağlı. ama bence duygusal değil çok akıl ile yazılmış bır sey. nedir bu sanki kendini ikna etmeye çalışır gibi eşinin yaptığı fedakarlıklari sıralıyor. bana bunları bunları yaptı haberim olsun der gibi.

    bana böyle tebriklerde çocukların merkeze konması da hiç romantik gelmiyor. insan aşkından bahsetmeli mantıkla düşünülen şeylerden değil. ya da çocuklardan. bana anne baba olunca aşık olma partner olma eş olma durumları tamamen ortadan kalkmış gibi davranilmasi acıklı geliyor.

  • var böyle bir şey. sanırım ben de yazılımcıyım diye sürekli önüme düşüyor, önüme geleni engelliyorum ama bitmiyor. tiplerin hepsi aynı, ben başarılıyım, ben zenginim diye bağıran sonradan görme çiğ paylaşımlar. gerçekten mesleğim adına ben utanıyorum. yahu bu ne görmemişliktir, satın aldıkları iphone'ların macbook'ların faturasını paylaşan mı ararsın, bilmem kaç bin liraya aldığı kahve makinasını çeken mi, geneli pahalı oyuncak paylaşma derdinde. bir de eli biraz para gördü diye, hasbelkader mesleğe ilgi var diye kendisinin nirvanaya ulaştığını zanneden millete hayat hakkında saçma sapan tavsiyeler vermeye çalışan ama iki cümleyi bir araya getiremeyen tipler var. arkadaşlar yazılımcı olmanız sizi otomatik olarak entelektüel yapmıyor. hatta tam tersi, zamanının büyük bölümünü yazılım ekranları karşısında harcamak zorunda olan birisinin tarihten, sanattan, felsefeden üst perdeden konuşabilecek kadar birikiminin olması zaten akla mantığa uymuyor. kendinize gelin.

    debe editi: arkadaşlar elbirliğiyle girdiyi debeye sokmuşsunuz, teşekkür ediyorum. ekşiye girince mesajlardan bir cumartesi sürprizi yaşadım. belli ki birçok kişi aynı dertten muzdarip. yazıyı tekrar okuyunca eğer yazılımcıysanız sizler için değilseniz yazılımcı çevreniz için şu mesajı ekleme ihtiyacı hissettim: hepimiz üç aşağı beş yukarı eğer türkiyedeysek birkaç bin, avrupadaysak 3-5 bin euro bandında çalışan beyaz yakalı işçileriz. bu para bizi zengin yapmaz, sadece gelişmiş bir ülkedeki sıradan bir insan gibi insanca yaşamamızı sağlar. yani 'o para o para değil'. fakir bir ülkede yaşamanız ve fakir arkadaşlara/akrabalara sahip olmanız bu gerçeği değiştirmiyor. meslek hakkındaki daha önceki yorumum için de şu girdiye göz atabilirsiniz #140622037.

  • ismi türkçeye seçme paradoksu olarak tercüme edilebilecek barry schwartz kitabında anlatılan kısaca şu: "birkaç seçenekle tatmin olursunuz. birçok seçenekte boğulursunuz." schwartz da kitabında bir seçim yaparken istediğine hemen hemen uyan sonuçla tatmin olup önüne bakanları "satisficer"; en iyi seçimi ararken paralize olanları, seçimi yaptıysa bile sürekli dönüp arkasına bakanları, maksimum faydayı ararken mutsuzlaşanları "maximizer" olarak tanımlıyor.

    eğer sağlık sektöründe bir ilaç üzerinde çalışıyorsanız ya da savaşta ölçümleme yapıyorsanız kusursuzluk arayışınızın devam edecek olması normal, işin doğası hatayı kaldırmaz çünkü. onlar konumuzun dışında. ama günlük yaşamında bir kot almak için mağazaya girdiğinizi düşünün. güzel ve trendy kesim bir kot istiyorsunuz. 2-3, bilemediniz 4-5 model arasından seçim yapacaksınız. mağaza -atıyorum mavi jeans- size ufak nüanslar dolu 15 seçenek sunuyor. hangisi size daha iyi oturuyor, hangisi daha çok tutuyor, millet ne almış, karşı cins hangisini beğenir, paçası şöyle mi olmalı böyle mi, beli çok mu düşük, renk bir tutam daha mı koyu olmalı, taşlanmış olmasa daha mı iyi, dizden aşağı şöyle mi insin böyle mi, aradaki 50 tl farka değer mi, ya diesel'in outlet'ine mi baksam, 50 tl yerine 70 tl farkla şunu mu denesem, kumaşlar arası neden hafif bir fark var gibi,... derken altı üstü bir kot almak için ayırdığınız zaman ve harcadığınız mental enerji giderek artıyor. sonunda seçiyorsunuz, alıyorsunuz, çıkıyorsunuz. çok güzel, hayırlı uğurlu olsun.

    bitti mi mücadele? hayır. "acaba diğerini mi alsaydım, viaport'ta daha çok seçenek bulur muydum, acaba levi's'a mı baksaydım, kazıklandım mı, daha iyi bir model vardı da görmedim mi acaba, keşke sevgilime de sorsaydım, arkadaşım benzerini 30 tl düşüğe almış, acaba moda değil mi bu model, tezgahtar elindekini vermek için mi buna yönlendirdi acaba..." derken mevzu "tüh keşke bunu almasaydım"a dayanıyor. belki de iade etmeye karar veriyorsunuz. etmediyseniz içinizi kurt kemirmeye devam ediyor. ettiyseniz bu döngüye tekrar giriyorsunuz. ya da baştan vazgeçiyorsunuz çünkü seçim "zenginliğinde" boğuldunuz.

    schwartz da "altı üstü bir kot için bu kadar zamana, çabaya, enerjiye, moral bozmaya, üstelik para da harcayıp bir de sonunda mutsuz olmaya değiyor mu, üzerinde faydayı maksimize etmek için detaylar üzerinde çok fazla kafa patlattıkça muhtemelen mutsuz olacaksınız, mümkünse seçeneklerinizi daraltın, işinizi görüyorsa uygun olanı seçin, biraz tatminkar olun, önünüze bakın" argümanını bin bir çeşit örnekle ve bilişsel yanılmaların (cognitive biases) olumsuz etkileri eşliğinde anlatıyor. biraz güdük anlattım ama teşbihte hata olmaz, mevzu bu.

  • 20 yıl öncede nöbet sistemi bu şekilde idi. ameliyatta asistan bayılır diğeri çağırılırdı.yorgunluk yüzünden ameliyatlarda komplikasyonlar olurdu. bu düzene sağlık bakanlığı niye izin verir anlamak mümkün değil. hadi bakanlık personelini insan yerine koymuyor onu biliyoruz zaten ama bir doktor diğer meslektaşına bunu niye reva görür? kıdemli asistan ve hocalar " biz tuttuk sizde tutacaksınız eşek gibi " derlerdi. zaten sağlıkçıların en büyük düşmanı yine sağlıkçılardır bu ülkede. yazık olmuş gerçekten.
    ekleme: ne kadar haklı bir tespit yaptığımı alttaki entryden anlamak mümkün.

  • uzun vadede cok buyuk hasarlara yol acacak bir donum noktasi. acik acik geri gitmeyi tercih etmek. boyle seylerin turkiye'de olmasi cok aci ve uzucu. gelecegini karartiyorlar ulkenin.

  • bekar birine "sen daha evlenmedin mi?" diye sormak.

    iş bulamayan birine "ne yaptın hala iş bulamadın mı?" diye sormak.

    kilo alan birine "aa sen epey kilo almışsın" demek.

    saçları dökülmüş birine "senin de saçların epey dökülmüş. stresten hep bunlar" demek.

    örnekler çoğaltılabilir. cevabını bildiğiniz sorular sormak veya karşı tarafın da zaten bildiği bir sıkıntısını yüzüne vurmak insanı cidden çok kötü etkiliyor. yapmayın etmeyin.

  • - elektrik süpürgenizin motorunun çok ince çimento tozu ile dolup kısa sürede bozulmasını istemiyorsanız duvar delerken tozları süpürge ile çektirmeyin. toz maskesi ve tam kapalı gözlük kullanın.

    - yazılmış ama tekrar söylemekte fayda var: siz siz olun, duvara vida bağlamak için asla kürdan kullanmayın. uygun çapta dübel ve vida kombinasyonu kullanın. elinizde farklı ebatlarda vidalar ve dübeller bulundurun. dübeli de ikea'dan almayın. klasik nalburdan alacağınız dübel daha iyi tutuyor.

    - 30-40 liraya gerçek bir su terazisi alın. akıllı telefonunuz düşüp kırıldığında daha fazla masraf çıkıyor.

    - matkap gibi dönen milli cihazlarla çalışırken asla ama asla eldiven takmayın. eldiven matkap ucuna dolanırsa parmaklarınızdan olursunuz.

    - kontrol kalemi hayat kurtarır. elektrik tesisatında iş yapmadan önce mutlaka kontrol kalemi ile kontrol edin. bazen sigortayı kapatsanız da duvardaki prizi yan odanın prizinden atlatmış olurlar. siz elektrik yok zannedersiniz ama çarpılabilirsiniz.

    - seyyar merdiven kullanın. merdivenin en üst basamağına çıkmayın. her zaman iki ayağınız ve bir eliniz merdivene temas ediyor olsun. merdivene alet edevat çıkardığınızda koyabilmeniz için bir sahanlığı olması ve en üst basamaktan sonra yukarı doğru uzanan tutamağı olması iyidir.

    - merdivene çıktığınızda el aletlerini, kalem, kontrol kalemi, şerit metre, dübel, vida vs taşıyabilmek için bir bel çantası edinin. elinizdeki şeyi düşürmekten kurtulacaksınız.

    - işe başlamadan önce bütün el aletlerinizi, takım çantası ve matkap, vida, dübel vs sakladığınız kutuları çalıştığınız alana getirin. sürekli gidip gelmekten kurtulursunuz.

    - ışıldak ve el feneri bulundurun. elektriği kesmek zorunda kalacağınız zaman telefonun ışığını açmaya kapamaya çalışmakla uğraşmayın.

    - ne kadar amatör olsanız da profesyonelce düşünün. alet edevatınız tam olmadan iş yapılmaz, yapılsa da boktan olur. alet edevatı kaliteli markalardan alın. alman malları her zaman iyidir. el aletinde knipex iyidir. torq kötüdür. fiyat farkı çoğu zaman malzeme ve işçilik kalitesine işaret eder.

  • "selam, ben feysybuk'ta sürekli laf sokulan eski sevgili.
    olayları bi'de benden dinleyin istedim, bunun anasıgil beni istemedi."