hesabın var mı? giriş yap

  • paris'te sıradan bir gece, bir taksinin içindeyiz:

    taksi şoförü: körler genelde siyah gözlük takmazlar mı?
    kör müşteri: öyle mi? bilemem, ben hiç kör görmedim ki!

    night on earth

  • doğrusu oğlunun spermiyle değil, oğlunun sperminin döllediği yumurtaya taşıyıcı annelik yaparak hamile kalan kadındır. oğlunun spermiyle deyince sanki kadının yumurtasını oğlu döllemiş gibi oluyor (gerçi bu başlığı atanların amacı da bu zaten)

  • bu olayı desteklemeyen sistemlerde bilgisayarın haşin yollardan kapanmasına ve zarar görmesine yol açar..
    şöyle bir örnek vereyim rahat olsun..
    sizin uyumanız gerekiyor şimdi..
    bende elimde bir sopayla geliyorum..
    çötenk diye indiriyorum kafanıza sopayı..
    tataam.. baygın haldesiniz.. uyuyorsunuz..
    kafaya aldığınız darbenin zararını uyanınca algılayacaksınız..

    işte bu olayı desteklemeyen bilgisayarı öyle langadanak kaparsanız böyle zarar görür alet..
    (bkz: evet)

  • bedirhan bey merhabalar,

    ben yaptığınız deneyi izledim ve size bu satırları yazma gereği duydum. öncelikle bilime duyduğunuz ilgi için sizi tebrik ediyorum. bilmek sizin de farkında olduğunuz üzere çok heyecan verici bir macera. bu yolculuğunuzda sonsuz başarılar diliyorum.

    eğer kabul ederseniz tecrübeli bir deney avcısı olarak size ufak önerilerde bulunmak isterim. birincisi deneylerin bize ne anlattığını da öğrenmeye ve öğretmeye çalışmak. mesela sizin yaptığınız balon ve su deneyinde balon neden patlamıyor bunu da izleyenlerle paylaşsanız daha iyi olmaz mı. siz eminim bunu biliyorsunuzdur ancak ben bilmeyenle için paylaşmak istiyorum.

    su ısı kapasitesi yüksek sevimli bir moleküldür. normal şartlarda balonu patlatacak olan ısı balonun içindeki suyun ısıyı hapsedip buharlaşmak için kullanması nedeniyle balonun yapısına zarar vermez. biraz daha detay vermek gerekirse şunları da ekleyebiliriz;

    suyun önemli özelliklerinden biri ısının su üzerine olan etkisi ile ilgilidir. örneğin su, doğal maddeler arasında en yüksek ısı kapasitesine sahip moleküllerden biridir. ısı kapasitesi, herhangi bir cismi soğutmak için çıkartılacak ısının miktarının ölçümüdür. suya uygulanan ısı, su moleküllerinin kinetik enerjisini (hareketini) arttırmadan önce ısının önemli bir miktarı ilk önce su molekülleri arasındaki zayıf hidrojen bağlarını kırmak için kullanılır. bu yüksek ısı kapasitesinden dolayı su iklim koşullarının dengelenmesinde de en önemli unsurdur.

    diğer sıvılarla karşılaştırıldığında su ısıtıldığı zaman daha yavaş buharlaşma eğilimi gösterir. bu, yüksek buharlaşma ısısı olarak bilinir. bunun nedeni suyun kaynamadan önce ısının önemli bir kısmını moleküller arasındaki hidrojen bağlarının koparılmasında kullanılmasındandır. benzer olarak donması için geçmesi gereken süre de uzundur. bunun anlamı suyun buz haline dönüşmesi için büyük miktarda ısı salması gerektiğidir.

    sizin deneyinizde mumun ısısı balona zarar vermeden önce su tarafından emilerek kullanıldığından balon patlamadan kalabilmektedir. su doğada bulunan sıvılar arasında ısı tutma kapasitesi en yüksek maddedir. ısı iletim kapasitesi ise cıvadan sonra ikinci sıradadır. (bildiğiniz gibi çok zehirli olduğu için cıva ile deney yapmamalıyız bedirhan bey.)

    öte yandan su ve ısı konusu konuşulurken değinmeden geçemeyeceğimiz bir diğer konu da yoğunluk konusudur. dünyamızda bilinen diğer tüm maddelerin aksine suyun yoğunluğunun en yüksek olduğu derece +4 santigrat derecedir. bu da buzun suyun üzerinde yüzmesine ve su canlılarının kışın dondurucu soğuklarda bile hayatta kalabilmesine olanak sağlamaktadır. daha basitçe söylemek gerekirse buz, sıvı sudan hafiftir.

    suyun sahip olduğu diğer heyecan verici özellikleri de merak ederseniz sizinle paylaşmak isterim. çünkü aralarından bazıları gerçekten tam deney yapmalık. mesela yüzey gerilimi. bunu sonra konuşalım.

    size önermek istediğim bir diğer konu da deneyleri yaparken mutlaka koruyucu gözlük ve eldiven kullanmanız bedirhan beyciğim. biliyorum bunları takmak sıkıcı ama bilmelisiniz ki sizin gibi bilim insanları laboratuvarlarda hep bu şekilde çalışıyorlar. bu hem koruyucu, hem de çok karizmatik. bu tarz koruyucu ekipmanları kolaylıkla internetten edinebilirsiniz. bir site de önereyim göreceksiniz ki çok güzeller. eğer bana ulaşırsanız size seçtiğiniz bir tanesini hediye etmekten onur duyarım. mail adresim limonkimyonzorro@gmail.com (bir de deneyimizde ateş varsa o aşamayı kesinlikle bir yetişkin gözetiminde yapmalıyız. elimizi yahut evimizi yakmak istemeyiz.)

    son olarak yaptığınız deneyleri nasıl seçtiğinizi ve hangi bilimsel siteleri takip ettiğinizi merak ediyorum açıkçası. ben de bir sürü site takip ediyorum ve eğer sizinkileri benimle paylaşırsanız çok sevineceğim.

    benim takip ettiğim siteler şunlar;

    www.evrimagaci.org
    www.yalansavar.org
    www.kozmikanafor.com

    daha önce denk gelmediyseniz sizin de buraları okuyup yeni deney konuları bulacağınıza eminim.

    yaptığınız deney için tekrar tebrik ediyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum. görüşmek üzere.

    edit:
    su hakkında daha detaylı bilgi için;
    (bkz: kar tanesi/@limon kimyon zorro)

  • "ahahaoui diye topçu var lan. venlo'da. doğunca çok mutlu olmuşlar heralde adamın adı gülme efekti amk"

    fm mudavimi bir arkadaş.

  • her birimizin sık sık ziyaret ettiği ve türlü ihtiyacımızı satın aldığımız süpermarketler aslında tam bir algı yönetimi harikasıdır. ciddi ve kurumsal (ya da öyle olmak isteyen) her süpermarketin genel işleyiş sistemlerinde son derece iyi tasarlanmış algı yönetimi uygulamaları bulunmaktadır. şimdi süpermarketlerde uygulanan algı yönetimi uygulamalarına bilinen birkaç örnek vermek istiyorum.

    1)süpermarket algı yönetimi operasyonların temel amacı içerde daha çok kalmanız ve daha çok para harcamanızdır. bir süpermarkete giriş çok kolayken oradan elinizi cebinize atmadan çıkabilmeniz hiç de öyle kolay değildir. süpermarketten içeri girdikten sonra tekrar geriye çıkabilmeniz için tüm mağazayı planlanmış bir rota üzerinden geçerek yürümeniz ve tamamen binanın başka bir ucundaki kapıdan çıkmanız gerekir. tabi tüm yürüyüş boyunca birbirinden çekici yüzlerce ürünün bulunduğu rafların önünden geçmek zorunda kalırsınız ki haliniz aynen her birinin ucuna nefis yemler takılmış yüzlerce olta arasından geçmeye çalışan bir balığın haline benzer.

    2)süpermarketin kapısından adımını attığınız anda sizi enfes kokuları ve rengarenk görüntüleriyle ilk olarak manav kısmı karşılar. bazı marketlerde etki artsın diye manav kısmının hemen yanına buram buram kokular salan ekmek fırını da konur. rengarenk görüntüler ve enfes kokularla görme ve koklama duyularınız uyarılır ve ister istemez kendinizi ağzınız sulanıyor halde bulursunuz acıkma duygusu yaşamanız süpermarket için çok iyidir çünkü aç insanlar psikolojik olarak para harcamaya daha fazla yatkınlaşırlar.

    3)market bölümünde yer alan sebze ve meyvelerin özel ışıklandırma teknikleriyle olduklarından daha taze ve canlı gösterilmesi önemlidir. renk unsurunun tüketiciler üzerindeki etkisi oldukça fazladır. mesela muzlar üzerinde yapılan bir araştırmada tüketicilerin hangi sarı renk tonu daha fazla tercih ettikleri incelenmiş ve sarı rengin belli bir tonuna sahip muzların daha fazla satın alındığı gözlenmiştir. bu bilgi edinildikten sonra bu bilgi muz üreticilerine aktarılmış ve bir süre sonra market raflarını tam da bu renk tonunda muzlar doldurmuştur.

    4)süpermarketler için esas amaç kapıdan giren müşterinin mümkün olduğunca içerde kalmasını sağlamaktır. bu sebeple satışları daha yoğun temel ihtiyaç maddelerine ait reyonlar marketin iyice içlerine yerleştirilir (hatta saklanır) ki müşteriler o reyonlara ulaşana kadar diğer ürünlerin önünden de geçmek zorunda kalsınlar. müşterinin içerde geçirdiği zamanı anlayamaması dış dünyadan koparılması için marketlerde kesinlikle dışarıya açılan pencerelerin olmaması ve hiçbir yerde saat bulunmaması da önemlidir.

    5)marketlerde arka planda çalan müziğin ritmi, tonu, hatta cinsi bile çok ayrı planlanır. doğru şekilde konumlandırılmış, özel bir ritme sahip ve belli kelimelerin tekrarlandığı müzik parçalarının satışları arttırdığı gözlemlenmiştir.

    6)süpermarketlerde on binlerce ürün bulunur. bu kadar fazla sayıda ürünün varlığı insanların seçim yapma kapasitelerinin aşırı yüklenmesine ve zihin fonksiyonlarının karmaşıklaşmasına sebep olacaktır. on beş dakikadan fazla süpermarkette vakit geçiren ve binlerce ürün seçeneği yüzünden kafası süngere dönen müşteri en sonunda seçim yapma stresinden kurtulmak için rastgele ve duygusal bir şekilde eline geçirdiği ürünleri sepetine atmaya başlar. süpermarket alışverişi sonrası evinize gittiğiniz zaman torbalarınızın içinden çıkan bazı ürünleri neden almış olduğunuzu bir türlü çözememenizin esas sebebi budur.

    7)yetişkinlerin alması istenen pahalı ürünler tam onların göz seviyesine göre, çocukların alması istenen ürünler de onların boy ve göz seviyesine göre raflara dizilirler. sürekli gözünüzün önünde uçuşan binlerce çekici ürünle baş etmeniz çok zordur çünkü her attığınız adımda başka bir ürünün renkli kutusu (ki o da özel dizayn) gözünüzün önüne konur. raf demişken kasadan çıkarken hemen kasanın yanına konulan “pişmanlık noktalarıda “son derece etkilidir. süpermarket çıkışında o ana kadar çeşitli sinyallerle iyice tahrik edilmiş müşteri son bir hamleyle kasanın yanında gördüğü ürünleri zaten ağzına kadar dolmuş sepetine atıverir. bu sebeple süpermarketlerde en pahalı raf kirası bu çıkış raflarına aittir.

    8)süpermarketlerin elinize tutuşturduğu sepetlerde özel olarak dizayn edilmişlerdir. bu sepetler ne kadar büyük olursa müşteri o kadar fazla alışveriş yapacaktır. süpermarkete elinizde kesin bir alışveriş listesiyle gitmenizi ve mümkün olduğunca en küçük sepetleri kullanmanızı tavsiye ederim.

    sonuç olarak süpermarketlerde bir çok algı yönetimi taktiği kullanılarak tüketici yönlendirilir. burada saydığım maddeler çok bilinen ve basit taktiklerdir. (bunlardan çok daha etkili algı yönetimi uygulamaları da mevcuttur ancak o konulara verdiğim eğitimlerde değiniyorum)

    bundan sonraki süpermarket ziyaretinizde bu basit taktiklerin bile ne kadar etkili işe yaradığını az biraz gözlem yaparak kendinizde anlayabilir ve çok şaşırabilirsiniz.