hesabın var mı? giriş yap

  • cep telefonumu bulamayip, bulamadigim cep telefonumla arkadasi arayip 'beni caldirsana telefonu sesinden bulayim' demem

  • stairway to heaven'ın spirit'ten çalıntı olduğu iddia ediliyor. bunun üstüne bir çok kez spirit'in taurus isimli şarkısını dinledim. gerçekleri örtmek gibi bir amacım yok stairway to heaven'ın ilk 4 dakikasının gitarı gerçekten de benziyor. 1968 yılında da spirit'in ön grubu olduğunu bildiğimizden dolayı o melodiden esinlendiklerini söyleyebiliriz. ama çalmışlar ve kendi şarkılarına koymuşlar kesinlikle diyemeyiz çünkü melodinin bir kısmını alıp üstüne farklı riffler katmışlar. ve dikkat ederseniz bu şarkı 4 dakika falan değil, arkasından gelen farklı bir riff, harika bir solo ve çok iyi bir hard rock kısmı var. tüm bunların üstüne robert plant'in mükemmel vokali, sözlerinin derinliği var.

    evet, belki de jimmy page'e o melodiyi dinledikten sonra ilham geldi, belki o şarkıyı dinlemeseydi asla stairway to heaven olmayacaktı. asla o soloyu dinleyemeyecektik belki. ama bu jimmy page'in o riffi alıp bir çok insan tarafından tarihin en iyi şarkısı olarak gösterilen bir şarkıyı yazdığını değiştirmiyor. demek istediğim jimmy page'in taurus'un bir kısmından esinlenmesi ne onun harika bir müzisyen olduğu gerçeğini değiştirir ne de led zeppelin'in kötü bir grup olduğunu gösterir.

    kimilerinin karalama çabalarına rağmen üstüne basarak söylemek istiyorum ki led zeppelin tarihin en iyi rock gruplarından birisidir. jimmy page denen dahi sayesinde tarihin en iyi rifflerini dünyaya kazandırmışlardır. ve çoğu insanın düşündüğünün aksine bence en iyi riffleri "no quarter" şarkılarındadır. sadece bu şarkı dinlenerek bile jimmy page'in ne kadar büyük bir besteci olduğu anlaşılabilir.

  • linteki videonun 2:20 saniyesinde çatlak şanzel isimli biri "doktor öldürdüm çünkü babaannemin ameliyatında %99 değil, %100 hatalıydı. babaannemin ölümüne sebep oldu." diyor.

    bazı şeyler vardır ki ya iyidir, ya kötüdür.

    ortası, orası, burası yoktur!

    armağan çağlayan, bu kötü! videoyu yayından kaldır.

    kaldır ki, iyi insanların içi daha fazla acımasın.

    kurgucunuzda mı demedi? "abi burayı keselim ya" diye...

  • "kıskananlar çatlasın", "kedi uzanamadığı ciğere mundar der" gibi kalıp sözlerle savunulan okulmuş.

    eh be kardeşim, her vatan evladı da master degree yapıp müdür olmak zorunda çünkü. kimse şef, memur falan olamaz.
    her önüne gelen en doktor, en mühendis, en kimyager, en rafine zevkli, en bi orwell okuyanından... garsonluğu, taksiciliği yapmak için orta dünyadan seçme orklar getirdiler hep.

    tamam "okulum" kisvesi altında bok sürdürmeyeceksiniz bu eğitim yuvasına, sürdürmeyin de. gerçekten de türkiye'deki en iyi lise kabul.
    ama kardeşim uzanılabilen ciğer mevzuuna gelince benim tepem atıyor.

    bizim çükümüz ancak "x anadolu lisesine" erişebildi. ne süper ingilizce öğrendik, ne özel odalarda fotoğraf banyosu yaptırabildik, ne de orwell romanları okuyup birey olma fikri üzerine yoğunlaşabildik. ne yapalım ölelim mi?

    ben p&g, eczacıbaşı vs. gibi holdingleri geç, öküzoğlu şirketler grubunda bile kafadan sümük muamelesi görüyorum. (mütemadiyen demiyorum bak ilk izlenim olarak) neden? çünkü ege üniversitesi ve anadolu lisesi mezunu bir ciğere ulaşamayan kediyim.
    sen cv'nde ışıl ışıl parlayan "rober kolej" etiketiyle istediğin insan kaynakları müdürüne artistik taslarken benim kendimi ne kadar geliştirmiş olabileceğim konusunda hiç bir meraka düşmüyor bazen işveren. neden? çünkü eziğim ben, bi kolej bile okumamışım nerden bilebilirim 1984'ü falan?

    kıskanıyorum, çatlıyorum da neden bi düşündün mü? asla geri getirelemeyecek lise yıllarını yaşadık herhalde hepimiz. (ya da halen yaşamakta olanlar vardır bilemiyorum.) ben internet bağlantısını internet kafede, fotoğraf tabını mahalle şipşakçısında gördüm (sanma ki duygu sömürüsü, türkiye oolum burası.) belli bir yaşa kadar olabilecek en iyi imkanları zorladık durduk.
    liseyi hatta üniversiteyi bitirdikten sonra geliştiremeyiz kendimizi değil mi?

    bir de isteyen girerdi, benim ailem evini sattı geyiği var. tamam yaa bizimkiler satmadı evini, gitti kebapçı açtı, oldu mu? kaç bu okulun kontenjanı allasen? 2 milyon civarındaysa bastırsın herkes 150 milyarı biz de alalım bu muhteşem eğitimden...
    anladık şahane eğitim, ilim irfan yuvası, tamamdır. lakin gaza gelip "çatlayın ulan süper bi lisede okudum ben" demek neyin nesi?
    aynı gemideyiz ya uyanın biraz. okul bireyselliği abartmış anlaşılan. zira mezunları;
    "ben şahane okudum da yaşıtlarım ne bok yedi acaba?"
    "burası benim ülkem, herkesin benim gibi bir eğitim almaya hakkı var aslında"
    diye düşüneceğine bir davul çalıp göbek atmadıkları kalıyor
    "nası taktık ama ortaöğretimde size" diye.

    ben en azından benimki kadar bile ingilizce eğitimi alamamış allahın cezası(!) düz liselerde okuyan ezik (!) arkadaşlarıma çevirilerinde falan yardım ediyorum.
    yanlarında ingilizceyi aslında çok da bilmiyormuş gibi yapıyorum.

    zira ortaokula girilen yaş 11-12, bu sağlıklı karar verip "şu okula gireceğim" denilebilecek bir yaş değil. ama robert kolejliler 5 yaşından itibaren taş taşımış kolej parası biriktirmiş, sonra da en bi bilinçli tavırlarıyla onlarca okul içinden roberti seçmiş gibi bunu bir başarı hikayesi olarak sunmuşlar bile.

    ailen bir şekilde harcamalarından kısmış ya da kısmamış göndermiş. göndermese haberin bile olmazdı varlığından 11 yaşında...

    kıskandık çatladık, okulunuz da çok mundar....

  • ben bilgisayar mühendisliğine girerken geleceğin mesleği diyorlardı, okulu öyle bir uzattım ki meslek öldü diyorlar artık, ben hâlâ mezun olamadım. bölümü üzerime kapatıp gidecekler o olacak.

  • dogru kullanımı pesketaryen olan, et olarak sadece balık ve diğer deniz ürünleri tüketilen vejetaryen beslenme biçimidir.
    lakto-ovo vejetaryenlikile pesko vejetaryenliğin birleşim kümesi olan bir akımdır.

    bu şekilde beslenmenin ana motivasyonları genelde; sağlık endişeleri nedeniyle vejetaryen olamayanlar için buna en yakın beslenme şekli olması, çevreye verilen zararın azaltılması (bkz: reduced environmental footprint), kişisel sağlık sorunlarıdır.

    bu beslenme biçimi sayesinde;
    - hala protein tüketirken, karada yaşayan hayvanların sürdürülebilirliğini sağlıyorsunuz,
    - kararında arttırılmış balık tüketiminiz sayesinde sağlıklı yağlar, vitamin, omega 3, fosfor gibi önemli mineralleri alıyorsunuz,
    - fazla kırmızı et tüketmenin sonucunda görülen kalp rahatsızlıkları ve kolesterol riskinizi azaltıyorsunuz,
    - omega3 sayesinde şeker hastalığı ve insülin direnci riskinizi azaltıyorsunuz,
    - sebzelerle birlikte balık tüketerek yağ yakımınızı arttırıyorsunuz,
    - eklem sorunları, eklem iltihabı şikayetlerinizi ciddi ölçüde azaltıyorsunuz.

    dikkat edilmesi gereken konu ise fazla civa alımı riski dolayısıyla balık tüketimini kontrollü yaparken meyve ve sebzelere oldukça fazla yer verilmesi gerekliliğidir.