hesabın var mı? giriş yap

  • 27 mart 1998 de kaybettiğim anneciğim..

    o kadar seviyordum ki seni o çocuk kalbimle, o kadar ihtiyacım vardı ki senin sesine ama sen babamın da o zaman dediği gibi zaten bir melektin ve melek oldun benim ve babamın meleği oldun ..

    nur içinde uyu annem

    bazen merak ederim şimdiye kadar yanımda olsan nasıl olurdu, mezuniyetimde olsaydın yanımda ne hissederdin...

    hep benim ve babamın kalbinde yaşayacaksın annecik..

  • bazı monşer arladaşlar excel demiş de, o kartonumsu craft kağıda ince ince tükenmez kalemle yazılırdı fişler. o kadar karısırdı ki yazılar okunmaz hale gelirdi. o küçük beynimle fişlerin içinden büyük meblağlı bir tanesini buldugumda sevinçle “buldummmm” diye bağırır, ev halkının ooooo sesleri eşliğinde gururla babama teslim ederdim. canım babam, işten yorgun gelip bütün akşamlarını büyük titizlikle bu işe ayırırdı. hayat zordu.

  • bundan tam 9 ay evvel, benim de başıma kadıköy evlendirme dairesi'nde gelen şey..

    hem de nasıl biliyor musunuz?
    nikah başlayacak, salon tıklım tıklım, abim elinde kamerayla içeri girip beni çekecek.. ağzı 5 karış mutluluktan, kardeşinin nikahını izleyip kaydedecek diye..
    haber geliyor bana, "içerde biri var kameralı sokmayız" diyorlar..
    "nasıl sokmazsınız abimi" diyorum, "kamerayla giremez" diyorlar..

    bakın bu muhabbet, ben evet demeden 5 dakika önce arka odada nikah memuru önünde gerçekleşiyor.

    adamlar "sokamazsın kardeşim! ya parasını verirsin ya da çektirmeyiz" diye üstüme yürüyor.
    "ulan ben sizden böyle bir bilgi aldım mı sokamayız diye? para vermek zorundamıyım şu halimde size" diye diretiyorum..

    adamlar bağırarak "çektirmeyiz" diyerek merdivenlerden yukarı çıkıyor ve ben bu esnada arkalarından laf atıyorum.. durduğum yer, nikah masasının arkasındaki kapı.. yani kapı açıldığı anda tüm davetlilerin karşısına çıkacağım.

    sinirden yüzüm kıpkırmızı, elim ayağım titreyerek kapıdan çıkıyorum.
    masaya oturuyorum.
    "evet" derken yüzüm o kadar eblekleşmiş ki, eşim bile "neden bu kadar üzgün evet" dedin diye üzülüyor..

    bağırış çağırış en mutlu anlarımdan birini sktiler.
    sizin rantınıza da paranıza da yazıklar olsun.

    yıllar sonra ekleme: nikahımıza dair düzgün video kaydımız yok.

  • tayyip'in baştan beri marjinal diye nitelediği o grubu sonunda bulmuşlar, bize de deşifre etmek düştü.

    gerçekten bakmaya doyamıyorum. ilk bakışta uzaktan kundakta bebek sandığım sağdaki amca ile açılış yapılıyor. sola doğru ilerledikçe durum iyice ilginçlik kazanıyor. bayrağın arkasına saklanmaya çalışan ama bir yandan da polisleri kesen amcanın gözleri bir çocuğunkini andırıyor. onun arkasına saklanmış tedarikli genç olaylara hazır gelmiş. en soldaki amca ise tam tersi yahu benim ne işim var burada, neredeyiz biz der gibi bir halde, üzerinde yeleği çok tatlı gözüküyor.

    gerçekten mükemmeller, harikalar, ne diyeyim hepsini ayrı ayrı sevdim.

    http://galeri7.uludagsozluk.com/…-gurubu_463558.jpg

  • sinemasal hareketin yarattigi bir illüzyon. bu hareketin uygulanmasina kısa surede dönemin mekanist ve teknolojist görüşlerin etkisi altında olduğundan makine montajından gelen montaj denmiştir. zira sinema teorisi ile ilgilenenlerin çoğunu mühendisler oluşturuyordu.

  • ölümü ölümle kıyaslamadan samimi duygularla: masum hayatını şerefsiz ellerce kaybeden dünyanın mazlum çocuklarından bir diğeri.. güzel uyusun masum çocuk..

    berkin elvan da güzel uyusun..
    mısırlı esma da güzel uyusun..
    israil'in plajda vurduğu 3 masum güzel filistin çocuğu da güzel uyusun..
    hamas'ın katlettiği 3 isralli genç de güzel uyusun..
    yasin börü de güzel uyusun..

    çocuk ölümlerinden siyasi saldırı, siyasi malzeme yapan bu zihniyet de yere batar umarım! sizin zihniyetiniz dünyaya hakim oldukça ölümler devam eder insanlığını bırakmış tuhaf yaratıklar sizi.

    "bana her berkin diyene senin adını söyleyeceğim" diyor. samimiyetine sıçayım senin.

    edit: ulan ölen her çocukta sizin zihniyetinizin benzeri zihniyetlerin payı var. insanlığınıza, vicdanınıza ayrı ayrı sokayım. paramparça olmuş çocuk bedenlerinden nemalanmaya çalışmayın. alevi ölünce susup sünni ölünce konuşmayın. noldu, zoruna mı gitti israilli, alevi, senin dininden olmayan gençleri korumam? çocuğun dini mi olur, ırkı mı olur yüreğine tükürdüklerim?

  • vedat milor için yemeğin vazgeçilmez, telefonun ise önemsiz bir materyal olduğunu gösteren hadise. hastayım bu adama cep telefonu denize düşüyor bütün ekip panik vedat abinin tepki ;
    - telefonunuz düştüüü!
    - benim telefon mu düştü?
    - evet!
    - o zaman çok kötü. kaybettim herhalde telefonu, artık hayır gelmez ondan. ve yemeğe devam.. :

    o an

  • doktor yazar arkadaşlara sesleniyorum , oltaya gelmeyin lütfen . sistematik olarak konu açılıyor doktorlar yanlış şeyler yazsın , toplumdan kopuk gösterilsin diye ellerinden geleni yapıyor ak-itler.