hesabın var mı? giriş yap

  • edit: gelişmeler üzerine güncelliğini kaybeden entry yeniden düzenlenmiştir. kuralları kamu yararı için ihlal ediyorum, bağışlayın.

    görkem sertaç göçmen bakırköy'de aracını vatandaşların üzerine sürdüğü görüntüler ile tepki toplayan kişidir. bir hakim olan annesi oğlunu savunmak için istifa etmiş ve avukatlığa başlamıştır. onları gündemimize sokan ise annesinin: "oğlumu savunmaya gururla devam edeceğim" sözüdür. bkz

    entry'nin güncellenme sebebi ise devletin bu eski hakiminin, 32 yıla kadar hapis cezası ile yargılanan oğlunun tahliye edilmesini sağlamış olması. kendisi adil yargılamadan dolayı mahkeme heyetine teşekkür etmiş. bkz. hal ve tavırlarıyla adalete olan inancımızı yıktığı için biz de kendisine teşekkürü bir borç biliriz. bu arada görkem sertaç göçmen'in babası da savcıymış. detaylar linklerde mevcut.

    bu eski hakim yeni avukat kişinin, hakimliği bırakmasındaki tek amacın oğlunu savunmak olmadığını iddia etmek mümkün sanırım. çünkü twitter paylaşımlarına bakınca kendisi kadına şiddet, çoçuğa taciz, tecavüz gibi iddialarla suçlanan herkesi savunmaya hazır gibi görünüyor. bkz

    tekrar etmek, onur ve adalet savaşçılarına bir borcumdur: aynur göçmen'in hakimliği bırakması ve oğlunu savunması gurur ile alakalı değildir. gurur çok farklı bir şeydir.

    ve yine tekrar etmeliyim ki aynur göçmen'in her ne sebeple olursa olsun hakimlik mesleğini bırakmasının devlete ve millete hayırlı olacağı kanaatindeyim. hem bu süreçteki tavır ve açıklamaları hem de twitter hesabındaki yazım ve mantık hataları, kendisi tarafından verilmiş hükümler ve yazılmış hüküm gerekçeleri hakkında bir fikir vermeye yetiyor.

    entry ve linkler için uyarıda bulunan "youtuber" ile "yeşil başlı govel santor"a teşekkürler.

  • o zamanlar tığ gibi delikanlı, cepte para çok. oyuncu bir de. mavi boncuk filmini çekiyoruz. bir gün setten çıktık, eve gidiyoruz. ben laleli’de oturuyorum, kemal benden önce çıktı. herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden de gitti. ben baktım ki kemal yürüyerek gidiyor. üç kilometre var gideceği yere. her gün yürüyerek gidip geliyor, merak ettim nereye gidiyor bu adam böyle diye.
    uzun süre yürüdü. sonra bir bankta bir adam yatıyordu, kaldırdı adamı bir şeyler konuştular. cebinden para çıkarıp verdi. şaşırmıştım, sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi. bir şey yemeden çıktı. oraya da para verdiğini görmüştüm...
    bıraktım takibi. banktaki adama yaklaştım, "tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?" dedim. "adını bilmem, sormam da her gün para verir bana..."dedi. teşekkür ettim. daha sonra az ilerideki lokantaya gittim, "az önce gelen beyin borcu mu var size?" dedim. tanımadılar beni. "kemal abi’nin mi? yok hayır, bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağ olsun onların yemek masrafını öder." dedi.
    ertesi gün kemal’in yanına gittim.
    "sen ne güzel bir adamsın ya..." dedim. ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım... "ölme sen benden önce." dedim.
    dinletemedim...

    emel sayın.

  • gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
    bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
    ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
    esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
    ama huysuz virjin yasak.

    gülüyorum lan asabım bozuk.

  • ilay (4 yaşında)...

    ilay: anne çişim geldi.
    romica: git yap kendi kendine, aaa büyüdün artık.
    ilay: ya yaparım da, tuvalette nikroplar var! sen yaptırt o yüzden.
    romica: tamam ben yaptırırım ama onun adı nikrop değil, mikrop.
    ilay: ben de öyle dedim, tuvalette nikroplar var.
    romica: tuvalette mikroplar var, miiiiiiiii, tekrar et miiiii...
    ilay: miiiiiiiiii...
    romica: mikrop
    ilay: mikrop
    romica: afferin, gel elini yıkayalım, neden tuvalletten sonra elimizi yıkarız?
    ilay: pis olmasın diye.
    romica: evet, neden pis olur peki?
    ilay: çünkü tuvalette * nik...
    romica: çünkü tuvalette ne var?
    ilay: off, bok var!!!
    romica:!!%*?!!

  • üst edit: burada suçlu reklam ajansı... yedikleri başka haltlarda var... oha ama medina turgul isimli bu pek etik organizasyon land rover in reklamını direk araklayarak volkswagen firmasında kullanmış... bı de üstüne ödül almış... ya hakikaten yuuuh diyorum...

    üst edit 2: anlaşılan o ki peak tamamen suçsuz... kendilerinin de reklamın araklama olduğunu bizim gibi öğrenmişler... medina turgul a dava açıyor... açsınlar zaten böyle emek hırsızı şark kurnazı fırıldakların sektörden def edilmeleri lazım... bakalım reklamcılar derneği bir aksiyon alacak mı ?

    durum aslında oldukça vahim...

    ancak daha da vahim ve üzerine konuşulması gereken bir durum var...

    senaryo 1: peak firmasının bu reklamın çalıntı olduğundan haberi var mı ? yok mu ?

    yani demem o ki... peak yöneticileri veya tanıtımdan sorumlu bireyler bu reklamı seçip aman kimse uyanmaz. siz bunu bize uyarlayın... eğer böyle ise bu kurumun durumu faciadır... eğer böyleyse peak şu anda faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde araklama kültürünü alışkanlık haline getirmiş ve bu şekilde çalışmaktan sorun duymamaktadır. çalıştığı firmaların projelerini çalabilir, personellerinin projelerini çalabilir ve etik değerlerden fazlasıyla yoksun bir firmadır... işin trajikomik tarafı da reklamın konusunun bizim takım arkadaşlarına ihtiyacımız var olmasıdır... niye ihtiyacınız var ? daha iyi araklamak için mi ? ters mühendislikle kodları çalmak için mi ?

    senaryo 2: reklam ajansı çalıntı reklam kampanyasını bildiğin peak isimli firmaya iteledi...

    yazılan entrylere bakılacak olursa arkada kullanılan müzik dahi telif hakkı olmayan müzikmiş... audi reklamı ile izlediğimde müzikten klavye seslerine tamamen aynısı olan durum... siz devasa bir yük gemisini almış boğazın en güzel yalısına geçirmişsiniz... böyle bir rezaletin ne telafisi ne etik değerleri ne de iş ahlakı konuşulabilir... açıkçası peak bu rezalet ile ilgili mutlaka ama mutlaka hakkını aramalı ve bu reklamdan sorumlu hem kendi şirketinde hem karşı tarafında kim varsa dava açmalıdır... şunu diyen olabilir... ama bak ne güzel ses getirdi.. çalıntı çıkması bile ekstra gündem oldu...

    oldu ama... sen prime time denen saat diliminde neredeyse tüm kanallarda aynı anda reklam çıkıyorsun... bu açıkça söylüyorum korkunç bir maliyettir... peki bu kadar para harcayan şirket o reklam filminin yapılmasında masraftan kaçar mı ? kaçmaz... yani acı şekilde ayıplı mal üreterek bildiğiniz dolandırıcılık vakası olarak nitelendirilebilir... yani bu reklam şirketi çalıntı bir reklamı kullanarak reklam müziğini dahi değiştirmeden aynısını yapmış ve bildiğiniz dolandırıcılık suçu işleyerek reklamın konusu peak isimli şirketin itibarını zedelemiştir...

    eskilerin bir lafı vardır:

    ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde

    yani yaptığın iş ile gündeme gel... çalıntı çalışmaların da değil...

    her iki durumda da çıkar kokusu... eğer işin içinde hem peak hem reklam şirketinin ortak planı varsa bu olayın üstü kapatılır gider... bizde bu iki organizasyonun da etik değerlere ne kadar saygılı !!! şirketler olduğunu görürüz...

    ya da peak sitesinde bir basın açıklaması yapar, durumdan haberleri olmadığını ilgili reklam şirketinin kendilerinin itibarını zedelediği gerekçesi ile tazminat davası açacaklarını beyan ederler...

    son olarak hakikaten yuh yahu... birebir aynı reklam böyle büyük bir reklam kampanyasında kullanılır mı ? ya çok amatörsünüz ya da çok ahlaksız...

    ben nezaket olarak peak firmasına geçmiş olsun diyor ve bu işin içinde parmakları olmamalarını diliyorum...

    orjinal audi reklamı

    çalıntı peak reklamı

  • " hayır madem facebook'a 3875 tane fotoğraf koyacaktınız, mirc'de bi vesikalık için niye 3 gün yalvartıyodunuz ya. insafsız mısınız. "