hesabın var mı? giriş yap

  • - aut atışı kullanan stoper [ogun temizkanoğlu]
    - devre arası forma değiştiren takımlar
    - 4. hakemin orta hakem yerine maça devam etmesi
    - müsabakayı aynı anda cine5'in şifreli ekranında izleyip radyodan dinlemek
    - şapkalı kaleciler [aumann]
    - endüstriyelleşip samimiyetini kaybetmemiş futbol ortamı
    - hakan peker [ateşini yolla bana]
    - athena [holigan]
    - hagi & hakan şükür
    - arçil & şota
    - uche & högh
    - amokachi & oktay
    - bir biletle 3 kişi maça girmek
    - tribünleri diklemesine kesen takımın rengini taşıyan şeritler

    gibi renkli ve hüzünlendiren şeylerdir.

  • azim abidesi bir gezgin. takdir edilesi.

    interrail türkiye sayfasında bu maceralı yolculuğunu, çektiği soluk kesici fotoğraflarla şöyle anlatmış mert gültekin:

    ''arkadaşlar gobi'nin en büyük kumdan dağlarının bulunduğu khongoryn els'in tamamını yürüyerek geçmeyi başardım!

    3 gün süren bu zorlu yolculuğumda 90km yol teperek yüksekliği 300 metreye varan kumdan tepeleri aşıp gece gündüz demeden yürüdüm. sadece öğlenleri uyuyarak ilk iki günün toplamı sadece üç saat uyku ile 70km yol yaptım. çölde sadece güneş değil her şey sıcak, yürüdüğüm kumlar... ki daha başka bir şey yok zaten. termometrem 50°c'yi kaydetti ki daha da yukarısını göstermiyor. her geçen dakikada yanan derim, her adımımda daha da ağırlaşan çantam, acıyan omuzlar, şişen bir surat, artık eski halinden çıkıp toynaklaşmaya başlayan bir çift ayak... sağolsunlar bütün bunlar yolculuğum boyunca bana eşlik ettiler.

    hayati şartları zorlayan bu 78 saatlik yolculuğum eşsiz manzaralar görmemi, bir kum tepesinin gölgesine sığınarak tatlı bir iki saatcik uyumamı, ay ışığında kum tepelerinin üzerine uzanıp keyif yapmamı, yıldızları ararken suratıma düşen bir iki damla yağmurun tadını çıkarmamı sağladı. suyun ne kadar önemli bir şey olduğunu, önümüze konup beğenmediğimiz o yemeklerin aslında ne kadar güzel olduklarını hatırlattı. daha fazlasıyla değil yeteri kadar hatta daha azıyla yaşayabilmeyi, acıya katlanmayı ve zor olan bir şeyin içindeki o kısa ve kolay yolları bulmayı öğretti. hatta bütün bunların dışında kendimi, kendime bir kez daha tanıttı.

    hayallerinizin peşinden gidin. onları gerçekleştirmek için gereken tek şey kalkıp hayalinize doğru ilerlemeniz. ben öyle yaptım. beş kuruş parasız geçirdiğim günler... 3 aydır yollardayım. çöle bile otostopla geldim. aksilikler yaşadım. çöle girişte fotoğraf makinemi kaybettim ve bulan adam benden 300 dolar para istedi. adamın bulunduğu şehre yürüyerek gittim. kuş uçuşu 25km olan şehre aynı şekilde kuş uçuşu yürüyüp aradaki 12kmlik çölü iki kere geçtim. konuşup ikna edip kameramı aldım. hatta adam evinde ağırladı yemek yedirdi. otelde konaklattı. dediğim gibi tek yapmanız gereken şey yola çıkmak.

    çevrenizde yapamazsın diyenler tabiki olacak. çölü geçemezsin abi diyenler oldu tabi. bunu başkaları değil siz söyleyin. kalkın yapın ve kendiniz görün. evet yapamadım ya da bak yaptım diyebilin. şuanda bütün moğolistan'ı karış karış gezmiş ve hayallerinden birini gerçekleştirerek gobi çölünü geçmiş bir arkadaşınız var. siz de yapabilirsiniz yapın!
    yapın!
    yol açık yola çık! diye diye dilimde tüy bitti.
    bir de tek çık! :)
    gobi'den sevgilerle...''

    selam

    1

    2

    3

    4

    5

    6

    7

    8

    9

    10

    11

    12

    teşekkür edit'i: sevgili @zlipknot'a gönderdiği link için çok teşekkür ederim.
    http://interrailturkiye.com.tr/…-gobi-colunu-asmak/

  • geçen bankada ufak bir işim dolayısıyla bir cümlelik yazı yazdım dekonta. gişedeki memur doktor gibi yazınız var ne güzel deyince bim'de çalışıyom ben yeaa diyemedim tabi gururumdan tıp okuyorum dedim. ses tonunuz da güzelmiş keşke sinema okusaydınız dedi hatun bana mı yürüdü nedir anlamadım hala. ama bankada herkesin bir bakışı var bana o an kendimi çok möhim çok ünlü gibi hissettim ne yalan diyeyim 5 dakika da olsa güzel bir şeydi.

  • markette bir an için dizlerimin tutmamasına ve yere kapaklanayazmama sebep olmuştur.

    https://33.media.tumblr.com/…qguf1s5obp5o1_1280.jpg

    bu ne lan bu ne? bu fındıklarında benim babamın, hemşerilerimin, bütün karadenizin emeği, alın teri var ve kilosunu 10 tl'ye zor sattık geçen yaz. o fındıkları toplarken perişan oluyoruz kendimize en fazla 2 çuval ayırıyoruz satalım da emeğimize bari değsin diye. sonra markette bu manzarayı görüyoruz. ekonomik durumum ne kadar iyi olursa olsun fındık endüstrisinin halini bildiğim için bi kavanoz ezmeye 20 lira vermek resmen koyuyor bana. rezilliğe bak ya, 13,45 tl bile pahalı geliyordu 1 değil 3 değil 6 tl birden zam yapmışlar utanmadan. altın mı rendelediniz içine nedir?

    zaten şu sarelle oldum olası kazığa bayılır. ordu'daki fabrikalarına koliyle gofret almaya gidiyoruz insan fabrika ve toptan fiyat diye indirim yapar ı ıh 1 kuruş bile indirim yok marketten aldığımızla aynı fiyat. bi kere iflas etmişlerdi bi daha etmeyi hakediyorlar. zaten bu aç gözlülükle ve şu anki vatandaşın ekonomik durumuyla fazla yaşamazlar.

  • herşey güzel giderken hiçbir sıkıntımız olmazken ,sene 2000 türkiye nin mali kriz geçirdiği, doların alıp başını gittiği, esnafın kepenk kapatmaya başladığı bir dönemdeyiz. babamda dolarla bir araba almış dolar birden artış gösterince de onu ödeyemez hale gelmişti işler iyi gitmemişti. ben o sıralar öğrenciyim daha yeni gelmişim eskişehir e yurtta kalıyorum işte derslere gidip geliyoruz okuyoruz ediyoruzz . ben tabi yeni bir şehre gelmişim ortama daha yeni alışmışım kendimi yalnız hissediyorum sevdiklerimi özlüyorum böyle bir bocalama devresindeyim falan herşey ilk başlarda güzel giderken babam yurt parasını ödemekte ve bana harçlık göndermekte zorlanmaya başlıyor. öğrencilikte idare ediyosun bi şekilde sadece yumurtayla beslen, sadece makarnayla beslen farketmiyor. ama zamanı gelince yurt sorumlusu ödemenin geciktiğini her ay tekrarlayınca sende de motive kalmıyor . sonra bir gün telefonla konuşurken anneyle eve haciz geldiğini öğreniyosun başka problemlerin olduğunu öğreniyosun. kalkıp memlekete gittiğin bir gün yine haciz memurlarıyla karşılaşıyosun hatta aynı gün babam kredi alacak bankadan, eve de exper gelecek annem haciz memurunu exper zannedip buyrun buyrun diye içeri davet etmişti (sonradan buna çok güldük) baktım olmuyor 1 sene sonra ben okuldan ayrıldım. toparlanmak zorundaydık o sene annem emekli oldu mecburen çünki emeklilik parsını borçlara vermek zorundaydık. sağlık problemlerimiz çıkmıştı ortaya ve de üstüne üstlük 5 senelik sevgilim benden ayrılmıştı kısacası hayatın dibinde olduğumuz bir dönemdeydim.markete gittiğimizde elimizde hesap makinasıyla alışveriş yapardık sadece temel ihitiyaçlar alınırdı. öyle her beğendiğimizi sepete atamazdık artık. bu süreci geçirmek uzun zaman aldı herşeyi düzene sokabilmek, tabi bu ailemizin birliği beraberlği sayesinde oldu. sonra ben tekrar başka bir üniversiteye girip okudum hayatıma yeni bir yön verdim işlerimizde düzeldi çok şükür şimdi eskiisnden de daha iyiyiz. ama şunları öğrendim paralı da parasız da nasıl yaşanabildiğini, dipten nasıl çıkılabildiğini, beraber olmanın güç kazandırdığını en önemlisi sabretmeyi ve savaşmayı öğrendim.

  • bu memleketin yüzde 90'ı şu an yapılacak bir ankette müslüman çıksın, tüm malvarlığımı istediğiniz tacizci vakfa bağışlamaya hazırım.

    tanım: baskı devletlerinde görülen olaylardan sadece biri.