hesabın var mı? giriş yap

  • olm ne güzel köpek lan. çocuğu koruyor ama dövenin de tanıdık olduğunu bildiğinden pasif direniş gösteriyor. tutup kolunu falan parçalar istese ama mesela hafifçe ısırıyor falan.

    çogzel lan.

  • herkes ve hiçkimse. ikili (binary) toplumsal cinsiyet sistemine dahil olmayan anlamında kullanılıyor.

    yani bu kimliği benimseyenler ikili cinsiyet sistemini reddetmiyor, kabul ediyor bir anlamda. nonbinary kimliğin kabulü kadın ve erkek kimliklerinin toplumsal tariflerinin onayını gerektirir. oysa kimse mutlak kadın ya da mutlak erkek özelliklerine sahip değildir. örneğin 'kadınsı' giyinmeyen, süslenmeyen ya da fiziksel özellikleri çok 'kadınsı' sayılmayan kadınlar olduğu gibi toplumsal normlara göre çok kadınsı görünen ama yine aynı normlara göre çok erkeksi davranan kadınlar da vardır. ve elbette bunun çeşitlemeleri bol. insanların kişilikleri birbirinden farklıdır çünkü. 'nonbinary' kimliğe sahip çıkanlar kadınların kadın gibi olmasıyla hiçbir sorunları olmadığını kabul etmek durumunda olabilirler. aman tikat.

  • 80 yasindaki annemin yuzune bir tebessum konduran yagis.
    perdeyi aralayip, bakip bana dogru geldi.
    -kar yagiyor.
    dedi.
    cocuk gibi...
    yagiyor annem yagiyor. bir kar yagisina daha sahit oldun, cok sukur.

  • olağanüstü tespitleri olan şahsiyet.

    ''bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, aslında doğrusu, bu şey aracılığıyla, kendinden hoşlanmaktır.''

    ulan ben bunu yıllar önce fark etmiştim ama açıklayamadım hiç. şerrefsizim benim aklıma gelmişti.

  • maslow'a göre, bir insanın sahip olması gereken nihai hedeftir.

    insan, kendisini icat edebilmesi için önce parçalarını keşfetmeli; iyi, kötü, zayıf, güçlü yanlarını, türlü türlü durumlara karşı takındığı tavırları, inişlerini, çıkışlarını, korkularını, keyfiyetlerini, kısacası her durumdaki her halini iyi bilmesi gerekir. bunları iyice bildikten sonra ihtiyaçları belirlemek icap eder; insanın ihtiyaçlarını belirlerken kendisini sürekli kaybedip bulması, bundan bile zevk alması, hatalarından çıkarımlar yapması, defalarca düşüp kalkması, düşünüp bulması, kendisini tanıyabildiği kadar tanıyıp, yoğurup, zorlayıp onu yaşaması, zaman zaman kendisinden uzaklaşması ama asla kaçmaması, sı, sı ve sı gerekir.

    bu felsefi yaklaşım, elbette süreç işidir; sadece kendini değil, birçok tedrisattan geçip birçok kaynaktan beslenmeyi, bilgiyi kullanmayı öğrenmeyi, anlayabilmeyi bilmeyi de lüzum eder.

    bundan sonrası nispeten kolaydır. kendisini ve tecrübelerini; yani parçalarını bilen, bu parçaların nelere ihtiyaç duyduğunu anlayabilen insan, artık onu bütünleştirebilir ve ihtiyacı olan son şeyi; kendisini icat edebilir.

    not: hepimiz, kendimize göre bir serüven, kaos, tekdüzelik, yolculuk, adı her neyse bir şey içindeyiz. bu seyahatte farkında olduğumuzdan çok daha fazla eksiğe sahibiz. ve ne olursa olsun, ne kadar gidersek gidelim, hep biraz eksik kalacağız. bu gerçeğin farkında olup algılarımızı olabildiğince açmak; önce kendimizi, sonra etrafımızı öğrenmek ve anlamak için çırpınmalıyız. bu uğurda defalarca parçalara ayrılmalı fakat yılmamalı, kendimizi sürekli ve yeniden toparlayıp icat etmeliyiz.

  • özellikle parasal rakamları gördükten sonra yaşadığım yerden şüphe ettiren yazıdır. günlük ortalama 200 euro nedir ya ne yapıyorsun sen her gün barda şişe mi açıyorsun. ortalama 120 kron nedir şehir içi ulaşım için, 20 krona metroya biniyorum ben stockholm'de.

    edit: yazarın isveç'te yaşadığına zerre kadar inanmıyorum. aklı sıra kanada'ya göç eden bir çiftin veda yazısı'na kontra yaparak debeye girecek çakal, yermiyiz bunları.

    edit 2: yazarın türkiye'de yaşadığının kanıtları kendi entrylerinden

    (bkz: #57756521)
    (bkz: #56927064)
    (bkz: #55637208)
    (bkz: #56617768)