hesabın var mı? giriş yap

  • çaresizlik nedir bilmeyenler bu video üzerinden goygoy yapmasınlar. çaresizlik tam olarak budur!

    ne zaman bu sözü de söyleyince aklıma rahmetli dilek özçelik'in "görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" lafı aklıma gelir. bir kez daha mekanın cennet olsun dilek!

  • işi sadece bütçeye ve paraya bağlayanlar var, bu mantıkla düşük bütçeli tenis yüzücülük atletizm vb her sporda avrupa'da söz sahibi olmamız gerekirdi. bütçe konusu tamam ama bu bütçenin nasıl kullanıldığı da önemli.

    olay türkiye'de basketbolu hem tff hem kulüpler bazında basketboldan gelen kişilerin yönetmesi ve daha önemlisi altyapı ve oyuncu bulma konusunda en gelişmiş spor olmasıdır. efes, tofaş, karşıyaka, fenerbahçe, banvit gibi takımlar ilkokullardan başlayarak tüm illerde oyuncu seçiyorlar, seçmeler yapıyorlar, aralarından yetenekli olanları seçip okulla paralel olacak şekilde harika eğitiyorlar.

    efes tofaş ülker banvit gibi yöneticilerinin basketbola ilgi duyduğu, reklam giderlerini bu spora yönlendiren kulüplerin de çok olması sayesinde basketbolumuz buralarda.

  • uçağa, kalkışa yarım saat kala binmek ve hemen uykuya dalmak. on beş dakika sonra uyanıp, uçağın indiğini sanmak ve el bagajını alıp uçağı terk etmek.

  • işte ben buna karşıyım.

    günlerce veya saatlerce konuş.
    birbirinizin hayatını az da olsa öğrenin.sonra bir yanlış anlaşılan cümlede, karşı tarafın her şeyini açığa çıkar. madem evli olduğunu öğrendin,konuşmayı kesseydin.

    tanım: kurallara uygun davranmadığı için uçurulması gereken yazar beyanı.

    edit: beni haklı bulursunuz, bulmazsınız daha önce bana da böyle bir şey oldu.tabi farklı konuda.birinin ifşa edilmesini yanlış olarak görüyorum.

  • osmanlıca'da kelimenin başına ve sonuna eklenen yeni bir kelime oluşturan ekler genel olarak sözcük üzerinde aynı etkiyi yapar.

    "alel" eki:
    kelimenin başına eklenir; x ile, x yoluyla anlamlarına gelir.
    (bkz: alelacele)
    (bkz: alelittifak)

    "bila" eki:
    kelimenin başına eklenir; olumsuzluk anlamı verir. (-siz, -suz)
    (bkz: bilaistisna)
    (bkz: bilabedel)

    "bî" eki:
    kelimenin başına eklenir. "bila" ekiyle aynı anlamı verir.
    (bkz: bîçare)
    (bkz: bîhaber)

    "pür" eki:
    kelimenin başına eklenir. kelimeye olumlu anlam katar, güçlendirir.(-li, -lu)
    (bkz: pürdikkat)
    (bkz: pürkusur)

    "bil" eki:
    kelimelerin başına eklenir. ile, olarak anlamlarını katar.
    (bkz: bilbedahe)
    (bkz: bilcümle)

  • insana dair sınırların aslında ne kadar zihinsel olduğunun bir göstergesidir.

    deliliği, insanın dünyayla bilinen zihinsel bağlarının kopması ya da gevşemesi diye tanımlayabilirim. uzunlamasına bir süreç olabildiği gibi, geçici de olabilir.

    deli kuvveti ise bu durumun içindeki insanın olmadık yer ve biçimlerde ortaya koyduğu bedensel güçtür. onlarca örnek hatırlıyorum ama bir kaçı aklımda yer etmiş.

    18 yaşında bir hastamız vardı. gencecik, ufak tefek bir kız. bipolar bozukluk tanısıyla izliyorduk. manik atakla servise yattı. ufak tefek dedim, gerçekten minicikti. 1.50 boylarında, 40-45 kilo bir şey. yattığında zaptedilemez haldeydi. hemşire odasından kırılmaz camla izlenebilen bir gözlem odamız vardı. geniş gözlem odasında, 4 tane yatak ve devlet malzeme ofisinin o kocaman, ağır, hantal masalarından bir tane var. bazen hastaları kendilerine zarar vermesinler diye yatak tespitine alıyoruz, bazense diğer hastaları korumak için ilaç etki edene kadar gözlem odasında serbest tutuyoruz.

    neyse, kızı odaya aldık. ben alt servise indim bir sebeple. alt kattaki asistan odasındayım. yukarıdan bir ses geliyor. güm güm güm...tabii hemen yukarı koştum. gözlem odasının penceresinden baktığımda gördüğüm manzara şu: o minicik kız, o kocaman masayı kaldırıp kaldırıp yere vuruyor ve bunu sanki yastık kaldırır gibi kolayca yapıyor.

    elbette adrenalin gibi hormonların da etkisi var ama asıl mesele, inhibisyon. insan başkalarıyla ve dünyayla kontağında kendini sınırlar. yapılması gerekenler ve yasaklar, ahlak, yasalar, kurallar zihnimizi dönüştürür. delilik, insanı bu akıştan koparır. aslında bir kertede zihni özgürleştirir. inhibisyon yani baskılanma ortadan kalkınca, beden de farklı işlev görmeye başlar. kas kuvveti, acı eşiği ve hatta sıcaklık algısı bile değişir. yaz günü paltoyla gezip terlemeyen şizofrenlere rastlamışsınızdır sokaklarda.

    zihinsel zincirleri kırmak için 'delirmek' şart mı peki? dmo masasını tüy gibi kaldırabilir miyiz bilmiyorum ama zihnimizi kalıpların dışına çıkarmaya çalışırsak, doğru denileni sorgularsak, bize dayatılanları olduğu gibi kabul etmeden önce üzerine düşünürsek çok daha özgür ve güçlü olabileceğimize eminim.

    "where other men blindly follow the truth, remember;
    nothing is true."

  • benim bu. ama yolculuk bitince gelip "beyefendi, teşekkür ederim. koltuğunuzu hiç yatırmadınız. sayenizde enfes bir yolculuk geçirdim. örnek bir yolcusunuz" diyen çıkmadı hiç.