hesabın var mı? giriş yap

  • okuduğunu anlamaktan aciz yazarların akraba evliliği sandığı eylem.bu eylemdeki tek sıkıntı düğünde kız tarafı mıyım yoksa erkek tarafı mı sorunsalıdır.

  • alisveris yapilmis, eve gerekli ivirzivir alinmis eve donulmustur. paket icerisinden alinanlar cikarilirken goz ufuk*'a takilir, adam tuvalet fircasinin posetini yirtmis (tamamen cikarmamis ama) aradan cikan fircayi yalamaktadir..

    - lan? olm napiyorsun?
    - yaliyorum???
    - niye lan ? manyak misin?
    - e kullaninca yalayamicaz olm dusunsene

  • beğenirsin beğenmezsin, seversin sevmezsin. adam 15 senedir televizyonda, sinemada bilmem nerde iş yapıp çalışıp kazanmış bir ev almış. parası da var. bakmış ki yetkililerden yeterli hayır yok, basmış parayı, kendi ekibini kurmuş ve evini korumaya çalışıyor. ne var bunda onu anlamadım.

    hayır nedir yani, korumasın mı? yanmasını mı beklesin? senin orda bir evin olsa elinden gelen maksimum ne ise yapmayacak mısın? yangının yanında araban olsa çekmeyecek misin mesela? madem her yer yanıyor bizimki de yansın arada ne olacak mı diyeceksin?

    bunun paraya tapmakla falan ne ilgisi var. herkes gücü yettiğince canını da malını da korumaya çalışır. kiminin gücü eş dost çağırmaya yeter, kimi parayı basar 50 kişilik ekip kurar. bu kadar basit.

    şahan'ın sana bana borcu mu var, kamuya dair bir yöneticilik görevi mi var da kızıyorsunuz adama. bu adamlara kızacağınıza, illegal yoldan, başkalarının sırtına basıp ezerek haksız kazanç sağlayan ve sefasını süren insanlara kızın.

  • kişinin herhangi bir nesnede kendinden bir şey bulma, aşina olma halinde rahatlayıp o nesneye karşı daha olumlu düşünmesi ve sempati hissetmesi durumu.

    peki bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak hocam? hemen bakalım nerelere uzanıyormuş bu kavram.

    -2004'te psikolog john jones ve arkadaşları 15 bin evliliğe ilişkin kayıtları inceliyor ve neyi fark ediyorlar dersiniz? kişiler, tesadüfi olmayacak kadar yüksek bir oranda isimleri kendi baş harfleriyle başlayan insanlarla evlenmişler.

    -başka bir çalışmada katılımcıların önüne iki ayrı çay konuyor. çaylardan birinin ismi katılımcının isminin ilk üç hanesiyle başlıyor. örneğin katılımcının adı berfin olsun. çay markalarından birinin adı berrak çay, diğerinin adı leziz çay olsun. katılımcı berrak çayı seçecektir. nitekim hemen hemen bütün katılımcılar kendi isimleriyle ilişkilendirdikleri marka çayı tercih etmişlerdir! tabi bilinçli farkındalık olmadan. yani bu kavram sizin marka seçimlerinizi bile etkiliyor.

    -üniversite öğrencilerinin rus keşiş rasputin ile ilgili bir makale okudukları bir çalışmada öğrencilerin yarısının makalesine rasputinin doğum tarihi olarak öğrencilerin kendi doğum tarihleri yazılmıştır. sonuçta ne mi olmuş? rasputin ile aynı günde doğduklarını zanneden öğrenciler diğer öğrencilere nazaran hakkında çok daha olumlu şeyler yazmış ve sevmişlerdir. bu da yine bilinçsizce! çünkü rasputinde kendilerinden bir şey buldular.

    -son bir örnek daha verelim. seçtiğiniz mesleğin bile bu kavramdan etkilendiğini biliyor musunuz? pelham ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, denise ya da dennis ismine sahip kişilerin diş hekimliğini(dentist), laura ya da lawrance ismine sahip olanların avukatlığı (law), george ya da georgina isimli kişilerin jeolog (geologist) olma olasılığının istatistiki olarak anlamlı derecede yüksek olduğunu bulmuşlar.

    özetle, aslında hiçbirimiz düşündüğümüz kadar özgür değiliz. beyniniz size sormadan örtülü bir şekilde birçok seçimi yapıyor zaten. seçtiğiniz meslekten evleneceğiniz insana kadar örtülü olarak etki altındasınız. ve hepimiz, bize en çok benzeyenin peşindeyiz.

    (bkz: benzerlik etkisi)

  • yikan olay.

    sene 1995, bakirkoy,
    istasyon caddesinde kumpircinin ko$esi olmasi lazim, sinema ve ptt'nin oldugu ara, luks bir $arkuteri var. biz de ogrenciyiz bir evde, yari ac yari tok ya$ayip gidiyoruz. yaz okulu, yalnizim. bir gun para biriktirmi$im. oyun falan almami$im bir hafta on gun. sucuk alicam da sucuklu yumurta yapacam... hastasiyimdir. yumurtalar hazir evde, sigara almaya cikarken aldim 8-10 tane. yatirdim buzdolabinin kapagina. sucuklari beklerler.
    bu dukkana gidesim tuttu. belki biraz pahalidir ama kalitelidir. 3 lira pahali olsa ne olacak dedim. alt tarafi bir kucuk kangal sucuk. bu arada da kafamda hesap kitap yapiyorum. bir kangaldan 3 sucuklu yumurta cikarma egilimindeyim. kangali 33 derecelik acilarla nasil keserim acaba diye teknik cali$iyorum kafadan. 2 seferde mi yapsam diyorum o zaman sucugu bol olur ogunun, daha kiral olur ama 1 sefer az yersin.
    fakirlik i$te bunun gibi bir $ey olsa gerek dedim kafamdan. neyse;
    gittik dukkana, marka sucuklar var, kiral. ustlerine bakiyorum. biraz buyukcenelere param yetiyor, 2 de ekmek alicam taze. banip banip...
    $oyle ortalama bir taneyi alayim diye karar verdim. uzunca sure marka marka, buyukluk buyukluk baktim sucuklara ama... farkindayim mekan sahibi killaniyor. kiyafet de belli. itulu bir muhendis sap... matematik de co$sun, kari de sussun, cepte para yok, t cetvelim hic olmadi benim, olsa satacam oyun alacam. :(
    ogrencilik de boyle $ey arkada$lar... hep biliyoruz ya. neyse;
    neyse sucuga uzanacam tam. gozum pastirmaya ili$ti. ne de guzel olur be? he? ben sucuklara bakarken pastirma alanlar da olduydu. kafadan bir hesap yaptim gene, eldeki para ile ne kadar alinir, oran ve orantiya hakim bir insanim, bir pi$irimlik pastirma da alabiliyorum gibi geldi. karar veremedim. 2 pi$irimlik sucuk mu? 3 pi$irimlik sucuk mu? 1 pi$irimlik pastirma mi? bu arada 10 saniyede bir yutkunuyorum. karnim deli ac. eve ko$acam yapacam, yiyecem. neyse;
    ben tam son ve aslinda mantiksiz karar olan pastirmayi alacaktim, arkadan kalantor, ustten kel bir adam geldi. dukkan sahibi, "- oooo bilmemne bey, sizin ozel sipari$ hazir..." dedi. $oyle bir kucaga yakin, cuvalimsi kagida sarili bir "$ey" uzatti. kenarindan gordum, nereden baksan 2-3 kilo pastirma. sonra cikardi parayi verdi balyayla, benim nereden baksan 2 ayda yiyemeyecegim para...
    buruldum bir ko$ede. gozlerim pastimada, sucukta. alamadim. almak ezilmek miydi, kazanmak miydi? tarif edemedim. seri adimlarla kacarcasina ciktim.
    eve giderken eti burcak aldim. kotu gunlere dosttur diye... onu yedim de agladim.

    kemalettin tugcu gibi yazdim, farkindayim, ozur dilerim. agladigim da yok tabi ama, o sectigim sucugu var ya, $imdi gorsem hatirlamazsam adiyim. santimetrekareye du$en beyaz yag noktaciklarini sayacak kadar uzun sure baktiydim sucuklara.

    allah kimseyi aclikla islah etmesin.
    yalniz da birakmasin.
    sevdiceginden de ayirmasin.
    sigaraya ba$ladigim yilin yaziydi. dersler kotu gittiydi. neyse,
    .
    .
    .