ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ismail yk'nın ibo show daki ilginç dansı
-
ülke yavaş yavaş normale dönüyor
#başörtümekimsedokunamaz
-
an itibariyle zirveye oturmuş twitter hastag'i. kimse dokunmazken yine neden atarlandılar anlayamadım.
tüm michael'ların efsane olması
-
yine de efsane olsun olmasın bütün michael'ler bir araya gelse arif'in o şutunu çıkaramazlar.
ilk kez her şey dahil otele gideceklere tavsiye
-
şezlong kapılan tarzda otellerde takılmayın...
spor tarihinin en karizmatik hareketi
-
jordan'ın mutombo'nun üstünden smacı basması ve akabinde mutombo ile özdeşleşen finger wag hareketini yapması... o sırada phil jackson dahil tüm salonun kendinden geçmesi.
yol vermeyen arabayı tıra yem etmek
-
bu videodaki her bir kareyi izledim ve yol vermeyen şoför, sen haksızsın ibne. seni kınıyorum, ve sana laflar hazırladım.
ulan belki adamın acelesi var, yol ver çekil karaktersiz. yol vermeyince kendini adam sanan şerefsiz soylarının yurt dışı şubesi. "oo nasıl da yol vermedim ama" diye gerinirler bir de. iyi bok yedin. belki adamın karısı doğuracak, oraya yetişmeye çalışıyor; belki ailesinden biri ameliyat olacak, ona gitmeye çalışıyor.
videonun başında aradan geçmeye çalışmasına sinirlenip 2 kilometre peşinden sürüklüyor adamı şerefsiz. taş olsa çatlar.
yem eden abinin bu onurlu ve şerefli davranışında umarım başına bir şey gelmemiştir.
the salt of the earth
-
ışık bir filozofun eline düşerse onunla ne yapar. sebastiao salgado sadece kameranın arkasına geçip anları dondurmamış, tam tersine zamanın buzunu kendi benliğinde çözüp ondan insana dair dersler pişirmiş. ekstrem coğrafyalarda insanın kalbine tokat atan fotoğraflar çekmiş. sonunda çektiği fotoğraflar en çok kendini acıtmış olmalı ki yolunu değiştirmiş. kendi dar çevresinden -aile mirasından- başlayarak doğaya dönmüş. belki de çektiği onca fotoğraftan sonra iyice hastalanan ruhunu iyileştirmek istemiş. ve ekosistemin -yağmur ormanları ve toprağın- yaralarını sarmak için kendi çevresinden başlayarak attığı adımlar en çok kendisini iyileştirmiş. iyileştikçe insan merkezli fotoğraflardan doğayı konu alan fotoğraflara yönelmiş. ruhunun aradığı merhemleri doğada bulmuş, iyileştikçe gezegene aşk mektubu yazmaya koyulmuş. belki de iyileşmek isteyen, iyileştirmekten başlamalı.
tümüyle siyah beyaz fotoğraflardan oluştuğu için ilk görüşte aklıma ashes and snow'u getirdi. fakat ashes and snow'un aksine, bir rüyadan çok çarpıcı gerçeklerin içinde buluyorsunuz kendinizi. durup düşünmeye ayıracak, aklınıza soru işaretleri ekecek 1 saat 50 dakikanız varsa seveceğinizi sanıyorum.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
sabah ise gitmek uzere cantami hazirlarken telefon diye uzaktan kumandayi cantama koymusum. minibuste siddetle anemi aramam gerekti. cantadan kumandayi cikarmam ve cantaya sokmam arasindaki zaman suresi an dan bile kisaydi..
inerken kuş sürüsüne çarpıp burnu göçen thy uçağı
-
akla ipanayla fircalanmayan yumurtanin oteki tarafini getiren ucak.
bir cümle ile eski sevgili
-
"and the oscar goes to eski sevgilim."
hakkını yiyemem çok iyi oyuncuydu.
türk erkeğinin çok yakışıklısın'a vereceği cevap
-
teşekkürler anne... bunu söyleyen tek kişisin!
çağdaş şeyde namaza pilates diyorlar
-
ebru şallı çağdaş şeyde peygamber o zaman.