ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
levent yüksel'in kendinden 31 yaş küçük sevgilisi
-
yengenin dudakları da venedik gondolu gibi mübarek. allah mutluluklar versin evet.
öğrenim kredisi borçları silinsin kampanyası
-
ödeyenler keriz mi diyerek karşı çıkacağım kampanya. !!!
şaka lan şaka, biz skildik bari siz ödemeyin aq. sonuna kadar destekliyorum :)
mercedes e serisi
-
kendi deneyimimden dolayı yazdığım bir entry (bkz: #49889020) yüzünden almadığım hakaret dolu mesaj, altına girilmeyen entry bıraktırmayan araba. lanet olsun, nasıl insanlarsınız siz? ulan ben haram yemedim, 2 yıl haftanın her günü geceleri 4 saat uykuyla durdum, bir gün tatil yapmadım, işlerimi yoluna koyayım diye uğraştım, didindim, hakkımla kazandım aldım. biriktirdiğim parayı kumarla çoğaltmadım, kredi çektim, riske girdim, inşaat yaptım, sonra onu da bıraktım. size girip çıkan ne arkadaş? ben mi elinizden aldım lanet olasıca hayatınızı? "naber kızlar zenginim" diyormuşum, gavatmışım falan. nedir olum sizin derdiniz?
dünyanın en iyi arabası değildir, dünyanın en pahalı arabası değildir, almanya'da 2 yaşındakilerine çok rahat her türlü insanın binebileceği, taksi olarak da oldukça bol bulunan bir arabadır. ego tatmininizi benim üzerimden yapmayın. otoritenin elinizden aldığı hayatı ben elinizden almışım gibi davranmayın. sikmişim arabasını ulan, bundan 6 sene önce sürekli yağ yakan tempra'ya biniyordum, bir gün de yolda mercedes görünce sövmedim. tutup da 18 yaşımda babama yaslanıp coupe, cabrio araba almadım. üniversiteden beri görüştüğüm kız arkadaşımla tanıştığımda da cebimde fazladan ayıracağım 5 kuruş para yoktu. nasıl insanlarsınız olum siz, neyin derdindesiniz?
yeni başlayanlar için metrobüs
-
kapı açılmak üzereyken yanınızda duran teyzeye acıyıp "bekleyeyim de yol vereyim" demeyin, o sizi zaten ezip geçecektir. skill level'ı 100'dür kendisinin, sizden tecrübelidir. metrobüste acıma yoktur. herkes kendi başınadır.
eve gelir gelmez sütyeni çıkarmak
ahmet davutoğlu'nun muse'un klibine sızması
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
trabzon- artvin arası bir otobüste geçen anne- kız diyaloğu;
kız (5-6 yaşlarında): anneee çişum celdi!!!!!!!!!
anne: tut çişuni etme altuna, birazdan mole verceğuk o zaman edersun.
kız: ama çok çişum celdiiiiiiiiiiiiiii!!!!!!!
anne: tamam 5 daka kaldi sakin etme altuna he mi kizum
kız: anneeeeeeeeee ediyrum ediyrum ediyrumm bak ediyrum
anne: aman aman sakın
kız: ediyurrum ediyrumm !!!!!!!! ettuuuuuuuuuuuum!!!
anne:vuuuu ne ettun kizuuuuum (sinirli bi şekilde)
kız: şaka ettum (kihkih)
1650 metreden kuzuyu düşüren kebapçı
-
biri bu saçmalığa artık dur desin be. yemeği verin geçin. ne bu eziyet, şov merakı.
geçen bir mekana girdik yemekten sonra tatlı yiyeceğiz. neyse tatlı geldi garson 20 dakikada anca servis edebildi baklavayı. almış çatalı bıçağı masaya, tabağa her yere vuruyor adam tempo tutmamızı, alkış yapmamızı bekliyor. çok içinde kaldıysa baterist olsaydın kardeşim, kadıköy’de liseli gruplarla sahneye çıkardın.
kız arkadaşım da o ara telefonu çıkarmış videoya alıyor bu garsonu vaaay, süper ya, çokiiiiiyyy, ahahaha gibi tepkiler veriyor. (büyük şehirde ortam görmüş anadolu köylüsü gibi)
yemin ediyorum o an hem yiyeceğim tatlıdan tiksindim, hem hayatımın aşkı dediğim kadından.
üniversite bölümlerinin koku olarak karşılıkları
-
ilahiyat- gül suyu
eczacılık- ecza (ilaç)
tıp- kadavra
hukuk- eski kağıt
güzel sanatlar- alçı&boya
besyo- ter
mimarlık- yapıştırıcı
iktisat&işletme- çay&kahve
reklam&halkla ilişkiler- parfüm
muharrem ince'nin mazot fiyatını bidonla anlatması
-
'ben hep 50 liralık dolduruyorum' diyen insanlara yönelik çok başarılı bir görsel bilgilendirme şöleni:
''ekonomi anlatıyorlar. ben size ekonomi anlatayım. 2002'de iktidara geldiğinde 50 lirayla bunu (30 litrelik yeşil bidon) dolduruyordun. 16 senenin sonunda bunu (8 litrelik kırmızı bidon) dolduruyorsun. al sana ekonomi.''
arka sokaklar klişeleri
-
rıza baba: "ölmek de yaşamak da ekip işidir, ölmek de.... yaşamak da...".
rıza baba: "ne yapıp edip o çocuğu bulacağız, ne yapıp... ne edip.."
rıza baba: "aşk da nefret de gereklidir evlat, aşk da.... nefret de..."
ruhu güzel insanların ortak özellikleri
kabullenildiğinde olgunlaştıran acı gerçekler
-
hayat büyüdükçe, yaş aldıkça zorlaşıyor, zevk alınan şeyler azalmay başlıyor, hayatın soğuk yüzü kendisini daha çok hissettirmeye başlıyor, sevdiklerinizin sağlık sorunları başlıyor, kayıplar başlıyor, filmin sonunda da kendi sağlık sorunların ve ölüm. hani lisede okula gidip geldiğin, sınavlardan yakındığın, annenin, babanın sağlıklı ve genç olduğu dönem, anneannenin,babaannenin, dedenin, amcanın teyzenin de hayatta olduğu dönem,bir pazar sabahı annenin seni nis gibi bir kahvaltı sofrasına oturtmak için yataktan kaldırışı, işte o yataktan kalkarken söylendiğin an var ya, hayatının en güzel anı…şu an hiç olmadığın kadar yaşlı, ama ileride hiçbir zaman olamayacağın kadar gençsin.