hesabın var mı? giriş yap

  • bir adet gizli o. çocuğunu daha ortaya çıkartan program. bu pedofil pisliğin üç gündür üzerine gidiliyordu çeşit çeşit sorgularla. kadın bunun bir boklar yediğinden neredeyse emindi ama adama tüm mahalleli sahip çıkıyor, müge anlı'ya kızıyordu 'himmet abiyi rahat bırakın o bir şey yapmaz, suçluyu kendi evlerinde arasınlar' diye hedef bile şaşırtıldı. kadın tüm mahalleliye inat, adamdaki pisliği gördü. soğuk kanlılıkla üzerine gitti ve sonuca ulaştılar. dünkü programda adamın evde çocuktan bir şey bulup beni suçlarsalar diye ağlamasıyla birlikte kadın neredeyse bundan emin olmuştu. adam sa benim kapım hep açık mahallenin çocukları girebilir beni suçlu göstermez diye savunma yapıyordu. dün sinirden elleri, sesi titreyerek yapmıştı programı kadın. sakin olmaya çalışarak konuşturmaya çalıştı adamı. adamın tün garibanlık oyununa rağmen... her zamanki gibi karşısındakinin anladığı dilden konuştu. onunla güldü, onunla anlamıyormuş gibi yaptı, gerektiğinde safa yattı, ses yükseldiğinde sesini yükseltti.. bu namuzsuzun oyununu yıllarca yiyen komşularına rağmen bunu yemeyen müge anlı ve ekibine teşekkür etmek lazım. minik yavrunun başına gelenler bir daha kimsenin başına gelmesin umarım. çocuğu olanlar da kendileri ve annelerinden başka kimseye emanet etmesin çocuklarını. kimsenin refakatine bırakmasın.

    ayrıca, evet bu seferki vaka belki de polis tarafından da çözülecekti. ama polisin çözemediği yıllar öncesine uzanan kayıpları çözmüşlüğü de çoktur programın. polisten savcıdan teşekkür belgesi almışlığı da çoktur müge anlı'nın. hele yaşlı ve çocukların anlık kayıplarında, bulup getirdiği kayıpların haddi hesabı yoktur. topluma bu kadar fayda sağlayan ender programlardan biri. başka var mı diye düşündüm, bulamadım.

    edit: an itbariyle antep ve siirtte kayıp iki çocuk daha aranmaya başladı. ya inanılır gibi değil. birinin cesedi bulunurken iki yeni kayıp cocuk için aileler mügeye koşuyor. inşallah diğer çocukların sonu buna benzemez.

    debe editi: kaderde müge anlı ile debeye girmek de varmış. çocuk sağlığına destek veriyoruz efendim, https://www.change.org/…rının-taşınmasına-dur-deyin

  • babadan inşaat sektöründe olan adam, kendi kazandığı parayla istediği saati alır. mühim olan rüşvetle almasın, halkın vergisini hakkını yemesin.

    edit: özel mesajla küfreden bunu kenan sofuoğlu’nun lamborghinisiyle kıyaslayanlar oldu. vekilin lamborghininin vergisini ödemediğini hatırlatalım.

    düzeltme: vekilin derken, kenan sofuoğlu’nun şahsını kast ettim ancak sanki milletvekillerinin vergi ödemediği gibi bir anlam çıkmış. yurt dışından aldığı aracı yabancı olan eşinin üstüne kaydettirip vergiden kaçınmıştır.

  • güneş'ten 800 milyon km uzaklıkta olan bu gezegen tamamiyle katı gibi. eğer jüpiterin yer çekimi, içerde sürtünme yaratıp europa'nın donmasını önlemiyor ve donmuş kabuğunun altındaki sularda hayatın gelişmesini sağlamıyorsa. mikroplar, kabuklular ve belki de sübyelerden oluşan ekosistemler bu buzun altındaki okyanuslarda yaşıyor olabilir. bizi ve olası uzaylı hayatı ayıran tek şey europa'nın buzul katmanı. nasa bu gezegene el atana kadar europa, güneş sistemimizin en büyük gizemlerinden birisi olarak kalmaya devam edecek gibi.

    edit : journey to the edge of the universe alıntıdır.

  • buzdolabını açtığımda yarım çürük limonla değil de 2 dilim yenmiş çikolatalı pastayla karşılaşıyorsam paranın köpeği olmuşumdur muhtemelen.

  • ilaç kullanmadan başa çıkabileceğiniz bir rahatsızlık. tecrübeyle sınanmış metodlarım:

    1) nane, karanfil, roka yiyin, burunu açmaya yardımcı oluyor. ama daha önemlisi bol sarımsak, soğan, ve acı biber yiyin. bir dış sarımsağı ağzınıza atıp yavaş yavaş çiğneyin. ağzınız yansa da devam edin. sonra bir süre kimseyi öpmeyin. nane ve karanfili sarımsakdan sonra yemek daha akıllıca olabilir (sosyal varlığınızı devam ettirebilmeniz açısından). bir de zencefilin soğan, sarımsak benzeri bir etkisi var ve kokmuyor. küçük miktarda zencefili çığ sekilde çiğneyerek yiyebilirsiniz

    2) neti pot ya da küçük bir kahve fincanın içine konmuş tuzlu su ile burnunuzu birkaç günde bir (ya da duruma göre haftada bir) temizleyin. neti poti kullanırken temiz, filtre edilmiş şu ile kaya ya da deniz tuzu kullanın. iyotlu masa tuzu kesinlikle kullanmayın. bildiğim kadarıyla iyot burundaki kılcal damarlarda çatlamaya neden olabiliyormuş.

    3) sigara içmeyin, kendinizi hava kirliliğine maruz bırakmayın. eğer büyük bir şehirde araba egsozlarıyla içiçe yaşıyorsanız taşının. hayata bir kere geliyoruz, hiçbir şey sağlıktan daha önemli değil.

    4) gece yatarken camı açın ya da aralayın. yaz kış fark etmez sürekli taze havaya ihtiyacımız var. kış da olsa gece yatarken mutlaka camı biraz aralayın. unutmayın soğuk hava birim hacim başına daha fazla oksijen taşıyor. yalnız kışın fazladan bir iki kat giymeyi ihmal etmeyin.

    5) havalar serinlemeye başlayınca şapka ve bere takın. bu eylül ayına felan rast geliyor birçok yerde. kafayı sıcak tutmanız çok çok önemli. gece yatarken, özellikle camı açık bırakıyorsanız, kafaya yün bere giyin. sentetik (polyster, akrilik vs) bere kullanmayın, saf yün bere kullanın. enseyi de atkı ile sıcak tutun soğuk havalarda. nisan- mayıs'a kadar şapka, bere takmaya devam edin.

    6) en önemli tavsiye: eğer uyurken nefes alma güçlüğü çekiyorsanız nasal dilator denen ürünü kullanın. bu nasal strip ismi verilen şeyden cok daha etkili bir çözüm. nasal dilator burnun içine ittirilen ve burun deliklerini açık tutan bir plastik parçası. bu küçük plastik parçası benim hayatımı değiştirdi. gece uyurken nefes alma kapasitemi katbekat arttırdı. değişik modelleri mevcut. ben bir sürü değişik modelini denedim ve ençok aşağıda linkini verdiğimden memnun kaldım. bir tanesini aylarca kullanabiliyorsunuz. ilk bir iki gün alışmak güç olabiliyor ve gece fark etmeden burnunuzdan çıkarıyorsunuz, ancak zamanla alışıyorsunuz.

    https://www.amazon.com/…lator&qid=1656377516&sr=8-6

  • şimdi aslında ne oldu ?

    dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu, muhammed ali vefat edince, bizimki bunu muazzam bir seçim malzemesi olacağını düşünerek, yancılarını da alıp amerika'ya gitti.

    oradaki cenaze protokolünü delip,

    cenazede kuran okumak istedi, imam kabul etmedi.
    konuşma yapmak istedi, aile reddetti.
    tabutun üzerine kabe'nin bir örtüsünü koymak istedi, imam kabul etmedi.

    bunun üzerine 2 günlük cenaze programını daha ilk günkü törenin henüz 3-4 saatinde iptal etti.

    hani cenazeye gidiyodun ? hani allah rızası içindi ? neden dönüyosun ?

    senin gibilere yedir bunları.

    düşünsene bunları yaptığını ? nasıl servis edilecekti dünyaya ve anadoluya.

    muazzam bir seçim malzemesi.

    la olm sen oradaki elin amerikalı müslümanını türk'le ya da arap'la mı karıştırdın ?

    sana böyle posta koyarlar.

    sen burada esip gürler, hakaret eder, sürdürür, azarlarsın ama, elin amerikalı imamı senin zincirin ötesine bile geçmene izin vermez.

    bu oyunu kendi çöplüğünde oynarsın sen anca.

    hadi bakiyim, başka kapıya.