hesabın var mı? giriş yap

  • nasa mars'a adam gönderecekmis. sadece bir kisi gidebilecek, giden de geri dönemeyecek.

    ilk aday olan mühendise bu is icin ne kadar isteyecegini sormuslar:
    - 1 milyon dolar demis ve eklemis - kızılhaca bagislayacagim.

    ikinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuslar. doktor:
    - 2 milyon dolar demis. - bir milyonunu aileme bir milyonunu da tibbi arastirmalara bagislayacagim.

    ücüncü aday olan temel ayni soruya
    - 3 milyon dolar diye cevap verince yetkililer digerleri bu kadar az isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istedigini sormuslar.
    temel yetkililere dogru egilmis, kisik bir sesle:
    - 1 milyonunu ben alirim, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de mars'a göndeririz.

  • senin gözyaşlarına kurban olurum canım kardeşim. giden 3 puan olsun.

    ekleme: kaleye geçtiği ilk maç olan fenerbahçe derbisinde yazmıştım bunu. gün geldi şimdi galatasaray maçında kaleye geçti. ve hatalı bir gol yedi. ağladı, üzüldü. değişen bir şey yok ne bende ne bizde.

    gözyaşlarına kurban oluruz senin. o yaşlar, senin bizimle birlikte hissettiğin o duygunun tarifidir. allah yolunu bahtını açık etsin kardeşim benim.

  • lisede okurken, cuma günleri okul çıkışında servisi çiftlikten* geçirirdik. isteyen kokoreç, isteyen mısır falan alırdı. bir gün yine bazılarımız kokoreç alırken ben yarım ekmek dönerimi yemiş halde tok aslan gibi kokoreççiyi izliyordum; tık tıkı tık tıkı sesleriyle sanatını icra ediyordu ustam. "acı olsun mu?" diye sordu arkadaşlara. onlar da erkekliklerinin bütün gururuyla ilerleyen yıllarda basur olmayı göze alarak "bol acılı" dediler. bir zaman sonra kokoreçleri ellerindeydi. birden ustayla göz göze geldik. "sen almadın mı?" dedi, "hayır" dedim. birden bir çeyrek ekmek arasına kokoreç doldurmaya başladı. ben durumu anlayamadan onu izlerken "al" dedi. "saol amca ben yemem" dedim. "al" dedi tekrar "insanlık ölmedi ya".

  • cogu turkun vazgecilmezidir, yurtdisinda bir nebze olsun islak mendille giderilse de, siz, siz olun islak mendil alirken uzerinde ne yazdigina bakin, yoksa benim gibi aksam eve varana kadar kicinizda mentol ferahligini hissedersiniz.

  • 1950li yıllarda newyorktaki wor radyo kanalında sunucu;
    sözde entellektüellerden ve bilmiş tavırlardan aşırı sıkılmış. bunun üzerine, sabaha karşı yaptıgı programda, dinleyicileriyle birlikte bir plan yapmaya başlamış.

    -ne dersiniz, yarın sabah hepimiz bir kitapçıya gidip var olmayan bir kitabı istesek ?

    gerçekten de dinleyicileri ile meselenin üzerine düşünüp yazarı, 2.dünya savaşına katılmış + oxford mezunu frederick r.ewing olan
    i, libertine adındaki kitabı uydurmuşlar.
    bir süre sonra, yoğun istek üzerine kitapçılar, yayınevlerini,
    'bize bu kitabı basın gönderin' diye darlamışlar.
    hatta öyle ki en sonunda, new york times gazetesine dahi yeni çıkanlar'da yer bulmuş. tabi içeriği ile ilgili bir şey yazamamışlar, çünkü yok. şaka gibi.
    radyo sunucusunun gıcık olduğu, sözde entellektüel kesim sayesinde var olmayan kitap, bir yandan öyle bir var olmuş ki herkesin kitap hakkında olumlu ya da olumsuz bir fikri falan varmış.
    hatta birine kitap ile ilgili yorumu sorulduğunda verdiği cevap, biraz fazla iddialı kaçmış;
    ' ewing! halkın bu adamı keşfetmesinin vakti gelmişti.'
    bunun dışında beğenmeyen bir grup da oluşmaya başlamış tabi.
    bir de, bir köşe yazarının hindistan'a yaptığı gezi sırasında var olmayan kitabın var olmayan yazarı ve eşi ile geçen anılarını aktarmış. delice biraz.
    konu daha da büyümüş ve hiç var olmayan bu kitap, bir çok farklı ülkede bestseller listelerinde yer almış.
    bunca şeyin üstüne, tüm bu süreçte bir gazeteci;
    'bulacağım bu kitabı, okuyacagım ' diye istikrarlı bir şekilde kitabı bulmak için çaba sarfederken yolu, radyo sunucusunda son bulmuş.
    konu çözüldükten sonra, sunucunun bu kitabı yazmasını istemişler ve o da gerçekten bu kitabı yazmış.
    tabi çıktığı sene gerçekten bestseller listesinde ilk sırayı almış.
    tüm hikaye şaka gibi.
    ürkütücü, komik ve biraz serin…

  • cebinizde cok nakit tasimayin. karti en azindan aninda kapattirirsiniz.

    he adamin hem cuzdani alip hem de bicaklama ihtimali de var.

    ulkede guvenlik yok ki. guvenlikten sorumlu adam zaten en buyuk kriminal.

  • universite zamanlari arkadas evinde gecenin 3'unde hayvanlar gibi ziplayip gurultunun alasini yaptigimiz bir gece, asagidaki teyze caldi kapiyi, basladi bagirmaya. bir sekilde ozurler dilendi olay tam kapanacak konusmalari duyan yan komsu hayvani ayni bu videodaki hayvanat gibi kufurlerle saldiriya gecip olayi bastan baslatinca zaten kafasi guzel olan 5-6 kisilik erkek guruhu adamin uzerine yuruduk. tabi neresinden baksaniz yanlis bir suru sey. teyzenin polis cagiracagim bagirislari falan derken herkes evine gitti gurultu bitti.

    ertesi sabah evde bir basina uyuklarken alt kattan ayni teyzenin cigliklarini duyup yalinayak asagiya kostum. teyze elinde bir koca tas yogurt, karsisindaki adama bagirmakta. kapi kapi yogurt satan adamlarin eski numarasi. kapiyi acarsiniz, der ki yogurt istermisiniz 3 lira. tamam dersin, kap getir der, bosaltir yogurdu, borcun 9 lira der. e hani 3 liraydi dersen abla burda 3 kilo yogurt var der. geri de almaz bosalttim artik kaymagi bozuldu falan filan. maksimum 2 kilo yogurt icin bisuru para ister.

    adam resmen teyzenin uzerine yuruyor ver lan parami diye. girdim araya kimsin ulan sen falan derken ufak bi surtusme sonucu adam kosarak uzaklasti. neticede ayni teyze ah evladim sagol,etraf hep hirsiz kayniyor laflari esliginde bana tesekkur edip, bir tabak tursu verdi. yukariya cikarken baktim ki aksamdan uzerimize yuruyen amca da olay boyunca aralik kapidan dinlemis ama aksiyona hic girmemis.

    simdi "bu ne arkadasim ne anlattin" diyorsunuz biliyorum. evet ne diyecektim? hah! insan insana her zaman lazim. uzmeyin birbirinizi.

    genis ozet: tursu da tursuydu haaaa!!!