hesabın var mı? giriş yap

  • erkenden kalkmak zorunda kalmışsınız, güneş daha odanıza gelememiş, sarı ampula muhtaç etmiştir sizi. yatağınızda dogrulup bi müddet yatak sıcaklığından kopamamış halde oturursunuz. tek corabınızı giyersiniz ve ikincisi elinizdeyken birden donarsınız. kurtulamazsınız kolay kolay, gözleriniz dalar ve bakar kalırsınız bir noktaya (halıya ya da ötesine). (bkz: uyku katatonisi)

  • köklü değişikliklerin olduğu, yeni bir rejim ya da sistemin ihdas edildiği yıla verilen ad.

    year zero, anno zero, jahre null ya da bazen year one olarak adlandırılan bu değişikliler kişiye, ülkeye göre değişebilir. mesela keçiören'den gop'a taşındığım 2019, benim sıfır yılımken ve bu değişiklik benim dışımda kimseye dokunmazken, 751 yılında bir ırmağın kenarında yapılan bir muhabere, koca bir milletin din değiştirmesine vesile olabilen bir sıfır yılına dönüşebiliyor! oluyor böyle şeyler, olmuyor değil...

    hatta bazı durumlarda belli bir kişinin özel yaşamındaki sıfır yılı, o kişinin içinde yaşadığı ülkenin de sıfır yılı addedilebilir. hayır hayır 2019'dan değil, bülent ersoy'un pembe kimliğe geçiş yaptığı 1981'den bahsediyorum. aslına bakarsanız ersoy'un iştigal alanı çerçevesinde 1846, 1981'den çok daha mühimi bir sıfır yılı teşkil ediyor. zira sultan abdülmecid devrinde gözden düştüğünü hissettiği için gücenip soluğu mekke'de alan hammâmîzâde ismâil dede efendi'nin hem bu seyahata çıktığı hem de öldüğü yıl olan 1846, klasik türk musikisinin anno zero'sudur. çünkü bir daha bu musikî belini doğrultamamış ve ortalık "bu dükkan dede efendiylen, baba efendiylen filan dönmez" diyenlere kalmıştır. sakın bana zeki müren demeyin kalbinizi fena kırarım. gerçi kırdım da (bkz: zeki müren'in politik ekonomisi).

    neyse, mevzuyu daha fazla sulandırmadan sıfır yılını makro ölçeğe, ülkeler tarihine çekelim ve kendi ülkemizle başlayalım.

    - türkiye'nin monarşiden cumhuriyete geçişi yılı olan 1923, pekâla da bir tür sıfır yılı addedilebilir. hicriden miladi takvime geçilse de, 1923'ü takvimin sıfır ya da ilk yılı olarak dönüştürmekle -bildiğim kadarıyla- kimse uğraşmamış.

    - halbuki fransızlar monarşiyi yıktıkları 21 eylül 1792'nin bir gün sonrasını, cumhuriyet'in ve de fransız devrim takvimi'nin başlangıcı (vendemiaire) olarak kabul etmekte tereddüt etmemişler.

    - fransızlarınkine benzer bir uygulama, çizme'de yaşanmış. italya'nın sıfır yılı sayılabilecek olan 1922'de gerçekleşen roma'ya yürüyüş'ünün ardından faşistlerin iktidara gelmesiyle faşist dönemin (era fascista) başladığı ilân edilip 1922, faşist takvimin birinci yılı (anno ı) olarak kabul edilmiş ve mussolini'nin öldürüldüğü 1945 (anno xxııı) ile faşist dönem sona ermiş.

    - nazi almanya'sının sıfır yılının hitler'in iktidara geldiği (machtergreifung) ve dolayısıyla da üçüncü reich'ın başladığı tarih olan 30 ocak 1933 olduğu açık. her 30 ocak resmi bayram olarak kutlansa da italyanlar gibi yıllara faşist adlar vermeyi tercih etmemiş naziler. berlin'in düşüşünden bir kaç yıl sonra 1948'de çekilen bir filmin adı ise hayli ilginç: germania anno zero.

    - sıfır yılına ilişkin en kallavi ve de acımasız adımlar kamboçya'da adılmış ve kızıl kmerler'in iktidara geldiği 1975 yılından öncesinin bütünüyle toplumsal hafızadan yok edilmesi arzulanmış. koca bir ülkeye reset atan pol pot, 75 öncesini hatırlatan her şeyi (ülkenin adını, dini, aileyi, özel mülkiyeti, şehirleri, fabrikaları, hastaneleri) ya yasaklamış ya da değiştirmiş. hatta kitap okumaya delalet ettiği için gözlüğü yasaklamış! sıfır yılından itibaren kamboçyalıların adı yeni "neak phnoe", yani yeni insan! abv! izlemesi zor olmakla birlikte "year zero: the silent death of cambodia" adlı belgeseli buraya bırakayım https://youtu.be/wam7smxmu2m

  • iclerinde bo$luk falan yoktur aksine ateistler muminlere gore daha doludur. cunku onlar hayatla ilgili sorularini basit cevaplara indirgeme luksune sahip degillerdir. haliyle varolu$ sebeplerini rasyonalize edemezler. her ortaya ciktiginda oldukten sonra yokolacagini bilmenin ya$amsal icguduleriyle carpi$masindan dogan depresif ruh halleriyle de mucadele etmek zorunda kalirlar.

    oysa ki din bizim varolu$sal kaygilarimizi ya$am dongumuzden soyutlayan bir ara bolmedir. hayatla ilgili cozemediginiz $ey mi var, atin dine, allah bilir. her sifat gibi etiketleme ve gutmeye kurban gitmedigi surece de guvenlidir.

    bizim toplum olarak dini sadece bu amacla kullanip, ickisiydi kumariydi karisiydi be$ vakit namaziydi pek takmiyor olmamizin sebebi de tek derdimizin aidiyetin yumu$ak pembe tasmasini takmak, ondaki huzurun bize yetiyor olmasidir.

    (bkz: ignorance is bliss)
    (bkz: hayati cozmek)

  • akılda şunları bırakan turnuvadır:

    - bir turnuvada gollerin yarısı(bir sanat olarak mübalağa) 90+ dakikalarında gelebiliyormuş, bu matematiksel, olasılıksal olarak mümkünmüş.

    - 2018 yıllarında "altın nesil" olarak tanımlanabilecek isimlere sahip iki ülke vardı: hırvatistan ve belçika. bunlardan biri yarı finalde, diğeri finale elendi.

    - cristiano ronaldo ve messi'nin son uluslararası kapışması oldu. sonraki dünya kupasında messi 35, ronaldo 37 olacak. gerçi totti'nin yaptığını biyonik adam ronaldo niye yapamasın? bence bu adam bu azim ve iş ahlakı ile 40'a kadar rahat(?) oynar. messi de 35'te artık yaşlı kurt hagi modunda son bir kupaya katılır ama yıldızlaşmaları zor. son kapışma buydu diyebiliriz. en az bir 20 yıl bu derece başarılı futbolcular zor geleceği için bu kapışma futbol tarihinde önemli. maalesef ikisinin de ülke takımları başarısız olduğu için elendiler ama ronaldo'nun bariz daha iyi iş çıkardığını söyleyebiliriz.

    - nijerya ve ingiltere ile birlikte 26 civarı ortalama ile en genç takım olan fransa şampiyon oldu. düz mantıkla aynı adamlar 2,4,6 sene sonra da oynayacağı için fransa'nın önümüzdeki onyılı domine edebileceğini söyleyebiliriz.

    - artık futbolda güçlü ülke diye bir şey olmadığını, tüm takımların çok iyi şartlarda antrenman yapıp herkesin birbirine rahatça kafa tutabildiğini gördük. dünyada takımlar ve oyuncuların kalitesi iyice birbirine yakınsadı, belli bir doyum noktasına geldi. bundan sonra satranç turnuvaları gibi taktiksel ve çekişmeli olacağa benziyor. öyle eskisi gibi brezilya-almanya-italya sırayla kupa alamayacak gibi.

    - 2020 avrupa ve 2022 dünya kupaları daha da kıyasıya olacak. biraz daha tecrübelenmiş belçika ve hırvatistan takımları daha da favorileşecek. klasik takımlar arasında da ingiltere ve fransa favori olacak.

    - almanlar artık başarıya doymuş görünüyor. en kolay gruptan bile çıkamadılar. pek hırs göremedik. futbolcular da başarıya doymuş gibilerdi.

    - dünya futbolunda artık tüm takımların birbirine yakınsaması brezilya gibi teknik seviyesi ile üstün olan takımlara yaramadı. artık her takım canavar gibi oynuyor, sadece teknik ile yapamıyorsun. brezilya'nın bir müddet daha kupa görmesi zor görünüyor. yıldız diye kala kala apaçi neymar'a kalmışlar. teknik kapasite bir yere kadar. artık rocky olmak yetmiyor işte, herkes biraz da ivan drago olmak zorunda.

    - yıllardır tuttuğumuz arjantin artık şili, peru gibi sıradan bir takım. agüero ve messi de gitti mi, artık concacaf'ta filan bolivya'yla venezulela'yla kapışır.

    - tekrar vurguluyorum bundan sonra dünyada her alanda olduğu gibi futbolda da iş disiplini iyi olan, balına da iyi bir jenerasyon yakalayan ülkeler kazanacak. şans faktörü de her zaman var elbette.

  • bu rezilliği savunmak yerine sussalar, ileride çocukları kendilerinden utanmaz belki. konuşarak rezilliklerini kayıt altına alıyorlar.
    onur ve haysiyet bambaşka kavramlarmış her insanda olmayan...

    edit: imla