hesabın var mı? giriş yap

  • dün bindiğim otobüsün çok dolu gelmesinden dolayı orta kapıdan bindim, yanımda iki japon turist duruyordu akbilimi öne uzatmaları için onlara verdim ancak akbilimi ellerine aldıklarında donup kaldılar. ben de elimle akbili öne uzatın gibi bir işaret yaptım. bizimki akbili biraz uzattı ve hooop bizim vatandaşlardan biri kaptı akbili, akbil elden ele gitmeye başladı. bu uygulamayı gören japonlar önce birbirlerine sonra da bana doğru bakıp mutlu mutlu sırıtmaya başladılar. ve yolculuk boyunca uzatılan bütün akbilleri elden ele gönderdiler.

    aynı otobüste bir teyzenin kendisine yer vermek isteyen gençlere "siz oturun ben birazdan vapura bincem orda uzun uzun otururum" demesi. aynı teyzenin kapı her açıldığında "düşme yavrum" diye kolumdan tutması.

  • asker, görev yerinde olay çıkmasının verdiği gerginlikle sinirlerine hakim olamamış, polis amirine bağırmış. elinde tüfek var ama buna pek silah çekti denemez, zira nöbet sırasında o tüfeği iki eliyle tutmak zorundadır (çapraz tutuştan hazır tutuşa geçmiş sadece).

    bu arada, askerle polis arasındaki farkı bilmeyenleri ortaya çıkarmıştır. yok aynı bokun lacivertiymiş de yok bilmem ne. adamlar nizamiyede nöbet tutan ere darbeci demeye getirmişler resmen. ulan askerlik ne zamandan beri gönüllü veya maaşlı (erler için söylüyorum ve 20 lirayı paradan saymıyorum) yapılan bir iş oldu? kendi zorunlu görevini (belki 5 ay belki 12ay) kazasız belasız bitirmek isteyen askerle, cemaatin veya akp'nin köpeği polisle bir tutmayın amk saçmalamayın.

    edit: bu entry'de ne polis, ne de asker seviciliği yapılmıştır. ben olayı nöbetçi askerin açısından değerlendirdim. biraz kafası çalışan insan zaten bunu görebilir.
    birçoğumuz askerliğimizi nefret ede ede yaptık. bu bağıran asker de bu tiplerden biri. bütün askerlere kenan evren muamelesi yapmayın amk.

  • çıkması yakındır.

    yürüyedur koca yürekli türk ekonomisi, sayende paramız daha büyük sayılara ulaşacak. dünyanın en büyük para birimine ulaşacağız inşallah. ülkemizi ve milletimizi kıskanacaklar. bizi parçalayamayacaklar.

    tarihimizdeki belki de en başarılı merkez bankası başkanımız diyebileceğimiz, halihazırda da iyi parti genel başkan yardımcısı olan durmuş yılmaz, 500 tl'lik kupüre ilişkin bir tivit attı.

    usta, gönderdiği tivitte, "yanıt yazan ardaşların da belirttiği üzere, yaşanan bunca tecrübeden ve üstlenilen onca maliyeten ders çıkarıp enflasyonu kontrol edip paramızın itibarını sağlayamadık. enflasyon ve dolarizasyonun olduğu ortamda er veya geç büyük küpür kaçınılmaz olur" ifadesini kullandı. (imla hatalarına dokunmadım)

    öte yandan, diğer ekonomistlerden de olayı zenginleştiren açıklamalar geliyor.

    bir başka ekonomi üstadı uğur gürses, cüneyt toros isimli bir üstadın 500 tl'lik kupüre ilişkin sorduğu soruya "enflasyonu kontrol edemeyen her yerde, dolarizasyon olan her yerde kaçınılmaz olarak bir büyük kupür çıkar" şeklinde yanıt verdi.

    aynı soru hakkında, kendisine sorulmamış olsa da bir başka üstadımız burak arzova, "bana sormamışsınız ama dayanamayıp cevap vereyim. kayıtdışılığı daha da artırır. büyük miktarda paranın kolay taşınmasına imkan tanıdığı için" ifadelerini kullandı.

    burak hocam, buradan size sesleniyorum. doğru, size sorulmamış olabilir ancak bilgilendirdiğiniz için ben buradan özellikle teşekkür ederim. sizler bu ülkenin değerisiniz, her bir ifadeniz çok kıymetli.

    *

    iki tane bilgiyi de biz verelim. bunlardan ilki burak hoca'nın yanıtı üzerinden olsun.

    1* bunları okuduktan sonra aklınıza şu sorunun gelmesi gerekir: e madem öyle dolarda niye 100'den yüksek kupür ya da banknot yok?

    işte burak arzova'nın yanıtındaki husus burada çok önemli. dolar dünya parası olduğu için, kayıt dışında da, örneğin uyuşturucu ticaretinde de bu para kullanılıyor. dolayısıyla kara para, bankacılık sistemine, yani kayda giremiyor. girdirmeye çalışan faaliyete 'kara para aklama' (money laundering), bununla mücadeleye 'kara paranın aklanmasıyla mücadele' deniyor. karaparanın aklanmasının önlenmesine (...) dair kanunumuz bilem var. hatırlayın, breaking bad'de walter white parayı hep elden almıyor muydu? depoda walter'ın skyler ile devasa para yığınına baktığı sahneye bir gidelim hemen şuradan. bir noktada saklayacak yer dahi kalmıyor yani. aynısı pablo escobar için de geçerli. pablo escobar'ın yakacak başka bir şey bulamayınca ısınırken dolar yaktığı geyiği meşhurdur. işte eğer siz 1000 dolar değerinde banknot çıkarırsanız, o vakit kayıt dışı ekonomide olanların işini kolaylaştırırsınız. o yüzden de hep 100 dolar var. amaç bu gibi kayıt dışına zorluk oluşturmak.

    (bkz: skyler white'ın düzgün bir eş olduğu gerçeği)

    2- kupür, kupon, kup gibi kelimeler nereden geliyor? farkındaysanız hep bir 'kup' kökü var ve işin arkasında hep 'kesmek'le alakalı bir işlem var.

    evet, fransızca'da 'couper' ('kupe' diye okunur) 'kesmek' demek. kıyafet alırken söylenen "bunun kupu olmadı" dediğinizdeki kup, couper fiilinin isim hali olan une coupe'tur (ün kup) ve 'kesim' demektir. ya da arabalar için 'coupé' (kupe) denmesinin sebebi de 'kesilmiş' anlamına gelmesinden, bu da fiilin üçüncü hâli. hani dört kapı yerine iki kapı falan. öte yandan kupon kelimesi ya da kupür kelimeleri de bu couper'den gelir. banknot'ların aslında büyük rulo kağıtlara basıldığını, ardından kesildiğini de hatırlayın. ya da eski usül tahvillerin kuponlu ödemeleri olurdu, şu anda dijital olsa da yine kuponlu tahvil diye geçiyor. benzer bir husus, gazetelerin daha çok 2000'ler öncesindeki kuponlu hediyeleri için de geçerlidir. bir süre boyunca kuponu kesip, süre sonunda bayiye verdiğinde tencere-tava falan hediye ediyorlardı hatırlayacak olursanız. üstatların tivitlerindeki 'kupür' de buradan geliyor yani. (bkz: le cola)

    hadi bakalım yeni 500'lük banknotumuz da şimdiden hayırlara vesile olsun inşallah.

    selamlar,

    *

    (bkz: kemal derviş'in ekonomik kriz öngörüsü/@dragonlady)

    (bkz: corona virüs ile yeni normal/@dragonlady)

    (bkz: 2020 ekonomik krizi/@dragonlady)

  • 10 gün önce 5300 tl fiyatlı bir bilgisayar sipariş ettim buradan. normal fiyatı 6500-7000 arası. araya hafta sonu da girince 3 gün içinde elime ulaştı. akşam verdiğim sipariş akşam kargolandı zaten. o derece hızlılar maşaallah. ürün geldikten 2 gün sonra açtım ve kurdum. hem kutunun altındaki deformasyon hem de ürünün markasının resmi sitesindeki garanti süresi ( garantisi 3 ay önce başlamış ) bu bilgisayarın daha önce kullanılmış olduğunu düşündürttü bana ama bilgisayar canavar gibi.

    hemen e mail ile iletişime geçtim ve bana iade alacaklarını belirterek bir kod gönderdiler. yani eveleme geveleme yok, efenim servise gönderelim yok, siz açıp kurmuşsunuz iade alamayız yok. adamlar koşulsuz iadeyi kabul ettiler. ama burada benim mağduriyetim var tabii. bilgisayar indirimleri bitmiş ve malın fiyatı 7200 tl olmuş. diğer sitelerde en ucuz olanı 6800 tl. yani en az 1500 tl zararım var.

    sabah olunca telefon ile iletişime geçtim. durumu anlattım müşteri temsilcisine. iadeniz kabul edildi dedi. ben de iade etmek istemediğimi, indirimleri kaçırdığımı ve benim açımdan bir mağduriyet oluştuğunu belirttim. ''yetkililerle görüşüp sizinle bir saat içinde iletişime geçeceğim mutlaka'' dedi.

    yaklaşık bir saat sonra benimle aynı hanımefendi irtibata geçti. talebimin olumlu karşılandığını ve istersem ürünü iade ederek fiyat eşitlemesi ile aynı ürünü aynı fiyattan tekrar satın alabileceğimi belirtti. istersem ürünü göndermeyip kredi kartıma ürünün fiyatının yüzde 20'sini iade edebileceklerini belirtti.

    yani adamların açılmış ve kurulmuş bir bilgisayarı iade alması bile benim için çok iyiyken, yaşadığım ülkedeki alışveriş şartlarını unuttururcasına tüm mağduriyetimi farklı seçeneklerle gidermek için ellerinden geleni yaptılar.

    başka bir e ticaret sitesinden alsaydım bu ürünü, muhtemelen başıma ağrılar girene kadar sıkıntı yaşayacaktım ve çok çok büyük ihtimalle benim adıma olumsuz sonuçlanacaktı. en iyi şartlar altında hakem heyeti falan uğraşıp iade edebilecektim. geçenlerde başka ve büyük bir türk e ticaret sitesinde indirimden aldığım ürün iptal edildi ve bana tedarik sebebiyle göndermedikleri ürünü yüksek fiyattan satmaya devam ettiler . ( adı lazım değil hepsiburada )

    amazon, bana resmen müşteri memnuniyetinin zirvesini yaşattı. ben şimdiye kadar (internet alışverişini çok sık yapan birisiyim) genelde diğer sitelerden yapıyordum alışverişi. ama bu olay ve diğer sitelerdeki ufak tefek olumsuzlukları düşününce kesinlikle ilk tercihim amazon olacak. hatta ürünün fiyatı daha pahalı olsa bile ( çok ciddi fiyat farklar olmadığı müddetçe ) tercihim mutlaka amazon olacaktır.

  • --- spoiler ---

    “benim bir dinim yok, bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını arzu ediyorum”

    --- spoiler ---

    o yıllarda şunu diyebilecek adama ben saygı duyarim. görüldüğü üzere, atatürk'ün derdi sadece islam'la değil, tüm dinlerle. gelip buraya yok atatürk islam'a saldırıyor, yok ingiliz uşağı falan diye ağlamayın yani.

    ayrica adam müslüman olmadığı halde cebinden verdiği parayla kuran'ı türkçe çevirttirdi, bence sözde müslümanim diye gezinenlerden daha hayirli bir iş yapmış.

  • (bkz: sutle yumusayan seyler/#184705)

    8 yil sonra kotuleme uzerine gelen edit: arkada$im o yillarda en iyi entry buydu, daha iyisi yoktu. imkanlar bu kadarina izin veriyordu neden kotuluyorsun, ayip degil mi? biz de insaniz. hayir bir de derler aman sozluk 99'da cok guzeldi cok superdi, hayir efendim i$te 99'da sozlukteki en iyi entry budur, du$unun artik geri kalani nasildi. lutfen.

    21 yıl sonra devilred'in uyarısı üzerine gelen edit: bu entry başta sadece sıra numarasıyla linkti "(bkz: sutle yumusayan seyler/1)" şeklinde. entry silinirse sıra no patlamasın diye entry numarasına çevirmiştim ama çok geç kalmışım. yani link verdiğim entry çoktan silinmiş, benim linklediğim de bu entry'yi yazdığım zamana ait değil 2000 yılına ait başka bir entry'ye dönüşmüş. eskisi neydi bilmiyorum. bu da güzel entry'dir ama hakkını yemeyin.

  • hastalandığında o beğenmediği muhalif doktorların kapısında yatıp kalkarlar , başı sıkıştığında o muhalif avukatlara koşarlar.

    o televizyonda gördükleri ateist , muhalif kadınlara ve erkeklere ağızlarının suyunu akıtırlar ama konu ülkenin kurtuluşu olunca tabelaları çakarlar.

    o zaman kardeş hastalandığında gittiğin doktora erkek gibi muhalif misin diyeceksin ! bak bakayım o muhalif diye küçümsediğin adam seni dışarı mı atıyor tedavi mi ediyor.

    bir nesili kürtlere düşman etti bu kitle , şimdide muhaliflere düşman edecekler.

    cehaletinizde boğulun !

  • naciz kalb-i harabenizin tamirini ve mes'udiyetini umduğumdan, nadide mevcudiyetinizin mes'udiyetini temin arzumdandır ki, donunuz görünüyor efendim.

  • ismi kepler-452 olan güneş gibi bir g-type yıldızın çevresinde, bir yıllık dönüşünü 385 günde tamamlayan gezegen. ayrıca habitable zone'da bulunuyormuş.

    düzeltme *: şuan kepler teleskobuna gezegenin 1400 yıl öncesine ait yansımaları geliyor.

    ekleme: birkaç yazar arkadaştan mesaj aldığım için aşağıdaki bilgileri ekleme ihtiyacı duydum;

    bu gezegeni keşfeden araç bir uzay teleskobu. ismi kepler. diğer fırlatılan uydular gibi. şuan güneş sistemimiz içinde kendi yörüngesinde dönüyor o da.

    kepler teleskobu tarafından keşfedilen kepler-452b gezegeni dünyamızdan 1400 ışık yılı uzaklıkta. bu da en kolay haliyle şu demek; bilinen en hızlı şey ışığın uzay boşluğunda ilerlerken gerçekleştirdiği hızdır. ışık sadece 1 saniyede 300 bin km yol alır. bu da 1 yıl için 9.460.800.000.000 km yapar. yani kepler-452b dünyadan 1400 ışık yılı uzaklıkta denirken; 1400 x 9.460.800.000.000 km uzaklıkta olduğu ifade ediliyor.

    uzaydaki tüm cisimler (gezegenler, meteorlar, uydular, vs..) yıldızlardan aldıkları ışıkları uzay boşluğuna iletirler (yansıtırlar). teleskoplardan gördüğümüz görüntüler ise bu yansımaların teleskoplara ulaştıkları anki görüntüleridir. yani 1 ışık yılı uzaklıktaki bir gezegeni izliyorsak eldeki veriler, gözlemimiz sırasında onun 1 yıl önceki yansımasıdır.

    farzedelimki aynı dünyada ki gibi insalar orda da var olsalar ve şuan bize teleskopla baksalar onlar da bizim 1400 yıl önceki (ms. 600'lü yıllar) yansımamızı görürler.

    tabi sırf teleskoplar için geçerli bir durum değil bu. mesela sabah kafayı kaldırıp doğrudan güneşe bakarsak, (direk bakamıyor olsak da) biz onun 8 dk. önceki görüntüsünü görürüz.

    basitçe anlatmaya çalıştım.

    ek: kepler teleskobunun gözlem methodu daha farklı. kepler'in nasıl gözlem ve tarama yaptığını @dopermen #53445557 nolu entrysinde bahsetmiş.