hesabın var mı? giriş yap

  • genelde padişahlar o dönemde pazar gezmelerine falan hünkar sıfatıyla çıkmazlardı, halk gibi giyinip kamufle olurlardı güvenlik gerekçeleriyle. yani bugünkü padişahla o zamankiler aynı değildi.

    evet amk muhteşem yüzyılda gördüm. kanuni kapkara bir kapşonlu giyip öyle çıkıyordu çarşıya pazara.

  • ekşi yazarlarının yazdıklarından para kazanıyorsa ve ekşi hukuk gönüllülük esasına göre değil "***profesyonel***" işliyorsa buradaki mesajlara eşşşek gibi cevap vermek ya da praetorlara yönlendirmek zorundadır. parasıyla değil mi? skype-turkcell-facebook, benim herhangi bi sorunum için iletişim araçlarından yardım/destek talebi ettiğimizde ilgileniyor, aynı konumda olan ekşi sözlük sorumluları neden yapmıyor? yok efendim mesajı görmemişmiş. vallahi bunu webrazzi summitlerinde söylemeyin, dalga geçerler. böyle girişimcilik mi olur?!

  • valla karadeniz yöresinde uzunca zaman geçirmiş biri olarak söyleyebilirim ki, baharat tarzı şeyleri seviyorsanız size hitap etmeyecektir. karalahana sarması dediğin şeyin nesi güzel anlamadım keza çorbası da aynı. muhlama biraz iyi içlerinde, o da offf denilecek kadar süper bir şey değil. ispir fasülyesi erzurum'a dair bir fasülye türü. karadeniz pidesi de kapalı pide dedikleri şey olup tercih sebebim olmadı. laz böreği de ahım şahım değil.

    mutfak dediğin güneydoğu'da bence.

    edit: dün gece de karadenizli arkadaşlarıma sordum bu soruyu, onlar da kendi yemeklerinin tüm mutfaklardan daha iyi olduğunu beyan ettiler. bu durumda karadenizliler dışında karadeniz mutfağını en çok seven pek kimse yok.

    edit 2: tabi ki burada tüm karadenizliler böyledir tarzında bir çıkarım yapmıyoruz, genellikle diyelim.

  • iddia edildiği gibi türkiye'nin en iyisi midir bilemiyorum ama benim yediğim en güzel döneri yapan yer.

    başka yerler gibi sandviç ekmeği içerisine döner koymuyorlar. bildiğimiz ekmeği ikiye bölüp öyle veriyorlar yarım ekmek arasını. içine domatesi ve biberi de oldu mu, mis gibi gidiyor.
    açık ayranlarına da büyük ilgi var. ben ayran pek sevmediğim için içmedim ama bir dahaki sefer kesinlikle deneyeceğim. bu kadar övgüye dayanamadım.
    zaten gitmek için yer arıyordum, ayranı bahane oldu.

    ayrıca bir ricam olacak, nolur burası varken beşiktaş'taki zincir fast-foodlara gitmeyin. saatlerin izin de uyması gerekiyor tabi ki ama zorlayın ve bu tadı alın. küçük esnafın güzelliğini tadın. bugün dükkandan çıkarken dönerin başındaki abinin "afiyet olsun, iyi günler" demesini gidip mcdonalds'da bulursanız haber verin.

  • zorlu ve stresli dönemlerde kendi kendinizi motive edebilmeniz ekmek yemek ve su içmek kadar yaşamsal öneme sahiptir. moralleri bozularak motivasyonlarını kaybeden insanlar pili bitmiş telefona dönerler. en son model telefonun her şeyi sapsağlam olmasına rağmen eğer enerjisini tüketmişse hiç bir işe yaramaz. insanlarda motivasyonlarını kaybettikleri ve enerjilerini tükettikleri zaman tüm bilgi ve becerileri yok hükmüne geçer. motivasyon eksikliği insanların hayatlarını tüketir,şirketleri batırır,orduları bozguna uğratır ve ülkeleri çökertir. bu sebeple motivasyon ve özellikle kendi kendinizi motive edebilme, önemli becerilerden biridir.

    bugün sizlerle kendi kendinizi motive edebilmenin 3 bilimsel yolunu paylaşacağım.

    1) olumlu düşünün

    insanlar olumsuz düşündükleri zaman tembelleşmeye başlar ve benzini bitmiş araba gibi yalpalayıp dururlar. tüm bilimsel araştırmalar olumlu ve mutlu insanların daha üretken olduklarını ve ne yapıyorlarsa o işte daha başarılı olduklarını ortaya koymuştur. peki eğer olumsuz düşünceler ve bıkkınlıklar kafamızı doldurmuşsa kendimizi olumlu düşünceye nasıl sokabiliriz ?

    bunun en kolay yolu "ilerleme farkındalığıdır". insanlar sürekli ilerlemek ve gelişmek isterler eğer öyle olmasaydı bugün bu yazıyı elektronik bir cihazdan okumak yerine mağaranızda elinizde çer çöp ateş yakmaya çalışıyor olurdunuz. aslında hiçbirimizin hayatı tamamen durgun değildir ve bizler fark etmesek de ilerlediğimiz bir alan mutlaka vardır. moraliniz bir alandaki durgunluk yüzünden bozulduğu zaman hayatınızın diğer alanlarındaki ilerlemelere dikkatinizi vermeniz lazımdır.

    örneğin bir firmada satış elemanısınız ve o hafta hiç satış yapamadınız. bu alanda yaşadığınız durgunluğa odaklanıp moralinizi bozacağınıza hayatınızın geneline bakın. örneğin o hafta uzun süredir masanızın üzerinde bekleyen bir kitabı vakit bolluğundan okudunuz diyelim. kendinizi hemen bu başarınız için kutlayın. hatta bir defter tutun ve her gün yatmadan önce o gün başardığınız ve ilerleme kaydettiğiniz her ne varsa yazın. bunu yaptıkça moralinizin giderek düzeldiğini ve daha da olumlu düşünmeye başladığınızı fark edeceksiniz. eğer belli bir alandaki durgunluğunuza kendinizi odaklarsanız diğer alanlarda başarılı olmanıza rağmen moralinizi bozar ve diğer alanlarda da bozguna uğramaya başlarsınız. müthiş bir tablo yapmış olmasına rağmen sadece ufacık bir yerde "kendine göre" yanlış bir renk kullandığı için kafasını duvarlara vuran ressam gibi olmayın.

    2) kendinizi ödüllendirin.

    ödül herkesi motive eder ve eğer kimse sizi ödüllendirmiyorsa bunu kendiniz yapın. araştırmalar insanların ömürleri boyunca yaptığı tüm eylemlerin en az üçte birini ödül karşılığında yaptıklarını göstermekte. kısacası ödül en kısa yoldan motivasyon aracıdır. örneğin kendinize her hafta bir yapılacaklar listesi oluşturun. bu listede yazan maddelerden yaptıklarınızın üstünü çizin ve bu ne kadar ufak bir şey bile olsa kendinizi ödüllendirin. diyelim ki evinizde uzun zamandır damlatan musluğu kendi başınıza tamir ettiniz. hemen bu başarınız için kendinize ufacık da olsa bir ödül verin eğer hamburger yemekten hoşlanıyorsanız gidin güzel bir hamburger menüsüyle ziyafet çekin. ödül ve kazanma duygusu, kaybetme duygusuyla da besleyebilirsiniz. mesela uzun zamandır yapmanız gereken ama sürekli ertelediğiniz bir iş var diyelim. en yakın arkadaşlarınızdan birine 100 tl verin ve eğer yapmanız gereken işi belli bir tarihe kadar yaptığınızı kendisine gösteremezseniz o parayı harcayabileceğini söyleyin, eğer ertelediğiniz işi zamanında yapar ve arkadaşınıza ispatlarsanız parayı geri alacaksınız. ( hatta daha güzeli parayı geri aldığınız zaman arkadaşınızla güzel bir kahve içerek olayı kutlayın). kısacası ne yaparsanız yapın kendinize iyi davranmayı ve ödüllendirmeyi unutmayın. kısa zamanda motivasyon seviyeniz yükselecektir.

    3) çevre baskısını kullanın.

    insanlarda garip bir huy vardır. kendi başlarına kalsalar yapmak için ellerini oynatmayacakları şeyleri "etraf ne der" sihirli cümlesini duydukları zaman hemen yapıverirler. bu insan psikolojisinin çevreye ve diğer insan gruplarına uyum sağlama ve dışlanmama eğiliminin sonucudur. bu eğilimi kendinizi motive etmek için kullanabilirsiniz. etrafınızı başarılı ve hayatlarını değiştirmeye çalışan insanlarla doldurun. bu tür insanların bulunduğu gruplara,derneklere ve oluşumlara katılın. yüksek standartları olan ve hayatlarında olumlu hamleler yapmak isteyen insanlar sizi ister istemez standartlarınızı yükseltmeye ve değişmeye zorlayacaklardır. unutmayın etrafınızdaki en yakın beş kişinin ortalaması haline dönüşürsünüz. bu yüzden çevrenizi başarılı ve motivasyonu yüksek insanlarla doldurun. etrafınızda sürekli kötümser ve sizi aşağı çeken insanlar bulunuyorsa kendinizi motive etmeniz çok zor olacaktır. araştırmalar çevremizdeki insanların her tür alışkanlığının zaman içinde bizi de etkilediğini gösteriyor. örneğin sağlıklı beslenmeye özen gösteren insanlarla bir aradaysanız zaman içinde kendiniz bile farkında olmadan sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaya başlarsınız.

    toparlarsam.

    kendinizi motive etmek çok önemlidir ve bunun için olumlu düşünmek, kendinizi sık sık ödüllendirmek ve çevrenizi başarılı,hedefli insanlarla doldurmak size büyük fayda sağlayacaktır.

  • yahu hala gül gibi teoriyi geçmişsiniz, "maymunla mı akrabayız?" diye üzülüyorsunuz. lan ben amcamla dayımla akrabayım onu napıcam?