hesabın var mı? giriş yap

  • öyle ya da böyle. kafası son derece rahat. ne istediğini biliyor. oldukça kararlı. ikinci uyarısını sadece "kaptaaaaağğn" şeklinde yapabiliyor. ziyadesiyle net. bence öyle aval aval bakacağınıza yol verin geçsin. şahsen ürktüm çünkü.

  • osmanlı zamanında ramazan aylarinda halk kısmından kimseler, gün içerisinde esrar kullanamadıkları için sahur vakti şu anki "gripin"e benzeyen bir kapsül ile bu esrarları yutarlar. kapsul vücut sıcaklığı ve mide asidiyle ancak 2-3 saat icerisinde çözülür ve tabir caiz ise patlar. hoşluk ve mutluluk bu patlamadan sonra gerçekleşir. bu durum, halk tarafından bir teşbih ile genel akışa yansıtılarak, sabah kalkılıp da zihnin kendine gelinceye kadarki sürecindeki asabiyet haline afyonu patlamamış tabirini yakıştırır.

    bu deyimleşmiş ibare toplumsal hayatta o kadar geniş yer kaplamaktadır ki kadı tezkirelerinde dahi kullanımlarına rastlanır. 15. ve 16. yüzyıl örneklerinde yapılan savunmalarda " sabah saatleri idi, henüz afyonum patlamamış olduğundan karşı tarafa sinirlenip, bir taş ile kafasına vurdum" gibi savunmalar görebilirsiniz. (14. 15. ve 16. yüzyil tutanaklarında olmasına rağmen daha sonraları rastlanmamasının sebebi 17. yüzyil başları ile birlikte yasaklar ve düzenlemelerin artmasıdır.) ayrıca, hükümlerde bu afyon patlamama olayının hafifletici sebep olarak kabul edildiğine de rastlanılabiliyor.

  • tam salona girmeden önce yer göstericilerden birinin gelip -o zamanki parayla- elime 1 milyon tl tutuşturması ve başka bir yer göstericiyi çaktırmadan işaret ederek "abi, şu herif bizden para tırtıklıyor galiba.. bu paranın seri numarasını aldık.. yer gösterdikten sonra bahşiş olarak verebilir misin" diye sorması.. benim olur demem, ama sonuç olarak yanlışlıkla cebimdeki başka bir milyonu vermem..

  • koalisyon döneminde olduğunu bilmeyen serenay din istismarıyla oy toplamaya çalışıyor yine :) artık işler değişti sero...

  • il, ülke, sınır, mesafe demeden istisnasız her ilde ikamet eden birkaç arkadaşı bulunan şahıs. örneğin;

    uğurkan: ayselcim nereden katılıyorsun yarışmaya ?
    aysel: hataydan geliyorum.
    uğurkan: hatay'da yaşayan çok değerli bir arkadaşım var kendisine ve hataya buradan bol öpücükler gönderiyoruz.

    uğurkan: mervecim nereden geliyorsun ?
    merve: seattle'dan geliyorum.
    uğurkan: seattleda yaşayan çok yakın bir dostum var, rahşan dağakaçan, kendisi bülent ersoy'un şapkalarını dikerdi eskiden kendisi fevkalade bir insandır ona burada bol öpücükler yolluyoruz.

    uranüsten katılsalar yarışmaya illa öpücük gönderecek amk.

  • bana kalırsa yurt dışı oy verme vergisi adı altında vergi alınsın 1000 euroyu ödeyen oyunu kime istiyorsa versin. bak nasıl düzeliyor herşey.

  • trendyol , hepsiburada ve amazon'da prime şeklinde satış yapam biri olarak diyebilirim ki satıcı sayfası en karmaşık ama bir o kadar da tüketicinin lehine unsurlar içeren alışveriş sitesidir.

    trendyolda 75tl ye satılan üründe %12 komisyon ve 21tl kargo ödüyorum (aras). paketlemeyi vs her şeyi ben yapıyorum.

    ancak amazon'da %10 komisyon ve 1 desi için yaklaşık 8tl kargo ve paketleme ödüyorum. amazon'un deposuna ürünlerimi göndermek de ücretsiz. depoda 1 metrekare yer kaplayacak ürünlerime aylık 25-35 tl arası ücret ödüyorum. dilersem dünyanın her yerine satış da yapıyorum.

    trendyolda ürünü eklemem ile satışa açılması bir olurken amazon'da ürünün barkod numarası, marks tescili ve ürünün orijinal olduğuna dair incelemelerden geçiyorsunuz. adamlar bana kamera karşısında paketi açtırıp ürünü bile gösterttiler daha ne olsun.

  • sinemadan dizilere, edebiyattan müziğe kadar kalitenin hızla düştüğü ülkemizde mabel matiz kendine özgü ve başarılı çalışmalarıyla öne çıkan nadir isimlerden birisi. şarkılarının yanı sıra kliplerine de fazlaca emek harcıyor ve ortaya çıkardığı işler adeta ödüllü bir kısa film tadında. obur bir seyirci olarak ben de kliplerini keyifle izliyorum. mendilimde kırmızım var klibindeki tasavvufi ögeleri ve color çalışmasını, aşk yok olmaktır klibindeki sanat yönetimini ve öyle kolaysa klibinde gizem aksu’nun çağdaş dansı ile nostaljik kostümleri birleştirmelerini de hayli başarılı bulmuştum.

    bugün ise a canımşarkısına çekilen klibi incelemeye karar verdim. çünkü bu klip mabel matiz'in tarzı ve duruşu hakkında çok şey söylüyor. şimdi dört buçuk dakikalık bu klibimiz içerisinde hangi ögeleri barındırıyor, bunları nasıl bir araya getiriyor bir bakalım.

    klibimiz retro bir kasetçalara maya kasetinin konulmasıyla başlıyor. genelde kliplerde aşırı kısa planlar kullanılır. burada da aynı yöntem ile bize hızlıca mekan tanıtılıyor. mekan tanıtımı sırasında ufak ancak çok özenli şekilde hazırlanmış detaylar var. kasetçaların üzerinde hafifçe sallanan dantel, kasetçaların altına serilmiş ve üçgen şekilde sarkıtılmış örtü, kitaplıkta görülen heykelli saat, mobilyalardaki işleme, yeşilçam sevgisini gösteren türkan şoray işlemesi, kristal avize gibi detaylar bize geleneksel bir evde olduğumuzu işaret ediyor. ancak bunlar ufak detaylar, bu fikrin altını çizen asıl nokta ise mabel’in ilk görüldüğü planda arkasında bulunan dev vitrin ve sandalyeler oluyor.

    daha sonra isteme ve kına sürecini yönetecek olan teyzeleri şipidik terlikleri giyerken görüyoruz. burada görüntünün doğal olması için ellerinden gelen her şeyi yapmış klip ekibi. çünkü teyzelerin kapının önünde hafif topuklu arkasından bağla tutturulan ayakkabıları bırakıp her evde olduğu gibi farklı farklı, kullanılmaktan formunu kaybetmiş terliklere geçiş yaptığını izliyoruz. buradan mabel’i kınadığımı da belirtmek isterim. çünkü kendisi belli ki evinde misafir terliği bulundurmuyor ve gelen kafile kalabalık olunca balkondaki terlikleri de mecburen devreye alıyor.

    bu durum böyle detaylara benden 128 kat daha hakim olan teyzelerin de tabi ki gözünden kaçmıyor ve eve girişlerinde çok da memnun olmadıklarını bakışları ve duruşlarıyla hissettiriyorlar. teyzelerin etrafa attığı inceleyici bakışlar bize klibin ana çatışmasını da anlatıyor. bu klipte post-modern ile gelenek karşı karşıya geliyor. gelenek teyzeler üzerinden işleniyor. bu kadınlar dünya hakkında çok bir bilgiye sahip değiller. ne çocukluklarında ne evliliklerinde kendi çevrelerinden uzaklaşmalarına çok izin verilmemiş. birçok insan da bu gelenekçi bakış açısını “mahalle baskısı” ya da başka bir slogan altında sert şekilde eleştirir. toplumun geneline baktığınızda bu eleştirilerin haklılık payı olduğunu da söyleyebiliriz. ancak mabel’in derdi kavga etmek değil, gelenekle bir araya gelip bir sentez oluşturmak, kendisine nefes alacağı bir alan yaratmak ve mabel matiz olarak var olabilmek. bu yüzden zaten geleneğin temsilcisi olarak sevimli teyzeleri seçmişler klipte.

    mabel misafirlerini karşılamaya geldiğinde bu uyumsuzluk da bize hissettiriliyor. burada kadınlar kendi aralarında konuşuyorlar ama mabel ile aralarında bir diyalog gelişmiyor. hatta teyzelerden bir tanesi başını olmaz anlamında geriye atıyor. ancak mabel terliklerden yediği golü burada devam ettirmiyor ve teyzeler “hararet”lerini alsın diye onlara kolonya ikram ediyor. teyzeler bir an rahatladıktan sonra da mabel’in aşırı geleneksel hazırlanmış bir kahve tepsisiyle geldiğini görüyoruz. burada kahve fincanlarının motiflerinden güllü lokumların servis edildiği kasenin ayaklı ve kulplu olmasına kadar hiçbir detay es geçilmemiş. böylece post-modern duruşlu mabel’in aslında gelenekten kopmadığı, gelenekseli temsil edilen kişiler tarafından anlaşılmış oluyor.

    kahveler belli ki beğeniliyor. daha sonra gelen kahve falı ise buz kırıcı işlevi görüyor. fal bittiğinde mabel’in mutlu ve rahat bir şekilde çektiği “amin” de aradaki bağın kurulduğunun bir işareti. zaten daha öncesinde teyzeler adeta bir duvar gibi tek sıra halinde oturuyordu. bu noktadan sonra ise mabel daha ortaya geliyor ve teyzeler ile bir çember oluşturup konuşmaya başlıyorlar. muhabbet ise teyzelerin ve mabel’in gülen yüzlerinden anlaşılacağı üzere iyice koyulaşıyor. hatta samimiyet bıçağa takılan elma diliminin ikram edilmesine kadar geliyor.

    kına sahnesi mabel’in geleneği ne kadar iyi özümsediğini bize tekrar gösteriyor. kına yakılmadan önce altın gelsin diye avucunu açmaması bu tür geleneksel kodları bilmeyen bir insanın atlayacağı detaylar hep. klibin son kısmında da gelenek ve post-modern bir araya geliyor. teyzeler kaşıklarla oynarken mabel onların tam ortasında kültürü yenilikle sentezleyebilen birisi olarak, hem onlar gibi hem de kendine özgü bir şekilde dans ediyor. klip de mabel’in teyzelerin elini öpmesiyle son buluyor.

    mabel matiz, yaptığı işlerde post-modern dokunuşları olan ancak gelenekten asla kopmayan bir insan. bu klipte de görüleceği üzere bir yanı sezen aksu evet ama bir yanı da david bowie'ye bakıyor. mabel matiz'in tarzını anlatmak için bu klibi seçme nedenim de tam olarak bu. öyle bir sanat yönetimi ve akış belirlemişler ki klipte "bir sanatçı olarak mabel matiz kimdir?" diye sorduğunuzda tek bir video size cevap olabiliyor.