ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
istanbul'daki 100 milyon euro'luk yalı
-
krediye uygunmuş. hesapladım, krediyi ödemem için ölümsüz olmam gerekiyor.
geçinemiyorum diyen adama 5 tl fırlatan gurbetçi
-
allah o beş liraya muhtaç etsin seni pislik karı.
halay çeken cin görüntüleri
-
en azından ülkede eğlenenler var.
maaşlar brüt verilsin
-
brüt tutar topluca nakit olarak teslim edilsin!
brüt hakedişin, vergi ve kesintilerin bir kağıtta gösterilmesi,
sonra hesaba net kalan paranın yatırılması veya elden verilmesi aynı şey değil.
maaşlar brüt teslim edilsin ve her kişi kendi elcağızıyla paracıkları sikke sikke saysın ilgili kurumlara.
gelir vergisi, yılda bir kez topluca ödetilsin.
maaşa istinaden sgk ve diğer kesintiler aylık olarak düzenli biçimde ödetilsin.
ay boyunca harcalamarın vergileri toplanıp ayrıca ödetilsin.
daha önce de yazdım,
alışverişte net ödeme yapılsın.
kdv ötv vs tüm vergiler ayrıca hesaplansın.
fiş ve faturalarda iri harflerle
ay sonunda ödenecek vergi
yazsın.
ay sonunda sikke sikke
veya kuruş kuruş ödetilsin!
kısacası mesela,
brüt 10.000 adet aldığımız türk lirasının
nasıl en az 7.000 adet lirasını onlarca kalem kesinti için devletimize ödüyoruz "net" biçimde görelim.
vatandaş inisiyatifine bırakılınca;
vergisini ödemedi mi?
bir kaç ihtar sonrası maaşına haciz konsun.
vergi kaçırmaya devam ederse cezaevine atılsın.
sgk primini mi yatırmadı?
paşa gönlü bilir...emekli olamasın.
sağlık payını mı ödemedi?
ölsün ibne...tedavi olamasın.
bu millet, seçimle gelenlerin,
cebinden çıkan paraları savurduğunu ancak böyle olursa idrak eder.
ancak o zaman, şirketlerin s ı f ı r l a n a n vergi borçlarını duyunca
- du bakalım alloooo nasıl oluyor sayın devlet efendi, höqumet bey?
diye hesap sorar.
millî iradesini idareli kullanır...
kime neyi teslim edeceğini düşünür.
editto,
vergi kaçıran veya zamanında ödemeyen tipler için önlem önerileri:
kamu kurumlarındaki devlet memurlarının maaşları, vatandaşın vergilerinden ödeniyor.
(tabii onların da kendi maaşından yine gelir vergisi kesiliyor unutmayalım)
neyse...bu sistemde vergiyi ödemedi mi?
devletle ilgili her işinde ceza olarak dosyası arkaya atılsın!
başvurularına geç randevu verilsin,
mahkemelik olduğunda müştekî ise davası ötelensin, hakkında dava açılmışsa hemen defteri dürülsün!
hem vergisini dürüst ve zamanında ödemeyecek hem de "eşit" adalet isteyecek öyle mi?
sürünsün ibne.
böylece kamu memurları, vergisini dürüstçe ödeyen vatandaşın işlerini öncelikli ve rüşvetsiz yapmış olsun.
yaran youtube yorumları
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: otobüsle memlekete gidiyorum.
entry: otobüste wi-fi yokmuş ben de telefonu modem olarak açtım adına arabanın plakasını yazdım. millet sürekli muavine wi-fi şifresini soruyor adam delirecek az kaldı aq.
life is drunk
filli boya 8 mart 2017 dünya kadınlar günü reklamı
-
atatürk ve kahkaha vurgusuyla mutlaka birilerini rahatsız edecek reklamdır.emeği geçen herkesin eline sağlık.
o yapmamıştır
-
türkiye'nin özünü anlatan bir tespit.
çünkü:
1. biz ona onu yapacak imkanları vermedik ki? hangi imkanla yapacak?
2. kendi imkanlarıyla yapmaya kalksa bile çoktan başkalarının onu aşağı çekmiş olması gerekirdi. o aşağı çekenlerden nasıl kurtulacak?
imkansız yani yapması.
1992 yılında (15 yaşındayım) turbo pascal'da hem object oriented programming öğreniyorum (deneme yanılmayla, çünkü hiçbir kaynağım yok). bir yandan abimin yolladığı unixworld dergisindeki workstation'ların masaüstü grafiklerine hayran hayran bakıyorum (nextstep, open look, motif vs). o yüzden de öğrendiğim kadarıyla grafik arabirimli bir şeyler kodluyorum.
bu grafik arabirimli araçları dim-soft'ta fatalica'nın kardeşi faruk'a gösteriyorum. sonradan öğrenmiştim ki ben gösterirken seyreden ruthcom bilgisayarın sahibi ibrahim arkamdan "yok ya o yapmamıştır" demiş. faruk adamı "yok abi yazıyor hakkaten" falan dediyse de ikna edememiş benim yaptığıma.
bu beni hem gururlandırmış (zira yaptığım şeyin süper olduğunun en samimi itirafı olmuştu), hem de sinirlendirmişti. sadece adamın ülkede 15 yaşındaki birinin düzgün bir şeyler yapmasının imkansız olduğunu düşünmesi değil, aynı zamanda o yaştaki birinin büyük ihtimalle yalancı bir sahtekarın teki olduğuna olan bu kati ve kesin inancı da.
bu adam özelinde de değil, tüm ülke çapında, bakanına "bizden mucit çıkmaz" dedirtecek kadar ulusal boyutta bir eziklik. çünkü kendi varlığı anca diğer herkes eşit ölçüde ezik olduğunda kayda değer anlamlı bir hal alıyor.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
+ dikkatli birisi misiniz?
- dikatten kasıt?
+ meselaaa.. atıyorummm... bekleme odasında yerde kaç karo taş vardı?
-tutuyorummmm..... otistik miyim lan ben?
deus ex machina
-
yunan antik tiyatrolarında sergilenen trajedyalarda konu içinden çıkılamaz bir duruma gelip kördüğüm olduğunda, sahnenin yukarısından makina düzeneğiyle bir ‘sorun çözücü’ indirilirmiş. yani ‘deus ex machına’, yani ‘hand of the god’; yani mekanize edilmiş bir tanrı figürü, yukarıdan iple ellerinden kollarından bağlı şekilde indirilir ve çözülmesi bir hayli zor hale gelmiş sorunları, ‘gordion düğümleri’’ni çözermiş..
senaristlerin binlerce yılda evrimleşegelen insan psikolojisinin kodlarını çok iyi özümsemiş olmasından da anlaşılabileceği üzere birçoklarımız da kendi başımıza başedemediğimiz ya da çözmeye cesaret edemediğimiz problemlerimiz karşısında hep bir ‘external’ müdahaleye ihtiyaç duyarız. birileri gelse de tüm dertler bitse çok iyi olur değil mi?
gerçekte hayatta birilerinin gelip bizim hayatımıza dair problemleri sihirli değneğiyle çözme ihtimali oldukça düşüktür sayın okur. bir fırtınada en güvenli yerin fırtınanın merkezi olduğunu söyleyen doğa kanunlarının verdiği yetkiye dayanarak, olayların dışında değil, her zaman merkezinde olmak gerek diyorum. korkmamak, üzerine üzerine gitmek, umut etmekten vazgeçmemek; yaşananlara farkında zihinlerin çentiğini atmak gerek..