ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yiğit özgür
-
3 tip ve imam;
tip: meraba.. biz amatör olarak dinle ilgileniyoruz da.. bir ustadan yardım alalım dedik..
imam: amatör mü?.. nası amatör?...
tip: isterseniz önce işlerimizi gösterelim.. bunlar nacizhane benim yazdığım ayetler.
imam: la yürüyün gidin tövbe tövbee..
tip: fotokopiyle kutsal kitap da çıkarttık.. adı: incir.. bakmak ister misiniz?
imam: la havle vela kuvvete illa billa..
tip: hah.. onun yerine lay lay loy loy gibi birşey düşündük..
imam: la yürü!!!
macrocenter
-
siteleri üzerinden cuma günü akşam saatlerinde herhangi bir mağazalarında guinness bira satılıp satılmadığını sordum. cumartesi günü öğle saatlerinde arandım; mağazalarından birinin yetkilisi ürünün ne yazık ki herhangi bir macrocenter'da satılmadığını, migros stoklarını da kontrol ettiğini ve onlarda da bulunmadığını iletti. sonrasında ise ürünün türkiye'deki dağıtıcısıyla (tuborg) görüştüğünü, bu ürünün firma tarafından şişe ya da kutu formunda ithal edilmediği, sadece publarda satılmak üzere buna uygun şekilde getirildiği bilgisini aldığını iletti. üstüne de yine tuborg'dan aldığı bilgiye göre kutu, şişe guinness satışının 2014 sonuna doğru ya da 2015 başında başlayacağını söyledi.
açıkçası "maalesef yok" şeklinde bir mail geri dönüşü bile benim için yeterliyken yukarıdaki cevabı almış olmak fazlasıyla sevindirdi. buna direkt müşteri memnuniyeti bile diyemiyorum zira ortada bir satıcı-müşteri ilişkisi de kurulmuş değil. dolayısıyla "potansiyel" müşteri memnuniyeti konusunu ciddiye almaktalar diyebiliyorum, bugün bunu gördüm.
yılmaz erdoğan'ın sadece kendisini öpüştürmesi
-
bu tip yıllarca halkların kardeşliği, izmirli kızı öpmek vb diye şiirler yazdı, eline fırsat geçince sadece kendisi öpüştü.
yıllarca batılılara siz doğuya gelmiyorsunuz, hakkari'yi görmediniz diye sitem eden adam muğla/ köyceğiz'de çiftlikte yaşıyor.
ekşi elmalar filmi hakkari'de geçiyor, izlerken ya bu hakkari ne güzel bir yermiş diye düşünmüştüm meğer köyceğiz'de çekilmiş,
ee aslan parçası bize kızıyordun niye hakkari'ye gelmiyorsunuz diye ulan sen hakkari'de geçen filmi muğla'da çekmişsin, herkes parayı bulana kadar solcudur.
derse cep telefonuyla girmenin yasaklanması
-
bu devirde ne uygulanabilir ne de mantıklı olan bir yasaktır (her yasak gibi) bilenler bilir milli eğitim bakanlığının bir tavrı var, bu tavır şu : biz kuralı koyalım okul uygulasın şeklinde. örnek vermek gerekirse mesela şu yasağı (düzenleme diyelim) getirdin. telefonlar toplanacak vs falan deniyor. okulda buna uygun fiziki şartlar var mı? sen milli eğitim olarak bunları sağlayabiliyor musun? güvenliğini nasıl sağlayacaksın? hadi ilkokulları geçtim liselere bakalım. 15-18 yaş arası bir grup insana telefonlarınızı evde bırak mı diyeceksin? kilitli dolabın var mı? sağladın mı? bunun için para aktardın mı? hayır. yapılmadı ve yapılmayacak. düzenlemeyi koydu geçti uygulamayı okula bıraktı.
tıpkı ısınma, temizlik ve güvenlik konuları gibi. okullara ne yeterli miktarda kömür gönderiliyor ne de temizlik için eleman sağlanıyor. ancak tüm veliler okulların ısınmasını ve temiz olmasını güvenli olmasını istiyor. ee para ? ee hizmetli? bunlar yok. olmayınca il/ilçe milli eğitime şikayet ediliyor. milli eğitim de ya müdür fırçalıyor ya ceza veriyor. ama para ? hizmetli? asla onları vermiyor. kışın 20 ton kömür yakacak okula 5 ton kömür veriyor ve siz halledin hocam deniyor. para toplasa veli kızıyor şikayet ediyor ceza. yakmasa okul soğuk veya pis? veli şikayet ediyor ceza.
belki biraz konu saptı ama türkiyede milli eğitim hep budur. eskiden bir grup idealist öğretmen kendini paralıyordu. şimdi o sayı azalınca eğitim çökmek üzere. eğitimi ticarete çevirmek isteyen hükümet politikaları bunu zaten destekliyor.
işte öyle. uygulanamaz yasaktır.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"ilkokulda altına işeyen kızı facebookta buldum, taş gibi hatun olmuş. hani görsen, gelsin şimdi ağzıma sıçsın dersin, o derece"
ev yapımı pizza
-
istek üzerine , tunus' lu bir pizzacidan aldigim tarifi ekliyorum.
malzemeler
hamur
-4 kisilik-
2 bardak su-dilerseniz yarı yarıya süt kullanabilirsiniz-
2-3 yemek kaşık sıvıyağ
2 tatlı kaşık tozşeker
1 tatlı kaşık tuz
1 küçük paket yaşmaya
4 bardak kadar un
domates sos
4/5 adet rende domates
2-3 kaşık zeytinyağı
2 diş ezilmiş sarmısak
tuz,kuru ya da taze fesleğen,kekik
bu malzemeleri domatesin suyu iyice uçana kadar kaynatın.mevsim yaz değilse ben domates yerine yazdan hazırladığım domates sosu ile yapıyorum.kış domatesi ile lezzetli olmaz.
hamur malzemelerinin tamamını mikserin haznesine yerleştirin.hamur karıştırma aparatını takın ve hamur haline getirin. mikseriniz yoksa buyuk bir karıştırma katında elle yoğurun. un miktarını ben ayarlayarak ekliyorum,bazen daha az bazen daha fazla ilave etmeniz gerekebilir.hamuru en az yarım saat mayalandırın.
tezgahı hafifçe yağlayarak parmaklarınızla hamuru açın.uygun incelik ve büyüklüğe ulaşınca tepsiye aktarın.üzerine üç dört kaşık domates sosunu yayın.sosun üzerine rende peynir ekleyin.
bu aşamada parmesan,taze kaşar,mozeralla tarzı peynirler kullanabilirsiniz.
dilerseniz başka malzemeler de ilave edebilirsiniz.ama pizza, bu şekilde o kadar güzel ki başka malzeme ekleme gereği hissetmiyebilirsiniz.onceden ısıtılmış 200 derece fırında yaklaşık 20 dk.(kontrol ederek) pişirin.
artık gerçek italyan pizzası yemek için italya'ya gitmenize gerek kalmadı.mutfağın yolunu tutun yeter.
afiyet olsun
edit:hamuru mümkün olduğu kadar ince açın. bu şekilde yaklaşık iki tepsi pizza yapabilirsiniz.
formula 1'in türkiye'de tutmamasının sebepleri
-
bizim gibi eğitim seviyesi düşük toplumlarda fanatizm olmayan sporlar tutmaz. adam fener cimbom kavgası gibi kavga vermeyecek, uğrunda içinde çoluk çocuk olan metrobüsü ateşe vermeyecekse o spora spor demez. ne zaman ki bu spor için öfkeli bir mclaren taraftarı sokakta gördüğü bir ferrariyi ateşe verir, o gün tutar bu spor.
bebeği uçurumun kenarına bırakıp fotoğraf çekmek
-
batıyla aramızda çocuk yetiştirme anlayışı bakımından devasa fark olduğunu biz de kabul ediyoruz elbette.
ancak "düşmezse senindir, düşerse zaten hiç senin olmamıştır" şeklindeki bir tavrın, çocuğa birey olarak davranmakla ne ilgisi var mınako. çocuk düşseydi "o bir birey, kendi kararını kendi verdi" mi diyecektik anlamıyorum ki.
sonradan not: tehlikeli bir durum olmadığı, bebeklerde yükseklik korkusunun doğuştan geldiğini söyleyen bir arkadaş olmuş. tehlikesiz olduğuna katılmıyorum. o yaştaki bir bebeği kanepede, yatakta tek başına bırak bir bakalım; bir yolunu bulup düşüyor mu düşmüyor mu. yoksa yükseklik korkusu bir tek bizim bebelere mi doğuştan gelmiyor?
bill gates türk olsaydı olabilecekler
müşteri şikayet ediyor imamoğlu ruhsatımızı alıyor
bir erkeğin bir kızdan hoşlandığını anlamak
-
- yan gözle bakarsa hoşlanıyordur.
- gözünü mü kaçırdı? yine hoşlanıyordur.
- yaptığı espriye kahkahalarla gülüyorsa hoşlanıyordur.
- gülmediyse takılma, hoşlandığını belli etmek istemiyordur.
- konuşurken gözlerinin içine bakıyorsa hoşlanıyordur.
- durmadan dalıp gidiyorsa kızı düşünüyordur.
- bir yere gidilecekse ve kızı davet eden oysa hoşlanıyordur.
- başka bir arkadaş kızı aynı ortama davet ettiyse belli ki aracı koyuyor, çaktırmak istemiyordur.
- kızın elindeki torbaları alıp taşıyorsa hoşlanıyordur.
- almıyorsa kızlar aldırmamalı, "işine gelmeyeni görmezden gelebilirsin vardır bir sebebi" diyerek geçmelidir bu maddeyi.
- başka bir kıza bakıyorsa, bu hoşlanılan kızı kıskandırmak maksadıyladır. e buradan da kızdan hoşlandığı sonucunu çıkarılabilir yine.
sözün özü; kız hoşlanıyorsa o adamdan, adam ne yaparsa yapsın kız yapılan tüm hareketleri üstüne alınacaktır .