hesabın var mı? giriş yap

  • * filmin başında gazeteci çocuğun okuduğu memur maaş zammı 21 ekim 1977'de 5.kez hükümet kuran süleyman demirel döneminde gerçekleşiyor. 750 ile 1000 lira arasında değişen zammın, herhangi bir dayanağı olmaması bütçeyi zora sokacağı söylemlerine rağmen demirel tarafından olay kestirilip atılıyor. hatta filmin senaristi umur bugay da bu zam ile dalga geçen bir yazı yazıyor.

    zam haberi
    umur bugay yazısından küçük bir kesit

    * ikinci ve kötü haberlerin geldiği kısımda, olaylar 16 aralık 1977 günü gerçekleşiyor. 2 kişi ankara ve istanbul'da ayrı ayrı vuruluyor. kahveye konulan bombada ise 30 kişi değil, 54 kişi yaralanıyor. düz bir kıraathane de değil. öğrenci kahvesi. banka soygunu da mersin akbank'ta gerçekleşiyor.

    manşet
    banka
    detay

    * son ve hükümet düşme haberi ise 1977'nin son günü, 1978'in ilk manşeti şeklinde oluyor. hükümet, tarihin gensoru ile düşen ilk hükümeti oluyor. hükümeti ecevit kuruyor ama ara seçimlerde boştaki 5 vekilliği alamayınca 1979'da istifa ediyor.

    yaza yaza düşen hükümet

    bu 3 haber sahnesi filmin başında, tam ortasında ve sonunda geliyor. filme güzel giriyoruz. apti ile her şey güzel başlıyor. sıkıntılara rağmen her şey yolunda giderken, kaza haberleri ile bütün film yokuş aşağı yuvarlanmaya başlıyor. sonunda hükümet düşünce de her şey tekrar baştan başlıyor.

    her yönüyle çok güzel bir film. her gün bir şeyini keşfetmek çok keyifli.

  • eşimdi.

    o anlatırken sessiz sessiz gözlerinin içine bakıp işte bu dedim. evleneceğim kız bu.

    5 * yıllık ilişkimiz boyunca bir kez olsun pişmanlık duymadım.

    zarar gelmez olum bu tiplerden, aslında en korktuğun tip böyle ağzımdan laf kaçırır mıyım diye sinsi sinsi takılıp foyası sekizinci dokuzuncu görüşmede belli olandır sen onla dalganı geç.

    p.s : itiraf edeyim bizimkisi avukat olduğundan bayağı konuştu ama :)

  • aynı iltifatları sen ben etsek, ne abazanlığımız kalır ne de sapıklığımız. elin oğlu stylish dediğinde kızın ağzı kulaklarında iki tur attı mk.

    üstüne bir kelime daha edemeden ağzımıza burnumuza biber gazını sıkar polisi, jandarmayı, belediyeyi, akutu, sahil güvenliği arardı. harbiden coğrafya hem kader hem de kederdir sevgili hemcinslerim.

  • entel geçinen sonradan görmelerin zoruna giden söz. ya ne olacaktı, sizin gibi özenti olup kendimizi sadece bir müzik türüne mi mahkum edecektik? her müzik türünün (istisnasız her birinin) mükemmel örneğkleri vardır ve bunların arasından kulağa hoş gelenler, o an için insanın ruhuna hitap edenler elbette ki dinlenir. gerçi çakma entel zübükzadeler için de durum böyledir ama ezik oldukları için kabul etmeyi kendilerine yediremezler..

    not: ayrıca toplum içinde bir kimlik oluşturma çabasında olan ezikler de bu sözü sevmezler. ne yapsınlar adamlar özde birşey olmayınca popçuyum, rockçıyım gibi sıfatlarla toplumda sivrilmeye çalışıyorlar..

  • bir kadın arkadaşım bayramda 2 günlüğüne alaçatı 'ya gitti. şifne denen ucuz pansiyonlarıyla ünlü çeşme'nin biraz dışında bir yerde kaldı. 2 gün boyunca 10 ayrı kıyafet değiştirip hepsiyle alaçatı'dan story attı. daha sonra bunları profil altı story'lerine ekleyip "2020 summer" yazdı. dışarıdan bakan biri der ki ulan bu yaz en az 1 ay gezmiş bu karı... insanlar sahip olmadıkları lüksü, hayatı ve davranışları sergiliyorlar. hem kendilerini hem çevrelerini kandırıyorlar. biri de durup ben kimim demiyor.

  • arabalarda bulunan ve dikiz aynasının altında ikamet eden küçücük bir düğmedir, bu düğmecik aynanızın içindeki dikiz aynasi arkasindaki goz almasi engelleyicisini aktive etmeye yaramakta olup kesinlikle dikiz aynasını arabadaki pozisyonunuza göre ayarlamakla alakası yoktur, bazı bayan şöförler bu düğmeyi "aman adamlar ne güzel ayna parmak izi olup da kirlenmesin" diyerekten olmayan bir amaca hizmet edermişçesine kullanıyor olabilirler, cahilliklerine vermek lazımdır.

    aynı düğmeciğin bazı arabalarda bilimum mavi boncuk ve sevimli zımbırtıyı dekorasyon amaçlı tutturgaç olarak da kullanıldığı durumlar görülmemiş değildir.

    konuyla ilgili olarak (bkz: dikiz aynasina asilanlar)

  • mahayana budizminin bu isimle adlandırılan yoludur.

    zen olarak bilinen aydınlanmanın özü olan satori'yi aktarmayı hedefler.

    bu öğretide kutsal metin incelemek, ayinler düzenlemek ya da iyilik yapmak gibi klasik yöntemler yerine, meditasyondan, fiziksel "şok" tedavisine kadar değişen teknikler kullanılır. fakat tüm zen okulları öğrenci ile usta arasındaki kişisel bağa değer verir.

    zen (çince chan) sanskritçe'de meditasyon anlamına gelen dhyana'dan gelir. 10. yy'da çin'de doğdu fakat 12. yy'da japonya'da gelişti.

    ayrıntılı mantığa yüz vermez, kendini kontrol ve içtenliği birbirine uydurmaya çalışır, hatta "tek elle alkış sesini hayal edin" gibi cümlelerle ifade bulan o ünlü sıradışı mizah anlayışı japonya'nın samuray savaşçılarına çok çekici gelmiştir.

    zen'in göze batmama ve zerafet idealleri japon kaligrafi sanatının, no tiyatrosunun, kılıç kullanma tekniklerinin, bahçe tasarımının ve çay sunma törenin gelişmesinde etkili olmuş.

  • kariyerinde atletico madrid ve bayern münih gibi takımlarda oynamış futbolcuya sosa kim milan kim yahu yazmış adam

    asıl soru ulan sen kimsin amk ?

  • avm açık, avm içindeki restoranlar açık, ortada masa sandalye yok sadece. olası sonuç buydu zaten.