hesabın var mı? giriş yap

  • sözlükteki hesabımı kimse bilmiyor. bazen burda yazdıklarımı twitter, facebook sayfamda ''adam iyi yazmış'' diye paylaşasım geliyor.

    sanırım psikolojik sorunlarım var.

  • keşke burada dalga geçmeden önce afgan halkının neler yaşadığını, ne kadar çaresiz bırakılıp ezildiklerini araştırsanız.

    "28 yaşımdayım ve hiçbir gün hayatı bilmedim". dalga geçmek için ya vicdansız olmak gerekir ya gerçekten ahmak. amerika ve talibanla elinde taşla sopayla savaşamazsın.

    yatın kalkın atama dua edin. o olmasa aynı durumda siz, sizin acılarla dolu hayatınızla bilgisayar başında dalga geçen başkalarıydı.

  • yer: inönü stadı.
    beşiktaş - dinamo kiev maçının başlamasına yaklaşık 1 saat kadar kalmış. beklemedeyiz.. yandaki elemanın telefonu çalar:

    (aslında monolog)

    - efendim.. he he söyle geldin mi?
    - ...
    - tamam nerdesin şimdi?
    - ...
    - nerdesin lan bağır biraz..
    - ...
    - atkı mı?
    - ...
    - siyah beyaz atkı mı var? (sessizlik - mavi ekran) kapat kapat mesaj atıcam sana.
    + noldu lan ne atkısı?
    - siyah beyaz atkı var boynumda, görmüyor musun diyor sığır. sanki mençıstır - çelsi maçındayız. dur şu dangalağı bulayım da geleyim..

  • yapılmış en aptalca dalgınlık demeyeceğim, en aptalca aptallık ablamın kocasından geliyor;
    üst komşu bir gece karısını dövüyor, ablamla eniştem duruma müdahele edemeyip polisi arıyorlar, eniştem adresi veriyor. sirenler, polisler derken ablamın kapısı yumruklanıyor "aç, polis" deniliyor. bizimkiler şaşırıyor, ihbar eden kendileri, kapıyı açıyorlar, polis "şikayet var sen içeri git" diyor enişteme, sonra ablama "bu adam size şiddet mi uyguladı?" gibi sorular soruyorlar, anlaşılıyor ki bizim zeka küpü enişte adresi verirken kendi daire numarasını vermiş polise. bu sırada polisin gürültüsüne karısını döven adam da geliyor, bizimkiler diyemiyorlar polise "biz değiliz, onlar" diye çünkü adam merdivenlerden izliyor olayı. allahtan bizim enişte tekar arıyor karakoldan bir arkadaşını da, durum açıklığa kavuşuyor. yine de polis evden ayrılmadan önce enişteme "gözümüz üzerinde, dikkatli ol" mesajı vererek gidiyor.

  • ne ilginçtir ki belli bir eğitim görmüş, orta sınıf yarı-burjuva ailelerde olan saplantıdır. ve bunu sürekli tekrarlayıp çocuğu daha fazla çalıştırarak 40 kere söylesem gerçek olur rüyası yaşarlar.
    mesela geçen yıllarda tatil yaptığım bir yazlık sitede çocuğu dahi olmayan tip yoktu. o kadar çok kafamı diktiler ki neredeyse ikna olacaktım, ama çözemiyorum deha nerede. neyse sonra oradaki ege köylüsü garsonla sohbet ettim. oğlu o bölgenin satranç birincisi olmuş, oyunu da kendi kendine öğrenmiş. inanmadım internet'te gösterdi falan. sonra da dedi ki "keşke kafası faydalı şeylere çalışsa".

  • abd \ georgia\ tucker

    işe gitmek için servis beklemek amacıyla evin önüne inilir. o sırada hayalinizdeki otomobilin o an kapıda olduğunu, sahibinin de aracın dışında telefonla konuştuğunu görürsünüz. sürekli internetten ve aylık aldığınız araba dergisinden fotoğrafını görebildiğiniz aracı ilk kez canlı görüyorsunuzdur. şaşkınlığınızı attıktan sonra utana sıkıla yanına doğru yanaşırsınız aracın. içini canlı görmek, kadrana-döşemeye şöyle doya doya bakmak istersiniz. göz ucuyla araca bakarken sahibi sizin bu halinizi görüp aksanlı bir ingilizce ile sorar; "güzel araç değil mi?"

    afallarsınız! böyle hafif kekeme modda; "evet, kesinlikle.." dersiniz. adam bir an bile duraksamadan;"istersen deneyebilirsin!" der. ne yani ilk çıktığı günden beri hayalini kurduğunuz aracı mı sürecektiniz? hemen şimdi hatta? evet doğrudur! adam size hayalinizdeki aracı denemeniz için verecektir. verir de..

    siz hayalinizdeki aracı hiç tanımadığınız bir adamdan alır ve denersiniz. bilmem kaç bin dolarlık araç o an altınızdadır ve çıkardığı ses o an hiç duymadığınız kadar güzeldir.

    sürersiniz aracı. araçtan inerken adam sizi şaşkına çeviren bir şekilde sorar;

    - kardeş memleket neresi?

    edit: tamamen gerçektir!

  • uzun mesafeden ilk keskin nişancı düellosu çanakkale savaşında gelibolu'da olmuştur.

    avustralyalı billy sing ve almanlar tarafından eğitilen osmanlı askeri korkunç abdül girer düelloya.

    korkunç adbül, onlarca türk askerini vuran bu keskin nişancının olası yerini belirlemek için başından isabet almış her askeri inceler ve merminin olası yönünü hesaplamaya çalışır. abdül geceleyin kendine chatham garnizonu'na bakan tek kişilik bir yatma çukuru kazar. şafaktan önce çukura girer ve tüm gün orada uzanır ve diğer tüm açık hedefleri görmezden gelir. sessizce billy'yi tespit etmeyi bekler.

    sonunda birbirlerini farkederler. abdül, sing'i omuzundan vurmayı başarır. cepheye geri dönmesini beklediği rakibinin yerini belli etmesini beklemeye başlar. sonunda sing'i görür ama sing daha hızlı davranarak korkunç abdül'ü vurmayı başarmıştır.

    korkunç abdül çanakkale savaşının az bilinen kahramanlarındandır. er'den generale onlarca düşman askerini etkisiz hale getirmiş olup kendisi için en iyi keskin nişancılarına özel emir verilmiştir. gerçek kimliği tespit edilememiştir.

    billy, çanakkale'den sonra 1916'da ingiliz üstün davranış madalyası alır. 1918'de almanların karşısında savaşır. kahraman görülmesine ve ödüller almasına rağmen billy sing hiçbir zaman halkı tarafından genişçe tanınmamıştır. yarı çinli yarı avustralyalıydı ve yaşadığı akıl hastalığı nedeniyle 1943'te avustralya'da bir pansiyonda son derece fakir bir şekilde ölmüştür.

    kaynak: çanakkale savaşında cephede bulunan gazeteci ion idriess'in yazdığı "lurking death; the stories of snipers in gallipoli, sinai and palestine" kitabı.