ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ssg
-
cekinme abim.. cekinme "özür dilerim" de.. biz eglenceli bir sey hazirladigimizi sanmistik ama oyle olmadi de.. farkinda olmadik ama sizi bir "hic" yerine koymusuz de.. sözlügü ciddiye almanizi size pahaliya ödettik; üzgünüm de.. kücültmez bu seni.. en azindan yazdigin son yazi kadar olmaz.. daha kötüsü de nazarimda olamaz. yok gitmez, etmez degil, gider abi. ben bu kadar gerizekali yerine konmadim, sen koydun beni. helal olsun.. simdi sen yine toplanip gerrain filan deli gibi gülüyorsundur biz boyle delirince ama durum bu.
bir de belirteyim; saka baskadir, insanlari ciddiye almamak, gerizekali yerine koymak cok baskadir.
sozlukteki duraganlik baska bir konudur, varolan gücünüzün arkasina aldiginiz yetki ile insanlarla eglenmek, cok baskadir.
bunlar birbirlerinden farkli konular..
"özür dilerim" de.. kurtarmaz ama keser atar pek cok seyi. en azindan bu kadar bir "sey" iz biz abi. on bin kisi degil, okuyan, eden, üzülen, sevinen.. binlerce insan.. duygular bunlar.. ayip abi, inan bana ayip.
ama sunu da bilyiorum. boyle, yüzde yüz, binde bin "sacmalik" oldugu kesin olan bir konu dahi, bir süre sonra tersine dönecek "abi bir de olayin su yüzü var ama"cilar cikip sizin bu sakaniza destek olacaklardir, sözlük bu. hicbir düsünce, yüzde yüz salakca dahi olsa ancak bir süre bir tarafta kalabilir. onlara filan da aldanmayin diye bunlari yaziyorum; yaptiginiz ayip, hcibirinize yakistiramadim, bir tek kerizlenmeyi kendime yakistirdim. hakettim bunu ben, burasini gereginden fazla önemseyerek.. eni sonu senin bir "del" tusuna basar benim onlarca saat üzerinde durup yazdigim yazilar, entryler, onlar bunlar..
bir yerde haklisin kesinlikle de.. aci geliyor o gercek bize.
hüseyin üzmez'in ölümü
-
kız çocukları için hayırlı olmuştur.
adettendir, allah rahmet eylemesin amk.
dizüstü bilgisayarı pilsiz kullanmak
-
ev arkadaşımın beni en sinir eden hareketiydi. uzun ömürlü olsun diye kullanmıyordu. fakat hiçbir zaman bir kere bile kullandığını görmedim. galiba ölümsüz olmasını istiyordu.
hdp meclise girdikten sonra olanlar
-
- ülke bölünmedi.
- apo hapisten çıkmadı.
- hdp verdiği sözlerden dönmedi.
- selo onu başkan yaptırmadı.
- küçük enişte ya koalisyon ya muhalefete mecbur kaldı.
- rte 2 gündür sarayından çıkamadı.
- selo emanet oylara teşekkür etti.
- meclis'te kadın milletvekili oranı ilk kez yüzde 18 oldu
(bkz: ben tatmin oldum)
survivor 2016
-
az evvel tuğba özay'ın şu şekilde açıklama yaptığı yarışma: "bence adada dedikoduların merkezinde yattara yer alıyor."
lan adamın en uzun cümlesi" lüfen bekle yemek ne zaman.."
kimsenin nefret etmediği 10 türk vatandaşı
-
(bkz: recep tayyip erdoğan)
(bkz: emre belözoğlu)
(bkz: fatih terim)
(bkz: yıldırım demirören)
(bkz: turabi çamkıran)
(bkz: rasim ozan kütahyalı) & (bkz: nagehan alçı)
(bkz: kenan evren)
(bkz: abdülkadir selvi)
(bkz: nihat doğan)
(bkz: ali ağaoğlu)
paralel evrenden yazıyorum...
farklı kişiler mesaj atıp rok neden yok, nagehan neden yok diyince ailecek bu arkadaşları listeye aldım :)
gece lampulu'nun ricaları kıramadım ve japanese bonus track olarak (bkz: melih gökçek) diyorum. burdan birisini silmeye içim el vermedi.
sonradan edit: arkadaşlar listeyi 10'da sınırlamak imkansız hale geldi biliyorum. hdp tek lgbt aday bizden çıktı demişti sanırım. bakıyorum kadın adayımız hiç yok. tek bir hamlede demokratik bir liste haline getirmek için (bkz: bülent ersoy) diyorum.
hayvanseverlerin de haklarını savunmamız gerektiğini düşünüyorum ve eveeett o bir sakallı!!! o bir evinden aldıran!!! o bir wesley sneijder hayranı!!! o bir ayııııı!!!!
tüm zamanların en başarısız kız düşürme repliği
-
işyerinde ilk gun hatunun elinde uzerinde 2010 yazan ve uzay figurleri olan kitap görülür. içimden 2001*'i herkes bilir de bu hatun 2010'u okuyorsa "tam benim kafadan" diye geçiririm.
-2001'i mi daha cok begendin 2010'u mu?
-anlamadim..
-arthur c. clarke'in kitabi degil mi su?
-yoo, 2010 yili ajandasi
şeytan'ın en çok kullandığı kelimeler
-
bence bi dene.. ne kaybedersin ki?
çolpan ilhan
-
tiyatrosunu izleme fırsatı bulduğum, ellerini tutup "ne kadar güzel olduğunu anlatabildiğim" heyecandan bacaklarımı titreten çok, çok özel insan.
çolpan hanım dediğimde "çolpan abla, çolpan abla" demişti gülerek.
allah nur içinde yatırsın, en büyük aşkına kavuştu tekrar.
adapazarı kocaeli sakarya izmit
-
kocaeli'nin merkezi izmit'te yer alır, ama izmit bir şehirdir, kocaeli ise ildir. türkçe'de genelde il = şehir anlamı çıkar, ama bu duruma istisna bir yerdir kocaeli, çünkü içerisinde gebze ve darıca gibi iki ilçe mevcut. bu iki ilçe bir araya geldiğinde istanbul'un uzantısı gibi dururlar, ama kocaeli'ye bağlıdırlar ve ayrı bir şehir gibidir. izmit ile arasında medeniyetten uzak sanayiyle dolu 60 km'lik mesafe vardır. izmit de bir ilçedir, ve aynı zamanda bir şehirdir, gebze'den bağlantısız, kocaeli büyükşehir belediyesinin merkezidir. kocaeli ise bir şehir değildir, ildir ve idari bir bölgeden ibarettir, kocaeli diye bir şehir yok.
sakarya da bir ildir, merkezi iliyle aynı isme sahip olmayan sayılı yerlerdendir. sakarya'nın merkezi ise adapazarı'dır. sakarya diye bir şehir yoktur, ama adapazarına sık sık sakarya denildiği olur. kocaeli'nin aksine, kimse izmit'e kocaeli demezken adapazarlı olmayanlar adapazarına sakarya derler genelde, bu kavram kargaşasında bunun da etkisi vardır muhtemelen.
ayrıca gebze + darıca'nın toplam nüfusu hem izmit'ten hem de sakarya ilinden daha fazladır. darıca'da oturduğum için ayrıca belirtiyorum ama çoğunluğun kabul ettiği haliyle darıca da gebze sayılır, gebze'nin bir uzantısı gibidir. edit: eklemeyi unuttum gebze ve darıca ikilisinin bir de üçüncü yancısı vardır, çayırova. esasen darıca da çayırova da zamanında gebze'ye bağlıydı, sonra önce darıca sonra çayırova'yı gebze'den ayırıp ayrı ilçeler yaptılar. ama bu üçünü bir araya getirip ayrı bir il ilan etsen nüfus olarak 81 ilin 70'ini geride bırakır, sanayisi sayesinde de gelirde ilk 5'e oynar. hiç küçümsenmeyecek kadar çok nüfusa ve sanayiye sahip yerlerdir.
edit: bölgeye enerji veren sedaş'ın çagrı merkezini arayıp anlık kesintiler menüsüne girerseniz,
sakarya için 1'i, gebze için 2'yi, kocaeli için 3'ü, bolu için 4'ü, düzce için 5'i tuşlayın denilmekte.
darıcada oturduğum için gebze menüsünden bilgi alabildim, muhtemelen çayırova ve dilovasını da kapsıyordur. sedaş bile gebze'yi ayrı bir şehir olarak tanıyor.
türk tipi akademisyen
-
dersinde 'belirlenmiş sınırların' dışına çıkmak imkansız gibidir. hiçbir dersinde çözülmemiş bir problemden bahsettiği görülmez. araştırılmayanı araştırmaya teşvik etmez.
"bu neden böyle" sorusuna "çünkü öyle" cevabını verecek bir profil çizer.
gaming laptop
-
bir oksimorondur. laptop gibi bir sıkışık ve minik bir kasa tipinde güçlü bir grafik kartı ve işlemcinin ısı çıkışını yeterince hızlı ve daimi olarak sağlayabilmek mümkün değildir. yani evet mümkündür ama fanları ve beraberinde kasayı büyütmeniz ve deli gibi gürültü çıkarmayı göze almanız gerekir. bu sefer laptop'ı anlamlı yapan taşınabilirlik ve sessizlik gibi unsurları kaybedersiniz. elinizdeki yaratık laptop olmaktan çıkar ucube bir masaüstü olur.
masaüstü form faktöründeki gaming pc'lerin ısrarla var olma sebebi bir kitlenin masasını elektrikçi vitrini gibi zevksiz renklendirme tutkusu değil, büyük kasaların termodinamik mucizeler olmasıdır. eskisi gibi pc'lere 3 tane hard disk, dvd sürücü, 5.25" floppy takmalık bir durum da yok ki genişleme yuvaları falan gerektiğinden büyük kasa isteyelim. ekran kartını ve anakarta ssd'yi takıp geçiyoruz, geri kalan her şey usb'den. bugün gaming pc kasalarının hacminin önemli bir kısmı soğutmaya adanmıştır: fanlar, heatsinkler, su soğutma boruları, pompalar, hava akım boşlukları vesaire. dana gibi ekran kartınızın da çoğu fanlardan ve heatsink'lerden oluşuyor fark ettiyseniz.
laptop'lar gerekli soğutma gücünü sağlayamadıklarından yüksek güç gerektiren işlerin yol açtığı ısınmalarda thermal throttling yapmak zorunda kalırlar. yapmazlarsa yanıp kül olurlar çünkü. bu sıradan uygulamaları kullanırken sizi rahatsız etmez ama bir oyunu keyifle oynamayı imkansız hale getirir. takılmanın en çok rahatsız ettiği tecrübelerden biri oyun (diğerleri film izlemek ve müzik dinlemek). en ufak takılma tüm keyfinizin içine eder.
lakin gaming laptop'ın başaramadığını başarmış başka bir form faktörü var: elde tutulan portatif oyun konsolları; mesela steam deck. bunu nasıl başarmışlar? ısı üretimini azaltarak: ekran ufacık, o yüzden çözünürlüğü düşük tutup grafik ayarlarını da o çözünürlüğe göre ayarlayıp toplam ısı oluşumunu tutarlı şekilde konforlu tahliye edebilecekleri seviyede tutabiliyorlar. siz ufak ekranda gözünüz görmediğinden grafikler güzelmiş gibi geliyor. bunu laptop gibi bir form faktörde gözlerinizi kanatmadan yapmak mümkün değil.
o yüzden gaming laptop olmaz. o size yutturulmuş bir kazık olur. ha, bir gün olur belki, ne bileyim bir işlemci devrimi, teknolojik bir sıçrayış gerçekleştiririz, onu da başarırız. ama bugün maalesef.
gaming laptop almayı bırakın. siz aldıkça adamlar da "aha kerizler alıyo biz de üretelim" deyip basıyorlar. lütfen bırakın almayı da bitsin şu saçmalık. hazır saçmalıkları bırakıyorken şu "madem rgb ledli kasam var, o zaman paramın tam karşılığını almak için hem red, hem green, hem blue'ya %100 abanayım" denen estetik yoksunu göz kanatan çirkin aydınlatmalardan da kendinizi kurtarın. bunu beceremiyorsanız gerekirse ışık falan basmayın. napacaksınız kasanın içini görüp. niye dikkatinizi dağıtıyorsunuz, retinanıza boşuna foton basıyorsunuz, beyninizi yoruyorsunuz?
reklamcıların gözünden türk insanı
-
malın önde gidenidir
regl olduğunda bembeyaz etekler giyer.
akan musluğu tuvalet kağıdıyla durdurmaya çalışır.
yağdan ebesi sikilmiş kabı ovalamadan temizlemeye çalışır.
falan filan...