ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
36 saat nöbet çıkışı direksiyonda uyuyan doktor
-
20 yıl öncede nöbet sistemi bu şekilde idi. ameliyatta asistan bayılır diğeri çağırılırdı.yorgunluk yüzünden ameliyatlarda komplikasyonlar olurdu. bu düzene sağlık bakanlığı niye izin verir anlamak mümkün değil. hadi bakanlık personelini insan yerine koymuyor onu biliyoruz zaten ama bir doktor diğer meslektaşına bunu niye reva görür? kıdemli asistan ve hocalar " biz tuttuk sizde tutacaksınız eşek gibi " derlerdi. zaten sağlıkçıların en büyük düşmanı yine sağlıkçılardır bu ülkede. yazık olmuş gerçekten.
ekleme: ne kadar haklı bir tespit yaptığımı alttaki entryden anlamak mümkün.
kaynatılan kolanın zift gibi olması
-
kolayı kaynatmayı deneyene müstehaktır. boşuna yazmamışlar "soğuk içiniz" diye :)
gs fb'yi kadıköy'de en son yendiğinde
-
uefa kupamız bile yoktu lan daha. *
mahidevran sultan
-
şehzade mustafa'nın annesi, kanuni'nin eşidir.
zannedildiği gibi hürrem'e yenilmemiştir. çünkü hürreme yenilen kanuni'nin bizzat kendisidir.
mahidevran sultan, o gösterişli saray hayatından sonra bir anneye en yakışanı yapıp, babası tarafından öldürtülen oğlunun yasını sessiz sedasız çekerek, fakirlik içinde manisa'da sürgün hayatı yaşamıştır.
kanuni o kadar yenilmiştir ki hürrem'e; ilk göz ağrısı olan karısına bir maaş bile bağlatmamıştır.
onu açlığa terk etmiştir.
kanuni o kadar yenilmiştir ki hürrem'e; kendi oğlunu öldürttüğü yetmezmiş gibi, karısı mahidevran sultan'a bir saraylının başına gelebilecek en kötü şeyi yaşatmış ölmekten beter etmiştir.
kanuni sözüm ona ''muhteşem yüzyıl'' yaşarken,
kendi karısına ve öz oğluna aslında hiç de ''muhteşem'' bir baba olmamıştır.
böyle bir babanın yönettiği o ''muhteşem'' yüzyıl ne ilginçtir ki hürrem'in oğlu tahta geçince bitmiş,
osmanlı duraklama devrine girmiştir.
kim bilir belki de kanuni tarafından boğdurulan şehzade mustafa'nın,
hatta yıllarca sürgün edilip, hürrem'in hırsının ve kininin altında ezilmesine izin verilen mahidevran sultan'ın ahı tutmuştur.
belki de onun için osmanlı devleti bir daha asla ''muhteşem'' olamamıştır.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
-aileniz buraya geldiginizi biliyor mu? (mankenlik ajansi degil ilac firmasi)
-kactim ben size beyfendi.
ido tatlıses
-
asıl adı ibrahimmiş. ido ise ibrahim ve deryanın birleşimiymiş. her şeyi anladık da sonundaki o harfini çözemedim.
edit. o da oğlu demekmiş. kızı olsa demek idk olacaktı.
4 aralık 2019 şule çet davası
-
saat 10.00'da ankara adliyesinde başlayacak olan karar duruşması.
https://twitter.com/sulecetdavasi
karar:
berk akand’a, 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi.
çağatay aksu, cinayetten müebbet hapis, tecavüzden 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
#suleceticinadalet
(bkz: alara karademir) bu başlığa da destek verip gündemde kalmasını sağlayabiliriz.
her çalışanın maaşının %20'si alınsın
-
(bkz: aktroll detected)
(bkz: engelle geç)
(bkz: ak troll’lerin vatan haini olması)
buna bize küfrettiği için dava açabiliyor muyuz? dediği gibi para lazım çok para lazım.
alex de souza vs gheorghe hagi
-
hagi'yi elinde türkiye bayrağı ve uefa kupasıyla kopenag'da koştururken hatırlarım, alex'i..sikimde değil valla alex.
kışın güneş gözlüğü takmak
-
çevremdeki her dört insandan beşinin garipsediği, benimse garipsenmesini garipsediğim davranış. güneş gözlüğünün hava sıcaklığıyla ne tür bir ilişkisi olduğuna dair sağlam bir argümanla gelebilenini de görmedim.
güneş gözlüğünün kışın gözü rüzgardan ve rüzgarla göze kaçabilecek parçacıklardan koruduğu ve gözün kışın da çevredeki ışıktan rahatsız olabileceği gibi dünyanın en basit gerçeğini geçiyorum. (ayrıca hafif bulutlu bir havada her yönden ve her yerden gelen sinir bozucu beyaz ışığın tamamen açık havada tek bir kaynaktan ve tek bir yönden gelen sarı güneş ışığından çok daha rahatsız edici olduğunu da unutmayalım)
"kışın neden güneş gözlüğü takıyorsun?" sorusu, "yazın neden ayakkabı giyiyorsun?" sorusundan farksız bence. istesek yalınayak gezebiliriz yazın, ayağımız üşümez, buna rağmen yazın hala ayağımıza bir şey geçiriyorsak başka bir işlevi olsa gerek, değil mi?
onu da geçtim, güneş gözlüğü takmak kendimi rahat hissetmemi sağlıyor olabilir, kime nedir? tanınmak ve sohbet içine çekilmek istemiyor olabilirim, gözlerim hassas olabilir, saatlerce gözümü kısa kısa dolaşmak istemiyor olabilirim. ışıktan korunmamı gerektiren bir rahatsızlığım olabilir. gözümün şişliğini saklamak istiyor olabilirim, gözlerimin kırışmaması gibi bi derdim olabilir falan filan. ya da bazısının saat takmayı sevdiği gibi güneş gözlüğü takmak öylesine hoşuma gidiyor olabilir.
hepsini geçtim, hiçbir işlevi olmadığı halde sadece cool görünmek için takıyor olsam ne yazar? bunun nesi kötü? sanırsın kimsenin cool görünme kaygısı yok, bi güneş gözlüklüler dert etmiş bunu. iki dakka dürüst olalım.
özet: güneş gözlüğü süper bir şeydir ve yaz kış takma özgürlüğüm için canımı vermeye hazırım. hırsımdan şu an evde de takıyorum.
28 yaşımdayım hiçbir gün hayatı bilmedim
-
adamın vatanı afganistan.nasıl hayatı dünyayı yaşasın.maalesef coğrafya kaderdir