hesabın var mı? giriş yap

  • woody allen güzel buyurmuş:

    "what if everything is an illusion and nothing exists? in that case, i definitely overpaid for my carpet."
    (eğer her şey bir yanılsamaysa ve hiçbir şey yoksa; evdeki halıya kesin fazla para bayıldım demektir.)

  • akp’li belediyede çalışıyorum diye hayatımda 1 kez zoraki akp mitingine katıldım. kitleyi ilk kez yakından gördüm.

    arkadaşlar öyle bir kitlenin sayesinde iktidarlar ki hayatı sorgularsınız. gördüklerimi hala unutamıyorum. bizim asıl rakimiz rte falan değil bu kitle. asla yenemeyeceğin (!) çipli bir ordu gibi düşün…

    o yüzden parti marti ayırt etmeden (ki ben eski bir iyi parti üyesi ve mustakbel zafer partisi sempatizanıyım) istanbul’da bu çipli orduya rağmen erdoğan hegemonyasını yıkmış olan ekrem imamoğlu’nu destekliyorum. bu geleceğimiz için elzemdir. önce bunları yıkmalıyız. sonra aramızda rekabet ederiz. önce bu hegemonyayı en güçlümüzle tamamen yok etmeliyiz…

  • 1508 yılında papa ii. julius’un daveti üzerine roma’ya giden ve vatikan’da papalık sarayı’nın çalışma odalarına freskler yapan raffaello’nun bu odalardan imza odası’nda yer alan resminin adı.resim, onun antik sanat ve düşünceyi özümsediğini gösteren en yetkin örneklerden biridir. imza odası’nın karşılıklı iki büyük duvarında “kutsal tartışma” ve “atina okulu” yer almaktadır. raffaello, böylelikle teoloji ve felsefeyi karşı karşıya yerleştirmiş, yan duvarlarda, hukuk ve sanata, tavanda ise, sanat, yasa, felsefe ve dinin alegorisi olan dört kadın figürüne yer vererek şemasını tamamlamıştır. raffaello’nun teoloji ve felsefeyi karşılıklı yerleştirmesinin nedeni, bu dönemde hümanist düşüncenin etkisiyle gerçekliğe ulaşmanın iki yolu olduğuna inanılması ve bu iki yolun da, inanç ve akıl olduğudur. resmin merkezinde platon ve aristoteles bulunmaktadır. platon’un elinde bulunan timaios adlı kitabı perspektifin odak noktasını oluştururken aristoteles’in elinde bulunan etica ise, bu plana göre ikincil konumda kalmaktadır. resmin ana şeması, yeni-platoncu düşünceyi yansıtır bir biçimde, maddi, dünyevi ve zihni olmak üzere üç aşamalı bir biçimde düzenlenmiştir. alt kısımda, maddi bilimlerle uğraşan düşünürler de kendi aralarında iki gruba ayrılmış, bunlardan astronomi ve geometri bir grupta, mekanik bilimler ise diğer grupta gösterilmiştir. alt kısmın sağ tarafında euclides’in merkezinde olduğu geometriyle ve astrolojiyle ilgilenen düşünürler görülür. sol tarafta ise, merkezinde pisagor’un bulunduğu matematikçilerin oluşturduğu doğa bilimcileri grubu yer alır. bu iki grup arasındaki merdivenden yukarı çıkıldığında metafizik ve manevi bilimlerle ilgilenen düşünürlerin olduğu gruba ulaşılır. arada yer alan merdiven, resmin önemli bir birleşim noktasıdır ve üzerinde tüm dünyevi işlerden vazgeçmiş bir halde yanında bakır kabı, elindeki notları okumaya dalmış olan diyojen yer almaktadır. metafizik ve manevi bilimlerle ilgilenen düşünürlerin gösterildiği üst kısımda, sağda materyalist düşünür aristoteles’in grubu ve sağda manevi bilimlerle ilgilenen düşünürler yer alır. ön sıralarda, raffaello’nun kendi portresinin de bulunduğu grupta raffaello, sanat ve felsefe ilişkisine işaret etmek için buraya dönemin sanatçılarını da yerleştirmiştir. resmin arka planında yer alan kemerli nişlerde, athena ve apollon heykelleri dikkati çekmektedir. örtük bir biçimde isa ile ilişkilendirilen ve ışık tanrısı olarak sembolize edilen apollon, elindeki liriyle ruhsallığın zaferini ve ilahi armoniyi simgelemektedir. yine örtük bir biçimde meryem ile ilişkilendirilen athena ise, aklı temsil eder ve erdemlerin temsil edildiği tarafta yer alır. kalabalığın arkasında, mavi gökyüzüne açılan tonoz örtüsündeki perspektif kullanımı, bu dönemde sanatçının perspektif kullanımı konusunda ulaştığı noktayı gösterirken, bu tonozların ardında yer alan açıklık ile de, maddi olandan manevi olana ve oradan da sonsuzluğa ulaşma yolundaki yeni-platoncu düşünce anılmış olur. arka planda, tonozun üst kısmında, alt iki yanında dizleri üzerinde dua eden melek kabartmaları bulunan üçlü pencere kutsal üçlemeye işaret etmektedir. aynı şekilde, parmaklarını sayarak bir şeyler anlatan socrates’ın da üçüncü parmağını işaret ettiği ve bu yolla kutsal üçlemenin bir kez daha vurgulandığı görülür. tüm figürlerin içinde bulunduğu geniş hol, bramante’nin merkezi planlı yapılarında da görülen ve antik toplantı salonlarını andıran bir holdür. raffaello’nun bu resmi, kompozisyonda yer verdiği antik mimari öğeleriyle de, antik dönem düşünürleriyle de, rönesans sanatının antikite olan ilişkisini açık bir biçimde göstermektedir.

    resimle ilgili kimin kim olduğuna dair daha ayrıntılı bilgi için http://www.wga.hu/ adresine de bakılabilir.

  • hic yapmadigim bi eylemdi. gecen ay bi arac oturdugum sitede benim park yerime park etmisti, icimden olabilir dedim herhalde acelesi vardir. fakat arac tam 5 gun orda kaldi. artik canima tak etmisti, kimsenin ortalikta olmadigi bi vakit usulca arabaya yaklastim ve silecegi kaldirmak icin elimi attigimda silecek elimde kaldi?! ben bir panik. yok takamiyorum. bi yandan cevreme bakiyorm bi yandan silecekle sevisiyorum. en sonunda hic bi sey olmamis gibi silecegi caminin uzerine birakip kactim.
    kaldirmayin silecek falan. riskli is bunlar, havadan mevzu cikacakti.

  • yaz sıcağında, açık havada otururken, sivrisineklerin sizi değil, hep yanınızdakileri soktuğunu farkettiğiniz an.
    onlar bile taze kan tercih ediyo' şerefsizler...

  • %20 ile türk kızlarına göre olmadığım sonucunu veren test.

    çok da fifi. fransız kızları iyidir. (ama afedersiniz taharet almıyorlar)

  • peygamberler şehri şaşırtmıyor.

    ah ah şunları kamu hastanelerinde sağlık hizmetinden men edeceksin
    o üç kuruş kazandığı paranın özel hastanede eridiğini görünce yemin ederim dut yemiş bülbüle döner bu tipler.

    çözüm basit,
    neden uygulanmıyor?

    bu tarz primatların sağlık personellerine saldırması kişisel bir keyif mi veriyor meclistekilere?
    çok ilginç gerçekten.

  • canim fadil;

    oturmus usenmemis yedi sayfa mektup yazmissin, bilmiyor musun ki okumayi sevmem ben gozlerine yazik cocugum.

    neyse ki yigit buradaydi okudu ozet gecti p*, paraya sikismissin, her bankerin dustugu tuzaga dusmus, vatandastan topladigin sermayeyi ic etmissin.

    cankusum,

    senin de bildigin gibi 17 aralik sonrasi bu paralelciler yuzunden artik herkes biliyor, bizim bilaloglana parlari sifirla demistim, bizim sehzade bilal evdeki o milyar dolarlari, ibrahmi hakki hazretlerinin memleketi olan pasinler de kecilere yedirmis. evet evet bildigin kecilere once ben de inanmadim, inanamadim hatta espri sanndigimizdan emine ve sumeyye iffetsizlik edip kahkahalarla guldu. ve lakin degilmis. anlayacagin nakit kalmadi.

    cingozum,

    biliyorsun hastane ilac firmasi falan filan da o donemde malezyalilara satildi, abi bu malezyalilar nasil pis adamlarmis, bak kac ay oldu daha odeme yapmadilar. ben de sabirla bekliyorum.

    karadutum, catalkaram cingenem,

    okumayi sevmeyen adam yazmayi da sevmez malum, cok uzun tutmayacagim, senin anlayacagin benden sana zirnik calismaz. haa diyorsan ki tuysuz yetimin hakki, havuzda toplanan paralar onlar da ancak bana kadar var.

    sevgilerimle yanaklarindan opuyorum.

    31 temmuz 2014 , 14 leman 1

    (bkz: 31 temmuz 2014 jet fadıl'ın rte'ye yazdığı mektup)

  • çipli bedenlerden önceki son aşama değildir.

    hiçbir içkin değeri olmayan kağıtlara yapay bir değer yükleyip bu değeri milyonlarca kişinin ikna olup güvenip kullanmasını sağlayan, bu kağıtların her birinin değerinin başka kağıtlara ve gerçek metalara göre her gün değişmesini sağlayan bir ekonomik sistemimiz varken işbu değeri sadece manyetik plastiklere işlemek mi inanılmaz geliyor? bana pek gelmiyor. hayırlısı olsun. şimdi gölge ekonomiciler düşünsün.

  • sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen, sen

    o kadar tembelsin ki yukarıdaki 'sen' kelimelerinin hiç birisini okumadın !

    bu yüzden aralarından birinin 'ben' olduğunu fark etmedin.

    şimdi aradaki 'ben' kelimesini arıyorsun ve hepsinin 'sen' olduğunu yeni anladın.

    sen zaten hiçbir zaman beni anlamadın :("

    bizim ev çok kalabalık ne olur uygun bi' yer söyleyin gidip kendimi dövecem.