hesabın var mı? giriş yap

  • mutfakta kuyu olmasına daha çok şaşırdığım haber. evi hayal edemedim, “kuyudan ütüsüne su doldururken yıldırım çarptı” olayını kafamda canlandıramadım. birde uçarak buzdolabına çarpmış.
    sharon stone’un ütü yapmasına mı şaşırayım, mutfakta ütüsüne kuyudan su doldurmasına mı şaşırayım, uçmasına mı şaşırayım bilemedim. sanırım haberdeki en normal şey yıldırım çarpması.

  • 11 yaşında ölen kardeşin mezarını uzun süre sonra ziyaret edip, mezarın üzerindeki defne ağacının* ne kadar büyüdüğünü fark etmek.. dönüş yolu boyunca babayla tek kelime konuşamamak.. yol boyunca repeate alınmış halde sadece tek bir cümleyi tekrarlayıp duran iç sesi susturamamak; " aman da aman büyümüş de kocaman defne ağacı olmuş aslan kardeşim"..
    takip eden günlerde aynanın önündeki defne yaprağını arada bir koklayıp, okşamak..
    çok daha sonra aynı yapraktan babanın cüzdanında bulmak..

  • ilk defa 1897'de van gogh'un gorumcesi tarafindan 300 frank'a satilmistir. daha sonra 1904'te paul cassirere(1871-1926, alman resim koleksiyoncusu, ozellikle paul cezanne ve van goghun resimleri olmak uzere fransiz empresyonizm ve post-empresyonizm resimlerine karsi cok ilgiliydi.) satildi, ayni yil kessler'in eline gecti(bu kim bilmiyom), 1910'da druetin eline gecti(tanimam etmem, valla.)

    1911 de, resim stadel tarafindan alinmistir(su zamanda bile 600'u sergilenen 2,700 onemli resme, 600 heykel ve 100.000 cizimden olusan bir koleksiyona sahiptir. almanyanin en buyuk koleksiyonlarindan biri ve en onemli sergi muzesidir.)ve 22 yil boyunca burda tutulmustur.

    1937'de nazi almanyasi'nin halk aydinlanmasi ve propaganda bakanligi (ministry of public enlightenment and propaganda) tarafindan el konuldu ve hermann göring e almanyadan cikarilmasi emredildi.(goring, 1. dunya savasinda falan almanyaya hizmet vermis politikaci, hitlerin agir toplarindandi)

    goring, calismayi amsterdamda bir koleksiyoncuya satti ve oradan siegfried kramarsky'e satildi. kramarsky, resim ile birlikte new yorka uctu geldi.
    kramarsky'nin ailesi 15 mayis 1990 tarihinde resmi acik artirma icin christie's new york muzayedesine getirdi ve resim, daishowa paper manufacturing murahhas azasi ryoei saito tarafindan o zamanin parasiyla; 82.5 milyon amerikan dolari odenerek satin alindi ve o donemin 'dunyanin en pahali resmi' unvanini kazandi.

    saito 1996 da oldu ama resim halen ya evinde ya ailesinde falandir. satilmamistir, resmi olarak halen ryoei saito'nun elinde oldugu belirtilmektedir.
    resim 21 senede dunyanin en pahali resimleri siralamasinda 4. siraya dusmustur, ama manevi acidan dr.paul gachet(1828,1909)'in anisina ithaf edilmesi, onu unutturmayacaktir bu zumreye.

    daha pahali diger 3 resim icin;

    resim ; ressam - fiyat

    3 - (bkz: portrait of adele bloch-bauer i) ; (bkz: gustav klimt), ** - 135 mln dolar
    2 - (bkz: woman iii) ; (bkz: willem de kooning) ** - 137.5 mln dolar
    1 - (bkz: no 5) ; (bkz: jackson pollock) ** - 140 mln dolar

  • kandırıldık türkiyem!

    -istanbul kalabalık.
    -15 milyon nüfusu var.
    -gezilecek çok yer var.
    -çarpık kentleşme de cabası...

    hadi ordan! bu saatten sonra bok inanırım size. gördük işte bu dizide asıl gerçekleri.

    -istanbul toplam 30 kişiden oluşuyor. bunların hepsi bir yerlerden birbirlerini mutlaka tanıyor (komşu kızı cansu ve emir hariç. onlar tanışmıyorlar bir tek.)
    -istanbul'da gidilecek bir otel, bir şeyler içilecek tek bir cafe var. herkes o otele geliyor, herkes o cafe'de takılıyor.
    -istanbul'da toplam 6 tane ev var ve bu evlerin temizliğine sadece feriha'nın anası gidiyor.

    artık bana "istanbul'da yaşam çok zor." demeyin lütfen. yemem.

  • - zor be anne çok zor...

    - neyi zor eşek sıpası... okulda yedinci senen bu.

    - ehehhe... finaller biraz şey oldu da...

  • horoz eti tavuk etinden daha lezzetli ancak görece sert olur. dolayısıyla, pişmek için daha uzun süre ister. yani tüketici tarafından “kart” bulunarak tercih edilmez, bu da üretici için zarar demektir.

    bu nedenle besi çiftliklerinde yumurtadan çıkan civcivler cinsiyetine göre ayrılır ve erkek civcivler kağıt kıyma makinası gibi bir makinada kıyılarak yem olurlar.

    bu uygulama, biz müşterilerin konforu ve gıda endüstrisinin fayda/maliyet politikasının ürünü.

    ancak, yukarıda belirttiğimiz gibi, horoz eti tavuğa göre daha lezzetlidir. fransa ve almanya’da “kapaun” adıyla özel olarak yetiştirilir ve gurmeler için hazırlanır.

    horoz eti anadolu’da da eskiden beri bilinir. horoz çorbası “hasta yemeği” olarak geçer. gerçekten de, doğal ortamda beslenmiş bir horozun eti protein, mineral ve vitamin bakımından zengindir ve oldukça lezzetli olduğu için en iştahsız hastayı bile ayağa kaldırabilir.

    horozun eti tavuğa göre daha kaslı ve koyudur. aroması daha yoğundur. suyu pilavlara ve diğer yemeklere lezzet katar.

    almanya’da erkek civcivlerin doğar doğmaz öldürülmemesi ve kaynak israfının engellenmesi için son dönemde horoz etine özendirici çalışmalar yaygınlaşmaktadır. bazı televizyon aşçılarının da şovlarında horoz etini tercih ettiği görülmektedir.

    ben ise, köy tavuğu satan kasabımdan özel olarak sipariş ediyorum. denemek isteyenler, benzer bir yöntem izleyebilir.

    görece sert olsa da, çorba, söğüş ve et suyu için düdüklü tencerede kolaylıkla pişirilebilir. kırmızı et kalitesindeki but ve bageti ise, basit bir terbiyeden sonra ızgara olarak hazırlanabilir.

    köy tavuğu ve köy horozu, besi tavuğuna göre çok daha lezzetli ve en önemlisi, sağlıklıdır.