hesabın var mı? giriş yap

  • daha gerçekçi bir eylem için tarih aralığı belirtilmesi fikriyle ilk etapta; 04 temmuz 2018 ile 04 ağustos 2018 arasında sabret ve tüketme!

    üst edit: herdemmuhabbet ve emirov güncel fiyat listelerini gönderdi. unutma, bu liste yalnızca 6 ay sonraki yeni zama kadar geçerli.

    işte o liste-yüksek alkollüler
    işte o liste-biralar

    sahi, yeter diyeceğin o nokta kaç 6 ay sonra gelecek?

    şunu da unutmayın lütfen. amerika'ya atarı bile alkol üzerinden yapıp, bizim paramızı alma derdindeler.

    amerika'dan ithal ürünlere ek vergi. şampiyon %70 ile viski

    twitter hashtag önerilerini paylaştı bir kaç arkadaş. aktarıyorum:

    #adaletlivergi
    #vatandasayikol
    #buyukalkolboykotu

    sosyal medyada paylaşım için görselleri de ellerimle hazırladım. sadece 1 ay, haydi!

    nane likörü!bayılırım!
    bi' duble keyfimiz var.
    rakıdan %300 vergi alıyor iki gözümün çiçeği.

    ------------------------------------------

    arkadaşlarımız arasında başlattığımız boykottur. #pınarürünleriboykot kampanyasının başarısı da ortada.

    3 temmuz 2018 ötv zammı ile açıkça ortaya konmuştur ki, bu ülkenin bütçesi adaletli vergi sisteminden değil; benzin, alkol ve tütün ürünleri üzerinden finanse ediliyor. benzin mecburen kullandığımız ve şu anda alternatif üretemeyeceğimiz bir kalem. ancak günlük yaşamda kullanılan ötv'li ürünler öyle değil.

    2017 bütçesinde, ötv'den gelen gelir %24'e ulaşmış. yani bu ülke bütçesinin 4'te 1'i; zamanında kdv yerine çıkarılacağı söylenen bu vergiye dayandırılmış durumda, ancak hem kdv hem ötv yürürlükte.

    alkol oranı %45 olan 70’lik rakıda aracı kârı dahil 28,50tl olan fiyat; ötv 67,10tl, kdv 17,20tl ile vergiler dahil 112,80tl olmuştur. yani ürün fiyatına göre vergi oranı %258’den %296’ya yükselmiştir! ve bu zam her 6 ayda bir artacaktır. biz dur diyene kadar!

    demek oluyor ki bu ülke çoğunlukla şu anda ezilen, hor görülen, terörist ilan edilen kesimden gelen gelirle finanse edilmektedir. meyve suyu, maden suyu gibi kalemlerdeki ötv, muhafazakar olmayan kesimden elde edilen vergi kalemlerine göre oldukça düşüktür ve etkilenmeyecekleri seviyededir. dolayısıyla kimsenin umrunda değiliz. yat ve pırlantada "özel" tüketim vergisi olmamasından bunu anlayabilirsiniz.

    ben kendi adıma bugünden itibaren başta alkol ve sigara olmak üzere ötv'ye dahil ürünleri mümkün mertebe kullanmayacağım. çünkü artık canıma yetti.

    haklı olarak, "onlar da bunu istiyor" endişesi var. tam tersi. bütçenin yüzde 25'ini oluşturan bir kalemin kesilmesini, hele ki böylesi bir dönemde kimse tolere edemez. inadına, yaşam tarzımızdan taviz vermeyeceğimizi bildikleri için tüm yükü sırtımıza yüklemiş durumdalar. dolayısıyla yüksek ötv'li bu ürünlerin tüketimine bir süreliğine ara veriyoruz. evde dahi üretsen 40 liraya üretilebilecek bir ürüne, fabrikasyon olmasına ve maliyetlerinin çok düşmesine rağmen 120 lira vermiyoruz.

    peki dayanamayanlar ne yapabilir?

    -viski, rakı, votka gibi yüksek alkollü ürünleri mümkün mertebe yurtdışına gittiğimizde ya da giden arkadaşlarımızdan tedarik ediyor, yapabiliyorsak evde üretiyoruz. her arkadaş gurubundan 1 kişi bunu yapsa masraflar paylaşılabilir.

    -bira gibi düşük alkollü ürünler için evde üretimi tercih ediyoruz.

    -ben kullanmıyorum ama sigara kullananlar yine yurtdışından karton alma ya da sarma kullanmaya başlıyor.

    4-5 aylık bir protesto süreci en azından bu konuyu bu sektörden ekmek yiyen insanlar, meyhaneler, birahaneler, tekeller, rakı-balık mekanları, oteller, turizmciler ve firmaların gündemine taşıyacak ve önlem almak zorunda bırakacaktır.

    ben bireysel olarak bu boykotu sürdürmekte kararlıyım. çünkü paramla beni terörist olarak gören kesimi beslemekten yoruldum.

    katılıp, katılmamak size kalmış.

    edit: boykot alkol özelinde açılmış olsa dahi ötv içeren kısılabilecek tüm ürünleri kapsamaktadır. alkol kullanmıyorsundur ancak meyve suyu kullanıyorsundur; o zaman meyve suyunu azalt, maden suyunu azalt, daha az benzin al daha çok yürü. sigarayı bir süre bırak. ekonomi dediğimiz şey sensin, senin harcamaların.

    edit-2: ötv ile öiv karışmış. ötv, kdv'nin yerini alması planlanan bir vergi olarak çıkarılmış. ancak pek tabii şu an ikisi de yürürlükte. düzelttim, uyarısı için mistosilo'ya teşekkürler.

  • türkiye'de "komşum indirmiş", "kuzenim yazmış" kanunen suç teşkil eden bir eylem için kesinlikle bahane olmuyor. savcılar, hakimler bu açıklamayı zerre kale almıyor. başka birisi itiraf etmedikçe abone her daim sorumlu. haliyle wifi paylaşmak, paylaşımını övmek türkiye sınırları içerisinde felakete davet çıkartmak. aslında bu zaafiyeti kullanarak zarar vermek istediğin birinin hesabından bu tarz paylaşımlarda bulunmak bir saldırı yöntemi olarak bile uygulanabilir.

    o yüzden türkiye'de wifi paylaşımı tavsiye etmeyin. bu önerilen savuşturma yollarını uygulayın. immanuel'i dinlemeyin. o ne dediğini bilmiyor.

  • based on a true story..
    kahramanımız otoyolda makas atarken* bariyerlere çarpar. olay mahallinden geçmekte olan ekip otosundan bir polis iner, yaklaşır:
    - sen mi yaptın bu kazayı?
    - evet abi.
    - ulan bu nasıl kaza? böyle kaza mı yapılır? sana ceza kesmek yetmez, kursa da gönderecem seni.
    - abi yapma etme babam sıçar ağzıma, zaten öğrenciyim vaktim yok...
    - kes lan!
    - abi hiç olmazsa biri olsun, hem kurs, hem ceza.. insaf ama..
    - seç birini o zaman..
    - seçemem ben abi, sen seç.
    - peki, kura çekelim o zaman..
    polis iki parça kağıt koparır, birine "kurs", diğerine "ceza" yazar.
    - çek şunlardan birini..
    kahramanımız olayın yavşamakta olduğunu farkeder..
    - abi, bir tane de benim hakkım olsun, bir kağıda da "af" yazıp koysan..
    - hadi lan!
    - abi yapma etme..
    - peki lan
    polis bir kağıda da "af" yazar.
    - çek bakalım.
    şanslı kahramanımız "af" yazılı kağıdı çeker..
    - bak abi allah da istemiyormuş.
    - allahın adını karıştırma, sittir ol git şimdi..

  • endişe ile gözlemlediğim durum.

    farkında mısınız? her geçen günle birlikte değerlerimizi biraz da yitiriyoruz. çivi çakmasını bilmeyen insanlar türk genciyim diye dolaşıyor ortada.

    övünmekten hoşlanmam, ancak ben her zaman hırdavata yatkın olmuşumdur. menteşesi çıkmış bir kapıyı üç dakika içinde onarabilirim. izolasyondan anlarım. birkaç gram cam macunu ve tek kutu silikonla harikalar yaratırım.

    benim gibilerin sayısının git gide azaldığını üzülerek görüyorum. zira, testere, çekiç tutması gereken körpe eller kıyasıya tinder kaydırıyor. çivi tutması gereken ağızlar beğeni geldiğinde kıvrılıyor. bu böyle olmaz!

    misal, geçenlerde birine "tut şu boruyu. ben de bu arada penseyle kenarlarını bükeyim ki yerine rahat girsin" diyorum. ürkekçe tutuyor. penseyle sert bir hamle yaptığımda boru hemen kayıveriyor elinden. "neden böyle oldu?" diye soruyorum. "abi ben anlamam bu işlerden .kitap okurum. tiyatroyu severim" diyor. " evladım ben de kitap okurum" diyorum ." sor bir edgar allan poe ,bir frank herbert anlatayım saatlerce" diyorum. "bu bir bahane olmamalı bence. kitabını okuyacaksın , tiyatrona operana gideceksin. ama hırdavatını da ihmal etmeyeceksin. atatürk geleceği sizlere emanet etmiş. akıllı olun biraz" diyorum.

    kolları da incecik oluyor bunların. babalarımıza, dayılarımıza bakalım. hepsinin bilekleri kalın.

    hırdavat sanatına vakıf olabilmek için çaba göstermeliyiz. çalışalım çocuklar! tamir etmek için bir şeylerin bozulmasını beklemeyelim! ben ,şahsen, canım sıkıldığında yatak odamdaki gardrobumu söküp tekrar monte ediyorum. mutfağın musluğundaki contayı çıkarıp banyonunkine takıyorum. banyonunkini de mutfağınkine...havalandırmak için pencereyi açtığımda kendimi tutamıyor, beyaz plastik boya ile köşelerinden güzelce geçiyorum. herkes uğraşsın! tekrar eskisi gibi olalım! hem mutlu bir evlilik sürdürmek için de böyle işlerde biraz maharetli olmak şart kanımca.

    milletçe doğalgaza geçtik .tüpçü kabusumuz sona erdi. ama tesisatçılar, tamirciler; bunlar hala birer tehdit olma özelliklerini sürdürüyor. ben korkarım arkadaşım! filmlerden hepimiz görüyoruz kadın milletinin tamircilere, ustalara ne kadar meraklı olduğunu. gün geçmiyor ki bunun bir yeni örneğini ekranlarımızda görmeyelim. kısa bir tamir faslının ardından, hanımlar ustanın maharetleri karşısındaki zaaflarını gizleyemiyor ve şimdi burada yazmamın yakışıksız olacağı pek çok hadise cereyan ediyor. bunun böyle olmasına izin vermeyelim! hanımlarımıza sahip çıkalım! eve usta çağıracaklarına "bizim bey halleder" diye düşünüp akşamı beklesinler.

    delik çok genişse kibrit çöpü tıkayıp çiviyi öyle çakabiliriz. yıldız vidayı düz tornavidalarla açamayız diye düşünmeyelim. bazıları açıyor. keserin arkasıyla çivi çakarken ürkek olmayalım. galiptir bu yolda mağlup! haydi çocuklar!