hesabın var mı? giriş yap

  • gelen mesaj :
    ...
    cevabım :
    ....
    gelen cevap :
    klasizm ve klişelerden arınmış bir ruh hali yansıman var ve bu beni çekti seni detaylarınla tanımayı isterim.

    (bkz: vay anasını)

  • çok doğru bir önermedir.

    algoritma şu şekilde işler erkekler açısından.

    10- düzgün müsün? evetse 20'ye , hayırsa 30'a git.
    20- sevgilin var mı ? varsa 40'a , yoksa 50'ye git.
    30- konumuz sen değilsin , bizi uğraştırma ve 60'a git.
    40- bakın düzgün ve sevgilisi var. 60'a git.
    50- demek ki düzgün değilsin.
    60- son.

  • fanatizm gerçekten tedavi edilemeyen bir hastalık. n'olmuş kadın kendisiyle özdeşleşen, her golünden sonra çalan bir şarkıyı gidip futbolcuyla beraber söylemişse. ne kadar ilginç kafalar ya. hemen taraftarlığı sorgulanmış. napacaktı gidip düşman mı olacaktı?

  • defalarca söyledik. bu insanlar medeni değil, bunlar vahşilikten çıkamamış cahil insan sürüleri. bunlar iflah olmaz, bunlar eğitilmez. bunların derhal ülkeden gönderilmeleri gerekiyor. bunların inandığı ve yaşadığı islam ile bu topraklarda yaşanan islam çok farklı. bunlar için kendilerinden olmayanı öldürmek çok sıradan bir şey.

    ülkeyi yönetenler yedikleri haltlar yüzünden türk milletinden yeterli onayı ve oyu alamayacaklarını bildikleri için bu vahşi katil sürülerini önce ülkeye alıyor, sonra da onları seçmen yapıyor. bu vatana ihanettir.
    (bkz: mülteci ittifakı)

  • ömür boyu yüreğinize takılan büyük yumru.
    ne yapsan geçer, ne yapsan hatırlamazsın, sırrı yok..
    o’nun olmadığını bilerek yaşamanın rengi ruhsarı yok…

    yapma derdim..bu kadar hızlı kullanma, "bir yanım böyle ölmek istiyor" derdin hep…

    o gece kavga ettik , meydandaki fırının önünde.. bas bas bağırdım sana. gençtim, hatta hala içim çocuk, “gözüm görmesin seni dedim”. o kadar emindim ki ertesi gün göreceğimden…doğumgünümdü, kıyamazdın..
    gençtim, o kadar fevriydim ki…pişman olmanın ne demek olmadığını bilmiyordum henüz.
    o kadar emindim ki…sinirle uzaklaştım yanından, son defa kokunu bile duymadan, sarılmadan…

    ertesi sabah şarkı söyleyerek uyandım barış.
    kapının önünde seni ya da çiçeğini göreceğim diye oyalandım, nazlandım.
    ölüm soğukmuş, ölüme nazlanılmıyormuş.
    neşeyle atladım merdivenleri, hep buluştuğumuz yere gidecektim ve sen orada bana sürpriz yapacaktın hesapta…yokuşu inerken biri geldi nefes nefese koşarak..“ duydun mu? ” “barış yoğun bakımda…” ben o anki bakışımı bir daha bakabilir miyim barış?
    nasıl arabaya bindim.. nasıl hastaneye geldim…

    eve gidince babana anlatmışsın beni. “görmek istemiyor beni” demişsin. göstermediler seni bana. son bir defa tutturmadılar ellerinden. diyemedim..bilemezdim..diyemedim…
    cenazeni, toprağını bile elleyemedim..bilemedim..böyle olacağını bilemedim…görmeyeceğimi bilemedim..

    hışımla çıkmışsın evden. motora atladığın gibi edremit e gitmişsin. dövme yaptırmışsın.
    sol göğsünün üzerine bir kalp. içine de adımı yazdırmışsın..bilemedim..bir hışımla dönmüşsün. tam da “barış yoğun bakımda” dedikleri yerde savrulmuş motor. paramparça olmuş. bilerek mi yaptın? bir yanın hep gitmek isterdi..hep gitmek. bilerek mi gittin..
    hastanede ailenden uzak bir köşeye çökmüşken duydum annenin feryadını. yanmaz mı, o yürek yanmaz mı?..benden bilmez mi, haksız mı..

    senden sonra doğumgünlerimi kutlayabilir miyim ben barış?
    sevinebilir miyim doğduğuma?
    affet beni..bilemedim..
    adımı karıştırıp tenine, gideceğini bilemedim…
    son bir defa “seviyorum” diyemedim…

    edit: 8 sene önce yasanmıştır ve tamamen gerçektir..keske olmasaydi ama gercek.

  • türk emeklilere 3500 tl maaşı reva gören adamın sözü.

    asgari ücret 8500 tl iken türk öğretmenlere 9bin tl (pardon 11 bin tl oldu müthiş arttı) maaşı reva gören şahsın sözü.

    asgari ücret 8500 tl olurken okumuş eğitim almış ve tonla sınavı başarıyla geçmiş türk memurlara 10bin tl maaşı reva gören adamın sözü.

    inşaat patronlarından vergi silerken, akşam üstü bir içki içeyim diyen türk vatandaşına %400 vergi kitleyen şahsın sözü.

    iyi kötü bir maaşım var araba alıp ulaşımımı kolaylaştırayım diyen türk'e, önce bana iki araba al sonra kendine bir araba alırsın diyen kişi.

    ülkeye 10 milyon tane vasıfsız arap kişiyi doldurup onlar 50 milyar dolar harcarken, türkleri yok sayan kişinin sözüdür.

  • yiyeceklerimizin bozulmalarını önlemek amacıyla kullanılan cihazların, sahip oldukları çeşitli enstrumanlar ile çıkarmış oldukları seslerdir. nedir bu enstrumanlar;

    kompresör: çoğunda piston ve krank elemanları kullanıldığından dolayı içten yanmalı motorlarda olduğu gibi sesli çalışmaktadırlar. rotary kompresör kullanılan modelleri var mıdır bilemiyorum ancak kullanılıyorsa aradaki fark, egzosu patlak bir mobilet ile fabrika çıkışı bir toyotanın çıkardığı seslerin farkı kadar vardır. hemen hemen...

    freon: soğutma amaçlı kullanılan gaz. sıkıştırıldığında* sıvı hale geçer, hacimi daha geniş bölgeye* geçtiğinde tekrar gaz haline gönüşür. aradaki hareket, musluğu açtığınızda borulardan gelen su sesi gibi bir ses* çıkmasına neden olur.

    genleşme: ısıl farklardan dolayı buzdolabını oluşturan materyallerin genleşip daralması ve daha çok genleşme esnasında ani hareketler ile çıkardıkları çat çut seslerdir. bosch marka buzdolablarında daha sık rastlanır ve sahibine, mutfağa gidip sesin nedenini*** araştırma gereği hissettirir.

    alarm: kapaklarının uzun süre açık kalması nedeniyle, oluşabilecek enerji kayıpları ve saklanılan ürünlerdeki bozulmaların önüne geçmek amacıyla elektronik destekli ses. genellikle biip biip şeklinde olmaktadır. uzun süreli enerji kesilmelerinde, içerideki ortamın ısısı arttığı için de öten modelleri mevcuttur. geceleri sinir eder.

    rezonans: kompresörün içerisindeki salınım hareketi nedeniyle oluşan titreşimler, zamanla kompresörü gövdeye sabitleyen lastik takozların deforme olmasına ve kompresör gövdesi ile şasinin temas etmesine neden olur. iki metal birbirlerine titreşimli bir vaziyette temas ettiğinde ister istemez ortaya zırıltı tabir edilen bir ses çıkar. bu sesin bir benzerine, yeni tesisat taktırmış gençlerin araçlarındaki plakalarda da rastlanır ki gelen bas sesleri ile kombine oluğu için tadından yenmez.

  • pazartesi gibi bir günde, istanbul gibi bir şehirde, 18:00 gibi bir saatte taksim'de bir mekanda bulunabilen ve buna rağmen "çok çalıştım ya" diyebilecek kadar yüzsüz olan insanların katılacağı etkinlik.

  • "evin içinde balta kayboldu!!! kol düğmesi, kolye ucu değil bak, balta yav. çorap mı ki makineye sıkışsın? bozuk para mı kabanın astarına kaçsın? kolum kadar, bayağı, bildiğin balta kayboldu. birisi aldıysa getirsin diyeceğim, kitap değil ki bu, balta ya... bir de balta nasıl benden habersiz alınır, ben versem nasıl hatırlanmaz? balta yav. birine hediye mi ettim gereksiz neşeliyken? kalem değil ki, balta la bu! bir balta bir evde ne kadar aranabilir, daha nereye bakılır ki balta ararken? garajım,atölyem, ardiyem yok ki... burası bildiğin ev, o da bildiğin balta...
    not: yine de yerini bilen varsa söylesin bak. kızmayacağım... lazım kardeşim!"

    hoca lan bu adam, üniversitede çocuklara ders anlatıyo bu :/