hesabın var mı? giriş yap

  • galatasaray şimdi de kendisiyle ilgileniyormuş hürriyet'in haberine göre. geçen gün de ze roberto sesleri vardı. takım iyice dedelere bağladı amk.
    rijkaard'ın niye gönderildiğini şimdi anladım, adamı futbolcu diye almış bizimkiler, hiç bi maçta sahada göremeyince de kovmuşlar.

  • "türk kadınlarıyla yeteri kadar ilgilenmiyorsunuz beyler. yoksa bir insan durduk yere, patlıcandan reçel, kabaktan tatlı yapmaz."

  • son dünya sampiyonlari;
    löw: 3.8 milyon euro
    deschamps: 3.6 milyon euro

    üstelik yukarida saydigim isimlerin maasi cok büyük ihtimalle brüt, yani maaslarinin yüzde 40'a yakini vergiye gider.

    diger yandan almanya ve fransa'da insanlarin kazanclarinin türkiye'ye oranla 5 katina yakin oldugunu varsayarsak senol'un ne kadar sacma sapan bir maas aldigini anlayabiliriz.

    edit: bu isin piyasasi bu diyen kasiyer kardesim. hemen bugün git patronuna, avrupa'da muadilim aylik 2000€ kazaniyor, ben de aynisini istiyorum de.

  • türkiye'de sinemaya gitme oranının 2019'un ilk yarısında %45,1 azalması durumu.

    http://www.beyazperde.com/…emekov1thaaqaz-6x_ef7i3g

    yeni sinema yasasıydı, yılmaz-cem-şahan üçlüsü dahil olmak üzere sinemacıların bu yasaya alkış tutmasıydı, kampanya ve promosyonların kaldırılmasıydı, mısırıydı kolasıydı derken, seyirci de bu karmaşadan ve sinemaya gelen bok gibi filmlerden, devamlı süper kahraman filmlerinin gösterime girmesinden rahatsız olacak ki, seyirci sayısı yarı yarıya düşmüş.

    valla su veren itfaiyenin hortumu meselesi geçerli bizim açımızdan! sinema seyirci içindir; seyirciyi düşünmeyen sinema salonları ve yapımcılar, firmalar düşünsün gerisini. kola mısır hesabına birbirinizi yiyip sonra gelin güvey oluyorsunuz, ama olan bizim bilet paralarımıza oluyor, üstüne bir de reklam bombardımanı! öööyle sikimsonik filmlerinize seyirci bulamazsınız işte!

  • çömeldi,sağa sola gitti,demirlere dayandı,en son oturdu ama bir kere bile adama sarılmadı.
    adamı değil evliliği istediğinin kanıtı bir video olmuş

  • now and then single'ı ile ortamlara dönmüş, tarihin en iyi grubu.

    grup dağılalı 53, john lennon öleli 43 yıl olmuşken genç kuşaklara yeni beatles şarkısı dinlemenin heyecanını yaşatmaları muazzam hareket. önce şarkının çıkışıyla birlikte ilk haftasında elde ettiği başarıları, sonra da hikayesini yazmak istiyorum.

    şarkı henüz ilk haftasında, 2023'ün şu ana kadar en hızlı satan single'ı oldu. ayrıca çıktığı hafta itibariyle tüm beatles külliyatı içerisinde en çok dinlenen şarkı konumunda.
    bu yüzyılın en hızlı satan plağı da an itibariyle now and then. ayrıca ilk 1 haftalar baz alınınca, son 10 yılın en büyük fiziksel satışını gerçekleştirmiş.
    bir sanatçının ilk ve son listebaşı şarkıları arasındaki en uzun zaman aralığı 60 yıl 6 ay ile beatles'a ait. (ilk listebaşı şarkı mayıs 1963'te çıkan from me to you)
    listebaşı olmuş iki single arasındaki en uzun fark, 54 yılla yine beatles'tan gelmiş oldu. (son listebaşı şarkı 1969'da çıkan the ballad of john and yoko)
    ringo starr, "evet millet, ingiltere'de 1 numara olduk. şimdi amerika'da da 1 numara olmak istiyoruz" diye paylaşım yapmış. şarkı ilk hafta itibariyle amerika listelerinde 7 numarada.

    gelelim şarkının hikayesine, klibine, hissiyatına...

    john 1980'de öldükten sonra eşi yoko ono, paul mccartney'e john'un evde kaydettiği bazı demoları teslim ediyor. john'un bitirmediği, böyle tatlı bazı şarkıları var, belki işinize yarar diyor. paul alıyor kayıtları, yıllar sonra 95'te ringo ve george harrison'la birleşip john'un kayıtlardaki sesi üzerine enstrümanları çalarak anthology albümlerine iki yeni beatles şarkısı ekliyorlar; free as a bird ve real love. o kayıtlar esnasında çalıştıkları üçüncü şarkı da now and then. ancak kayıt yeteri kadar kaliteli olmadığı için john'un sesini iyi bir şekilde işleyemiyorlar ve o kayıt o şekilde kalıyor. yıllar sonra teknolojinin gelişmesi ve yapay zekanın hayatımıza girmesiyle şarkıya tekrar bakmak istiyorlar. bu arada george'u 2001'de kaybediyoruz, şarkıya paul ve ringo devam ediyor. yapay zekayla john'un sesi olabilecek en iyi şekilde işleniyor, ringo üstüne davulları çalıyor, paul bas gitarını ekliyor, george'un gitarı 95'teki kayıtlardan ekleniyor ve back vokaller yapılıyor. ortaya bu mükemmel şarkı çıkıyor. hem şarkı çok iyi, hem beatles efsanesinin son şarkısı olması sebebiyle bir kapanış hissi vermesi çok duygusal.

    john şarkıyı; julia'da, oh my love'da, jealous guy'da duyduğumuz o saf, duygulu tınısıyla söylüyor. peter jackson'ın yönetmenliğini yaptığı klip de john'un verdiği duyguya aynı güzellikte hizmet ediyor. 35'lerinde john ile 80'lerinde paul'un düetini dinleyebiliyor olmak inanılmaz bir his. yine klipte paul ve ringo'nun günümüzdeki haliyle genç john ve george'un yan yana olması insana garip hisler yaşatıyor.

    şarkının teknik kısmıyla ilgili de birkaç şey söylemek gerekiyor.

    john'un 70'lerin sonunda kaydettiği demo versiyonda tek bir piyano ve vokal var. verse-pre chorus-chorus şeklinde yazmış şarkıyı. tempo olarak 80 bpm civarında gidiyor şarkı. verse ve nakarat kısımlarının sözleri belli, pre chorus'ta da bir noktaya kadar sözleri yazmış ama bazı yerlerde hmm'lamalar, belli belirsiz cümleler var. pre chorus kısmında şarkının tonu değişiyor. la minör başlayan şarkı pre chorus'ta mi majör'e dönüyor ve oradan chorus kısmında sol majör olup tekrar verse'te la minör'e dönüyor. beatles dağılmadan önce bu şarkı yapılmış gibi hayal ediyorum. john, şarkıyı bu şekilde stüdyoya getiriyor, piyanoda çalıyor. paul'la birlikte yaptıkları onlarca mükemmel şarkıda olduğu gibi paul dinliyor ve kafasında fikirler oluşturuyor. şarkının son halinde neler değişmiş ona bakalım...

    ilk olarak şarkının temposu biraz hızlanmış, 80 bpm'den 88 bpm'e çıkmış. paul muhtemelen çok fazla depresif duyulmasını istemedi. daha sonra john'un "that i..." dediği kısma paul, "...will love you" cümlesini eklemiş. 81 yaşından genç john'a seslenir gibi bu cümle, iyi ki yapmış. muhtemelen teknik olarak da oraya bir şey eklemek zorunda kalmış, çünkü john "that i..." dedikten sonra belirsiz bir şeyler söylüyor, o kısmı kesmişler. daha sonra john'un yazdığı pre chorus'un şarkıdan tamamen çıkarıldığını görüyoruz. bunu ben bir müzisyen olarak, john'un o kısımdaki tonal değişimi ve akor geçişlerini vokaline tam olarak oturtmamış olmasına ve sözlerin de net bir şekilde bitmemiş olmasına bağlıyorum. ayrıca bunun yanında paul da, daha net ve basit bir şarkı olsun istemiştir. verse bittikten sonra şarkının direkt chorus'a geçtiğini duyuyoruz. burda, yukarıda da söylediğim gibi, genç john ve yaşlı paul'un eskiden olduğu gibi vokal armonisi yaptığını duymak beni çok duygulandırdı.

    şarkının pre chorus'u gidince verse-chorus-verse-chorus çok tekdüze duyulmuş olacak ki bridge kısmı eklenmiş. ikinci chorus re majör akorunda biterken bridge'te gelen akor re minör'e dönüyor. bir süre bu tonda enstrümental devam ederken rotayı tekrar re majör'e ve sonrasında re minör'e çeviriyorlar ve burada because'da duyduğumuz vokaller geliyor arkadan. burda muhtemelen o vokalleri şarkıya yedirmek için bu akor geçişlerini yaptılar. john, george ve paul'un 69 yılındaki sesini, john'un 70'lerin sonunda yaptığı demo'nun 2023'te dönüştüğü versiyonda duyurmak çok güzel ve zekice bir iş.

    son olarak john'un demo'sunda şarkı baştan sonra 4/4 üzerine kurulmuşken burada şarkının sonunda yaylıların girdiği bölümde 3/4'e dönüyor. bu fikri veren, beatles'ın efsane prodüktörü george martin'in oğlu giles martin'miş. bu şarkıda onunla çalışmışlar, bu da çok güzel bir detay.

    beatles iyi ki var.

  • ricky gervaise "oscarı o sunsaydı böyle yapmazdı diyenleri" ters köşe yapmış, my man:)

    "ladbible'ın the mirror'dan aktardığına göre, londra’daki son gösterisinde oscar ödülleri hakkında konuşan gervais, "bunun benimle ne ilgisi var? insanlar ‘oscar’ı ricky gervais sunsaydı ne olurdu?’ demeye başladı. ben will smith’in eşinin saçıyla ilgili şaka yapmazdım. eşinin erkek arkadaşıyla ilgili yapardım” ifadelerini kullandı."

    https://www.gazeteduvar.com.tr/…ardim-haber-1558731

  • çoğu zaman ise yarar.

    işe yeni baslamisim, hepi topu iki ay filan olmuş. acemilik atlatilmis, hatun kişiler gözlenmektedir. şirkette çok az hoş hatun var bizim tipte ortalama yani işimiz zor.

    sonra ise yeni biri başladı, ilk görüşte etkilendim, ne kadar şirin, ne kadar kibar ama bizim birimler farklı ortak işimiz yok, ortak arkadaş yok, askerden yeni gelmişim topluma yeni yeni ayak uyduruyorum.

    bize kaldı kizi uzaktan izlemek, onunda pek arkadaşı yok benim de.

    birgün baktim yalnız başına şirketin kafeteryasinda mutsuz mutsuz oturuyor.

    hemen gaza gelip bodoslama sordum, yeni mi başladınız? evet dedi su birimde çalışıyorum dedi. ne güzel bende yeni başladım dedim yaklaşık on dakika havadan sudan okullardan ve şirketten bahsettik.

    birden sordum:

    -sevgilin var mi? 1 dakika boyunca yüzüme bakti
    -yok ki. dedi
    ardından öldürücü vurusu yaptim. en karizmatik bakisimla sordum:

    -ben olurum.

    ilk olarak gülümsedi sonra cevap vermeden masadan kalktı.

    bir hafta boyunca beni görmezden geldi. ben de depresyona girdim ben ne mal adamın diye..

    yemekhanede pilav üstü kuru yerken yanıma oturdu. ciddiysen seni tanımak isterim dedi.

    kalbim yerinden çıktı, afalladim, tabi dedim ve başladık.

    su an beraberiz ve çok mutluyuz.

    herkese bol şans.

    simdi durum ne diye merak edenler olmuş. nişanlıyız.

    vee mutlu son evlendik (:

    bir edit daha: evli, mutlu veee çocuklu.