hesabın var mı? giriş yap

  • dua'ya inanıyorsanız dua, enerjine inanıyorsanız enerji.. neye inanıyorsanız inanın ama yeterki iyi bir niyette bulunun.. en azından insanlık bunu gerektirir ve ben hala insan ! olduğumuza inanıyorum.

    edit: düşüncelerimiz biraz değişti.

  • afrikada bir iğnesiyle kaplanı deviren arılar vardır. bunların kovanlarına hiçbir canlı yaklaşmaya cesaret edemez. ancak bal porsuğu balı sever...

    yıllar sonra bir edit: "afrika'da kaplan yoktur. kaplanın anavatanı asya'dır. " bunu ısrarla yazan tüm yazar arkadaşlarımın emeğine sağlık.

    yıllar sonra ikinci edit: john hartigan'dan ; bal porsuğu balı sevmez. aslında ayılar da balı sevmez. onların meselesi, kovanların içindeki larvalardır. bedava proteindir onlar için, uzun süre idare eder.

  • " büyükada'dan kadıköy'e dönmek için kullandığım vapura son dakikalarda bir adam bindi.
    gelip tam karşıma oturdu ve bana 'kabataş vapuru değil mi' diye sordu...
    bilmiş bir edayla 'hayır kadıköy vapuru' dedim...
    çünkü görevliye sormuştum.
    vapur kalkmak üzereydi. adam koşarak indi...
    az sonra koşarak tekrar bindi; ' bu vapur kabataşa gidiyormuş görevliye sordum' dedi...
    'sıçtık' diye düşündüm ve bu sefer vapurdan ben koşarak indim...

    vapur önce kadıköy sonra kabataş'a uğruyormuş.
    tekrar koşarak vapura binip, bir kahve aldım ve o adamın tam karşısına oturdum...
    ikimizde nefes nefeseydik. kahvemi yudumlarken ne kadar 'salak' olduğumuzu düşündüm.

    her şeye rağmen güneş bulutların arasından dik açıyla yüzümüze vururken, kısık gözlerimiz ve parlayan dişlerimizle biz had safhada mutlu gibi görünüyorduk... evet."

  • 1555-1560 yılları arasında (kanuni dönemine rastlar) osmanlı imparatorluğu ile avusturya arasında süregiden bir sınır anlaşmazlığını çözmek üzere görevlendirilen flaman elçi .(1522-1592)

    türkiye iş bankası kültür yayınlarından çıkan '' türk mektupları'' isimli eserle tanınır . bu eser ,yazarın bu dönemde dostu ve meslekdaşı macar asıllı diplomat nicholas michault'a yazdığı mektupların derlemesidir .
    eser osmanlı'nın en şaşaalı dönemine dair yakın gözlem içermesi ve dönem hakkında pek çok bilgi içermesiyle uzun süre kaynak olarak kabul edilmiş ve pek çok dilde tekrar tekrar basılmıştır .

    türk mektupları isimli eserde kanuni'nin hürrem'le olan ilişkisinden tutun da rüstem paşa'nın maddiyata düşkünlüğüne , osmanlı ordugahlarındaki düzenden hamam adetlerine , halkın batıl inançlarına ,giyim kuşamlarına ve yaşam biçimlerine ,sokaktaki hayatın işleyişinden dönemin dedikodularına kadar pek çok bilgi verir .

    kitabın bir başka özelliği de osmanlı imparatorluğu'nu ,hümanist eğitim almış bir batılının gözüyle anlatmasıdır .busbecq bir taraftan osmanlı devlet anlayışını batının çürümüş devlet anlayışına karşı örnek gösterirken , diğer taraftan osmanlı ülkesinde gördüğü aksaklıkları ,adaletsizlikleri ve yanlışları da kayda geçmiş ve eleştirmiştir .

    busbecq avrupa'ya sadece osmanlı'ları tanıtmakla kalmamıştır .ankara'daki augustus tapınağında yer alan monumentum ancyraum yazıtını ilk kez yayınlayarak batı literatürüne girmesini sağlamıştır .ankara keçisiyle leylağın yanı sıra ,bir yüzyıl sonra tulıpmanıa'yı doğuracak laleyi de avrupa'lılara tanıtmıştır .

    eserinden bazı alıntılar :

    örneğin aşağıdaki kısımda türkler'in neden başarılı olduklarını liyakate verilen öneme bağlar ve kendi ülkelerindeki sisteme karşı osmanlı'nın bu sistemini över

    --- spoiler ---
    sultan'ın karagahı çok kalabalıktı.hizmetkarlar ve yüksek mevki sahibi kimselerle doluydu.bütün hassa süvarileri,sipahiler,garibler,ulufeciler ve çok sayıda yeniçeriler karargahtaydı.bu muazzam kalabalığın içinde tek bir kişi yoktu ki itibarını kendi şahsiyetinden ve meziyetlerinden başka bir şeye borçlu olsun,doğduğu aileden dolayı diğerlerinden farklı kılınsın. kişiye verdiği hizmetlere ve yüklendiği vazifeye göre saygı gösteriliyor .bu nedenle üstünlük mücadelesi de yok. herkesin yaptığı işe uygun olarak tayin edildiği bir makam var .sultan vazifeleri ve görülecek hizmetleri bizzat kendisi dağıtıyor .bunu yaparken o kimsenin servetini ve rütbesini önemsemiyor.namzet olanın şöhretini ve nufuzunu düşünmüyor.sadece meziyetlerini gözönüne alıyor.kaabiliyetini,karakterini ve mizacını tetkik ediyor .işte böylece herkes layık olduğunun karşılığını görüyor ve makamlar da işlerin üstesinden gelebilecek kişilerle doluyor .

    türk imparatorluğunda her insanın içinde bulunduğu şartları değiştirme ve kaderini tayin etme imkanı vardır.sultanın altındaki yüksek mevkilerdeki kimseler genellikle sığırtmaçların oğullarıdır.böyle doğmuş olmaktan utanmak şöyle dursun,bununla övünürler .meziyetlerin doğum ya da ısi yolla soydan soya geçtiğini kabul etmezler .onlara göre meziyetler ,kısmen tanrının bir lutfu kısmen de alınan eğitimlerin,gösterdikleri çabanın ve hissettikleri şevkin ürünüdür .nasıl ki sanat ,matematik ve geometriye olan istidat babadan oğula geçmiyorsa ,karakterin de ırsi olmadığını ,oğulun mutlaka babasına benzemesi gerekmediğini ve vasıfların tanrı tarafından insana ihsan edildiğini düşünürler .dolayısıyla türkler arasında itibar ,hizmet ve idari mevkiler kaabiliyet ve faziletin mükafatı oluyor .kişi tembel ve sahtekar ise hiçbir zaman yükselemiyor ,küçümsenip hakir görülüyor.

    işte türkler bu nedenle neye teşebbüs etseler başarılı oluyorlar ve hükmeden bir ırk olarak hakimiyetlerinin hudutlarını her gün genişletiyorlar .bizde ise durum çok farklı .bizde meziyete yer yoktur.her şey doğuma dayanır ve yüksek mevkilerin yolunu açan tek şey soylu olmaktır.
    --- spoiler ---

    aşağıdaki kısımlarda ise türklerin tarihe ve tarihi eserlere önem vermemelerinden dolayı üzüntüsünü anlatır ...
    --- spoiler ---
    iznik ,aynı adı taşıyan gölün kıyısında .şehrin surları ve kapıları iyi korunmuş durumda.dört kapı var ve bunlar pazar yerinin ortasından görünüyor .hepsinin üzerinde de latince ile şehrin antonius tarafından onarıldığı yazıyor .onun hamamlarına ait kalıntılar da vardı.türkler burasını istanbul'daki devlet binalarının yapımında taş ocağı olarak kullanıyorlarmış. biz oradayken neredeyse hiç bozulmamış güzel bir silahlı asker heykeli buldular fakat onu hemen çekiçleriyle parçaladılar .bundan rahatsız olduğumuzu belli edince işçiler bize gülerek ,adetlerimiz gereği ona tapmak ve dua etmek isteyip istemediğimizi sordular ....

    amasya civaındaki kasabalarda pek çok sikke bulmak mümkündü .sikke aradığımı söyleyince bir bakırcının cevabına oldukça öfkelenmiştim .kendisinde birkaç gün öncesine kadar bir küp dolusu bakır sikke varmış ve bunları değeri olmadığını düşünerek eritip bronz kaplar yapmış.eski çağlara ait bu sikkelerin yok olmasından büyük üzüntü duydum .''bunu yapmamış olsaydın yüz altın verirdim'' diyerek ondan intikam aldım.
    --- spoiler ---

  • bugun kilo verme ile alakali inanilmaz bir deneyim yasadim. sirtimda 2 adet canta, 2 notebook, external diskler, elimde iki adet kitap dolu torba ile evden iceri girdim ve girerken acaba su an kac kilo cekiyorum diye sacma ama sonucunun boyle olacagini tahmin etmedigim bir soru isareti belirdi.

    ciktim tartinin ustune, tam 105 kilo cekiyordum. eski kilomdu, vermeye basladigimda uzun suredir 105'tim ve 2013'un mayis ayinda kendi capimda kilo verme denemelerine baslamistim. esimle gulduk ettik, eglendik ancak tartidan inip, elim ve sirtimdakileri bir kenara biraktigimda kafamda simsekler cakti. bi dk lan dedim, su an tam 15 kilo daha azdim 105'ten. elim ve sirtimdakiler 15 kilo, ben 90 kiloydum ve ciddi agirlardi. 15 kilo vermeden evvel ayaklarima ne tasittigimi ve kilo verme ile alakali inanilmaz bir terapi ile karsi karsiya oldugumu farkettim. evet bu resmen bir terapiydi.

    halen bir 10 kilo daha fazlam var, vermem lazim. ıdeal kilom 80 civari ve ben su andan itibaren cok daha motive bir sekilde vermek icin elimden geleni yapmaya hazir hissediyorum kendimi!

    tanim: enfes birsey, siz de fazlaliklarinizi verin, kurtulun!

  • birini öldürebilmek için, öldüreceğin kişinin yaşıyor olması gerekir.

    birine itibar suikastı yapabilmek için, ilgili kişinin itibarlı olması.

  • aslında çok önemli savaşların yaşandığı arıcılık sektöründe kesinlikle çok ciddiye alınması gereken durum.
    ciddiyetle irdelenirse arıları getiren adamın sıradan bir amca olmadığı ciddi bağlantıların olduğu eminim ortaya çıkacaktır.

    makale niteliğindeki yazımı lütfen dikkatle okuyun;

    pek kimse sallamasa da türkiye arı kovanı sayısı bakımından dünyada hindistan ve çin'in ardından 3. sıradadır. yani toplamda dünya nüfusunun yarıdan fazlasına sahip 2 ülkedeki kovanı sayısının ardından sayıca en çok kovanı bizde. hintliler kültürleri gereği fazla bal yemiyor ve arıcılığı bal mumu üretimi için yapıyorlar. hal böyle olunca dünya bal üretiminde çin'den sonra biz geliyoruz. sadece bal üretimi olarak görmeyin. bu işin kraliçe arı üretimi, polen üretimi, propolis, bal mumu, arıdan elde edilen zehir, arı sütü vs. çok kapsamlı bir sektör.

    türkiye'ye has anadolu ırkı arılar var. son derece uysal, çalışkan ve hastalıklara karşı dirençli. safkan ırk. bu sebepten dolayı bu ırk yokedilmek isteniyor.

    çam balı mevzusunu da unutmayın. dünyada sadece muğla çevresi ve yunanistan'da üretilebiliyor. marmaris, turunç orman yangınını hatırlayın. sadece ağac yanmadı. habitat yok oldu. tabi kovan ve arılar da. türkiye 15 yıl çam balı üretemeyecek. marmaris bal evi ziyaret edilip gerekli bilgiler alınabilir.

    hatırlayın ya da hiç haberiniz olmadıysa araştırın, 3-5 ay önce şarköy'de özel organik arıcılık yapmak için yerleştirilen pek çok kovan ve arı tahrip-telef edilmişti.

    son olarak sadece türkiye'de yetişen endemik bitkiler var ve bunlardan elde edilen ballar dünya'da tek örnek. anzer balını saymıyorum bile.

    hal böyle olunca türkiye gibi arıcılık savaşlarında önemli bir konumda bulunan yurdumuz bu konumda istenmemekte.

  • olay anının görüntüsü

    ömer faruk gündoğdu 5 yaşında..
    dedesinin elinden tutup karşıdan karşıya geçiyordu
    sonrası bu malum görüntü
    hastaneye kaldırılan küçük çocuk kurtarılamadı
    yani şu kazayı yapabilmek için afedersiniz ileri düzeyde kör olmak lazım

    bu arada şoförün cinsiyetini özellikle yazmadım
    siz tahmin edin...
    zira ben yazarsam cinsiyetçi olmakla suçlanacağım..

  • 18 temmuz 2017 kemal kılıçdaroğlu'nun hükümete meydan okurken sarf ettiği taşşaklı söz.akp'li yöneticilerin abdestlerinden şüpheleri yoksa buyursunlar tartışsınlar ve görelim gerçekleri. bir vatandaş olarak doğruları öğrenmek benim de hakkım değil mi?..

    o değil de, bağzı andavallar halen ''darbe gecesi gördük yeaa'' diyerek kendilerini kandırıyor. iyi, ne güzel işte reisiniz korkmuyorsa çıksın karşısında bunu da sorsun öğrenelim..