hesabın var mı? giriş yap

  • yavuz "hırsız" modunda gerçekleşmiştir. utanmadan "at gözlüğu" diyor süprerzekalı ablam.

    af edersiniz ama bu ülkede insanlara "at gözlüğünüzü çıkarın" diyecek en son insanlardır akp'liler.

  • bütün arabalar durmusken bayağı yüksek bir hızda emniyet şeridinden giden motorcudur.

    sen motorlu taşıt değil misin birader? diğer butun araçlar normal şeritte iken senin ne işin var emniyet şeridinde? uyanık ya..

    o ölseymis çok üzülmezdim.. ata yazık olmuş.

    oradan at değil de bebek arabası taşıyan biri de çıkabilirdi..

    edit: at arabasının karayoluna çıkmaya hakkı yok diyen olmuş.

    karayolları trafik yönetmeliğinde şöyle der.

    --- spoiler ---

    1) trafik: yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir.

    2) karayolu: trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır.

    https://www.tsb.org.tr/…ult.aspx?pageid=654&yid=806
    --- spoiler ---

    kaldi ki orada karsidan karşıya geçen bir at arabası değil bir çocuk da olabilirdi.

    velhasıl-ı kelam, atın yolda olmaya hakkı varken motorun emniyet şeridinde devam etmeye asla hakkı yok.

  • zor erkeklerin daha çekici olması diye bir şey yok bence. çekici bulduğun erkeğin sana zorluk çıkarması var. o da seni çekici bulmadığındandır bacım. fazla kurcalamaya gerek yok.

  • sadece üniversite önlerinde değil de içinde de bekleyenleri vardır. hatta bazılarının üniversite içerisinde odaları bile vardır.

  • 1- evrim doğal bir süreçtir. entropi neden artıyorsa, heyelan neden aşağı doğru oluyorsa bir canlının evrimi de aynı sebepten olur, fizik ve kimya kanunları o şekilde yönlendirdiği için.

    2- evrim herhangi diğer doğal süreçler gibi bilinçsiz olduğundan bir amacı yoktur. harika çözümler geliştirdiği gibi aptalca şeyler de geliştirir, iki kafalı canlılar, mikrosefali, şeker hastalığı, hemofili, anemi, delik kalp vb şeyler evrimin bu aptalca, doğal olarak hayatta kalamayan geliştirmeleridir.

    3- kızlık zarının kızlık denetimi için yada başka birşey için geliştirildiği fikrine sahip kişiler burada sadece kendine güldürüyor...

    kızlı zarı aksesuar tragus neden varsa ondan vardır. bir anomalinin genetik olarak birikmesi ve popülasyonda yaygınlaşması sebebiyle. bazen bu anomaliler tesadüfen canlının hayatını kolaylaştırır, bazen bir boka yaramaz bazen de canlının hayatını zorlaştırır.

    eğer kolaylaştırırsa ve canlının gen aktarımını arttırırsa daha iyi görüş, daha gelişmiş beyin, daha iyi kamufle olan kürk gibi, bu anomali sonraki nesillerde varlığını devam ettirmekle kalmaz rafine olur, belirginleşir ve görülme sıklığı artar.

    eğer hiçbir katkısı olmazsa görülme sıklığı ortalama bir düzeyde kalır.

    eğer hayatı zorlaştırıyorsa, polisefali, delik kalp vb, gen aktarımına müsaade etmediğinden kendi kendini eler ve görülme sıklığı azalır.

    yaşam şartları değişir de olumsuz bir mutasyonun gen aktarımına etkisi azalırsa, şeker, kalp hastalıkları, kanser, göz bozuklukları, sakat uzuvlar vs gibi bu mutasyonların görülme sıklığı artar.

    hayat dediğin şey bu kadar basit işte.

    kızlı zarı küçük dudaklarla ilgili bir mutasyondur, çoğu zaman hayata etki etmese de bazen zar yırtılmasına bağlı aşırı kanama, enfeksiyon gibi sebeplerle ölüme yol açabilir. - ancak- seçilime etki eden kültürel bir olgu, kızlık zarı olan kadınları korur, diğerlerini toplumdan dışlar, öldürür yada vahşi hayatta ölüme terkederse görülme sıklığı artar. evrimsel bir amacı olmasına gerek yoktur.

  • video: yunanlilarin turkleri kitledigi dogfight videosu. (sag ust ko$ede skor tablosu olan)

    tabi haliyle video'nun alti yunanlilar turkler arasinda binbir tane kufurle$meyle dolu. ama bir tanesi var ki:

    "don't forget malazgirt 1071, istanbul 1453, fenerbahce 1907!"

  • yemek siparişi verilen bir platformda "sümük gibi" yazıp bu yorumun kabul göreceğini bekleyen, hırsını kaba ve saldırgan bir üslup ile çalışandan çıkaran bir adet tüketici barındırır.

    haklı olmayı bile beceremiyorsunuz.

  • ''erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. o ölmese ben ölecektim. o size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti, kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti.

    çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. biraz yan gülmüşüm. belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti.
    karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti.

    siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama.
    oysa namus benimdir hakim bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
    sonuna kadar idare edebilmiş olmam, elaleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur.
    o utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur.

    içimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum hakim bey.
    ağlayamamam bundandır.
    ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var.
    gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır.
    yanında ben olayım.
    can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.
    kurşunla yatıp kurşunla kalkan, yastığın altında silahla yatan adamlar hiç eceliyle ölmüş mü?
    hem sevebilseydi o da ölmezdi di mi ama?
    öldüyse hepsi benim suçum mu?''

    edit: yanlış bilgi aktarımı olmaması adına düzeltmek istedim. yazı çilem doğan ın karar duruşması sırasında, mahkemeyi takip eden bir arkadaşım tarafından yayınlandığı için çilem'in kendi ifadeleri olarak düşünmüştüm fakat yazı ayşen aksakal tarafından kaleme alınmış. çilem'in yaşadıklarını ve hiç kaybetmediği dik duruşunu çok iyi yansıttığını düşündüğüm için yazıyı bu haliyle editliyorum.

    edit 2: dahili meddah tarafından böyle de güzel bir kampanya başlatılmış; (bkz: çilem doğan'a mektup yolluyoruz)
    ben yazacaklarımı düşünmeye başladım.