hesabın var mı? giriş yap

  • geçenlerde üniversite sınavına hazırlanan ufak kuzenlerimle bir araya gelince, meslek seçimi ile ilgili nasihatler verebilecek yaş ve kemâle erdiğimi hissettim. iyi kötü bir kariyeri, ne bileyim az bi uluslararası tecrübesi olan bir roket adam olarak gelen talepler üzerine bu konuda çok değerli olduğunu düşündüğüm birkaç tavsiye iletmek isterim. dünya vatandaşı olacaksanız, global geçerliliğe sahip bir meslek istiyorsanız bunu iyi araştırmanız lazım.

    biraz uzun oldu ancak zaten adam olacak çocuk okumayı sever, okumayı sevmeyen adamdan zaten hiç bir şey olmaz.

    1) meslek, para için yapılır. para kazanma kaygınız var mı?

    bir insanın ailesinin zengin olması kesinlikle kötü bir şey değil, aksine hayata bir çok noktada 20-0 önde başlamanızı sağlıyor. bankada miras kalmış birkaç milyon lira, ya da babanızın gel başla diyebileceği hazır bir dükkanı varsa, hayat size güzel. tutkularınızın peşinden koşabilir, gitar çalabilir, felsefe okuyabilir maddi getiri kaygısı olmadan tamamen keyif odaklı olarak istediğiniz mesleği seçebilirsiniz.

    eğer şanslı azınlıkta değilseniz, kendi hayatınızı kendiniz kuracaksanız ya da bağımsız olmak gibi idealleriniz varsa, para kazandığınız işten keyif almak zorunda olduğunuzu unutmayın. bunu iş hayatınızın ilk gününden kafanıza sokarsanız, bundan sonraki 40 yılda sabah 7'de uyanmak nispeten daha çekilir hale gelir.

    2) çarpıcı bir yeteneğiniz var mı? para ediyor mu?

    bazı insanlar doğuştan şanslı oluyor - ya da yetiştirilme tarzından ötürü daha çocukluktan bazı yetenekler kazanıyorlar. kimi acayip şarkı söylüyor, virtüöz gibi piyano çalıyor, ne bileyim çok hızlı koşabiliyor, hagi gibi şut atabiliyor, vesaire vesaire. bu tarz bir yeteceğiniz varsa ve paraya çevirme ihtimaliniz varsa bunun da peşinden gitmeniz bir ihtimal hem sizin, hem de dünyanın güzelliği açısından faydalı olabilir.

    benim yok. sizin de yoksa welcome to the club.

    3) en çok para getirecek sektörler hangileridir?

    gelelim üçüncü meseleye. size deli para lazım, özelliksiz düz bi insansınız ve amcamızın fabrikası da yok maalesef. o zaman size para getirecek işleri tespit etmeniz gerekli. bu konuyu 40 kişiye sorsanız hepsi ayrı yanıt verir, o yüzden amcanıza, dayınıza sormayın. bilgi danışacağınız insanların, ancak kendi çapı, bilgisi, görgüsü dahilinde yorum yapabileceğini unutmayın.

    ufak birkaç google araması yapalım. aramayı yaparken, "geleceğin mesleği" gibi abuk subuk bir tümce yerine, "highest paying companies in us" gibi bir şey aratmanız daha spesifik olur. neden amerika'dan başlıyoruz: çünkü amerika, bu zamanın tüm trendlerini belirleyen coğrafya.

    peki, çıkan sonuca tıklayalım: https://www.cnbc.com/…9-according-to-glassdoor.html

    10 - microsoft, bilişim (genel)
    9 - salesforce, bilişim (yazılım)
    8 - facebook, bilişim (sosyal medya)
    7 - linkedin, bilişim (sosyal medya)
    6 - vmware, bilişim (it altyapı)
    5 - google, bilişim (sosyal medya, yazılım)
    4 - gilead sciences, tıp
    3 - twitter, bilişim (sosyal medya)
    2 - nvidia, bilişim (donanım)
    1 - palo alto networks, bilişim (siber güvenlik)

    dolayısıyla, tablo ortada. bilişim sektöründe mühim olan bilgi ve bilgiyi toplayan ve değerlendirebilen altyapılar olduğu için, bu meslek dalında sermaye bahsi geçen altyapıları kurabilen "insan". bir inşaatçının sermayesi arsa ve beton, bir makinacının sermayesi makinasıdır, ama bilişim sektöründe sermaye yalnızca ve yalnızca insandır. o yüzden tüm yatırım insana yapılıyor.

    4) "bu firmalarda binlerce iş ilanı var, hangi alana yönelmeli?"

    peki sektör seçtik, alan olarak neye odaklanalım? bu firmaların her biri büyük birer dev, her türlü fonksiyon var. hangi alan daha mantıklı olur?

    bu konu çok tartışmalı olmakla birlikte benim şahsi düşüncem her zaman firmaların kalbinde, core business'ında yer alan kişiler olmaktır. örneğin nvidia, donanım ve yazılım üreticisi bir firma. bu firmanda bilgisayar ve elektronik mühendislerinin kolkola çalışarak bir ürün çıkarması beklenir. bu ürünü geliştirecek ve çıkaracak araştırmacı kişiler arasındaysanız, paraya para demezsiniz. ama atıyorum finansçı olarak bu firmada bulunuyorsanız, her zaman değiştirilebilir yan rollerden birinde takılmak durumunda kalırsınız.

    5) "üniversite o kadar da önemli mi?"

    dandik bir üniversitenin dandik bir bölümünden mezun olarak bilişim sektörüne atıldım. benim ve benim gibi alaylıların bu sektörden para kazanabiliyor olması, herkese bir umut ışığı olmalı kesinlikle. demek ki herkes yapabilir. anncaaaaaaaaaak:

    -ki bu çok uzun bir ancak-

    "önce bi okuyayım da sonra toparlarım" diye düşünüyorsanız size kötü haberim var. boğaziçi bilgisayar mezunu bir adam, her zaman birkaç adım önde olacak. siz 30 çalışırken, o 10 çalışarak aynı imkanlara ulaşabilecek. boğaziçi'li arkadaşları ile şirket içinde lobi yapabilecek, ciddi bir etki alanına sahip olacak.

    üniversite bir nevi çarpan oluyor bu durumda. sizin yeteneğiniz 5 üzerinden 5 ve üniversiteniz de 3/5 bi yer diyelim, 15'lik para kazanırsınız. sizinle aynı yetenekteki biri odtü mezunu ise 5x5'ten 25'lik para kazanabilir, hem de daha az çalışarak. önüne daha çok kapı açılır ve daha az başı ağrır.

    o yüzden okul kesinlikle önemli. dandik bi yerde okuyorsanız bilin ki 5 kat daha fazla kastıracaksınız kendinizi. onun yerine öss'ye çalışın daha iyi.

    6) "ben kendi işimi kurmak istiyorum"

    girişimcilik ruhu iyidir, güzel bir şeydir. ancak güzide ülkemizde cebinizde sermaye olmadan yapılacak bir iş yok. acayip bi cihaz tasarımınız da olsa, dükkan fikriniz de olsa, beşyüz milyon dolar edecek bir lokanta düşünceniz de olsa sermayeniz, dolayısıyla da babanız, dayınız ya da amcanız olacak.

    eğer yoksa, girişimcilik açısından yine en kısa yol bilişim sektörü. 1000 dolarlık bir bilgisayarla dünyayı değiştiren insanlar var. zor, ama imkansız değil. 1000 dolarla bina dikemez, daire alıp satamaz, makina yapamaz, dükkan açamazsınız. ama dandik bir bilgisayar ve internet bağlantısıyla yapabileceklerinizin sınırı yok.

    7) "neden bu kadar para odaklı olmak zorundayız? ben kafama göre takılacağım"

    son maddemiz bu olsun. tabii ki para odaklı olmak zorunda değilsiniz. barlarda gitar çalabilir, günü birlik yaşayabilir, üç kuruşa tamah edebilirsiniz. bu da gerçekten çok saygı duyduğum bir yaşam biçimi olmakla beraber, parasızlığı iyi kötü tatmış birinin bu tarz hobilere odaklanması zor. çünkü biliyoruz ki istanbul gibi bir cangılda düşene bir tekme de sokaktakiler vuruyor. ortadoğu'nun bu acımasız coğrafyasında, depremini, darbesini, savaşını, kavgasını, cinayetini düşünerek yaşamak zorundayız. bu noktada ben böyle naif bir hayat planlamakta güçlük çekiyorum. belki siz becerebilirsiniz.

    neyse, aklıma gelenler bunlardı. çocuklara da 100 defa anlattım artık çıktısını alır bunun veririm. yine de burada yazılanlar yanlış olabilir, ne bileyim arkeoloji falan okuyup kendini aşırı geliştirmiş bi arkeolog olarak güneş altında kazı yaparken acayip mutlu olabilirsiniz. bilemiyorum bu kişiden kişiye değişir, ben kendime, kendi gördüğüme göre anlattım. bir abimiz demiş ki, "it is the career of careers" - yazının özeti de bu olsun.

  • halbuki nasıl da yanlış biliniyor. eskiden istenmeye gelen kız, damat adayını beğenmezse kahveyi tuzlu, beğenirse şekerli yaparmış. tuzlu kahve içen damat adayı da öküz değilse mesajı alır, bu işten vazgeçermiş. ama popüler kültür her şey gibi bunun da b.kunu çıkartmış.

  • bugün ne olduysa ard arda atatürk aleyhine, atatürk düşmanları tarafından sözlükte başlıklar açılıyor ve bizde bunları görmek durumunda kalıyoruz. sözlüğün bir denetimi, bir süzgeci yok mu nasıl durabiliyor bu başlıklar böyle. başlığı açanlar da 10 entryli troller. bu insanları kin ve düşmanlığa itmek olmuyor mu? ben aynen böyle hissediyorum.
    t: sözlüğün atatürk aleyhinde başlıklarla dolması.

  • ben bir kere küçükken bu konuyu dedeme açtım. "işte ona renk körü denir" dedi. konu kapandı.

  • oda kirasının yanı sıra çocukları için "haftada 5 gün, günde 2 saat eytim" isteyen bir dallamanın ilanını kabul etmekle başlayacak kölelik. önce sana vermek lazım sayın amk ev sahibi.

  • 90 lı yıllarda bu şarkıları dinlerken, büyüklerimiz bu şarkılara burun kıvırır, asıl güzel şarkıların 70 li ve 80 li yıllarda olduğundan dem vururdu. sezen aksular, nilüferler, ajdalar.. daha nice şarkıcıların parçaları hatırlatılır, "şimdikiler de şarkı mı yaa, unutulup gidilecek bunlar" derlerdi. ben de o zaman "bundan 20 yıl sonra acaba bu 90 lı yılların pop şarkılarına mı özlem duyulacak?" diye düşünürdüm. bir taraftan da çelik/meyhaneci ile mustafa sandal/beni ağlatma dinliyordum.

    cidden düşündüğüm gerçekleşti. 90 lı yılların popuna bir özlem var. o şarkılar bize daha güzel geliyor. çünkü şimdiki şarkılardan farklı. ama hatırlatmakta yarar görüyorum: 90 lı yıllardaki çoğu pop şarkısı o zaman çöp muamelesi görüyordu.. millet "her gün yeni bir popçu çıkıyor, bu ne yaa" diyordu. şimdi büyük bir zevkle dinlediğimiz 90 lar pop şarkıları, ilk çıktığı zaman o kadar da olay olmamıştı.

    aradan 20 yıl geçti.

    şimdi bu şarkıları sevme nedenimiz nostalji mi? yoksa şimdiki şarkılara göre düzenleme ve beste farklılığından dolayı bize sempatik gelmesi mi? belki de günümüz şarkılarının kötü olmasındandır..acaba 20 yıl sonra bu sefer de şimdiki şarkılara mı özlem duyacağız?

  • aslında buraya çok uzun bir entri yazmıştım ama en özet şekliyle türk kızının farkı şudur: naz yapar kezban olur, naz yapmaz adı malum sıfata çıkar. evlilik düşünür gene kezban olur evlilik düşünmez sadece yatılıp kalkılacak kadın olur. aşırı makyaj yapar doğal olmaz (ama erkekler nedense bayılır) makyaj yapmaz bu sefer de kimse beğenmez. net olur, iyi bir kadın olmaya çalışır kolay kadın olur (yabancı kadın yapsa çok net kadın abi ya olur) net olmasa bu sefer de ne isteğini bilmiyor olur. maddiyata önem vermez yalancı olur önem verir paragöz olur.

    kısaca her şekilde türk kadını ne yaparsa yapsın yaftalama altına alınacaktır. isterse en iyisi olsun isterse en kötüsü olsun karşılaşacağı muamele bellidir. yabancı kadınlar yapsa "abi kadın çok klas ya" denilecek şeyler türk kadını söz konusu olduğu zaman sonuna mutlaka bir "ama" ile başlayan cümle getirilmiş olacaktır.