ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
6 yıllık ilişkinin tus için bitmesi
-
çok özür dilerim ama hem kendi hem de etrafımdaki insanlardan edindiğim tecrübeye göre, tus bahane başka partnerler şahane olayı olmuş.
üzüldüm. ama hayatın gerçeği bu. ve emin ol kariyer falan için terk edilmedin. aynı bahaneyi sunan bir arkadaşımın eski sevgilisi kpss için ara verdiğini söyleyip başka bir erkekten hamile kalıp evlendi.
git bir tatile çık kafa dinle. sonra kendine gelirsin.
edit: boşluk tuşuna basıldı. @archer05 sağolsun uyardı.
uçakta güzel bir kızın yanına oturmak
-
benim de başıma bi' kere geldi bu hadise. istanbul > newyork seferinde. şuan o kadınla evliyim..
vallahi de billahi de ciddiyim.
soner yalçın'ın arda turan yazısı
-
"arda turan biat etmedi, sürüye katılmadı, düzene çomak soktu" kısımlarıyla güldüren bir yazıdır. bahsettiği kişi yalakalık olsun diye evet videosu çeken bir şahıstır.
alexander sörloth
-
trabzonlular beni arasa ben de açmam amk adam çok haklı.
papa'nın özel uçağı var bunlar bilmez
-
papa
-1 milyardan fazla insanın ruhani lideri
-aynı zamanda vatikanın kralı
- seçimle başa gelir. ( sadece tek bir seçim de değil )
diyanet işleri başkanı
-torpilli memur
-hiç kimsenin lideri falan değil
-senin benim vergimle saltanat yaşamaya çalışır
-ne iş yaptığını yıllardır anlamadım. hatta bir iş yapıp yapmadığından bile emin değilim.
istanbul'da yaşamanın kepazelik olması
-
eskiden entryler görürdüm istanbul'u izmir ile kıyaslayan, işte izmir köy istanbul megakent diye.
şu istanbul denen memlekette ciddi ciddi severek yaşayan bir insanın psikolojik problemleri vardır. hayatımda bu kadar eksisi olan ve artısı olmayan başka olgu görmedim. pahalı, trafik (bence şu başlı başına etken, 19km yol 1 buçuk saat sürüyor lan), insan yapısı mide bulandırıcı, kalitesiz.
bir de en çok güldüğüm "çok aktivite var abi, konser var tiyatro var". bak sayın pezeveng, 2 saatlik tiyatroya 4 buçuk saat yol gidince aktivite yapmış olmuyorsun. sizin hayatınızın zamanınızın hiç önemi yok galiba, hayatsız olmak lazım şu trafiğe alışmış olmak için.
doğma büyüme izmirliyim son 1 senedir iş dolayısıyla buraya geldim, mide bulandırıcı bir şehir istanbul, işi remote aldığım an rastgele bir ile taşınacağım. batıya en yakın rastgele 20 ilden birini seçin buradan daha kaliteli yaşarsınız şaka yapmıyorum. gerçekten burda severek yaşıyorsanız akli melakelerinizi kontrol ettirin.
temmuz 2022 sonrasında bekçilerin zamlı maaşları
-
türkiye bitmiş.
lan lise mezunu bekçi maaşıyla doktor, mühendis, avukat, öğretmen maaşı aynı gibi.
bu koşullarda kim eşşşek gibi çalışıp doktor, avukat, mühendis falan olmaya uğraşır ki?
ha, bekçinin aldığı parada da gözümüz yok, belki anca yetiyordur da, maaş farklarında böyle saçmalık olmaz.
bekçiye gerek var mı yok mu o da ayrı bir konu.
özgü namal
facebook'ta tuhaf fotoğraflara tag'lenmek
-
benim kuzenler evlenmeye başladığında ben bacak kadar çocuktum. onun için hayatımda hiç ''olm kuzenle yarıldık gülmekten'', ''yine geçen yaz kuzenle...'' gibi hikayelerim olmadı, ağzımı yaydıra yaydıra ''kanka vuar yaa kuzeen bana bir karıa yuapmışş...'' gibisinden cümleler kuramadım. benim akranım iki tane kuzenim varsa da, bir tanesi müslüm gürses konserinde üstünü başını yırtıp kendini jiletleyen bir tip. diğeri de, denizli'de yaşayan kendi halinde, eline yareni versen ''gavurmalaa geynesın e-heyyy'' diye çalar, vermezsen ''nerde acep benim yarenim gaari'' demez, öyle mazbut gocıman bir çocuktur. yani öyle kuzenle ortamlara akalım gibi bir durumum olmadı hiç.
tabi bu evlenen kuzenlerin ilk geceden itibaren icraata geçmesi ile bizim hanede elektrik, su, telefon faturasının yanına sabit gider kalemi olarak küçük altın da eklenmeye başladı ki, artık babam ''söyle yeğenlerine kunnamasınlar artık! şerefsizim boşarım seni'' diyerek annemi tehdit etmeye başlamış hale gelmişti. e haliyle annem de yeğenlerine gidip ''az düzüşün enişteniz kızıyor bak'' diyemediği için bunlar çılgınca üremeye devam etti. misal bayramlarda bizim antre lc waikiki nin ayakkabı reyonu gibi olurdu, her aile ferdi sırtına dört tane çocuk alma ile mükellefti.
zaman ilerleyip geneli mütaasıp bir hayat süren kuzenlerimin çocukları büyüdükçe interneti kullanmaya başladı ve sülalenin batıya bakan ender yüzlerinden birisi olarak beni pek bi sevdikleri için internet faaliyetlerine beni de ortak etmeye başladılar. her gün facebook'tan onlarca arkadaş ekleme talebi geliyor, ben liseden berru'dur, eski işyerinden nihan'dır heyecanı ile açtıkça; safinaz ablamın 2 ve 4, ömer abimin 1 ve 3 numaralı çocuklarını arkadaş listeme ekleyip kendi içimde klanımı kurmaya başlıyorum. bazen bakıyorum bizim sabinin arkadaş durumu ne diye, listesinde 35 tane arkadaşı görünüyorsa bunların 22 tanesi mutual friend yani yaşları 13 ila 18 arasında değişen diğer yeğenler.
ulan bir bakıyorum içinde onlarca şirinlerin olduğu fotoğrafta şirin baba olmuşum. bir bakıyorum leğenin içine yerleştirilmiş bebeklerin en çirkini olmuşum. profilime giriyorum bir bakmışım jelibonlar sıraya dizilmiş, ben en öndeki mor ayıcık. düşünmüyor da eşşoleşşekler ''-bu adamın yaşındayken babamızın dört tane bebesi vardı, ne hakkımız var bu herifi bekar kaldı diye maymun etmeye?'' diye. birisi görecek de rezil olacam diye günde yirmi kere sayfamı kontrol ediyorum yeminlen.
kaç kere tehdit ettim sıpaları yine de beni çok sevdiklerini öne sürerek ısrarla yapıyorlar. alın şimdi de fıstık yeşili civciv olmuşum mınısikiim.
ilişki bitiminde yazılan devasa boyuttaki mail
-
uzun zaman sonra okundugunda bir zamanlar icinizde olan kizginligi, uzuntuyu, siddeti, edebiyati, dolulugu kiskanirsiniz. oyle var olan, biriken her seyin son damlasina kadar aktarildigi guclu mail'lerdir.
mesleği söyleyince angarya iş çıkarılması
-
her seferinde oluyor.
- ne okuyon yeğen
- bilgisayar mühendisliği abi
- bizim oğlanın makineye bi format atıversene ağır çalışıyomuş çok
edit: bunu diyen adam buradaymış lan sırayla bütün entrylerimi kötülemiş taşakkürler.
cem garipoğlu
-
münevver karabulut'un cinayeti hakkında bilgiler
düşündüm de ben bu başlığı favorilere ekleyeyim; aklıma geldikçe yazayım.
malum söz uçuyor, yazı kalsın...
münevver öldü, hafızamız ve insanlığımız kalsın...
susmayın, unutmayın. ne olur...
bu cinayete bu kadar kafayı takmış olma sebebim, adaletsizlik. parayla tıkanabilen hukuki yollar.
annemi babamı başbakanın ehliyetsiz oğlu ezerse bir gün? hani olmaz da belediye araçları izleri yok ederse? kabus gibi..
hayatta türkiye'de olacak şey değil de işte, geliveriyor insanın aklına.
fakirler katil oluyor, zenginler daha zengin.