hesabın var mı? giriş yap

  • üşümeyi de cinsiyet ayrımına tabi tuttuğumuza göre, artık biri atom bonbası falan salabilir üstümüze, zira memlekette akıl kalmadı.

  • di maria'nın adının ilk kez 44. dakikada duyulmasının son derece normal olduğu maç. çünkü sağolsun fikret engin, ya messi diyor adama maçın başından beri ya da rodriguez. aynı zamanda rodriguez'e de messi diyor. ve lulic'e de hajrovic... zaten maç muhteşem(!), kendisi de tüy dikiyor resmen.

    not: nasıl, senden fikret engin diye bahsetmem hoş olmadı değil mi levent özçelik??

  • ''avrupa'nın yüz yıl gerisindeyiz'' sözünün boşa söylenmediğini gösteren videodur. "peki avrupa derken tüm avrupa'nın mı gerisindeyiz emmi? " dediğinizi duyar gibiyim. tabi ki hayır; almanya'dan aşağıya doğru geldikçe zaten avrupa ülkelerinde de bozulmalar görüyorsunuz. ama almanya...alman sevici olarak suçlayabilirsiniz ama adamlar iyi be kardeşim. şu trafikte korna çalmama, ya da karşındakine saygı duyma durumunun bile ülkemizde oturması 64748448097 yıl. inanmazsan bekle gör.

    adamlar bekliyor ya, bıkmadan usanmadan bekliyor; arabayı park edemeyeni bekliyor, yaya geçidinde yayayı görür görmez duruyor, hatta bazen yaya geçidine doğru ilerlerken ağırdan alıyorsunuz kendinizi, adam geçsin diye. senin geleceğini hesap edip duruyor ya adam. aşağılık refleksiyle yanımdakilerin kolumdan tutup, ''araba geliyor'' diye uyardığım da çok oldu en başlarda. insan türkiye'ye döneceğini bildiğinden , "iyiye alışmayayım türkiye'de anamı bellerler yaya geçitinden geçerken" diyor.

    sonra da ' eyyy almanya' *

    iyiyi alacaksın aga. iyi gördün mü al. yapış hemen.

  • her biri bir bilimdir. içerdikleri bilgilerle her biri kocaman bambaşka dünyalardır.

    senin yaşadığın ülkede bu meslek erbapları iş bulamıyorsa, sektör gelişmemişse, bu senin ülkenin dandikliğidir. bölümlerin değil.

    bilime saygı duyun biraz.

  • şehirler arası bir otobüste biri kız* biri erkek* iki velet birbiriyle son derece ciddi bir muhabbet içerisindedir:

    e: kaç yaşındasın sen?
    k: 6. sen?
    e: 5.
    k: inanamıyorum!!! bu ne tesadüf! o benim eski yaşım!

  • bir keresinde zombiler üstüne 10 dakikadan fazla konuşarak gerçekleştirdiğim bir salaklık.

    millet bardak düşürür, kekeler, midesi bulanır filan. şirin bile gözükebilir çoğu insana,
    ben ne yapıyorum?

    zombiler...

  • işlek caddede büfe değil benimki. "badanacılık".

    oysa ne heveslerim vardı benim, ne heveslerim. türkiye derecelerim mi yoktu, olimpiyatlara mı katılmamıştım, daha lise sıralarında herkes tarafından geleceğin akademisyeni gözüyle mi bakılmıyordu bana... sonra okula geldim. okuldan kaynaklı da değil aslında ya, bölüm diyeyim. bilenler var, psikoloji okuyorum. ama bezdim. ben ne kadar hayat dolu ne kadar yerinde duramayan bir insandım da deliler gibi istediğim bölüme gelince delilendim?

    nasıl oldu anlamadım. ama kafama girdi.

    badanacı olmak istiyordum lan. cidden. bunu istiyordum ben.

    internetten boya kartelalarına, fırça modellerine, badana tekniklerine bakmaya bir türlü doyamıyordum.

    zonguldak'ta bi' evimiz var bizim. babaannemlerin evi işte. ne yaptım ettim ikna ettim dedemi bu yaz. aldım fırçalarımı. ince iş fırçam en incelerindendi, korniş kenarlarını rahat rahat boyayabilmek için. önce mutfağın tavan boyasını yaptım. o rulo fırçayı kullanmak konusunda çok acemiydim, yüzüme patpatpat diye tavandaki boya dökülüyordu, ben mutluluktan neredeyse kahkaha atıyordum. sonra mutfağı "istanbul pembesi" denilen bir renge boyadım. sen hiç boya kartelası inceledin mi? şiir gibidirler. roma sarısı vardır mesela, bizans kırmızısı vardır. mutfağın boyası bittiğinde oruç halimle hışırım çıkmıştı ama nasıl da mutluydum lan. aradan 3 hafta geçmiş ama şimdi düşününce bile çok özledim. sonra ver elini salon. aman o pervazların ince işi, aman o priz kenarları, ahh. nerede o akademik kariyer isteyen silverleaf, nerede? nerede o kitapların arasından zorla alınan kız?

    ben değil miyim tavandaki boşluklar badanayı kötü gösteriyor diye önce onlar için alçı hazırlayıp, onunla kapatıp sonra üzerine çift kat boya çeken? eski karpuz lambaları çıkarıp avize delikleri açıp yeni lambaları takan, elektrik bağlantısını yapan kimdi?

    ben bir inşaat ustası olmalıydım ve görünen o ki psikolog olacağım. derdini alıp gelenlere "al bu malayı bütün yaralarını alçıyla kapa" mı diyeceğim ben, ne yapacağım lan?

    bir gün bir ev alacağım ama.

    ev bomboşken içinin komple badanasını yapacağım. bir günde bitmez elbet. ama acelem de yok. bir gün biter. akşam ev bomboş. bir iskemleyi balkonuma çekeceğim. evimin ilk eşyası da teleskop. bu da benim hayalim. teleskopu yerine kuracağım, radyoyu açıp termostan bayat çay içeceğim. bir gecem böyle geçsin başka bir şey istemem.

    akademik kariyermiş.

  • haklarında derli toplu bilgiye ulaşmanın o kadar da kolay olmadığı mekanlar bütünü. elbette foursquare, son dönemde meyhanedeyiz.biz gibi mecralarda çokça bilgiye erişilebiliyor ama sözlükte de izmir'deki meyhanelere ilişkin bir takım paylaşımların derli toplu durmasını hedefleyerek sınırlı tecrübelerimi paylaşmak istedim. peşinen söylenmeli ki meyhane değerlendirme konusunda pek doğru bir kişi sayılmam. şöyle ki kalender meşrebim, sohbet iyi oldu mu pek detaylara takılmam, genelde her mekanı az çok beğenirim öte yandan en azından mekanların genel havası, tarzı, karşılaşacağınız tahmini fiyatlar hakkında fikir verebilirim umudundayım. buyrunuz ;

    orhan

    menderes caddesinde şirinyer'den gürçeşme'ye giderken solda kalan bir mekan. o bölgeyi bilenler muhtemelen orada meyhane yok diyorlardır, zaten yıllarca oradan geçmiş olmama rağmen ben de tarif edene ısrarla o bölgede meyhane olmadığını birahane/müzikhol tarzı mekanlar olduğunu söyledim ama bu arkadaşlar hem de 1989'dan beri reklamsız, sessiz, sakin işlerini yürütüyorlarmış. mekanın mezeleri gerçekten iyi. zeytinyağlılar lezzetli, et de yapıyor olmalarına rağmen balığa ağırlık veriliyor, daha çok balık konusunda iddialı olduklarını söylüyorlar. beyanlarını bir yana bırakırsak ben balığı da çok sevmeme rağmen bu arkadaşlara dair bir şey söylemem gerekirse tereyağlı işkembe derim. kalamarı çok tavsiye ettiler ama belki de bizim şansımıza sıradandı. balık konusunda da ustanın hafif ölgün olanını vermeye çalışması biraz soru işareti bıraksa da tekrar belirtmem gerekir ki mezeleri (şakşuka, kızartma vb. ) gerçekten çok iyiydi. mekanın havası ortalama, fiyatları iyi diyerek ortalamanın oldukça üzerinde bir not vermek gerekir. şirinyer izban durağına çok uzak olmaması (500 metre gibi) avantaj. 4 kişilik daimi kadroda içmeyen olmadığından ve içkili araç kullanmak istemediğimizden bu da önemli bir parametre. meyhanenin çevresi çok sorun yaratacak bir muhit değil. 5 meze, kalamar, tereyağlı işkembe, söyledik. fazla rakı kalmadığı için biraz iri bir levreği (2 porsiyonluk) 4'e böldürdük. 100 lük rakı, meyve, tatlı, 230 tuttu.

    tulumbalı meyhane (nihat baba'nın yeri)

    elbette bahsettiğim tepecik'deki asıl yeri. mithatpaşa'da ve bostanlı'da da yerleri olduğunu duydum ama bunlara gitmedim. sakatat konusunda ün yapmış ve ününün hakkını veren bir mekan. mezeleri güzel ama buranın esas olayı artık ara sıcak mı dersiniz ana yemek mi sayarsınız bilmem ama sakatatları. kokoreç, uykuluk özellikle ciğer gerçekten güzel. hepsinden olsun dediğinizde artan popülerliğin de getirdiği fiyat devreye girip izmir ortalamasının üzerinde bir fiyat çıkarabilir. biz 3 kişi 70 lik söyleyip mezelerin üzerine etleri biraz uzatınca 270 lira hesap verdik. muhit pek tekin değil ama biz çıktığımızda saat daha 11.00 olmamıştı biraz yürüyelim açılalım diye kemer izban'a yürüdük, rahattı. öte yandan tavsiye verirken herkesi düşünüp dikkatli olmak gerekir buradan çıkınca etrafta dolaşmayı tavsiye etmem biraz mimli bir muhittir.

    gandi'nin yeri

    bornova'da yüzbaşı ibrahim hakkı bey caddesinde, kapalı spor salonunun arkasına düşen etiyle ünlü bir mekan. eskiden 2-3 kez gittiğimiz bir yerdi. şu sıralar eskisinden daha dolu olan ve fiyatları da arttırmış meyhanelerden biri. etin ve tabi ki rakının fiyatının son yıllarda iyice arttığının elbette farkındayım ama tulumbalı, gandi gibi mekanlardaki fiyat artışı bunun biraz üzerinde artan ün ile de desteklenmiş halde. malzemeye gelirsek et işini (et, köfte, sucuk) biliyorlar, mezelerden ziyade etlere yoğunlaşın derim ama etlerin hakkını verirseniz sağlam yersiniz bu arada burasının da 4 kişi 100'lük ile 250-300 den aşağı sizi bırakmayacağını ileteyim.

    karadeniz lokantası

    ferit baba da denilen mekan. kemeraltı'nda eskiden meyhaneleri ile ünlü veysel çıkmaz'ında ağırbaşlı bir mekan. mezeleri ortalamanın üzerinde artık neredeyse herkesin yaptığı atomu(eroin de diyorlar) burası ekstra güzel yapıyor. daha doğrusu biberi, yağı yoğurdu çok güzel iş de orada bitiyor zaten. etleri güzel, ortamı rahat. arkasındaki tarihi ile beraber değerlendirdiğinizde kıymeti daha da artan bir mekan. fiyatını net hatırlamıyorum ama tulumbalı ile gandi'nin altı, orhan, çınar meyhanesinin üstü mertebelerinde aklımda kalmış.

    çınar meyhanesi

    eşrefpaşa'da caminin karşısındaki sokakta. anahtar kelimeler sakatat ve fasıl. pek fasıllı mekan tercih etmiyor olsak da kelle, beyin, kokoreç, badem düşünüldüğünde kendini en iyiler arasına ekletiyor. kokoreci onca şeyden sonra bir de tereyağında güveçte getiriyorlar ki hem aklınız başından gitsin hem kolestrol tavan yapsın. sakatatı tulumbalıyla yarışır yer yer geçer, fiyatı da daha uygun olunca favoriler arasında bir mekan.

    çağdaş meyhane

    anafartalar caddesinde (ikiçeşmelik caddesinin çankaya tarafından mezarlık başındaki katlı otoparkın yanından basmaneye çıkan cadde üzerinde. tilkilik tarafında (döner taşın çankaya tarafında kalan kısmında, otoparkın girişine yakın). burası da diğer yerlerin üstüne salaşlık konusunda çıtayı bir adım öteye taşıyor. pisuarda kafayı eğmeden ayakta durabilmek için boy sınırı 1.65 gibi olsa gerek. mekanın ve elemanların acemiliğini görünce beklentiyi azalttığımızdan mıdır nedir çok çeşit olmasa da olan mezeler gerçekten şaşırttı. her ne kadar aslında şu son 3-5 yılın popüler mezesi olsa da hala atomu bilmeyen mekanın kalmış olduğunu görmek ilginçti. gerçi ustaya tarif edince elinde kurutulmuş acı biber olmasının da marifetiyle fıstık gibi yaptı getirdi ama daha önce hiç duymamış olması garipti bir de kese yoğurdu yerine normal yoğurtla yapınca biraz hafif kalmış ama hem ilgileri hem de diğer mezeleri düşünüldüğünde kesinlikle ortalama üstü şaşırtıcı bir performans vardı, misal arnavut ciğerinin ikincisini sipariş ettik. bir başka sürpriz de kellenin çok güzel pişmiş ve lezzetli olması idi. 4 kişi 100 lük rakı, 2 arnavut ciğer, 4 meze daha, kuzu kelle, meyve, hatta ilave çerez (sohbet uzadı rakının sonu muallakta kalmıştı arkadaşlar ilave çerez gönderdi) 4 kişi 156 lira hesap ödedik ki efsane bir fiyat performans örneği oldu. başta dediğim gibi salaş olsun ama mekanın bir ağırlığı olsun diyenler için basit kalabilir ama çabalayan ve pek çok noktada da beceren bir mekan. çıkışta anafartalar caddesinden basmaneye yürüdüğünüzde fatih kebap gibi hayyam gibi değerlerin önünden geçiyorsunuz ama son dönemde bu bölgeye yerleşen suriyeli sayısının artması zaten 30-40 yıl öncesine göre değişmiş olan bölgeyi biraz daha tekinsiz havaya büründürmüş. yine de biz bir sorun yaşamadık.

    hayyam

    anafartalar caddesinin altınpark tarafında (basmaneye yakın) görece bilinen mekanlarından. aslında tek tekçi küçük bir mekan ama hem mezeleri hem etleri güzel. fiyatlar çağdaş kadar olmasa da makul daha derli toplu görece az daha pahalı oldukça güzel bir mekan. gideli çok olduğu için detay vermem doğru olmaz ama aklımda kaldığı hali bunlar.

    sanki leylek hariç her kuşu tatmış gibi ahkam kesmiş olmak istemem. elbette gidilip de yazılmadık çok çok daha fazla duyulup da gidilmedik belki daha da fazla duyulmadık mekan var. bunlar son 1-2 senedir oluşturduğumuz 4 kişilik grubumuzla gittiğimiz et, sakatat ağırlıklı, hanımlardan ayrı olarak gitmemiz hasebiyle de muhit, ortam konusunda rahat olduğumuz mekanlar.

    bireysel de rakı balığı tercih etmem sebebiyle bir dönem müdavimi olduğumuz güzelbahçe ümit, misafir ağırlamak söz konusu olduğunda hisarönü ve sonrasında kordon'daki veli usta, (ayrılan ustanın açtığı gaziemir'deki mekan). sonrasında bir kaç kez denediğim kordon boyu balık pişiricisi, daha ağır misafirler için deniz restoran, bostanlı'dan mekanlar elbette daha vakitli bir zamanda yazılabilir. bunları bile hafta sonu ara ara not aldığım dosyadan kopyalayarak ekliyorum. eksiği bol olmasına rağmen ana hatlarıyla gözlemlerimi bu mecrada paylaşmak ve olası tavsiyeleri, mekan değerlendirmelerini görebilmek için bir yol açmak istedim.

    mecrayı açtığımızla kaldık kimsenin tek kelime ettiği yok editi : ferit baba - karadeniz lokantası kapatılmış böylelikle meşhur veysel çıkmazı son meyhanesini de kaybetmiş.