hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: hahahahahahahahahaha)

    zafer turizm tek değil, çift yönlü sefer düzenliyormuş. hatta yolda vatandaşlık da ayarlıyormuş. zafertrolleri sahneye bekliyoruz :)

    tanım: süper komik olay.

    edit: tüh ya ümit hocamızın gözünden kaçmaması gerekirmiş. yakışmamış. ayıp olmuş. cık cık cık. ulan chp genel merkezinin çaycısının 7. göbek kuzeninin böyle bir şey yaptığı ortaya çıksa günlerce “mülteci sevicisi chp” diye konuşup başımızın etini yersiniz. şimdi “ümit hocamız dikkat etmeli” mi oldu? yazık kafanıza.

  • hatırlıyorum imamoğlu'ndan önce hiç böyle kuyruklar yoktu. her durakta 3-5 kişi ya olur ya olmazdı .onları da 3 dakikada bir gelen vitolar alırdı. kart bile basmazdık çoğu zaman aman abi ne gerek var sen keyfine bak derlerdi . sonra da uyanır ve işe giderdik.

  • e, evet?
    gezi'de yaptırmadınız da, "sandıkta yapın" dediniz ya lan?

    ayrıca, sandıkta da yapmayacaksak, nerde yapıcaz? ona da siz mi yer göstereceksiniz? sokakta yapma, sandıkta yapma, nerde yapiyim be yeter lan!

  • aslında gerçek adı elinaziktir. hikayesi şöyledir; osmanlı döneminde seferden dönen yavuz sultan selim geçerken güzargahı üzerinde bulunan gaziantep'in bugünkü adıyla yavuzeli ilçesinde konaklar. yavuz sultan selim'in geleceği haberini alan yavuzeli sakinleri padişahı iyi ağırlamak için türlü türlü yemekler hazırlarlar. kim olduğu tam olarak bilinmeyen anadolu kadını patlıcanları ocakta közler, taze kuzu etini kavurur, yoğurdu sarımsaklar ve tuzlar, közlediği patlıcanları sarımsaklı yoğurt ile karıştırır ve kavurduğu eti bu karşımının üzerine alttaki karışım gözükmeyecek şekilde serer. son olarak etrafını yeşil biber ve dometeslerle süsler ve yemeğini padişaha iletir. yemeğin tadına bakan yavuz sultan selim yemeği çok beğenir ve çevresindekilere "bu yemeği hangi eli nazik yaptı" diye sorar. o günden sonra yemeğin adı elinazik olarak zikredilir. tabi geçen zaman içerisinde değişime uğrayarak alinazik adını alır.

  • gerçekten iyi niyetlerle sorulmuş bir soruysa soru sahibini kutlayıp elini sıkmak gerekir. yok amaç boş boğazlıksa bu soru, sahibini aptala çeviriverir. iyi niyetle sorulduğuna inandığımdan şöyle diyebilirim. bu sorunun cevabı olumsuzdur. çünkü bu topraklarda para yetişmez. yetiştirmezler. yetiştiremezsin. çünkü suyun yok. gübren yok. çiftçin yok. tohumun yok. hangi topraklarda yetiştiğini anlamış durumda olmalısın bu kadar entry’den sonra.
    bir de başka ülkelerde para değiştirmek istemişsin. tam bilmiyorum ama o da o kadar kolay değil. örneğin abd’ye nakit para sokmak 10000$ ile sınırlıdır. fazlasını önceden beyan etmen gereklidir. banka yoluyla sokacaksan zaten bu işi türkiye içinde yapmandan bir farkı kalmaz. ama sen illa para basacağım diyorsan tl değil de dolar bas ne bileyim euro bas. buna da kalpazanlık denir biliyorsun.

    the mystery of banking bu konuda işe yarayabilir. bazı çok bilmişler tarafından aptal yerine konulacağını bile bile bu soruyu sormak cesaret işi. sormadan da olmaz elbette. şöyle de bir dolar paradoksu var. ona da kafa yor.

    “olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda abd-kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir:

    abd ve kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler.

    şöyle ki:

    kanadalılara göre: 1 abd doları= 90 kanada senti,
    amerikalılara göre ise: 1 kanada doları= 90 abd senti.

    bir amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simidi!). simidin fiyatı 10 senttir. cebindeki 1 doları verir. simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 kanada doları bulur, onu verir (90 sente eşit ya!).

    derken sınırı yürüyerek geçer ve kanada da dolaşmaya başlar. kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. girer bir kırtasiyeciye. kalemin fiyatı da 10 kanada sentidir. cebindeki 1 kanada dolarını verir. kırtasiyeci de para üstü olarak 1 abd doları verir. oradan da ayrılıp evine döner.

    sonra düşünmeye başlar:

    — yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 abd dolarım vardı, şimdi de 1 abd dolarım var. peki, simitle kalemin parasını kim verdi?”