hesabın var mı? giriş yap

  • saatlerce oyun oynamaktan hastanelik olan veya psikolojik hastalıklara yakalanan çocuk haberleri artık sıradanlaştı.

    çocuğunuzu korumak için aşağıda belirteceğim hususlara lütfen dikkat edin.

    1) altı yaş beyin gelişimi ve bağımlı olmak için kritiktir. bu yaştan önce mümkün olduğunca çocuğu oyunlardan uzak tutun.

    2) gerçek dünyada sorun yaşayan çocuk bunları çözmek yerine oyun dünyasına kaçmak ister. çocuk sürekli oyuna kaçıyorsa gerçek dünyada baş edemediği bir sorunu olabilir. konuşun ve gözlemleyin.

    3) kendisinden utanan ve beğenmeyen çocuk oyun dünyasında sahte bir kimlik üretir. sahte kimlikle zaman geçirdikçe gerçek kimliğinden uzaklaşır.kişilik sorunları yaşama tehlikesi olabilir. çocuklarınızı eleştirirken dozu kaçırmayın.

    4) oyun çocuğa ödüller verir ve alıştırdıktan sonra onları edinmesini zorlaştırır. karşılığında vaktini ve bazen parasını ister. bu ödüllere ulaşamayan çocuk madde bağımlılarına benzer yoksunluk semptomları gösterebilir.

    5) oyunun sporu olmaz. e-spor terimi oyun firmaları tarafından üretilmiştir. böylece bağımlılar kendilerini “sporcu” adı altında gizleyebilir.

    6) oyun bağımlılığın ilacı sosyalleşmedir. spor, müzik, tiyatro gibi etkinliklere yönlendirin ve çocuğunuzla mutlaka gün içinde kaliteli zaman geçirin.

  • "su yanmaz..sondurur..cunku mesela dusmanimin dusmani dostum..yanici yanici da sondurucu olur..o yuzden iste"

    (niels bohr,1894)

    edit: oksijen yakiciymis. sanirim bohr bu konuda biraz sallamis.

    edit2: zaten bohr 1894 yilinda 9 yasindaymis..devam edin siz.

  • insanın canından can koparan illet. zihinsel ve bedensel engelli ağabeyim var bu hastalığa muzdarip. başlarda ne yapacağımızı bilemiyorduk tabi öyle dolu dolu mevsimler geçip gitti ki her nöbette binbir tecrübe ediniyorsunuz.

    ola ki bir otobüste bir kafe de ya da sokakta nöbet geçiren biri olur ya da ailenizden bir kişi de olabilir yapacağınız tek şey hastanın nöbetini rahatça atlatmasını sağlamak.

    şayet sokaktaysanız o çırpınma esnasında başını yaralamaması için kafasının altına kazak ya da yumuşak bir şeyi dürüp yastık gibi koyun.

    hastayı yan çevirin bu çok önemli çünkü nöbet esnasında salgıladığı tükürükler köpükler nefes borusuna kaçabilir ve ölümüne neden olabilir. beyin sürekli salya ve köpük üretiyor.

    kesinlikle kuru soğan koklatmak sarımsak koklatmak su içirmek yüzünü ellerini yıkamaya çalışmak gibi eylemlerde bulunmayın. onun sizden tek isteği etrafının bomboş olması (malum burası hastaya müdahale edeyim derken ölümüne sebep olan insanların ülkesi) ve kendisine müdahale etmemeniz. bırakın nöbetini rahatça geçirsin.

    bazı nöbetler 2 dakika bazıları 5-10 dakika sürüyor. hasta krizin başladığı ilk an acı ve ağrıdan dolayı inler sonrasında güçlü bir çırpınma vücudun kaskatı kesilmesi başlar gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oluyor şakaklarındaki damar daha belirgin ve kalp atış hızını bu damardan görebilirsiniz. kriz bittiğinde ağızdaki tükürük dışarı atılmaya devam ediyor bir beş dakika kadar. bilinç kapalı sürekli bir uyku evresine geçiyor sonrasında. beyin krizi atlattıktan sonra bu uyku evresinde hastanın birkaç saniye aralıklarla ses çıkarması normal. yani sesten kastım hırıltılı bir off gibi.

    krizin başlaması ve bitmesi sonrasındaki evreler derken nöbet geçiren kişinin eski haline dönmesi 35 dakikayı buluyor.

    hastanın bilinci geldikten sonra ona su verebilirsiniz biraz. bir de o uyuklamalı yarı baygın haldeyken sürekli soru yağmuruna tutmayın hatta hiçbir şey sormayın size cevap verecek metanette değil çünkü. bir 10 dakikaya kendine gelecektir zaten.

    böyle işte bu hastalık. kardeşimi o kadar çok seviyorum aramızda hiçbir kan bağı olmamasına rağmen annemden kendi öz kardeşlerimden daha çok hem de. o üvey babamın ilk eşinden olan oğlu öz annesinin ölmesi için çamaşır suyu içirdiği bir çocuk senelerce babaannesinin patik örüp pazarda satarak geçimini sağladığı alkolik kumarbaz bir adamın oğlu. annemin benden çok sevdiği altını bezlediği her gün her dakika üzerine titrediği misler gibi kokan kardeşim. armağanım. bazen düşünüyorum da bu aileyi bir arada tutan tek bağ o sanırım. canım kardeşim. sevgi neydi sevgi emekti.

  • ara ara dahil olduğum durumdur.arkadaş olmadığınızı bilirsiniz .ara sıra görüşürsünüz yok yere,öperken belinizden tutar. bir şey yapacaksa size de danışır. telefonda konuştuysa yanınızda,hele de kadinsa konuştuğu aciklama yapma gereği duyar çocukluk arkadaşım diye. bir hafta içinde birkaç defa yazar, halinizi hatrınızı sorar. küçük jestler yaparsınız kitap, albüm vs. alırsınız. tatlı bir flört vardır fakat bazen sinir bozucu olur. her istediğinizde yazamazsınız, sarılıp öpemezsiniz,yanında olamazsınız kıskanırsınız arkadaslariyla vakit geçirdiğini görünce çünkü sizin onunla görüşmeniz için ya biraz zaman geçmesi gerekir yada bir nedenin olmasi.arkadaş desen değil sevgili desen hiç değil. tatlıdır, hoştur fakat oldukça yorucu ve kafa karıştırıcıdır.

  • ortada yaşanan bir dram. 16 yaşında çocuk gelin olmuş, yıllarca şiddet görmüş hamile bir kadın var ve sizin gördüğünüz güzellik mi? bravo.

  • bbc muhabiri stuart flinders'ın, liverpool'un eski kalecisi tommy lawrence'a, kim olduğunu bilmeden, yaşlıdır hatırlar diye düşünerek, "1967'de goodison park'ta oynanan fa cup 5. turundaki everton - liverpool maçını hatırlıyor musunuz" diye sorması ve efsaneden "i played in it" cevabı alması ile şoka uğramasını barındıran röportajdır.

    bbc reporter accidentally interviews former liverpool keeper

    müthiş bir futbol tesadüfü, inanılmaz eğlenceli bir an. lawrence'ın çocukları, "babamız konuşmayı hiç sevmez, muhtemelen başka bir soru sorsaydınız cevaplamazdı, ama çok iyi oynadığı bir maçı sormuşsunuz" şeklinde konuşmuşlar. neler oluyor hayatta...