hesabın var mı? giriş yap

  • 'kız olsam ilk sana verirdim' dediğim kişilerden uzaklaşmak. hak iddia edip amıma koyarlardı valla.

  • beni bilenler bilir, sıkı bir simpsons severim. o yüzden sıkı durun, kulağınıza gerçekleri detaylı olarak fısıladayacağım.

    bugün sosyal medyada trump ile ilgili servis edilen simpsons haberi ne yazık ki yalan. videolarda ve capslerde bahsi geçen bölümün ismi trumptastic voyage ve yayın tarihi 7 temmuz 2015. yalnız bu video normal sezonlarda bulunmuyor, sadece youtube için hazırlanan iki dakikalık kısa bir parça.

    trump'ın meşhur yürüyen merdiven görüntüleri de 16 haziran 2015 tarihinde yayınlanıyor. yani yapımcılar o görüntülerden esinlenerek yaklaşık bir ay sonra youtube için iki dakikalık kısa bir şey hazırlamışlar.

    mevzubahis bölüme youtube üzerinden şuradan ulaşabilirsiniz.

    efsaneye konu olan durum ise 2000'li yıllarda yayınlanan bir bölümde lisa'nın trump'ın başkanlığından bahsetmesi. bu bölüm de 19 mart 2000 tarihinde yayınlanmış, 11. sezonun 17. bölümü; bart to the future... bölümde adından anlaşılacağı üzere çocuklar "geleceğe dönüş" yapıyor, * bart bir baltaya sap olamazken, lisa abd başkanı oluyor ve geçmiş dönem başkanı trump'tan çok borç devraldık minvalinde bir şeyler söylüyor.

    yani şu dönemde atıyorum ali ağaoğlu gelecekte türkiye cumhuriyeti başkanı olacak dedim ve 16 yıl sonra tuttu gibi düşünün.

    kısacası sosyal medyaya servis edilen haberlerde bu iki mevzu harman edilmiş, ortaya böyle bir şey çıkmış. fena da olmamış aslında *

  • bıktık artık her uzun boylu kadının ayakları ile ilgili entry okumaktan. dünya tarihinde hiç kimsenin aklına gelmemiş bir benzetme ile en yaratıcı tespiti yapıştırıyorsunuz.

    fırıncı küreğiymiş...

    fizik kuralları gereği uzun boylu bir kadının küçük ayakları olamaz, hem at gibi kadın istiyoruz diyorsunuz hem de küçük ayak arıyorsunuz. insan oğlum bunlar insan, ayakta duracak, yürüyecek...

  • adam gibi senarist çıkmamasından deniliyor ancak temel sorun sanatın böyle bir iki adam tarafından bir anda peydahlanacak bir şey gibi algılanmasından kaynaklanıyor bence. sanat dediğimiz mesele bir toplumun yaşayışından, siyasi hareketlenmelerinden, toplumsal belleğinden beslenir. tabi ki bunlardan beslendiği kadar bir senarist ise edebiyat, tiyatro, bilim, felsefe ve sosyolojiden (temel olarak bilimkurgu ihtiyaçları bunlardır yoksa başka disiplinlerden de beslenebilir) beslenir. şimdi bilimkurgu senaristi yok derken geçen hafta ekşi sözlükte sosyolojinin gereksizliğinin tartışıldığını unutmayalım. herhangi bir düşünce ortamı yaratmadan birilerinin çıkıp iyi bilimkurgu yazmasını beklemek saçma olur.
    içeriğinde düşünce ve teoriyi çokça barındıran bir daldır bilimkurgu ve düşünün ki sosyal bilimleri ve felsefesi eksik ve edebiyatında da hiç doğru düzgün bilim kurgu olmayan bir ülkeden yola çıktığı zaman hem düşünce sistemini oturtması, hem toplumun hafızasına yönelik nokta atışları yapması, hem buraya ait olan bilimkurgu dilini oluşturması, hem sanat yönetmenine (makyajları vb. yapan kişiler) atıyorum bir uzaylının neye benzemesi gerektiğini göstermesi (görselimiz de yok bu konu da elbet, resimsiz bir toplumuz), hem de ilginç olması ve klişelere çokta düşmemesi gerekiyor. insanın ömrü yetmez.
    kısacası; sanatta kendi başına peydahlanan kahramanlar yoktur, olamaz ve bu kafamızdaki sanatçı tektir, doğuştan yeteneklidir fikrini yok etmemiz lazımdır. sanatçı bir toplumla yaşar, hatta sanatçı da toplumun eseridir, onun yetenekli elidir.

    edit : çokça bilimkurgu yazmaya kalkışmış ve yavaş yavaşta olsa projelerini ilerletmeye çalışan genç bir senaristin notlarıdır.

  • kimseye zararı olmadan kendi halinde eğlenen insanlar görüyorum ben. bir olay, taşkınlık vs yoksa size giren çıkan nedir tam olarak?

  • (1841-1919)

    porselen ressamlığıyla işe başlayan, izlenimci akımın önemli temsilcilerinden olan renoir'in üslubu monet'e çok yakındır. monet'in daha çok manzara ressamı olmasına karşın, renoir hep insanların resmini yapmıştır. okuyan kız adlı yapıtı onun, resmin bütün yüzeyinde oynaşan ışık yansımalarına egemen usta tekniğinin örneğidir. yaşlandıkça söyledikleri daha özlü, resimleri doğal öğelerin uyumu bakımından daha klasik ve yoğun olmaya başlar. ardında bir kaç bin tablo bırakmıştır.

  • "eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı".
    bukowski

  • çocuktuk ufacıktık,

    -"baban ne iş yapıyor" dediler
    -"ressam" dedim.
    -"ha boyacı yani" dediler.
    -"hayır ressam, boyacı değil. hem boyacı olsa ne olurki, o benim babam, her haliyle severim onu ben" dedim.
    -"ay boyacı olsa ne olur dedi yaaa. boyacı, amele yani, iğrenç..." dediler.

    insanlıklarından utandım.