hesabın var mı? giriş yap

  • teknik öğrenmek isteyenlere o zaman bilgi vereyim. böylelikle bu merak da bitmiş olur bunu da yaptırdınız bana aq.

    ilk önce caz, blues gibi tek bir enstrüman (gitar) ya da vokale bağlı kalmaz. caz'da gitardan çok grup ön plandadır(trompet, piyano, gitar, bas, bateri vs.).

    blues shuffle ritm kullanırken, caz ise swing ritmini kullanır.

    blues, iç savaş'tan bir süre sonra (1800'lerin sonlarında) mississippi'nin delta bölgesinde ortaya çıktı. afro-amerikan çalışma şarkıları, ruhaniler ve sahadaki haykırışlar blues'un temelini oluşturdu. blues, aslen, bireyler tarafından, armonika veya slide ıke çalınan bir gitar gibi düşük maliyetli ve kolay bulunabilen enstrümanlarla çalınan kırsal bir müzikti. şarkılar başlangıçta düz notalar veya avrupa müziğinden tamamen farklı bir ses veren “mavi” notalarla yavaş ağıtlardı.

    sonunda, şarkı yapısı, avrupa müzik unsurlarıyla birleştirildiğinde, aab lirik kalıbıyla 12 barlık bir blues kalıbına katılaştı. bu tür lirik kalıpta, ilk dize söylenir, ikinci dize onu tekrar eder, ardından üçüncü dize düşünceyi çözer.

    vokal hatları arasında enstrümanın yanıt vermesi için bir boşluk bırakılır. buna “çağrı ve yanıt” denir. çağrı ve yanıt, ana şarkıcı ile arka plan şarkıcıları arasında veya iki müzik aleti arasında da olabilir.

    jazz, 1900'lerin başında new orleans, louisiana'da ortaya çıktı. delta'nın aksine, kölelerin hafta sonları bir araya gelip davul çalmalarına ve dans etmelerine izin verilmişti. bu, afrika ve karayiplerin davul ritimlerinin yanı sıra süsleme ve doğaçlama geleneğini de korudu. afrika kökenli amerikalı müzisyenler daha sonra korno tabanlı gruplarda çaldıklarında bu geleneği sürdürdüler. blues da bir etkiydi ve kullanılan müzik gamlarına mavi notalar ekledi.

    blues şarkılar da dahil olmak üzere her tür şarkı caz tarzında çalınabilir, bu nedenle cazda şarkı yapısında çok daha geniş çeşitlilik vardır. genelde caz ne çalındığıyla değil, nasıl çalındığı ile ilgilidir.

    savaş sonrası blues:

    aynı temel unsurların çoğu günümüzün blues ve cazında da korunmuştur. ikinci dünya savaşı'ndan sonra, enstrümanlar elektriksel olarak güçlendirildikçe ve afrikalı amerikalılar kuzey abd'deki şehirlere göç ettikçe her iki tür de büyük değişiklikler geçirdi.

    savaş sonrası bir film sahnesinde duyabileceğiniz yaygın bir blues türü chicago blues'u olacaktır. vokalist, gitar, bas, davul ve muhtemelen bir armonika veya piyano ile üç ila beş parçalı bir gruba sahiptir.

    müzik hala mavi notaların blues unsurlarını, aab lirik kalıbını, çağrı ve yanıtı ve 12 bar blues kalıbını içerir. muddy waters veya howling wolf'un şarkılarından oluşan ortak bir repertuar.

    müzik, muhtemelen biraz bozuk bir gitar sesiyle, ardından gelen rock and roll'un bir önizlemesi ile daha yüksek sesli sürüş tarafında olacaktır. davul vuruşu ya yavaş bir blues vuruşu ya da trampet üzerinde vurgu yapılan orta tempolu bir shuffle olurdu. ritim sabit bir groove'a sahip olurdu yani.

    savaş sonrası caz:

    savaş sonrası bir film sahnesinde duyabileceğiniz yaygın bir caz türü, bebop tarzı doğaçlama ile gerçekleştirilen caz standartları olacaktır. ikinci dünya savaşı'ndan sonra caz, dans edilebilir büyük grup pop müziğinden bebop'a ve havalı caz ve hard bop gibi birçok varyasyonuna dönüştü. sözler düşürüldü ve grup doğaçlamaya odaklandı, bu da onu esas olarak enstrümantal bir müzik haline getirdi.

    bantlar, piyano, bas ve davulların ortak bir konfigürasyon olmasıyla küçüldü. saksafon ve trompet gibi kornalar da yaygındı. ortak bir repertuar, great american songbook'un “all of me” veya “fly me to the moon” gibi karmaşık doğaçlama enstrümantal versiyonlarından, blues'un yeniden yorumlarından veya orijinal bestelerden oluşacaktır.

    müziğin akustik veya hafif güçlendirilmiş bir sesi olacaktır.

  • hacettepenin a.b. ofisinde çalışan bob'un yapmadığı şeyler.. geçen şöyle bir diyalog geçti aramızda telefonla:

    - merhaba.. ab ofisi?
    - hi bob..
    - buyrun?
    - şöyledir böyledir.. tamam bi dakika ben aktarayım az sonra..
    - ya bob senin türkçen şahane?
    - estağfurullah..
    - estağfurullah? ya nası öğrendin bu kadar iyi konuşmayı..
    - teveccühünüz efendim sağolun.. mübalağa ediyorsunuz..

    orda bıraktım artık.. sonra bi fener gassaray derbisi geyiği yaptık.. normal değil şerefsizim..

  • amk.

    "abd, adana'daki diplomatlarını tahliye ediyor! abd dışişleri, yurttaşlarına "türkiye'nin güneydoğusuna seyahat etmeyin" uyarısında bulundu."

    link

    antakya'da yaşıyorum, az sonra dışarı çıkacağım. savaş filmleri, savaş öncesindeki son mutlu günlerle başlar bilirsiniz. öyle hissediyorum lan resmen, son mutlu günler.

  • bazen çocukları çok da küçümsememiz gerektiğini gözümüze gözümüze sokan diyaloglardır.

    5 yaşındaki yiğenim: 5yy
    ihe sade: is

    5yy:amca
    is: söle canım
    5yy: amca ben sana ottus ikki deditebiliğ miyim
    is: dedirtebilirsin
    5yy: hayıı , sen dediğtemezsin diyeceksin
    is: iyi, dedirtemezsin
    5yy: otus , dört daha kaç eder
    is: otuz dört
    5yy: oleyy , oleyy!! dedittim dedittim.
    is: ne alakası var, sen 34 dedirtmicektin ki 32 dedirtecektin
    5yy: ahahahha, bak 32 dedin
    is:...!(vay şerefsiz)

  • bence hırsız köpeğin daha önce tanıdığı biri, kokusundan falan tanıyıp o olduğunu anladı ve saldırmadı.

    edit: günlerimi sherlock ve müge anlı izleyerek geçiriyorum.

  • açıkçası elinin altında müzik, kitap, film seçenekleri olan biri neden sıkılır hiç anlamam. ulan keşke gün bitmese bu üçlüyü çevirip dursam.
    can sıkıntısı çok ciddi bir lükstür.

  • ay itibariyle ayda 3200 başvuru arasından random.org sitesi vasıtasıyla evin büyüklüğüne göre ortalama 40 kişi seçerek davetli çağırmak durumunda olan ev konserleri oluşumu. her yerde diyor, bir daha desin: oluşumu duyulması, deneyimlenmesi, kulaktan kulağa yayılması için ne kadar farklı insanı ağırlarsa o kadar amacına ulaşır. eşi dostu için her ay koca bir konser organizasyonu yapacak babayiğit tanımıyoruz :) aynı insanlar olarak algılananlar sofar ekibidir, vallahi de billahi de eve maksimum güzel, müziksever insan sığdırmak yegane derdidir.