ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sibel önder
-
işi gücü entry sildirmek olan "avukat"lara örnek olasıdır.
bir erkek olarak yaşanılan en büyük kız tacizi
-
yanıma genç bir kız geldi. yanağım'dan makas aldı ve beni öptü. ben şok oldum daha 3 yaşındaydım. zor günlerdi.
atatürk'ün savaştaymışım gibi çek pozu
halit kıvanç'ın kim olduğu sorunsalı
-
turkiye’nin en eski en efsane spikerlerinden, gazetecilerinden, bizim gidemedigimiz dunya kupalarini once radyodan sonra televizyondan bize getiren, on yillarca turk ligi maclarini radyodan bize nakletmis ustad icin “kim aq” demek de nasil bir ergenliktir. bu kadar mi yanlizsiniz, arkadassizsiniz, issiz, ve ilgi cekmek istiyosunuz lan.
(bkz: peceteden kendi imkanlariyla dogmak)
vito corleone sözlük yazarı olsa olabilecekler
-
amerigo bonasera - ekşi sözlüğe güveniyorum. karmamı ekşi sözlük sayesinde yaptım. ve entrylerimi de bir ekşi sözlük yazarı gibi girdim. aramaya inandım. forum yapmadım. anket başlıklara entry girmedim. gerektiğinde ayar verdim ama diğer yazarların onurunu zedeleyecek bir şey yazmadım. iki serseri iki gün önce bir entrimi kötülemişler. altına ayar bakınızları verip, mealini yazmışlar. sözlüğe girdiğimde gördüm ki entrim geçen haftanın en kötü entrileri listesinde. ben iyi bir ekşi sözlük yazarı gibi moderatörlere gittim. bana illegal hiç bir şeyin olmadığını söylediler. monitörün başında aptal gibi kalakaldım. ve o iki serseri bana smileyli mesaj gönderdi. o zaman dedim ki "adalet için don corleone'ye gitmeliyiz".
vito corleone - neden moderatörlere gittiniz? neden daha önce bana gelmediniz?
ab - benden ne istiyorsunuz? herşeye razıyım. ama sizden istediğim şeyi yapın.
vc - neymiş o?
ab - o iki serserinin sözlükten uçurulmasını istiyorum don corleone.
vc- ben bunu yapamam.
ab - size istediğiniz her şeyi veririm.
vc - sen uzun zamandır badilistimdesin. ama sen ilk kez bana bir şey danışmak ya da yardım istemek için geliyorsun. başlığıma en son ne zaman entry girdiğini hatırlamıyorum bile. çaylakken sana kefil olmama rağmen. bence artık dürüst olalım. sen badiliğimi asla istemedin. ve bana borçlanmaktan korktun.
ab - başımın derde girmesini istemiyordum.
vc - seni anlıyorum. sen ekşi sözlük'te cenneti buldun. karman iyiydi. çok şükela alıyordun. moderatörler seni koruyordu ve sözlüğün kuralları vardı. benim gibi bir dosta ihtiyacın yoktu. ama şimdi yanıma gelip bana "corleone; adaleti sağla" diyorsun. ama bunu saygıyla yapmıyorsun. dostluğunu önermiyorsun. bana "baba" demek bile aklına gelmiyor. onun yerine bana geliyor ve benden sözlükten yazar uçurmamı istiyorsun. değil mi?
ab - senden adalet istiyorum.
vc - bu adalet değil ki. sen hala sözlükte yazarsın.
ab - o halde entryleri kötülensin. benim gibi. bunun için ne ödeyeceğim?
vc - bonasera; bonasera... bu kadar saygısızca davranman için sana ne yapmış olabilirim? eğer bana dostça gelseydin entrylerini mahveden o serserilerin entrileri kötülenmiş olurdu. eğer senin gibi dürüst bir adam tesadüfen düşman kazansa bile onlar da benim düşmanım olurdu. o zaman senden korkarlardı.
ab - dostum olur musun? baba...
vc - güzel... bir gün -tabi o gün hiç gelmeyebilir- senden benim için bişey yapmanı isteyeceğim. ama o güne kadar bu adalet meselesini bir armağan olarak kabul et.
ab - grazie grazie baba!
vc - prego
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
kamu ekonomisi adli bir dersin vizesinde,hoca 5 adet soru ve bunlarin her birinin altinda "a, b, c, d, e" siklari bulunan, yaklasik 25 soruya tekabul eden kol gibi bir klasik sinav yapmistir.(sinav ingilizcedir.) sorularin coklugundan ziyade muhteviyati daha da elem vericidir. fakat sinavin asagi yukari 15. dakikasinda siniftan gule oynaya cikan bir ogrenci, yaptigi beyanatlarda cok kolay bir sinav gecirdigini, butun sorulari da yaptigini deklare etmistir. sinifin geriye kalan tum ogrencileri biraz imrenerek biraz da hasetle bahsi gecen ogrenciye bakadururken, sinav sonuclarinin aciklanmasiyla olay apayri bir boyut kazanmistir. sinav panosunda "0" notunu goren ogrenci itiraz dilekcesi yazmaya niyetlenip, bir de ustune ustluk "ne guluyonuz lan. bir yanlislik var. 100 koyunca o zaman gorucem halinizi" gibi savunma stratejileri hazirlamaya calissa da daha elindeki dilekceyi not islerine ulastiramadan, ders hocasinin yaptigi "kim o sinavi test zannedip, soru siklarinin uzerini isaretleyip, bir de sinav kagidinin altina "cok tesekkur ederim hocam. bir de herkes sizin icin cok zor bir hoca diyordu" diyen sapsal?" sorusunu duymus olacak ki, hatri sayilir bir sure fakulte cevresinde gorulmemistir.
(bkz: kafa izni)
ertem şener
-
esad'ın sahipleri diye ingilizlere küfretmiş. esad'ın sahibi putin oğlum. maçan yiyorsa "dostum putin"'e küfretsene.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"olur da başarırsak; terörü lanetleyerek bitiren ilk ülke olarak tarihe geçeriz! "
ali koç'un rte yanındaki görüntüsü
-
ali koç'un kombin yakıyor, lcw'ye gidip aynısından yapıcam kendime.
tanım: güzel görüntü.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"bi tarkan kadar olamadık. herif o kadar kibar ki 'sen bir ayısın' demiyor, 'mevsimlere göre uyuyup uyanmışsın' diyor."
ebrar karakurt'un istiklal marşı'nda ağlaması
-
vatan sevgisi, başarı, emek herşeyin içinde olduğu gözyaşlarıdır.
tanım: avrupa şampiyonu olup en tepeye çıkardığı bayrağımız yükselirken okunan istiklal marşı esnasında ebrar karakurt’un gururdan ağlamasıdır.
14 temmuz 2014 ali ismail korkmaz duruşması
-
"ben sadece bana verilen emirleri uyguladım" diyor polisler, nürnberg mahkemelerindeki naziler gibi. "ben devletimi seviyorum, tut dediler tuttum" diyor fırıncı.
onlar sadece devletlerinin verdiği emirleri uyguluyorlar, sadece devletlerini seviyorlar. böylelikle masum olduklarını düşünüyorlar. böylelikle iyi olduklarını düşünüyorlar.
ben ise duvarlara kafa atmak istiyorum.
(bkz: kötülüğün sıradanlığı)