hesabın var mı? giriş yap

  • yeşil pasaportun kurumsal şirkette yönetici olunması ile ne alakası olduğunu anlamadığım pasaport türü. herhangi bir memurun 1. dereceye gelmesi de takribi düz memur ise minimum 20 yıl civarı sürer. zaten yakında yeşil pasaport diye bir şey kalmayacağı için çok üstünde durmanın bir anlamı yok.

  • bir kişinin kendini “polisim hayırdır amuğa goyim?” şeklinde tanıttığı kavgadır. adamın ilk cümlesi buydu.

    adı soyadı amuğa goyim galiba. umarım e-devletten isim soyisim değiştirme kolaylığından faydalanır. böyle memuriyet zor.

  • markette güvenlik görevlisi olarak çalışırken bir yaşlı adam gelmişti, aldı eline 1 litrelik portakal suyunu başladı içmeye, iki yada 3 seferde bitirdi, sonra bir tane daha çaktı aynı şekilde ama onu bitiremedi. yarım kalanı aldı eline ve ödedi. çıkınca kapıdan uyardım, sonra döndü diğerinide ödedi.
    çalmayan ama içerde yiyip içip sonra ödemeden çıkanlar var. bence su harici yasak olmalı. cok yemek isteyen ödesin sonra dışarda yesin.

  • bence en güzel şöyle çözülür:

    makini: avuçiçine alınabilenler ve daha küçükleri.

    makine: avuçiçine sığmayacak kadar olan ama bir insanın kaldırabileceği ağırlıkta (20 kilodan hafif) olanlar

    makina: 20 kilo ya da daha ağır olan ama bir tondan hafif olanlar

    makino: 1 ton ve üstü ağırlıktakiler.

    makina mı makine mi

  • misafirleri uğurlamak için aşağıya indik böyle cümbür cemaat. baya bi kalabalığız. misafirler baya uzağa gidecek arabalarına binmeden vedalaşıyoruz. artık tuttuğumla tokalşıp, öpüşüyoruz aralarında yeni tanıştıklarımzda var. işte memnun oldun falan filan. tam o sırada bi bey amcayıda tuttum tokalaştık, adamı öptüm, iyi geceler, iyi yolculuklar dedim. adam bi ürktü hatta sonradan fark ettim adamı ilk tutup tokalaşınca adam irkilip baya şaşırmıştı zaten. neyse efendim adam bana baktı ben adama. ulan diyorum bu kim? meğerse efendim adam sokaktan geçen normal bi vatandaşmış, ben onuda bizim misafirlerden sanıp öpüp koklamışım. sonra dayı banada iyi geceler yeğenim dedi arkasına baka baka gitti. ne zaman aklıma gelse gülerim. yok böyle bişey o adamın şaşkın bakışları hala gözümün önümde.

  • söylediği şeyi cidden savunuyorsa annesi hala kürtaj düşünebilir diye düşünüyorum. olay sadece bilinç ise

  • o değil de basketbolcularla beraber laylalooooooo diye sıçrayan ntv spikeri* bir şey alamayacak. yazık lan.

  • (bkz: boykot)

    yarın bir gün türkçe de gidecek elimizden. türk'üm demek bile suç olacak.

    ulan ülkeyi bir anda arabistan'a çevirdiniz. ne bitmez illetmişsiniz, lanet olsun.

    not: bu ülkede gerçekten büyük bir pembe kıçlı sorunu var. bunlara göre türkiye'ye, türk'e karşı hiç olumsuz bir şey yok. hatta yapılan her şey, faşizm dahi türk'e müstahak. ama türk en ufak bir tepki dahi veremez.

    bak işte, ek*r denen firma açıklama yapmış, "söz konusu ürün avrupa ve ortadoğu bölgelerinde de satıldığından; ön yüzünde tamamen türkçe, arka yüzünde farklı dillerde ürün bilgileri yer almaktadır." diyor. yani oraya özel ürün değil. türkiye'de de satılıyormuş. ben demiyorum, kendileri diyor. boşa değilmiş yani verdiğimiz tepki. biz hassas değiliz, durum ortada.

    neymiş, bu ürün ortadoğu'da da satılıyormuş da o yüzden çok dilliymiş. nasıl alay ediyor, nasıl küçük görüyorlar, görüyor musunuz? bizim tepkimiz buna işte.

    türk ulusu zaten yüz yıllarca küçük görüldü. etrak-ı biidrak diye hakarete uğradı. bin yıldır fars ve arap asimilasyonuyla acayip bir şeye dönüştü.

    ne güzel atatürk ve silah arkadaşları sayesinde türk kafa kaldırabildi, bu cendereden çıkacak oldu, geldiler yine çöktüler tepemize.

    dincisi, kürtçüsü, rusçusu, liboşu yine bir oldu; türk'e dair ne varsa saldırmaya başladı.

    demografi yerle bir edildi, dil de çöktü mü tamamdır.

    buna göz yummayacağız arkadaş. hassaslıksa hassasız. buluttan nem kapıyorum gerekirse. ben ki yıllardır evime pın*r ürünü sokmuyorum. bunu da almam. şimdilik elimden gelen bu. bundan da geri kalmayacağım.

  • dönel kavşağa giren araç dosdoğru giden araçlara yol verirse, bir süre sonra dönel kavşağın içi dolup dosdoğru yolu da kapatır.

    bu nedenle dönel kavşağın içinin mümkün olduğunca boş kalması gerekir.

    dolayısı ile dönel kavşaktaki araca yol verilir.

  • edit: başlık başa kalmış. başlığı açan yazar uzun bir liste yapmıştı, içinde jeoloji de vardı. işbu entry, ona istinaden yazılmıştır.

    içlerinden jeoloji öylesine gereksizdir ki, aylar önce erzurum'da şev duraylılığı bilgisizliğinden aşağı kayıp ülke bütçesine milyon dolar zarar veren tesisle alakası yoktur.
    3. havalimanı ve 3. köprüyle ilgili saha çalışmalarında bizzat doktorlar ve avukatlar çalışır.
    petrol ile ilgili saha araştırmasını da ebem yapar. keza raporu da yine ebem hazırlar.
    mars'tan alınan kayaç numunelerini dişçiler incelemektedir.

    aylar sonra gelen edit: yine amerika'da usgs, gezegenlerin jeolojik yapısını irdeleyen kendisine bağlı bir astrojeoloji departmanına sahip. keza nasa'da çalışan jeologlar mevcut. adamlar şu sıralarda sen göbeğini kaşırken muhtemelen new horizons'tan son gelen görüntüler ışığında plüton'daki jeolojik faaliyetleri, tektonizmanın olup olmama ihtimalini yorumluyor, jupiter'in uydusu europa'nın yüzeyinde gözlenen yapılardan, kabuğunun altında ~100km (challenger deep'in kabaca 10 katı) derinliğinde bir okyanusun varlığından ve yitim zonlarından söz ediyorlar. io'nun volkanik faaliyetleri ve püskürttüğü gaz hakkında incelemeler yapıyorlar. 67p/churyumov-gerasimenko üzerinde yapılan çalışmaları paleontolojik bulgular ile sentezleyerek yeryüzünde hayatın orijinine dair teoriler üretiyorlar. mars'a yapılması tasarlanan insanlı görevlerde görev alacak bilim insanları içinde jeolog var. curiosity ve mars reconnaissance orbiter tarafından sağlanan verileri jeolog yorumluyor. aralık 1972'de, apollo görevlerinin sonuncusu olan apollo 17 göreviyle ay'a giden harrison schmitt bir jeologtu ve 111 kg numune ile dünya'ya döndü. ha "bunlar benim ne işime yarayacak?" diyorsan o senin problemin.

    bunun dışında fosil yakıtlar başlı başına jeoloji ve jeofizik ile ilgilidir. karbonifer döneminde oluşan kömür yataklarından tut, deniz dibine gömülmüş canlıların fosilleri sayesinde hayatımızda yer edinen petrol ve doğalgaz gibi yakıtlar bugün insanoğlunun temel enerji rezervini oluşturur. ha "ben hiç bunlara bulaşmayacağım, nükleer santrallerde kendi enerjimi kendim üreteceğim" diyorsan da uranyum ve türevi radyoaktif elementlere mecbursun. bunların nerelerden nasıl elde edileceği ile bu adamlar ilgileniyor.

  • yüzeye yakın kum tabakalarında, kum tanecikleri arasındaki boşluklara ani sismik kuvvet * uygulandığı zaman, tanecikler arasındaki denge bozulur ve zeminde durağan ve dağınık halde bulunan su içeriği yüzeye doğru hareket ederek zemin yüzeyine çıkmaya başlar. bu olaya zemin sıvılaşması adı verilir. sıvılaşma sonucu kum, su ile birlikte hareket eder ve zemin sıvı gibi davranmaya eğilimli hale gelir. böylelikle sıvılaşmaya uğramış zemin üzerindeki yapılarda, ki bu yapılar depreme dayanıklı inşa edilse bile, yana yatma ve devrilme riski maksimize olur. sıvılaşma sonucu kanalizasyon, içme suyu, doğal gaz boru hatları ve iletişim hatları parçalanır ve kırılırlar.

    sıvılaşma deniz kenarlarında, özellikle körfez çamurları ile kıyı düzlüklerinde, özellikle menderesli akarsuların taşkın ovası düzlüklerinde ve gölsel çökellerde yaygın olarak gözlenir.

    dört sıvılaşma tipi vardır;

    - kum fışkırması (kum volkanı - kum krateri)
    - kum daykları ve siller
    - yanal yayılmalar
    - kademeli yarıklar

    sıvılaşma zeminindeki yapıların okyanustaki bir gemiden farkı yoktur. sıvılaşmanın en çarpıcı örnekleri 1964 nigaata - japonya, 1967 mudurnu vadisi, 1970 gediz, 1989 lorna prieta - kaliforniya, 1995 kobe - japonya ve 1999 izmit körfezi depremleridir.

    17 ağustos 1999 izmit körfezi depreminde, adapazarı şehir merkezindeki hasarın büyük olmasının sebebi sıvılaşmadır. sıvılaşma sonucu pek çok cadde ve binaların zemin katları, zeminin içine gömülmüştür. pek çok binada yan yatma ve devrilmeler olmuştur. benzer sıvılaşma olayları akyazı, düzce ve gölyaka'da da gözlemlenmiştir.

    sıvılaşma potansiyeli olan zeminler üzerinde yapı inşa edilecekse;

    - enjeksiyon kazık temel sistemleri kullanılmalı,
    - bina, sıvılaşabilecek zeminin altındaki sağlam zemine oturtulmalı,
    - binanın altına ağır materyallerden ve kalın bir bodrum yapılmalı,
    - sıvılaşma potansiyeline sahip zemine kimyasal ve fiziksel bir dizi müdahale ile zeminin sabitleştirilip sıkılaştırılmalıdır.