ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
civciv çıkartma
-
anadolu halkının pedofiliye uydurduğu bir başka kılıf. hangi geleneği kaldırsanız altından sapıkça bir sebep çıkıyor.
merlin
-
13. yüzyılda ingiltere'de merlin'in kafasına atacak domatesi nereden bulduklarını merak ettiren dizi. domatesin suçluların kafasına atılabilmesi için önce amerikanın keşfedilmesi, ordan buraya domates gelmesi, papalığın bir süre domatese karşı çıkması falan lazım. sonra bir ara ekilmesi büyümesi vs.
09.45 ösym kazığı
-
gördüğü her kuralı don lastiğine çevirmek isteyen yurdum insanı için sözde kazıktır.
plan yapmak, hazırlıklı olmak, ciddi davranmak filan hak getire.
4 ocak 2017 ohal'in 3 ay uzatılması
-
allah'tan darbe başarısız oldu diye düşündüren hükümetimiz icraatı.
düşünsenize darbe başarılı olsaydı sürekli ohal olacaktı;
darbecilere alkış tutmayan herkes vatan haini damgası yiyecekti,
gazeteciler ve muhalif milletvekilleri hapse atılacaktı,
temel iletişim araçları engellenecekti,
döviz kurları coşacaktı,
halkın can güvenliği olmayacaktı, her an herkes kimvurduya gidebilecekti,
ekonomi duracaktı, işsizlik alıp başını gidecekti,
ülkenin dünya çapındaki itibarı yerlerde sürünecekti.
o yüzden, çok şükür darbe girişimi tankların önüne yatan, uçaklara sapanla taş filan atan yüce halkımız tarafından engellendi de ülkece rahat bir nefes aldık. hamdüsenalar olsun.
debe editi: (bkz: minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyası)
ikinci debe editi: (bkz: aybastida kopek zehirleme rezaleti)
insanın içini bir anda acıtan sözler
-
''biliyorum sana giden yollar kapalı, üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni'' cemal süreya.
bağlaç olan de'yi ayrı yazamayanlara tavsiyeler
-
hâl eki olan -de'yi çıkardığınızda cümle, yapısal olarak bozulur:
iş yerinde geç saatlere kadar çalıştık.
izmir'e ağustosta gideceğiz.
kimliğinizi yanınızda bulundurunuz.
bağlaç olan "de"yi çıkardığınızda anlam daralır ama cümleniz hâlâ sağlamdır:
ben de sizinle geliyorum.
bekledim de gelmedin.
ona bugün de ulaşamadık.
akılda tutun, %99,9 çalışır.
sevgilisine sataşan adamları nakavt eden adam
-
elalemin magandaları bile ilk yardım biliyor, medeniyet bu işte.
kaybedenler kulübü
-
gecen gun rastladim da bayagi iyiymis :)
- ne ictiniz usta?
- abzolut
- ne yediniz?
- kerevit.. abzolut kerevit.
- pompalamaya devam..
...
- erken bosalma sorunum var.
- kacta bosaldin abi?
- saat 7 falandi.
- harbiden erkenmis..
maksim gazinosu
-
maksim gazinosunun bilinmeyen ilk tarihine dair : maxim frederick bruce thomas (1872-1928) missisippi de çiftçilik yapan eskiden köle olan bir ailenin çocuğu olarak doğar.babasının yine bir siyah tarafından öldürülmesinden sonra aile dağılır ve frederick önce chicago ve brooklyn’e gider ve garson olarak çalışır. 1894 te londra'ya geçer ardından da ırkçılığın olmadığı rusya'ya yerleşir.
moskova’da yaşadığı 19 yıl süresince ismini fyodor fyodorovich tomas olarak değiştirir ve iki kez evlenir. rus vatandaşı olur ve şehrin tiyatrolar, restaurantlar sahibi bir zengini haline gelir. bolşevik ihtilali sonrasında tüm taşınmazlarını rusya’da bırakarak 1919 yılında istanbul’a kaçar. devrim öncesinin zengini, bu kez istanbul’da elinde kalan son bir avuç para ile 1921 yılında maxim’i açarak türkiye’ye jazz müziğini tanıtır ve ikinci kez milyoner olur. dönemin yabancı düşmanlığı ve kendisinin müsrifliği sonucu sıkıntılar yaşar, 1927 yılında maxim elinden çıkar. borçlarından dolayı hapse girer ve istanbul’da 1928 yılında hapishane de ölür. frederick 1920 yılında abd ye dönmek için pasaport başvurusunda bulunmuş fakat köle geçmişinde dolayı abd tarafından red edilmiştir.
(sonrası 1960 larda fahrettin aslan tarafından maksim gazinosu olarak farklı bir konseptte açılır.)
7 aralık 2016 dolar kuru
-
15 temmuzdan bu güne akp nin sistematik olarak yaptığı bir şey var.
kendi milli(akp) bilincini oluşturmak.
15 temmuz tarihinde halkı bir şekilde sokağa döküp zaten sonuçlanmayacak bir darbe girişimini bu bilince dönüşürdü.
geçen haftalarda ise aynı stratejiyi döviz üzerinden kurdular.
halk 200 -300 dolar bozdurdu, kampanyalar yapıldı. 200- 300 dolar bozmakla kur düşmezdi ama arka tarafta başka işler döndü ve döviz düştü.
şimdi malum kesim hepten coştu.
darbeyi kendileri engellediğini düşündükleri gibi dolar kurunu da kendileri düşürdüğünü sanıyor.
akp bu coşkuyu "yeni bir kurtuluş savaşı" yada "1. dünya savaşında bile bu kadar hede hödö" diyerek daha da nitelikli hale getirmeye çalışıyor.
dikkat edin. yakın bir zamanda rte halka yeni bir rol biçecek. o rol başarılı olacak ve tarihi bir olay ile eşleştirilecek.
eyyorlamam bu kadar.
küçük boyutlarda yaşamayı sevmek
-
insanın dar alanlarda, sınırlarını görebileceği küçük yerlerde kendini iyi hissetmesi durumu. benim gibi bu durumdan hoşnut olanlar için asosyal ve içine kapanık insanlardır denmiş. içine kapanıklık nispeten doğru ama asosyal olmadığımı net bir şekilde söyleyebilirim. belki de aslında ihtiyacım olan şey asosyal olmaktır kim bilir. ve minik kare bir oda, kare eşyalar, başkasının sığmayacağı kadar dar bir alan. küçücük yer, kocaman özgürlükler.
küçükken birçoğunuz gibi ben de kardeşimle aynı odayı paylaşırdım ve kendimle kalmak istediğimde masanın altına girerdim. çok büyük gelirdi masanın altı, yastıklardan sadece beni çevreleyen bir ev yapardım. bazen elbise dolabına girer otururdum. anneannemin evini çok severdim ama büyüklüğü beni rahatsız ederdi, neyse ki çok ağaç vardı bahçesinde. ağacın üstünde değilsem mutlaka birinin altında kendime topraktan bir sınır belirlemiş oraya oturmuş bulurlardı beni, ya da kümeste. en sevdiğim oyun saklambaçtı mesela, kuytu yerler bulmanın en güzel yoluydu bu ve o yeri bulunca sobelemek için bile çıkmak istemezdim bulunduğum yerden. şimdi de nefes almak istediğimde evin en kuytu ve karanlık yerine gidip birkaç dakika da olsa kendimi geniş yerlerden olabildiğince sakındığımı fark ettim. bunun bana ne kadar iyi geldiğini anlatmamın imkanı yok. tutkunu olduğum uçsuz bucaksız denizlerde, bitmesin dediğim kocaman ormanlarda, uçaktayken dünyanın büyüklüğünü gözüme gözüme sokan gökyüzünde kendimi ne kadar iyi hissedersem hissedeyim hiçbiri o masanın altı, dolabın içi, ağacın kovuğu ya da karanlık küçük bir kiler kadar bana iyi gelmiyor. sınırlar da sadece bu anlarda beni ben yapıyor.