ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran tatlı hayat diyalogları
-
başar'le pelin'in düğünü için davetli listesinde yorgo 'nun tanıdıkları vardır:
-(ihsan) ver bakiyim şu listeyi bana. bu ne be, neyin listesi bu! yunan ikinci piyade alayının mı! daha birinci sayfada 10 tane alex, yirmi tane nikos var
+(feraye) onların çoğu yorgo'nun akrabaları, ihsan.
-nerde bizim akraba listesi?
+(sevinç) ne yapacaksın bu saatten sonra listeyi?
-ekleme yapacagım. askerlik çağına gelmiş, eli silah tutan tüm tanıdıklarımızı.
bonus:
-senin için bir türk atasözü var. yorgo gitti kavga bitti.
hayatıma 17 dakikalığına giren yeditepeli kız
-
durumumuz yoktucular için özet:
kahramanımız sabah geç kaldığı için son derece rüküş bir şekilde dışarı çıkıyor ve ağzına kadar dolu olan bir minibüse biniyor. burada göğüslerinden gözünü alamadığı bir genç kız tarafından direk muamelesi görüyor ve gencimiz asal sayı sevdiğinden 17 dakikalık bir macera diye bunu bize anlatıyor.
yeditepeli kız sana sesleniyorum. herkese tutunma.
dolmuş diyalogları
-
tatilden bir takım kavga dövüş sebebi nedeniyle normalde sabah gelinmesi gereken istanbul'a akşam üzeri gelinmiştir ve istanbul'a ayak basar basmaz şirkete gidilmiştir. şu bir iki cümlede nitelenen şey yorgunluktur. neyse akabinde gecenin bir vakti yine sahil dolmuşuma binmişim en kral yeri kapmışım (arka dörtlünün en sağı). akabinde biraz yayılmışım şöyle ki ;
kıç çatalım koltuğun ucunda kafamda koltuk kafa koyma yerine cuk oturmuş vaziyettedir. ama allah sizi inandırsın bu yorgunluktan yapılmış bişeydir yoksa "aman çok marjinalim öyle rahatım ki bütün dolmuşa yayarım taşşaklarımı" modunda değilim yani yanlış olmasın. neyse dolmuşa binen insanları süzüyorum. arka dörtlünün en soluna rahat görünümlü şirinimsi bir bayan oturdu. benim yanıma temiz yüzlü bir çocuk oturdu nereye gittiğinden haberi yokmuş izlenimi verdi bana biraz tedirgindi (tatil dönüşü psikopatlaşıyorum mütemadiyen). ve onun yanına da kendinden emin görünümlü betonarme bir dübür hanım oturdu. tek kaş kalkık filan hanımın. diğer yolcuların önemi yok.
kalktık gidiyoruz benim pozisyonum aynı. yine allah sizi inandırsın her yeri geniş bir insan olarak insanları en az sıkıştırabilecek şekilde oturuyorum aynı pozisyonda. hatta omuzlardan sıkıştırmıyayım diye kolları önde kavuşturmuşum. yanlız bir terbiyesizlik olarak ayakları öne uzatmışım. çok rahatım yanı öyle böyle değilim. acaip marjinalim bütün dolmuşa yayılırım. neyse bu rahatlık dübür hanımın dikkatini çekmiş olacak ki bana dokunarak ;
- şş az toparlansana sıkıştık burda
- hanfendi emin olun toparlanırsam daha çok sıkışırsınız.
- o nasıl olacak o ?
- şöyle ki. görüldüğü üzere her tarafım geniş bir insanım. şu ön kısımda bulunan kalça ile (ellerle gösteriyorum ama bir zayıflama ürünü satan adam edasıyla) hemen üstünde bulunan göbek ve akabinde bu omuzlar geriye gelirse bu yanımdaki arkadaşı sıkıştıracağım akabinde o da sizi sıkıştıracak anlatabildim mi ?
- anlamadım da sen çok rahat oturuyosun olmaz öyle toparlan biraz sıkıştık.
- e peki
toparlanırım. o bahsettiğim genişlik bahsettiğim sıkışıklığa sebebiyet verir ve en soldaki rahat görünümlü kızımız rahatsız olur ama onun rahatsızlığını yerim ben buyrun ;
kızımız: abi sen rahatına bak yaa süperdi az önce eheheh
ben: hay ağzını öpeyim yaa di mi
dübür hanım: ama ee sıkışık ?
kızımız: hahah nasıl yani ağzımı ?
ben: nası, nası yani ağz .... (daha yeni düşer jeton) aassktir hahah
yolcuların hepsi ve kaptan : hjahahahahahahaahah abi naptın yahahaha
ben: ee eheh lafın gelişi dedim yahu eheheh ne işim olur ağzınla yoksa
kızımız: ahahaha sus sus
hafiften gülüşmeler devam eder bana kriz gelmiştir. ordan dübür hanım patlatır bombayı
- eee sıkışığız burda biz hala ?
- sizin de ağzınızı öpeyim bayan
tekrar herkes : hahahahaha
...
arkadaş daha yeni dönmüşüm tatilden bi nefes alın yahu ? bismillah daha ilk binmişim tatilden sonra yapmayın etmeyin ohooo (ahahah)
fatsa sahilinde oturan genç çifti kovan esnaf
-
ahlak zabıtalığına koşa koşa giden bir çomar. o bankta birisi can veriyor olsa böyle şevkle koşmaz bu herif.
howl
-
howl şu anda amerika'nın en çok okunmuş ve de okunan şiir kitabıdır. üstad allen ginsberg'in toplu şiirlerinin basımı da baskı sayısının çokluğu ve de alınan paranın müthişliği nedeniyle zamanında çok konuşulmuştur.
ümit özdağ'ın kılıçdaroğlu'nu tartışmaya çağırması
-
az önce böyle bir şey gördüm. vatansever chp seçmeni önünde televizyonda vs. vs.
kılıçdaroğlu yetkli bir makamda değil. göçmen ve sığınmacı politikasından memnun değilsen hükümetten birilerini çağırırsın. erdoğan daha dün dedi, biz ensar terbiyesiyle büyüdük, sığınmacıları göndermeyeceğiz diye.
sonuç olarak komik, anlamsız bir çağrıdır. kılıçdaroğlu'nun alakadar olacağını sanmam.
ekleme: ümit özdağ'ın çağrısı
kılıçdaroğlu'nun cevabı
eylem yapmadan canlı bombaları tutuklayamayız
-
bir ahmet davutoğlu beyanı.
canlı bombalara karşı oldukça etkili bir mücadele yöntemi. biliyorsunuz kendisi eylem sırasında parçalanan suruç bombacısını da tutuklayıp adalete teslim ettiklerini söylemişti.
(bkz: abdurrahman alagöz yakalandı hukuka teslim edildi)
şu sözlerden sonra hala güvensizlik ortamı var diyenler ajan provokatördür. görüldüğü üzere devletimiz terörle etkin şekilde mücadele ediyor.
market deposunu meyhaneye çeviren yurdum insanı
-
polisin çocuk azarlar gibi koca koca adamları azarlaması , muhabbetin ne ile edileceğinin karar merkezi gibi konuşması.. nereden tutsan elinde kalır . kes cezasını , yap işlemini ne diye işi şova dönüştürüyorsun . bu ülkede az biraz yetkisi olan kendini allah zannediyor ya ona yanıyorum.
sevilmediğini anlamak
-
anlaması kolay ama kabul edilmesi zor eylemdir.
insan ilişkilerinden çıkarılmış en önemli ders
-
hayatımıza giren her insanın sonsuza dek bizimle olacağı yanılgısı.
istiyoruz ki bizimle aynı otobüse binen herkes bizimle birlikte son durağa kadar gelsin ama insanların gidecekleri yer başka, bize bir müddet eşlik edecekler ve inmeleri gereken yerde inecekler.
insan ilişkilerinden öğrendiğim bu oldu; herkes kendi durağına gidiyor ..