hesabın var mı? giriş yap

  • ben bir tahmin yapayım biri yakışıklı ama sana çok pas vermiyor. ne geliyor ne gidiyor ve sen aşıksın. diğeri tam tersi beğenmiyorsun ama sana çok ilgi gösteriyor. duygularını önemsiyor seni mutlu ediyor o yüzden ondan da vazgeçemiyorsun.

  • tarih çabuk unutulan bir kavramdır, ayrıca gençleri de şuçlayamıyorum yaşam standartlarını arttırma derdinde herkes. bu gözler kefen giydik bizi cepheye gönder rte, bahçeli reis diyenlerin bedelliye en önde başvuran olduğunu da gördü. =)

  • beni bir yaşıma daha sokan sorundur. oha! tez savunması yapacaksın, üniversiteye giderken elindeki saklama kaplarında kısır ve elmalı kurabiye taşıyorsun... jürinin önüne çıkmışsın; koca koca profesörler oturmuş senin getirdiğin mercimekli köfteyle yaprak sarmasını gömüyor... şaka mı lan bu? bu nasıl bir gelenektir? utanmıyor mu o koca profesörler sahi?

    çok ilginç... en az cenaze yemeği kadar ilginç hatta.

    edit: entryim çok beğenilmiş, duruma şaşıran çok insan var demek ki. ben hiç tez savunması yapmadım ama durum hakikaten garip değil mi arkadaşlar ya; yani tez yazmışım, heyetin karşısına çıkıcam ama adamlara masa kuruyorum... ayıp ya şu, vallahi ayıp.

  • haber spikerinin cümlenin sondan ikinci kelimesinde gözünü kapatması, kelimeyi söyledikten sonra gözünü açması ve cümleyi gülümseyerek bitirmesidir. haberin "çocukların eğlenmesi", "maymunların oynaması" gibi temalar işlemesi esastır. lakin esas olan bir şey daha vardır ki, o da spikerin neden donuk bir ifadeyle haberin sonuna kadar gelip de son kelimelerde gülümsediğinin anlaşılamamasıdır. vak'a genelde şu şekilde gelişir:

    - ankara bugüne beyazlar içinde uyandı sayın seyirciler. sabaha karşı bastıran yoğun tipi, yolların kapanmasına ve kırsal kesimde yaşayanların mahsur kalmasına yol açtı. ama kar yağışını sevinçle karşılayanlar da vardı. karın tadını doyasıya çıkaranlar yine [kapa göz] çocuklar [aç göz][gülümse] oldu.

  • hakkında fazla bilmeden yorum yapılan haber.

    bu durum abd’de haftalardır basında tartışılıyor. satılacak olan 20 bin araç şirketin elektrikli araç filosunun 10’da biri. satılması haber değeri taşımıyor, çünkü araba kiralama şirketleri araçlarını çok yaşlandırmadan satarak faaliyet gösteriyorlar. haber değeri taşıyan kısmı yerlerine benzinli araçlar alınacak olması.

    bunun başlıca nedenleri şunlar.

    birincisi bu günlerde tesla’nın ard arda yaptığı indirimlerin de etkisiyle elektrikli araçların ikinci el fiyatlarında yaşanan büyük düşüş. faaliyetini kar amaçlı sürdüren bir şirket olarak pahalıya alıp ucuza satmak hertz’i doğrudan zarara uğratıyor. ancak bu durum uzun vadede böyle gitmeyecek. elektrikli otomobillerin alış ve satış fiyatları arasındaki fark üretim ve batarya maliyetlerinin düşmesiyle ortadan kalkacak.

    diğer etken ise araç kiralayan müşterinin elektrikli kiralamayı riskli bulması. araç kiralayanlar büyük oranda tatil, iş gibi nedenlerle seyahat edenlerden oluşuyor. bu kişiler tanımadıkları bir şehirde, nerede ve hangi koşullarda şarj edeceklerini bilmedikleri elektrikli otomobilleri seçmekten kaçınıyorlar. tatillerini veya iş seyahatlerini şarj cihazı bulamamak gibi bir nedenle berbat etmekten korkuyorlar.

    bunu ben de geçtiğimiz kasım ayında londra seyahatimde yaşadım. özellikle elektrikli istediğim için hertz’den bir polestar rezerve ettim. aracı almaya gittiğimde, yardımcı olan çalışan, elektrikli araç istediğimden emin olup olmadığımı sordu. neden sorduğunu sorduğumda, daha önce elektrikli araç kullanmamış müşterilerin genellikle şarj konusunda çekinceleri olduğunu söyledi.

    ben londra merkezde kullanacağım için görevlinin uyarısına aldırmayıp merkeze giriş kısıtlaması olmayan elektrikli aracı aldım, ancak londra’da tecrübem olmadığı için ilk iki gece aracı şarj etme şansım olmadı. çünkü şirketin kullanımım için verdiği ödeme sisteminin geçtiği şarj lokasyonlarında normal araçlar park etmişti. boş bulduğum şarj cihazlarında da benim ödeme denemelerim başarısız oldu. üçüncü günde sistemi ve servis sağlayıcı firmaları anladıktan sonra kolaylıkla şarj istasyonu bulup şarj edebilir oldum.

    bu sorunları neredeyse her sene veya yıl aşırı gittiğim, avucumun içi gibi bildiğim avrupa’nın en büyük metropolünde yaşadım. ilk kez gittiğim, lisanını bilmediğim daha ufak bir şehir olsa kolay kolay elektrikli araç kiralamaya cesaret edemezdim.

    bu iki neden bile hertz’in elektrikli araçlara soğuk bakmaya başlamasının normal kullanıcı teamülleri ile bir ilgisinin olmadığını, sadece araba kiralayıcısı ve iş modeli kaynaklı nedenlerle geliştiğini açıklamaya yeter.

    evimde şarj cihazı kurabilecek olduğum için bir sonraki otomobilim elektrikli olacak, ama kiralayacağım araçların türünü gittiğim yere göre seçeceğim. mesela road trip yapacaksam, önümüzdeki 5 sene içerisinde elektrikli tercih edeceğimi sanmıyorum.

    bir de, bir yazarın yolladığı şu paragrafa cevap vermek istiyorum.

    “elektrikli araçlarını şebekeden şarj edenlere ağır vergiler getirilmeli. çünkü bu özürlüler çevreciyim deyip, şebekeden şarj ederek çevreye fosil yakıtlı araçlardan daha çok karbon salıyorlar.”

    isterse kullanılan elektriğin tamamı fosil yakıtlardan elde edilsin, içten yanmalı motorlu araç aynı yakıtın çalıştırdığı elektrikli araca göre kilometre başına neredeyse üç kat kirliliğe sebep oluyor, çünkü içten yanmalı motorun verimliliği elektriklinin üçte birinden az. o yakıtın elektriğe dönüşümü çok daha yüksek verimlilikle gerçekleşiyor ve sonrasındaki kayıp gözardı edilebilecek kadar düşük kalıyor. yani fosil yakıtlı araçlardan daha çok karbon salıyorlar kısmı tamamen palavra. en kirli elektriği kullanan otomobil bile en çevreci benzinli veya dizel araçtan çok daha temiz. buna pillerin üretiminin yol açtığı bir kerelik karbon salınımı da dahil.

    son olarak, toyota’nın hidrojen kumarının elinde patladığından bihaber yazarlar olduğunu fark ettim. onları uyandırmak isterim. toyota hatasından dönüp, tüm kaynaklarını elektrikli araçlar konusunda kaybettiği zamanı telafi etmeye yönlendirmiş durumda. birkaç yıla kadar pil teknolojisi ve menzil konusunda büyük bir hamle yapmaları bekleniyor. ondan sonra hidrojeni yakıt olarak sadece ticari ağır vasıtalarda göreceğiz.