ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sobalı evde büyümüş çocuk
-
sobanın üzerindeki çaydanlığın suyunu sobanın üzerine damlatıp, o damlaların deli gibi hareket etmesinden zevk alır.
kendimden biliyorum.
lost
-
kimi zaman aklımıza gelse de çoğumuzun oturup baştan izlemek istemediği hatta ve hatta final bölümü yüzünden bir çoğumuzun diziden soğuduğu bu dizinin imdb'ye göre 9,0 ve üzeri puan almış bölümlerini listeledim. listeyi yaparken karakterlerin ve bölüm kapaklarının resimlerini görünce bazı bölümlerin gözlerimin önünden film şeridi gibi geçtiği oldu, bir iki bölümü de tekrardan izlemek için gözüme kestirdim. (bkz: see you in another life brother)
sezon 1 :
1. bölüm : pilot: part 1 9,2
2. bölüm : pilot: part 2 9,2
4. bölüm : walkabout 9,1
18. bölüm : numbers 9,1
19. bölüm : deus ex machina 9,1
23. bölüm : exodus: part 1 9,1
24. bölüm : exodus: part 2 (part i) 9,3
25. bölüm : exodus: part 2 (part ii)
sezon 2 :
1. bölüm : man of science, man of faith 9,1
17. bölüm : lockdown 9,1
23. bölüm : live together, die alone 9,4
sezon 3 :
8. bölüm : flashes before your eyes 9,1
13. bölüm : the man from tallahassee 9,1
19. bölüm : the brig 9,1
20. bölüm : the man behind the curtain 9,2
21. bölüm : greatest hits 9,2
22. bölüm : through the looking glass 9,7
sezon 4 :
5. bölüm : the constant 9,7
9. bölüm : the shape of things to come 9,1
12. bölüm : there's no place like home: part 1 9,0
13. bölüm : there's no place like home: part 2 9,3
14. bölüm : there's no place like home: part 3 9,2
sezon 5 :
16. bölüm : the ıncident: part 1 9,2
17. bölüm : the ıncident: part 2 9,2
sezon 6 :
9. bölüm : ab aeterno 9,3
senden daha güzel'i ingilizce cover'layan çocuklar
-
sinan akçıl şarkılarından daha heyecanla dinledigim sevimli cover.
çalıkuşu
-
calikusu, sekiz-dokuz yaslarinda evde babamin eski ciltli, yer yer parçalanmis ve dili iyice arapçaya kaçan baskisini buldugum günden beri en cok okudugum, kimi yerlerini ezbere bildigim, hayatima damgasini çikmayacak bir sekilde vurmus bir kitaptir. o yüzden simdi bu satirlari yazarkenki zorlanmam.
bir erkegin (bkz: resat nuri guntekin) bir kadinin içdünyasini bu kadar güzel anlatabilecegini, bu kadar ince, bu kadar hisli, bu kadar içten olabilecegini ben belki son olmasa da ilk defa çalikusu'nda gördüm.
ve feride tüm zamanlar içinde en sevdigim roman kahramani oldu. tüm ele avuca sigmazliginin, içten coskusunun, çocuk nesesinin altindaki içliligi, kirilganligi, olgunlugu, eh, bunu söylemeden geçmek olmaz, idealistligi ve cesareti, bir de -doktor hayrettin bey'in de hakkinda söyledigi gibi- onu kavuran sevme sevilme ihtiyaciyla çok güzel, çok güzel demenin yetersiz kaldigi bir insan oldu feride benim gözlerimde. ve hatta nickimi lacrima'dan feride'ye çeviresim geldi simdi bir an, o raddededir. ben mi feride'ye benziyordum da o yüzden o kadar sevdim bu romani, bu kadini; yoksa bu kadar sevdigim için mi kitabi o kadar benzedim, ya da benzemek istedim feride'ye.. bilmiyorum. fakat itiraf edeyim ki, çocukluk yillarim dügünümden bir gün önce nisanlimin beni aldattigini ögreneyim de kendimi anadolu'ya vurayim, ögretmen olayim, isik saçayim gibi tuhaf fantezilerle geçti (aslinda bu hususta çok yalniz oldugumu da sanmiyorum, "feride'nin cumhuriyet kadinlari üzerindeki etkisi" ve benzeri birkaç yazidan okuduklarimi hatirlayinca).
çok okudugumdan mi, yoksa resat nuri'nin içten tarzindan mi, yoksa ikisi mi bilmiyorum, ama bana kesinlikle fiction gibi, yaratilmis gibi, hayal mahsulü gibi gelmiyor anlatilanlar. gelmesinler.
en sevdigim sahnelerse, ne bileyim, kamran'in at arabasiyla tekirdag'a yolculugu sirasinda enistesiyle feride hakkindaki konusmasi, feride'nin kamran'in evlilik fotografini gördügü an, "kalpsiz", uçar kaçar feride'nin aldatildigini ögrenmesinden hemen önce bir kayanin üzerine oturan kamran'in altina paltosunu serip "bundan böyle seni muhafaza etmek biraz da benim vazifem kamran" demesi, kamran'in buna "bunlar zannederim ki simdiye dek senden duydugum en güzel sözler feride" diye cevap vermesi, zeyniler köyündeki ölüm oyunlari, mühendislerin fransizca bilmedigini sanarak feride hakkinda fransizca konusmalari, müjgan'in feride'ye zorla kamran'i sevdigini söyletip sonra da "zannederim ki o da sana karsi lakayt degil feride" demesi, feride'nin müjgan'la kamran'in konusmasini duymamak için delice kaçmasi, sonra kiraz agacina çiktiginda yasli bir adamla yaptigi sohbet... bunlar saymakla bitmiyor.
son olarak kitabin tüm güzellikleri yaninda dilinin ve üslubunun da hayranlik uyandirici oldugunu söyleyeyim, çalikusu'nun roman olarak tefrika edilmeden önce (sene 1922'dir) "istanbul kizi" adiyla bir tiyatro oyunu olarak yazildigini ve hatta feride isminin kitabin içerigine, mesajina da uygun olarak "basina buyruk, gururlu" oldugunu da ekleyeyim. kitap nasil bitiyorsa ben de öyle bitireyim bu feci bir his budalasi imaji çizdigimi düsündügüm entryimi: "yanlarindaki agacin dalinda bir çalikusu ötüyordu".
diploma sorgulama sistemi
-
kimlik numarasını biliyorsak istediğimiz herkesinkine bakabiliyor muyuz?
bi'şey deneyeceğim de.
tanım: akla üniversite diploması olmadığı halde çok yetkili makamları işgal ettikleri iddia edilen bir takım şahısları getirmiştir.
pişman olmak istemeyenlere tavsiyeler
-
...ustaya parasını peşin vermeyin..
haluk bilginer ingilizcesi
-
necati şaşmaz'ın türkçesinden daha iyidir.
özel harekat amirinin kürtleri tehdit etmesi
-
(bkz: kürt lütfen)
frodo ve sam'in yolculuklarının tam 173km sürmesi
-
inşallah harita ölçekleri aynıdır.
adblock kullananların emek hırsızı olması
-
reklam bombardımanı insan hakları ihlalidir. insanların bilinçaltını çöplüğe çeviren bir zulümdür. bu zulümden kurtulmak için adblock kullanmaya mecbur bırakılmak vahim bir durumdur.
türk olduğu için sahilde ceza yiyen adam
-
yalnız camından bakıp "denize giriyürler" diye ihbar eden vatandaş da bayağı iyiymiş. stalin görse duygulanırdı.
berna laçin
-
sıradan insanın sıradan insana yaptğını kimse yapamaz bu dünyada.
kadın soruyor bu vergiler n'oldu diye. bu deprem vergileri amacında kullanıldı mı diye soruyor. sorduğu için linç ediliyor.