hesabın var mı? giriş yap

  • ya bu hep şeyden oluyor. soruyu duyunca gerçek dünyaya en yakın cevabı verme isteğinden. ingilizce kursunda müzik hakkında konuşuyorduk. teksaslı bi hoca vardı. bana dönüp "ne tür müzikler dinlersin?" dedi bi gün. dünyanın en bayık muhabbeti. 90'lar pop dinlerim ben. 90's pop, dedim. hoca ne bilsin bizim 90'lar muhabbetini? izel'i, çelik'i, ercan'ı? woow dedi, benden çok sevindi. "what is your favourite band?" dedi. sanıyor ki şimdi ben 90'lardan dünyaca ünlü bi grup söylücem, hatta belki birlikte bi şarkısını mırıldanıcaz. çocuk gibi bakıyor gözlerimin içine. sıçtık. içimden şöyle düşünüyorum: ablacım sen yannış annadın. band felan yok. şarkıcı söylesem, tanımazsın da şimdi. of ya. nerden bulcam ben şimdi sana grup? ayna'yı bilir mi lan acaba? bari sen unutma beni? queen mi desem ki? o zaman da muhabbet uzar felan derken eeh diyip "mfö." dedim ben. evet ö ile. sınıf koptu. hoca uzun uzun baktı bana. anlamaya çalıştı: em ef öööögh? hee dedim: mazhar fuat özkan. gene anlamadı tabii.

    ne biçim şeyim lan ben hep yaşım oniki?

  • senyoraj ikiye ayrılır aktif ve pasif senyoraj, pasif senyoraja kısaca senyoraj adı verilirken, aktif senyoraj enflasyon vergisi adı ile anılır.

    pasif senyoraj makroekonomik olarak artan reel para talebi sonucu devletin elde ettiği gelirdir ve reel para talebi de yaklaşık reel büyüme kadardır. devletin reel para talebi artışı kadar para basması sonucu elde ettiği gelire pasif senyoraj veya kısaca senyoraj denir.

  • tarih: 2005 aralık
    yer: marmara üniversitesi
    kahramanlar: ege: (4 yaş)
    ilay : (2 yaş)
    romica: (yaşı mevzu bahis değil)

    (hem öğrenci hem anne olan romica, o günkü derse devamsızlık problemi yüzünden girmek zorundadır, şansa bakın, o gün çocuklarını satacak güvenilir bir yer bulamamıştır. mecburen çocukları da okula yanında getirir. bakacak gönüllü çok olmasına rağmen, bir derste çocukları emanet edecek kimseyi bulamaz, pişkinliğin dozunu arttırarak 2 ve 4 yaşlarındaki çocuklarını derse sokar.)

    hoca: evet, bugünkü konumuz vesaire...
    romica: ege, sakın yaramazlık yapma, sesini çıkarma, gürültü yapma yoksa öğretmen çok kızar, bizi dışarı atar.
    ege: tamam anne.
    romica: bak oğlum, çıt sesi bile duymak istemiyorum, burası merdivenli çok büyük bir sınıf ve en küçük bir ses yankı yapar tamam mı?
    ege: tamam anne, anne bana da kalem kağıt verir misin?
    romica: tamam, bak ses yapma sakın.
    ege: öf, tamam.

    (bir süre ders devam eder, sorun yoktur, zamanla sınıfta fısıldaşmaların dozu artar, boğuk bir gürültü hali vardır öğrenciler arasında, hoca istifini bozmadan dersi anlatmaya devam ederken ilay parmağı ile hocayı gösterir:)

    ilay: ayu bak!
    romica: şişt, sus!
    ilay: anne bak, ayyuğ!
    ege: (sınıftan atılma korkusu ile en yüksek höykürüşü ile ilay'a bağırır) ilay sus! öğretmen ders anlatıyor, konuşup durursan bizi sınıftan atar!
    ilay: ege, bak ayu!
    ege: ilay, sus diyorum sanaaa!!!! (amfide sesinin yankılanmasından sonra, bir sessizlik ve ardından gülüşmeler olur, öğrencilere döner, biraz hocaya yalakalık olsun diye, biraz da öğrencilerin konuşmalarından rahatsız olduğu için) siz de öğretmeninizi dinleyin, kendi kendinize konuşmayın, derslerinizi de çalışın! (anasının oğlu!)

  • o kurtlar, o sineklerin yumurta bırakması ile peydahlandı. bu sinekleri sevmezsiniz etmezsiniz ama işte bu canlılar sayesinde dünya koca bir çöplük olmaktan kurtuluyor.

  • 60 (yazıyla altmış) yaşındaki, üstelik ciddi bir hastalık atlatmış bir kadının makyajsız olarak çirkin göründüğünden yakınan ergenlerce, ergen ergen yerilen muhteşem kadın.

    sadece son on yılına yetişebilmiş ergenlerceyse sesinin çirkin olduğundan dem vurulan muhteşem ses.

    42 yaşındaykenki bir klibi

    çarpılırsınız... taş olursunuz... uyarayım.

    edit: link düzeltildi.

  • kalkıpta taliban gibi diğer insanlara musallat olmadıkları sürece damacanaya bile tapsalar, 10 kat elbisenin içinde bile yaşasalar umurumda olmaz.

    ama hepimiz biliyoruz bunların eline fırsat geçerse herkesi kendileri gibi yapmak isterler. bizim onlara gösterdiğimiz hoşgürüyü onlar bize göstermez çünkü hepimiz kafir ve cehennemlik insanlarız onlara göre.

    edit: özelden öyle şey yapmazlar diye yazanlar oluyor. alın size daha taze yeni olay.
    (bkz: cubbeli ahmetin ebrar karakurt tweetleri)

    edit2: kimseye zararı olmayan caferi grupları diyorlar. kimseye zararı olmayan adamlar ne hakla son sesle arapça birşey açıyorlar. (not: türkçe olsada öyle son ses vererek kimseyi rahatsız etmeye hakları yok.)

    edit3: cübbelinin bunlarla ne alakası var diyorlar. ben bunlarla alakası var demiyorum. cübbeli gibiler kendilerine saygı beklerken aynı görüşte olmayanlara tahammül edemiyorlar. gidin fatihte bir lgbt yürüyüşü yapın bakalım oradakiler sessiz sakın izleyecekler mi?

    edit4: anlaşılan ortalama iq seviyesi düşük, millet anlamıyor yazdıklarımı. hala kalkmış cübbeliyi veya bunları bana savunuyorlar. en kısa hali ile mezhebleri farklı olsa bile aynı kitaba inanıyorlar ve bu kitapta kendilerinden olmayanlara sevgi pütürcüğü gibi davranın yazmıyor. daha kötü şeyler yazıyor. ılla test etmek isterseniz gidin ben geyim deyin bakalım size nasıl davranacaklar.

    son edit: anlaşılan millet fetöden ders çıkarmamış. bu tarzda oluşumların eline fırsat geçse fetö gibi ülkenin içine ederler.

  • akıl ve mantık yoksunu bir bünyenin metrobüsleri korumak adına uydurduğu saçmalık olsa gerek.

    ulan dallama bu otobüsler günde 18 saat çalışmak ve binlerce insanı taşımak için dizayn edilmedi mi? yani görevleri bu... uçaklar da günde 14-18 saat uçuyor. hatta hiç durmadan 18 saat uçan uçaklar da var. çalışma şartları da ağır. kaç bin metreye çık, bilmem eksi kaç derece, basınç düşük, in çık in çık... e iyi o zaman onlar da bozulsun, en fazla düşerler ne olacak ki. böyle mantık olur mu?

    günlerce, aylarca ve hatta yıllarca hem de oldukça ağır şartlar altında hiç durmadan çalışan makinalar var... ama çalışıyorlar... çünkü bu iş için dizayn edilmişler. doğru ekipmanı doğru işte doğru bir şekilde kullanınca arızalar da iyice azalacaktır. ama sen o iş için dizayn edilmemiş makinayı al getir, bozulunca da şartlar ağırdı, hiç durmadan çalışıyordu de... olacak iş mi?

    dediğim gibi bu otobüslerin işi bu. günde 18 saat çalışıp binlerce yolcu taşımak... şartlar bu... ve otobüsler bu iş için dizayn ediliyor. ve onun için 2-3 milyon lira ediyorlar... sağlam olsun, dayanıklı olsun, bozulmasın, ekonomik olsun diye o kadar para veriliyor.

    yahu ortadaki salaklık karşısında dilim tutuluyor... ne mantıksız insanlar var be!

    hastanede yangın çıkar, yoğun bakımdaki hastalar ölür, sağlık bakanı çıkıp zaten öleceklerdi diye açıklama yapar. aynı mantık, daha da doğrusu aynı mantıksızlık...

  • alkol tabusu iyice saçma bir yere evrildi. türkiye’de sağ profil namazını da kılar rakı-balık da yapar. son yıllarda alkol içene adam öldürmüş muamelesi yapma tavrı iyice baydı