hesabın var mı? giriş yap

  • okyanusun en derin noktasının derinliği ile en yüksek dağın yüksekliği yaklaşık olarak aynıdır.
    (mariana trench yaklaşık 10 km, everest dağı ise yaklaşık 9 kmdir)

    dünya üzerinde 100 km yüksekliğinde dağlar ya da 50 km derinliğinde okyanuslar bulunmamaktadır. ve bu hiç de garip bir durum değil hatta fizik kanunlarının gereğidir. bunun nedeni dünyanın kütlesi, yoğunluğu gibi faktörlere bağlıdır zira bu faktörler de dünyanın kütleçekim etkisini etkilemektedir. dünya üzerinde bir dağ yüz kilometre yüksekliğinde olamaz çünkü dağın kendi ağırlığı belli bir seviyeyi aştığında batmaya başlar, benzer durum derin noktalar için de geçerli. bildiğiniz üzere astroidler gezegenler gibi küresel değildirler bunun nedeni kütleçekimlerinin kendileri küre biçiminde çökmeye zorlayacak kadar çok olmamasıdır, bir gezegenin kütleçekimi ne kadar büyükse o derece pürüzsüz bir küre halini alacaktır doğal olarak. marsın yer çekimi dünyadan daha düşüktür bu nedenle de güneş sistemindeki en yüksek dağ olan olympus mons (22km) oluşmasına olanak tanımıştır.

    şu linkten ilgili hesaplamalara da bakabilirsiniz.

  • ben de baska sebeplerden dolayi getir'in programini sildim cep telefonumdan. hep o baska sebepler yaratiyor bu sorunlari.

  • (bkz: faber castell grip)

    amk 18 lira diyorlar kalem için, uçlu kalem hem de, ucu ayrı para.
    sen yorulunca bırakıyorsun, kendi yazıyor herhalde.
    ya da bu kadar para ettiğine göre; yanlışları fark edip yazmıyor da olabilir.
    lan yoksa????

    edit: uyaranlar oldu. bu kalem çeşit çeşitmiş pahalı olana antrasit deniyormuş.
    ben sadece 2 liralık simli çiçekli kalemler aldığım için bilemedim.

  • thomas vaughan adindaki bir ingiliz tüccarin kaleme aldigi ingilizce basilmis ilk türkce gramer kitabi. kapagindaki bilgilere göre vaughan izmir'de tüccarlik yapmis, kitabi ise 1709 yilinda londra'da yayinlamistir. eserde, önce türk dilinin grameri incelenir; ardindan, bildigim kadariyla, anadolu türkcesinin ilk olarak latin harfleriyle yazildigi örnek diyaloglara gecilir. vaughan'in dilbilimci olmamasinin getirdigi her zaman birbirini tutmayan imlayi, özgünlük bozulmasin diye, hic degistirmeden biraktim. bilinen ilk ingilizce-türkce diyaloglar ve ilk defa latin harfleriyle yaziya gecirilmis ücyüz yil önce konusulan türkce asagida sizleri bekliyor:

    turkche tekelumat (turkish dialogues)

    evelky tekelumat (the first dialogue)

    sabah kaldughy zaman suileshmec ichun (for discourse sake, when about to rise in the morning)

    -bre oglan sabah yakinmy? (ho boy, is it nigh day?)
    -ghyunash bile dogdy bir saatdan artik dur. (the sun hath been up above an hour.)
    -hich oile olurmy? ta bukadar chok oyudummy? (is that false? or have i slept so long?)
    -pengerelery achdugumzaman gurursenghiz. (you'll see when i have open'd windows.)
    -gercheksin. tez imdy bonga zibunimy ve koftanimy ghetur. (thou'rt in the right. bring me therefore presently my wastcoat and undervest.)
    -ishte, sanduk ustunde bashingiz yanínde dur. (see, they are on the chest nigh your head.)
    -var imdy bonga su ghetur, ellerimy ve yuzimy yuyaim. (go then, bring me water to wash my hands and face.)
    -isijakmy istersengiz? (will you have it warm?)
    -yok; ben o kadar hape deghilim. (no; i am not so chilly.)
    -silagec kande dur? bre murdar ne ile silinaim? (where is the towel? out you sloven, what shall i wipe with?)
    -sultanum temuz yok dur, ben onlary chamashire yaikamaghe virdim. (sir, there's none clean; i have given them to the washer.)
    -imdy ghymleghimle silinaim. (then i'll wipe with my shirt.)
    -shimdilic bu makrameyi alling, ke temiz dur. (this towel you make this moment, for 'tis clean.)
    -benim chorablerim nere dur? (where are my woolen socks?)
    -all, bende dur. (here they are, take them.)
    -pabuchlerimy sildingmy? (have you clean'd my shoes?)
    -daha silmadim emma siz gaininge ben silerim. (i have not yet wip'd them, but whilst you dress your self i will wipe them.)
    -tez ile imdy. (quickly then.)
    -emringhize moteim. (i'll obey your command.)

    -oghlan iskemyly ghettur. (boy bring a chair.)
    oturunguz sultanim kerem aileng. (pray, sir, sit down.)
    ya sultanim ne dir halingiz? (well, sir, how goes the world with you? (or how do you?))
    -shuker, alhemdulillah. (well, god be prais'd.)
    -hizmettinghiz varmy? bir shei lazimmy? (have you any service? have you need of any thing?)
    -ben size bir rige itmeghe gheldim. (i came to beg a favour of you.)
    -haman tec buyurung. (then freely command.)
    -agher ishingiz yokise benim'le charshuye gheling; sizing'le bir cauch shei satun alsem gherec ke bildighim deghil. (if you have no business come with me to the bazar (or shops) i need you to buy some things which i don't understand.)
    -ne satun almak istersin? (what will you buy?)
    -agem sejadelery ve kilimlery, ve dulbendleri, ve bugasilery. (persian carpets, striped ones, muslins and callicoes.)
    -nola, bash ustune, neshekil akchanguz var dur? (well, on my head be it, what sort of money have you?)
    -ufak akche. (small money.)
    -ufak akche gedgmez, zera agemar arslanidan ve ya altundan gairy akche almazler. (small money will not pass; for the persians will not take other money than lyon dollars or gold.)
    -nichun? (why?)
    -zera ufak akche aresinde zuyuf akche chok dur. (because among small money there is much false.)
    -korkarim bende aldandim. (i fear i have been cheated.)
    -nige? (how?)
    -dun on besh rial grush buzdum; bilmem akche eyumydur, fanamy dur. (yesterday i receiv'd 15 ryal or weighty dollars; i don't understand money, whether it be good or bad.)
    -kimdan buzdunghiz? (who did you receive them of?)
    -onuny bir tchufudan beshiny mehanegidan. (ten of a jew, and five of a taverner.)
    -ghyuster, bakaim, puh ne guzel akche, yarisy kelp dur. (show it, i'll look on it, puh, what brave money, half is false.)
    -ya nige ideim shimdy? (and how shall i do now?)
    -ne chare, zarar chekersinghiz, gecheni bazarde harge idersinghiz, ghegemainy saklarsiz. ya yine sherab alub mahanegiye virirsinghiz. (what remedy, you must stand by the loss, what passes, spend at the bazar; what will not, keep: or when you buy wine again, give it to taverner.)
    -varaim imdy evve, gairy akche alaim. (i will go home then, and take other money.)
    -varinghiz, emma tez ghellinghiz, zera koshluk gedgdy, oile yaklashdy. (go, but come quickly, because the morning is past, and noon draws nigh.)
    -ben tez ghelurum, haman yabane ghitmenghiz. (i will come presently only don't go abroad, (or be out of the way.))
    -yok ghitmem, sizy bunde beglerim. (no i will not go away, i'll stay for you here.)
    -imdy allah ismarladic. (then god be with you. adieu.)
    -var saglikile. (go in safety.)

    -oglan. (boy.)
    -leppec sultanum. (command sir.)
    -ghettur bonga divity, ve kelemlery, hem bir iki tabac kyahid o ghellinge, ben bir mectub yazaim. (bring me an inkhorn, and pens, and a sheet or two of paper whilst he is coming, i'll write a letter.)
    -divit hazir, emma ichinde ne lika var, ne murekkeb. (the inkhorn is ready, but there is neither lika, (that is cotton or silk or the like) nor ink in it.)
    -ya nige oldu? (and what's become of it?)
    -bilmem, zahir kurudy, yuvarlek oldy, ichinden chekdy. (i know not; sure 'tis dry'd up, become a pellet, and rolled out.)
    -ya nichun gyuzetmazin? (and why don't you look to it?)
    -ne ecsighim benim? ben yazigy deghil im. (what is't to me? i am no writer.)
    -gyundan gyune bir az su kosang ne olurdy? (if daily you put a little water to it, what trouble would it be?)
    -katerime ghelmez. (i don't remember it.)
    -ya akling nerade dir? (and where are your brains?)
    -benim gairy khidmetlerim chok dur. (i have a great deal of other business)
    -var imdy murekeb shishe sen ghettur. (go then, bring the ink-flask.)
    -ondade hitch bir shei yok dur. (there's nothing at all.)
    -otaghy gyun iki akchelik murekeb aldim idy; nige oldy? (the other day i bought two aspers worth of ink; what's become of it?)
    -ne asil otaghy gyun? iki ay ghedgdy, belky dahy ziyade. (what other day? 'twas two months ago, and perhaps longer.)
    -hala ghettur bakaim. (bring it now, i'll look, or see.)
    -ishte bak, hem gyuflammish hem kurumish dir. (look, see 'tis both mouldy and dry'd up.)
    -var imdy dugandan bir akchelik al. (go then, buy an asper's worth at the shop.)
    -vir imdy akche. (give me money then.)
    -yaningde bir akche bulunmazmy? (have you not an asper about you?)
    -kalmady. (no; (or none remains.))
    -benimde ufak akche yok dur. (i have no small money.)
    -var viresy al, sungre viruruz; yokse bize inanamzmy dersin bir akchelik murekebe? (go take it upon tick, we'll pay hereafter; or do you say he will not trust us for an asper's worth of ink?)
    -inanur, emma aiepdur. (he'll trust, but is's a shame.)
    -var, chok suileme. (go, don't prate so much.)
    -ishte ghetturdum. (see i have brought it.)
    -duc imdy divite, ne pec suluimish. (pour it then into the inkhorn, how watry it is.)
    -gairisy yok dur. (there's no other.)
    -ricdan nerede dir? (where's the sand box?)
    -divit yaninde gurmezmysin? (don't you see it by the inkhorn?)
    -ya balmumy nige oldy? (well, what's become of the wax?)
    -bakaim, raflarde idy; daha dururmy bilmem. (i'll look; it was on the shelf; whether it be there still, i know not.)
    -bak, hem bir mum yak, muhurleyejek zamande hazir olsun. (look, and light a candle, let it be ready against sealing.)
    -daha atesh yakmadim. (i have not yet kindled the fire.)
    -kav chakmak yokmy dur? (have you not a steel and tinder? (kav is leather us'd as tinder))
    -var; emma ghibrit yok dur. (yes; but there's never a match.)
    -yok olasin bulaiky: heb yok, hep yok. (i wish thou wert not: all's no, all's no, (with you.))
    -var imdy kungshilikde yakiver. (go then to the neighbourhood, and light it.)
    ghel, ghel, bu gyun aying cauchingy gyunidir? (come, come, what day of the month is this?)
    -bonga sorarsenghiz, ne ay bilurum ne gyun. ( if you ask me, i know neither the month, nor the day.)
    -hai eshec, hai. (away ass, be gone.)

  • (bkz: hazır mıyız arkadaşlar)

    gene yüzlerce kişiyi söğüşleyip amacına ulaşacak kızdır. iyi alıştılar amk. yurtdışında sıradan bir okuldan kabul al, parayı millet versin sen de abd'de iki sene o bar senin bu kafe benim elin conileriyle sefa sürüp instagram'da like kas. memleketin diğer çocukları da okul bitince işsiz kalıp öğrenim kredisi borcunu nasıl ödeyeceğini düşünsün.

  • yoksul bir ailenin çok sayıda çocuk sahibi olmayı seçmesinin ve yoksul ülkelerin yüksek doğum oranlarına sahip olmasının kültürel değerlerden sosyal adalet konularına kadar birçok nedeni var. bunlardan bazılarına bakalım:

    1) yüksek çocuk ölüm oranları:
    çocuklarınızın hayatının sürekli tehdit altında olduğu bir yerde yaşadığınızı hayal edin. yeterli gıda yok, temiz suya erişim sınırlı, yetersiz barınma, yetersiz sağlık hizmeti ve asgari devlet desteği yok. tüm bu faktörler çocuk ölümü oranını artırır ve yoksulluk çeken ebeveynler bunu çok iyi bilirler. dünya sağlık örgütü'ne göre, çoğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere her yıl beş yaş altı 5,4 milyon çocuk ölüyor. bu gerçekle karşı karşıya kalan ebeveynler, bazı çocuklarının hayatta kalamayacağına dair yürek burkan gerçeği anlayarak daha fazla çocuğa sahip olur. 1

    2) aile planlaması hakkında yanlış bilinenler:
    birçok toplulukta, doğum kontrolüne karşı şöylemler hala mevcuttur. doğum kontrolüne karşı çıkan inançlar, halk sağlığı eğitimindeki aksaklıklar, kültürel önyargılar, hatta hükümetlerin aile büyüklüğünü kontrol etme güdülerine ilişkin şüphecilik de dahil olmak üzere çeşitli sebepler aile planlaması yöntemlerinin kullanılmasıyla ilgili korku ve kafa karışıklığına sebep olur.2

    3) sağlık hizmetlerine kısıtlı erişim:
    insanları aile planlaması yapmaktan alıkoyan her zaman yanlış kanılar, inançlar değildir. sağlık hizmetlerine erişimin olmaması da doğum kontrolünün uygulanmamasına sebep olabilmektedir.3 özellikle sağlık hizmetine erişimin daha zor olduğu kırsal bölgelerde doğum kontrolünün uygulanması pek mümkün olmaz.

    4) ataerkil değerler:
    birçok ülkede ataerkil değerler ve baskılar hala yaygındır. bu koşullarda erkekler, doğum kontrol yöntemi kullanıp kullanmama da dahil olmak üzere çoğu konuda eşleri ve aileleri adına kararlar verirler. bunun sonucunda kadınlar, kaç çocuk sahibi olacakları konusunda herhangi bir söz sahibi olamazlar.4

    5) erken evliliğe zorlanmak:
    zorla evlilik, taraflardan en az birinin 18 yaşın altında olduğu ve evlilik için rıza göstermediği evliliklerdir.5 bir çok nedenle gerçekleşebilir ve kızlar bu durumda açıkça daha savunmasız kalır/bırakılırlar. bir kız genç yaşta evlendiğinde çocuk sahibi olacağı süre çok daha erken başlar ve diğer komplikasyonların yanı sıra yüksek ihtimalle daha fazla çocuk sahibi olur.

    6) eğitimsizlik:
    genç yaşta evlendirilen kızların eğitim hayatını tamamlama ve çocukları için eğitim konusunda rol model olma olasılıkları çok daha düşüktür. ayrıca daha fazla çocuk sahibi olma ihtimalleri de yüksektir. bu da, çocuklar için eğitim maliyetini karşılamayı zorlaştırır. 6öte yanda eğitim hayatı daha uzun süren kadınlar daha az çocuk sahibi olma eğilimindedir. genellikle daha geç evlenirler ve kendi çocuklarının eğitiminin gerektireceği finansal yatırıma sahip olma ve eğitimlerine öncelik verme olasılıkları daha yüksektir.

    7) dini inançlar:
    birçok inançta çocuklar büyük bir nimet olarak görülür. dini metinler ve kutsal yazılar bu fikri güçlendirebilir ve çoğu zaman insanların yaşamlarında güçlü bir yol gösterici etki olarak hareket eder.7 "çocuk kısmetiyle gelir" gibi inançlar ve çocukların kendilerine verilmiş bir hediye olduğu düşüncesi kalabalık aile fikrinin benimsenmesine sebep olur.

    8) sosyal itibar:
    çocukların nimet olarak görüldüğü bir kültürde veya toplumda, aile ne kadar büyükse, o kadar kutsanmış olursunuz. (bizdeki aşiretler buna örnek olanilir) küresel güney'in (global south) birçok yerinde, çocuksuz çiftler damgalanır ve hor görülür. büyük aileler güçlü olarak görülür ve bir kadın çocuk doğuramıyorsa, kocasının onu terk etmesi ya da başka biriyle aile kurması alışılmadık bir durum değildir.8

    9) aile mirası:
    birçokları için soyu, tarihi ve bir soyadını devam arzusu doğal, insani bir içgüdü gibi gelebilir. ebeveynlerin aile miraslarını sürdürmek için kendi genetiklerini aktarma konusunda meyilli olmaları alışılmadık bir durum değildir.

    10) sınırlı finansman:
    yoksulluk içindeki aileler, özellikle geçimlerini tarımla sağlayanlar, ailenin geçimini sağlamanın bir yolu olarak daha fazla çocuk sahibi olmayı benimserler. çocuklara genellikle çok küçük yaşlardan itibaren bahçıvanlık, tarlada çalışma ve hayvan bakımı gibi görevler verilir. daha vahimi çocuklar yasadışı şekilde, çocuk işçi olarak işgücüne katılmak zorunda bırakılabilir ve aileye gelir sağlar. bu da çok çocuk sahibi olma motivasyonu sağlar.

    11) yaşlılığa yatırım:
    fakir toplumlarda çocuklar büyüdükçe sadece aile soyunu sürdürmekle kalmaz ayrıca ebeveynlerin ve kardeşlerinin geçimini ve güvenliğini sağlama gibi sorumluluk da taşırlar. bu, devletin güçlü olmadığı ülkelerde özellikle önemlidir. ebeveynler daha fazla çocuğa sahip olarak bir gün çocuklarından birinin yoksulluktan kurtaracak kadar başarılı olabilme ihtimalini ya da kendilerine bakacak bir çocuk sahibi olma ihtimalini artırmak isteyebilirler.9

    kaynak: world vision canada

    yazıya biraz daha ekleme yapmak istedim. cia world factbook verilerine göre doğum oranı en yüksek olan 10 ülkenin kişi başına düşen milli geliri ve sıralamaları aşağıdaki gibidir:

    doğum oranına göre yüksekten düşüğe sıralanmıştır.

    1) nijer: doğum oranı 1.000 kişide 47.28, kişi başı milli gelirde 1.200 dolar ile 229 ülke arasında 225. sırada.
    2) angola: doğum oranı 1.000 kişide 42.22, kişi başı milli gelirde 6.200 dolar ile 229 ülke arasında 161. sırada.
    3) mali: doğum oranı 1.000 kişide 41.60, kişi başı milli gelirde 2.200 dolar ile 229 ülke arasında 210. sırada.
    4) uganda: doğum oranı 1.000 kişide 41.60, kişi başı milli gelirde 2.200 dolar ile 229 ülke arasında 211. sırada.
    5) benin: doğum oranı 1.000 kişide 41.55, kişi başı milli gelirde 3.300 dolar ile 229 ülke arasında 192. sırada.
    6) chad: doğum oranı 1.000 kişide 41.05, kişi başı milli gelirde 1.500 dolar ile 229 ülke arasında 220. sırada.
    7) kongo demokratik cumhuriyeti: doğum oranı 1.000 kişide 40.53, kişi başı milli gelirde 1.100 dolar ile 229 ülke arasında 226. sırada.
    8) güney sudan: doğum oranı 1.000 kişide 38.26, kişi başı milli gelirde 1.600 dolar ile 229 ülke arasında 219. sırada.
    9) somali: doğum oranı 1.000 kişide 38.25, kişi başı milli gelirde 800 dolar ile 229 ülke arasında 228. sırada.
    10) mozambik: doğum oranı 1.000 kişide 38.03, kişi başı milli gelirde 1.200 dolar ile 229 ülke arasında 224. sırada.

    123) türkiye: doğum oranı 1.000 kişide 14.54, kişi başı milli gelirde 28.400 dolar ile 229 ülke arasında 68. sırada.

    not: veriler cia world fact book'daki verilerdir. bazıları güncel olmayabilir. kaynak sayfada verilerin tarihi belirtilmiştir.

  • o yıllara geri gönderin lan beni. allah'ını seven o yıllara geri göndersin beni. o yılların new york'unda dedektif olarak işe başlamak, ofisimde filtre kahve içmek, suçlu kovalarken mola verip yol kenarında pudralı donut yemek, derin bi lanet olsun çekmek ve akşamları da smith'in barında iki duble bourbon viski içmek istiyorum amk.

  • yancı :

    anti-kahraman bir karakterdir. uslu uslu tarlasını ekenlerin yanına gidip "hşş bak arpa iyi gidicek bu sene,sen hala veriyosun buğdayı,yanlış yapıyosun" der,ev yapanlara bulaşır "age atladın diye betondan yapıyon ama bak ben kerpiçten şaşma derim yine" biçiminde. askeri binaların başında bekler,içerden asker çıktıkça alkışlar "helal abim benim ne de güzel olmuşsun sen" diye çoşar.pisliktir,boş bırakınca catapultların vidasıyla,ipiyle oynar bela olur.