hesabın var mı? giriş yap

  • daha geçen hafta imamoğlu, fenerbahçe kadın basketbol takımının fiba euroleague final maçını tribünlerden izledi. emin değilim ama ali koç bile salonda değildi muhtemelen.

    uğur dündar daha neyin jestini bekliyormuş.

  • yalamaktan ağzı yamulmuş adam başkasına pislik demesi.

    yargılanacaksın sen de ahmet. ağlayacaksın adliye koridorlarında.

  • sabrinin hafif dokunmasıyla kendini yere bırakmıştır. penaltı bekliyor sanırım..

  • -norveç'te yaşamak daha pahalıdır, ama aynı işi yaparak daha çok para kazanırsınız, hem krona endeksinde hem de dolar endeksinde. norveç'te vergiler daha düşüktür, para birimi daha değerlidir.

    -isveç'in şehir ve kasabaları norveç'inkilerden daha büyüktür.

    -isveç'te iş imkanları norveç'ten daha fazladır, daha fazla uluslarası şirket vs. bulunur.

    -isveç'te daha fazla göçmen bulunur, daha yaşanılır bir yer olmasından ötürü böyledir.

    -stockholm oslo'dan çok daha gelişmiş ve güzel bir şehirdir.

    -metal müzik dışında isveç kültür ve sanat alanlarında norveç'ten daha gelişmiştir. daha fazla konser, resim galerisi, müze vs. bulunur.

    -norveççe'nin isveççe'den çok daha fazla diyalekti bulunur, daha zor bir dil olduğunu tahmin ediyorum. isveç'in her yerinde aynı isveççe konuşulurken norveç'in köylerinde şehirli norveççe'siyle insanlarla anlaşmanız daha zor olur.

    -isveç avrupa birliği üyesidir, norveç değildir. iki ülke de şengen üyesidir. isveç pasaportu norveç'inkinden daha güçlüdür, ama iki pasaportla da dünyanın neredeyse her deliğine rahatça girip çıkabilirsiniz, arada büyük bir fark yok.

    -isveç'in sosyal devlet anlayışı norveç'inkinden daha iyidir, devlet vatandaşlara daha çok maddi destekte bulunur.

    -iki ülkenin de gerek eğitim gerek sağlık alanlarında aralarında büyük bir fark yoktur.

    edit: isveç'te daha çok ırkçı bulunur, norveç'te daha çok satanist.

  • beni bu adamların esprilerinden daha çok güldürebilecek tek şey mehmet ali erbil ile kıyaslanmalarıdır.

  • bünyesinde yapılmaması gereken 3 şey: aşk yaşamak, vatan kurtarmak, din/inanç anlatmak.

    yüzyüze iken beceremediğimiz şeyleri bu mecraya taşıyınca hepten elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. şahdık, şahbaz oluyoruz.

  • dotcom balonu 1990’lı yılların sonlarında amerika’daki birçok yeni ortaya çıkan internet tabanlı firmalarının hisse senetlerine yapılan yatırımlarla ortaya çıkmıştır. 1995 yılından 2000 yılına kadar süren hisse satın almaları 2000 yılından itibaren düşüşe geçmiş ve 2001 ile 2002 yılları arasındaysa dotcom balonu patlamıştır.

    1990’lı yılların sonunda internetin yaygınlaşıp evlere girmesiyle birlikte amerikan evlerinde internet bir lüks olmaktan çıkıp ihtiyaç haline gelmişti. 1993 yılında mosaic web tarayıcısının ortaya çıkması ve world wide web’in gelişmesiyle birlikte daha çok insanın internete erişimi sağlanmıştı. amerika’da 1990 yılında evlerin %15’inde internet bulunuyorken 1997 yılına gelindiğinde bu oran %35’e kadar yükselmişti. bu yükselişin devam edeceğini görenler kendi firmalarını kurmuş ve altyapısını internete temellendirmişti. bu dönemde insanlar bu firmalara yatırım yaparak zamanı geldiğinde hisselerini katlamayı ve kar etmeyi planlıyordu.

    yatırımcılar 90’lı yıllarda paralarını start up firmalara bağlayarak bu firmaların hızlıca büyümesini ve kısa sürede kar etmesini planlıyordu. piyasaya çıkan birçok firmanın olması ve yatırımcıların tamamen internete güvenerek bu firmalara para aktarması bu balonun büyümesine sebep olmuştu.

    yatırımcılar start up firmalara yüksek miktarda paralar aktarıyordu. start up firmalar ise en kısa sürede büyüyerek yarışta öne geçmeyi istiyordu. birçok start up firmanın teknolojik alt yapısı yoktu ama buna rağmen yatırım alıyorlardı. firmalar kendilerini tanıtmak ve ön plana çıkarmak için büyük servetler harcıyordu. bazı start up firmalar ellerine geçen miktarın %90’lık kısmını sadece reklam amaçlı kullanıyordu.

    90’lı yıllarda teknolojik ilerleme hızlı bir şekilde büyüyordu ancak internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bu hızlanma daha büyük bir ivme kazandı ve artık ulusal çapa evrildi. cisco, oracle, intel gibi yüksek standartlı firmalar zaten teknoloji sektöründe organik bir büyüme yaşıyordu. ancak bu firmalara rakip olabilecek start up firmalara yatırımlar yapılarak yeni firmaların hızlıca büyümesi ve bu sayede yatırımların kazanca dönüşmesi hedefleniyordu.

    1999 yılında yapılan yatırımların %39’u internet temelli firmalaraydı. 2000’li yıllara gelinmesiyle yatırım alan start up firmalar vaatlerini gerçekleştirememiş ve kapanmaya başlamıştı. bu kapanmalar sebebiyle dotcom balonu patlayarak birçok yatırımcının para kaybetmesine ve insanların işsiz kalmasına sebep olmuştu.

    dotcom balonu 1998 ve 2000 yılları arasında sürmüştür. aslında yatırımlar 1995 yılında yapılmaya başlanmış olsa da 1995 ve 1997 yılları arası balon öncesi olarak değerlendirilir.

    dotcom balonunu patlatan olaylar ise 2000 yılından sonra gerçekleşmiştir. yatırım yapılan start up firmaların ortaya bir ürün koyamaması veya geleceğe yönelik iş planlarının olmaması nedeniyle aldıkları paralar erimiş ve ekonomik sorunlara sebep olmuştur.