hesabın var mı? giriş yap

  • bu ülkenin ana dili türkçe lan.insanlar ne diyecek.ingilizce ve fransızca tercümanlık yapıyorum.ben bile türkçe söylerim.hiç de gocunmam.ama eminim burada insanlara tepeden bakan tiplerin a1 ingilizcesi bile yoktur.internet ve klayve sen yok musun? yaz da yaz.

  • olm mal mısınız? beyni kullanım dışına mı bıraktınız?

    dışarı çıkan biri şu çağda en sıradan şey olan(fakir ülkeler hariç); cluba gidip eğlenebilir mi? hayır, bara gidip canlı performans dinleyip dilediğince içebilir mi? hayır, her hafta kiloyla et alıp manzaralı bir yere gidip yanına meze alkollü/alkolsüz içki akıtabilir mi? hayır, bisiklet alıp kendini dağa vurabilir mi? hayır, elektronik hobileri olabilir mi? drone, xbox vs. çok zor, güzel restaurantlarda yemek? hayır...

    insanlar mcdonald's tarzı kahveciye gidip 25tl'ye, ki mecbur 25 tl altına dışarıda ancak bankta su içer simit yersin, kahve içiyorlar ve saatlerce oturuyorlar ancak bu bile size lüks geliyor hala doluyor diyorsunuz.

    size bunun lüks gelmesi bile ayrı bir inceleme konusu, güdülmüşsünüz her şeyi kabullenmişsiniz mal sürüleri. dalgasına geyiğini yapanlar hariç gerçekten böyle düşünenler var, onlara ithaf edilmiştir.

  • dünyada yaklaşık 1.500 tane potansiyel olarak aktif olan volkan bulunur. bir bilim insanı için bir volkanın aktif sayılması için son 10.000 yılda aktif olması gerekir. dünyamızda bu tanıma uyan yaklaşık 550 aktif sayılan volkan bulunmaktadır. volkanların sayısı tabii ki boyutlarından daha az önemlidir.

    volkanik patlamalar volkanik patlayıcılık indeksi (veı) kullanılarak sınıflandırılır. 1 vei'lik bir patlamada havaya en az 10.000 metreküp volkanik malzeme savrulur. her 1 puanlık vei değeri artışı püskürtülen malzemenin 10 kat artması anlamına gelmektedir. tarihte kaydedilen en büyük volkanik patlama 1815 yılında patlayan ve 92.000'den fazla kişinin ölümüne sebep olan, 7 vei değerine sahip tambora yanardağıdır.

    tambora'nın patlaması kuzey yarım kürede sıcaklığın 6 ay botunda 0.5°c düşmesine sebep olmuştur. 1816 yılı ise yine bu patlama nedeniyle "yazın olmadığı yıl" olarak adlandırılmıştır. yağış dengelerinin bozulması da eklenin 1816 yılında dünya genelinde hasatların başarısız olmasına neden olmuştur.

    dünyada vei değeri 7 ya da 8 olduğu bilinen 32 tane yanardağ bulunmaktadır. bunların hepsinin aynı anda patlaması insan dahil olmak üzere canlıların büyük bir çoğunluğu için yok olmak anlamına gelecektir.

    ilk patlamalar havadaki çoğu uçağın düşmesine, batı amerika, güney amerika, güney ve uzak avrupa ve uzak doğu'daki binaların çoğunun yıkılmasına ve gelişmiş dünyanın çoğunda elektrik şebekelerinin arızalanmasına sebep olacaktır.

    içme suyu kaynaklarının tamamı kül nedeniyle kirlenecek ve zehirli hale gelecektir. küresel olarak sıcaklıklar en az altı ay boyunca 15°c kadar düşecek ve sonraki 10 yıl, oluşan asit yağmurları nedeniyle tarım yapmak imkansız hale gelecektir.

    neyse ki tüm yanardağların aynı anda patlaması gibi bir ihtimal bulunmamaktadır. volkanlar yer kabuğunun altındaki lokal olarak biriken magma baskısı ile patlarlar. patlayan her volkan yer kabuğu üzerindeki stresi alacağı için diğer yanardağların patlama risklerini azaltacaktır.

    kaynak: bbc science focus

  • saat 9'da başlaması gereken anma yürüyüşünün, protokolün gecikmesi gerekçesiyle 11'e ertelenmesi durumudur.

    binlerce kişi dedelerinin yolunda yürümek için sabahın köründe orada toplanmışken, mevki sahibi kişilerce bekletilmektedir. iste tam da o şehitlerimizi ölüme gönderen zihniyetle ayni zihniyetteki kişilerce yapılınca insan şaşıramıyor da.

    ondan sonra osmanlıcaymış falan filan. sen önce atana sahip çık.

    edit:
    bazı arkadaşlar zihniyetin o zihniyet olmadığını söylüyorlar. ben de bildiklerimi buraya yazayım eğer gerçekler farklıysa tekrar düzeltiriz.

    harekat bizzat enver paşa tarafından önerilmiş ve tasarlanmıştır. padişah abdülmecitin torunuyla evli olan osmanlı paşa'sı tarafından. ve bu harekatın riske değer olduğunu devletine anlatmış(yani ölürlerse ölsünler denilmiş) ve kabul ettirmiştir. savaş bağımsız bir birlik tarafından değil bizzat osmanlı devleti ile rus devleti arasında yapılmıştır. harekat başarısız olunca paşa istanbula dönmüş ve osmanlı devleti tıpkı şu anki şanlı hökümetimiz gibi harekat hakkında yayın yasağı getirmiştir.

    şimdi bu hangi zihniyet oluyor acaba?...
    .
    .

    debe edit:

    sarıkamışta kendini feda edan çocuklarımız için gelsin:

    --- spoiler ---
    çocuklar ölebilir yarın,
    hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından
    düşerek de değil kuyulara filân;
    çocuklar ölebilir yarın,
    çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında,
    ne bir santim kemik, ne bir damla kan,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
    arkalarında bir avuç kül bile değil
    arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
    --- spoiler ---

    o zamanlar çocuklarımıza sahip çıkan olmamış en azından şimdi çıkalım:
    (bkz: otizmli çocuklara öğretmen kampanyası)

  • en az iki kere izlenmesini siddetle tavsiye ettigim film. hayir, yanitlanmamis sorulara yanit aramak icin degil; baba bunca zaman nerdeydi, ne is yapardi, kutuda ne vardi, hicbiri onemli diildir zira. karakterlerin her izleyiste nasil derinlestigini, hepsiyle (baba da dahil olmak uzere) nasil daha buyuk bir empati kurdugunuzu gormek icin. ufakligin "baba" diye haykirdigi sahnede aglamak icin.

    gercekten de, son zamanlarin en guzel filmi. oyunculuk, goruntu, yonetim ve senaryo (ki yonetmen zvyagintsev'e ilk olarak bir gerilim-polisiye seklinde gelen senaryo yonetmenin bakis acisi dogrultusunda tekrar sekillenmis, bu halini almistir, ne de iyi olmustur) anlaminda dort dortluk.

  • pek mümkün değil. çünkü lastik çizme giyip çamura bastı. üzerine düşeni yaptı yani.

    yine de insan sormadan edemiyor: "daha kaç vücut gerekli, benim seni unutmama?" taner bey.

  • toplu taşıma araçlarını kullanan biz faniler için genel toplamda çok yararlıdır.evet, a noktasından b noktasına daha hızlı gidersiniz.üstelik turşu kavanozuna tıkışır gibi binmek zorunda olduğunuz ,şeridinde üç otobüse bedel phileasların ola ki cam kenarına yapışma şansına erişirseniz, yanınızdan geçen süper lüks araçlara çeşitli el hareketleri bile yapabilirsiniz.ve hatta tanesine 1.2 milyon dolar ödeyip 150 tane alarak üreticisine hayal bile edemeyeceği bir parayı kazandırırken 'ulan bunları biz niye üretmiyoruz ki' diye sormayan bir insansanız acayip mutlu olursunuz.

    rakamları okuyunca dudağım uçukladı.
    dönen rant'a bakar mısınız?

    mercedes gibi bir firma bunun muadili denebilecek bir aracı bunun yarısına satıyor.ama sen hayır ben hollandadan alacağım demekte ısrar ediyorsun(yalnızca bir kez açan lale soğanlarının da hollanda dan alındığını hatırlayalım).

    eğer amaç insanları gidecekleri yere otobüs kullandırarak daha hızlı ulaştırmaksa, inanın çok çok daha ucuz yolları bulunur.o yolları da, kendisine metrobüs hakkında sorular soran gazeteciye 'biz senin gibi 150 mühendis çalıştırıyoruz' diyen iett genel müdürü çok iyi bilir.hadi o cahil diyelim, o mühendisler ona öğretirler.

    istanbul büyükşehir belediyesinin mevcut yönetiminin acilen cevap vermesi gereken ama asla cevap vermeyeceğini bildiğimiz etik sorular var.

    ben metrobüs tartışması çerçevesinde herkese birşey sormak isterim.ibb son 2 yılda aralarında metrobüs araçlarının da olduğu çok ciddi bir alım yaptı.kendi tanıtım duyurularında bu rakamı 700 küsür olarak açıkladılar, ki bu rakama phileaslar dahil değil bildiğim kadarıyla.şimdi soru şu,siz paris ya da londra belediye başkanı olsanız, ve şehirinize bu çapta bir araç alımı yapmak durumunda olsanız, yüz milyonlarca dolar/euro ödeyeceğiniz firmaya şunu demez misiniz; 'bak arkadaş ben senden şu miktarda alım yapacağım ve bu araçların benim memlektimde yetişmiş, şehirin gereksinimlerini ve kimyasını çok iyi bilen mimarları, mühendisleri, tasarımcıları tarafından şehirimize uygun olarak tasarlanmış, bu şehirin sembolü olacak şu tasarımlardan olmasını istiyorum'.hadi diyelim ki tasarlayamadın, 'şehirime uygun bir tasarım yapmanızı istiyorum'.

    rantı falan bir kenara bırakalım şimdilik.hoş, bırakmasak ne olacak?ben bunun cevabını merak ediyorum arkadaş.ve bunun cevabını da, insanlara ıslak mendil dağıtmayı ciddi bir hizmet olarak duyuran iett genel müdürlüğünün ya da çalışmalarını övmek için tasarruf rakamları yerine, harcama rakamları açıklayan belediye başkanlığının değil, bizzat başbakanın vermesi gerekir ki, kendisinin, mitinglerini, toplantılarını gece gündüz demeden, olumsuz koşullarda takip eden gazetecileri aşağılamak, aynı görüşte olmadığı vatandaşları alenen tefe koymak, yalan yanlış isnadlarla muhalefete giydirmek gibi çok önemli işleri var.

    son sözüm sana istanbullu arkadaş,eğer sen sana söylendiği gibi, istanbulun iki yakasını birbirine bağlayan ve yarı fiyatına yapılabilecek bu işi asrın projesi diye duyuran bu zihniyete eyvallah diyorsan, daha dur arkadaşım!sana daha neler müstehak, o belaların muhteviyatını, onları başına saracak yöneticiler bile bilmiyor henüz.yakında hep beraber öğreneceğiz!

    edit:bu entry yi zamanın ötesine savuran gençler,sizleri pistlerde de görmek isteriz.sana paranı çalıyorlar diyorum, sen 'olsun, onlar bizim partili' diyorsun.o zaman oo yeah

    edit2:imlâ