ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
uzun kollu üzerine t-shirt giyilen karanlık dönem
-
pantolon üzerine elbise giyilen dönem ile kesişmiştir.
düğünlerde takı çantasına yakın duran nypd teyze
-
genellikle gelinin anane veya babanesi olan teyzedir.
bu teyze taki cantasinin guvenliginden sorumludur, ayrica "kim ne takti database"ini de tutarlar. taki toreninin ba$ladigini ve bittigini de bu teyzeler anons ederler. taki toreni bitince taki cantasini alip bir bilinmeze dogru, carpik, sallanmali ancak hizli adimlarla ilerlerler.
canta "kaybolana" kadar devamli taki cantasina bakarlar... yuzlerinde bir huzursuzluk vardir. boyle her an birisi gelip cantayi kaparak ko$arak kacacakmi$ gibi bir gerilim vardir hallerinde. bir vazife bilinci, bir gorev ciddiyeti. devamli ogutler ve emirler verirler.
- getir burada dursun.
- ortusunu alma cantanin.
- bilezikleri bana ver.
- cekil goremiyorum!
- agzini bagla, agzini.
gibi konu$malar yaparlar.
ka$lari gozleri hic durmaz. o'na bu'na ka$ goz yaparlar.
(bkz: dugun teyzeleri)
(bkz: dugun amcalari)
yaran fıkralar
-
temel askerdedir. ilk gün komutan gelir ve:
-benim adım ali kırç. unutmayın kırç, arada r var. soyadımı yanlış söyleyen veya dalga geçen olursa yakarım.
komutan ara sıra askerlere kendi soyadını sorar. en sonunda sıra temel'e gelir.
-temel söyle bakalım benim adım ne?
temel düşünür ama bi türlü hatırlayamaz. o sırada arkadaşı kopya verir:
-temel olum unutma arada r var.
-haah hatırladım komutanım. ali gört!!!
1986 yılı efsane gırgır kapağı
-
sağcıların 30 yıl geçmesine rağmen aynı yalanları söylediğini gösteren kapak.
değişen hiç bir şey olmaz mı bu ülkede?
http://hizliresim.com/3pbp25
new york'ta kilisenin önündeki yemek kuyruğu
-
amerika'nın zaten 100 yılı aşkın süredir sinemada müzikte edebiyatta kendi kendine yaptığı eleştiridir bu.
dünyada evsizi olmayan ülke yoktur.
garip olan ise merkez bankası iflas bayrağını çekmesine rağmen hala "şahlanıyoruz" diye açık açık yalan söyleyen adama biat edenlerin bu tüm dünyanın zaten bildiği olay üzerinden algı kasması.
hiç bir amerikan başkanının bu sorunu dile getiren amerikalılara "terörist" dediğini duydunuz mu?
edit : typo
fonda kadıoğlu zeybeği çalan garanti reklamı
-
kepazelik.
linki şu: http://www.youtube.com/watch?v=pmcqrzl3kkq
mesajı da şu:
sevgili çoban çocuk,
ne kadar yazık sana. öyle oğlaklarla, oksijenli havada, taş dizerek filan köylü köylü yaşıyorsun toz toprak içinde. ay kıyamam dişi de yok ne tatlı! halbuki köyüne gelip toprakları dinamitlesek, savrulsan şöyle bir. şaşkın şaşkın bakmana aldırmadan, sen ne olduğunu anlamadan gökten demirler, betonlar yağdırsak, asfaltlar döşesek her yere, egzoz egzoz kokutsak ortalığı ne güzel olur. çok iyiyiz değil mi? her şey senin için çoban çocuk. senin iyiliğin için. sen modern ol, öyle pisilkelköylü olma diye. toza toprağa belenme diye. taşları üst üste dizeceğine legoları diz, plastik topunla oyna, saf keçi kaymağı yiyeceğine e330 içeren algida ye diye. sonra da kirlenmek güzeldir diyip, sana debelenecek bir parça çimen ekelim kapının önüne, ona da "çimlere basma" diye tabela yazalım, basama diye. o içine ışınlandığın dublekse annen temizliğe gitsin, sana da "varoş" diye gülebilelim diye. o filmin başındaki böceği de detan böcek yemiyle yuvasında öldürelim, o çalıyı da keselim yerine ithal bahçe düzenlemesi yapalım da ihya ol diye. çünkü sen milletin efendisisin, efendi efendi otur şehirde diye.
şehirleşme ne kadar muhteşem bir şey bilemezsin çocuk. bunu tartışmaya bile gerek yok. konya ovası'nın yüzölçümünden de utanmadan buğday ithal etmek ne şahane. iki kelimeyle gerçek oluyor bu: tarım politikası. (başka öyle sihirli şeyler de var üç harfli, sen cahilsin, bilmezsin. abd var, imf var, akp var.) senin karnını çobanlıkla, çiftçilikle doyurmanın yollarını arayacağımıza seni, kendini bile köyünden, köylülüğünden tiksindirecek, gecekondulara imrendirecek kadar fakir, mahrum, cahil bırakmak ne harika. şehirde bin beter fakirliğe, mahrumiyete, cehalete mahkum etmek ne gorgeous! ama merak etme, sana kredi vereceğiz. faiziyle alacağız. ödeyeceğim diye sefil olacaksın. ne müthiş değil mi? çünkü biz "türkiye’nin potansiyelini gerçeğe dönüştüren banka"yız. sen gerçek değilsin, yoksun, potansiyelsin. seni gerçeğe dönüştüreceğiz. ne süperiz.
ay çok şirinsin. o önüne düşen tuğlayı da kafana attıydık, isabet etmedi. kusura bakma, olur mu.
seni seven,
g.b.
kozmetik ürünlerine %40 ek vergi gelmesi
-
baktılar millet koca gün evde, sıkıntıdan saracak yer arıyor, erkekler konsol oynuyor kadınlar evde makyaj yapıyor, önce konsollara yaptılar zamı, şimdi de makyaj malzemelerine...
yatacak yeriniz yok ulan bırakın milletin en azından evinde zaman geçirecek bir eğlencesi olsun...
sabri sarıoğlu
-
tek başına kahvaltı yapıyormuş :( allahım ya ne kadar üzücü
ulan adam ferrariye biniyor oturup kendi hâlinize ağlayın
yaran facebook durum güncellemeleri
-
arkadaşım sevgilisine 36 ay taksitle pırlanta yüzük almış. ayrıldılar, kadın evlendi 1,5 yaşında çocuğu var. yüzüğe 9 taksit kaldı.
love and basketball
-
gecenin bir vakti kanal d'de yayınlanmasıyla beni şaşırtan film. lakin her ne kadar -düblajın da etkisiyle-şişirmelerle dolu da olsa basketbolseverlerin bir kere izlemesi gerekir.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''yıllardır trt1'de yayınlanan, adını kimsenin bilmediği ama herkesin günde on saniye izlediği çin dizisinin konusu ne acaba?''