hesabın var mı? giriş yap

  • ülkemizde 90'lı yılların maalesef simgelerinden biri hâline gelmiş bir işkence / ölüm şekli.

    hizbullah tarafından kullanılan bu yöntemle öldürülmüş insanların cesetleri memleketin çeşitli yerlerindeki hizbullah hücrelerinin bodrumlarında bulundukça kamuoyunda adeta bir travma yaratmıştır.

    domuz bağı; başın bükülmüş dizlerin arasına sokulması, el ve ayakların boyunla birlikte bağlanarak kişinin hiç kımıldayamayacak hâle getirilmesiyle yapılır.
    yani işkenceye uğrayan kişi bir top şeklini alır tabiri caizse.
    amaç, kişinin mümkün olduğunca az yer kaplamasını sağlamaktır. ayrıca işkenceye uğrayan kişi ayaklarını açmaya çalıştıkça boynundaki ipi gerdirir ve kendi kendini boğmaya başlar.

    bu işkence yöntemini türk kamuoyu ilk kez hizbullah'ın eylemleriyle duymuşsa da 1940'lı yıllarda çin'in de özellikle doğu türkistan'da domuz bağı yöntemiyle işkenceler gerçekleştirdiği kimi tarihçi/ gazeteciler tarafından yazılmıştır.

    örneğin; (bkz: doğu türkistan'ın gerçek hikâyesi hatıralarım)

    hizbullah tarafından bu yöntemin kullanılma sebebi ise örgütün sansasyonel eylemlerle ve tabiri caizse kendileriyle özdeşleşecek bir öldürme yöntemiyle kamuoyunda baskı oluşturma isteği olarak görülebilir.

    bildiğim kadarıyla en son 2020 yılında ordu'da yaşlı bir kadın, hırsızlar tarafından domuz bağı ile bağlanarak öldürülmüştür.

  • maalesef bugün yaşadığım olay. günlerce tek başıma evde durduktan sonra karantina öncesi kapsamlı bir market alışverişi yapayım dedim. 4 tane aşırı tatlı kıza aşık olup eve döndüm. yazık gerçekten.

  • saka maka derken, saka gibi harbiden. kalkinma nedir, bence once bunu netlestirmek lazim.
    sonra da 4.5g (ozunde 4g'dir) ornegini gorunce nedense direkt somali'de var miymis diye baktim. 2014'ten beri varmis.
    eyorlamam bu kadar.

  • izmir otobanında sakin sakin ilerlerken tuvaletim geldi, biraz petrol tesis ne varsa sağa sola bakarak yola devam ettim fakat uygun yer bulamadım. bir yerde dayanamadım aracı sağa çektim flaşörleri yaktım, sağ tarafta çalıların arasına girdim tam işemeye başladım arabanın arkasına bir tane corolla yanaştı. tüh ulan ayıp oldu diye utançla arabaya doğru yürüdüm.

    corolla'dan bir tane adam indi beyefendi ehliyet ruhsat dedi, gezici radara işerken yakalanmışım. bir süre neden ceza yazacaklarını düşündüler en son kabahatler kanunu çevreyi pisletmekten ceza yedim. polisler de ilk kez böyle bir ceza yazıyormuş. biraz güldüler sonra saldılar, devletin elinde işerken görüntülerim var ilerde şantaj yapabilirler.

  • stefan zweig'ın satranç romanını akla getirir.
    karşı hamleyi düşünmekten kendi hamlene odaklanamazsın, hayat da böyle. geleceği düşünmekten anı yaşayamıyoruz.
    karşı hamleyi düşünmeden yapacağın hareket de mat olmana neden olur. zira yaşamda da gelecek kaygısı olmadan fütursuzca yaşamak insana sonunu getirir.
    nereden baksan dilemma...

  • mısırlılar, nil nehrinin altına tünel yapacaklar.
    farklı ülkelerden projeler istemektedirler.
    fransızlar önerilerini getirmişler:
    -iki farklı ekip halinde işe başlayacaz. iki ekip, iki uçtan beraber çalışmaya başlayacaklar ortada buluşacağız. güzel bir tünelininiz olacak
    öneri beğenmişler ancak almanları da dinleyelim demişler.
    almanlar önerilerini getirmişler:
    - iki farklı ekip halinde işe başlayacaz. iki ekip, iki uçtan beraber çalışmaya başlacaklar ve ortada dışarı bir çıkış açacaklar. ekiplerimiz ortadaki çıkışta buluşacaklar. güzel bir tüneliniz olacak.
    bunu daha çok sevmişler ancak yine de türkleri de dinleyelim demişler.
    türkler önerilerini getirmişler:
    - iki farklı ekip halinde işe başlayacaz. iki ekip, iki uçtan beraber çalışmaya başlacaklar. ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki güzel tüneliniz olacak.

  • üç mahkum cezaevi yolundadir. her birine, hapiste gecirecekleri gunler icin bir esya getirilmesine izin
    verilmistir. otobuste, biri digerine doner ve sorar :
    - eeee sen ne getirdin ? diger mahkum bir boya kutusu cikarir ve bununla her seyi boyayabilecegini soyler.
    ikinci mahkum bir deste iskambil kagidi cikarir.
    - bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kagit oyunu oynayabilirim.
    üçüncü mahkuma merakla sorarlar :
    - sen ne getirdin ?
    adı temel olan üçüncü mahkum bir kutu cikarir ve gulerek :
    - bu orkidleri getirdim. der. diger iki mahkumun kafasi karismistir.
    merakla sorarlar :
    "bunlarla ne yapabilirsin ki?" temel siritir ve elindeki kutuyu gostererek,
    - kutuda yazdigina gore, bunlarla ata binebilir, yuzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmisim...

  • her şey bir yana, şunu yazmadan geçmek istemedim:

    saha içinden izledim konseri; sanırım toplamda otuz bine yakın insan katıldı. genç bir kadın olarak ne girişteki sırada, ne içerdeyken herhangi bir anda, ne de dönüş yolunda bir an bile normal şartlarda artık gece taksim’e çıktığımda yaşadığım güvensizlik ve tedirginlik hissini yaşamadım. sadece kadın olmakla ilgili bile değil; insanların dip dibe müzik dinlediği o ortamda acaba cebimin kenarından cüzdanım, telefonum çalınır mı vs gibi şeyleri bile hiç düşünmediğimi fark ettim.

    yanımdaki insanlarla sohbet edebilmek kolaydı, millet birbirine yanından geçerken gülümsüyordu, sıra beklerken kimse kimseyi sıkıntıya sokmaya, ezmeye vs çalışmadı. öne geçmeye çalışan çakalları bir kenara bırakırsak (o kadar da olsun), epeydir hissetmediğim bir iyilik ve medeniyet dalgasının içindeydim.

    öyle güzel bir kalabalık, öyle ışıklı bir topluluktu.

    umarım haklısındır harun, umarım bu ülkenin yarını artık bizlerizdir. içimiz umut doldu, emeklerinize sağlık.

    debe editi: çok güzel insanlarsınız yahu, hayallerimiz umutlarımız ortak. şukulayan elleriniz dert görmesin. çok teşekkürler :)